Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13.BÖLÜM~ANNE~

@orenda

 

 

 

Belli ki Dilber hala beni buraya Züleyha'yı oturduğu yerden delirteyim diye getirmişti. Yoksa niye böyle odalarda bir kalıyodum ki ben? Yüzünden nur akan Asil beyde çıkıp gitmişti öylece.

 

 

Demeyim demeyim diyom, daralmış içimi daha da darlamayım diyom amma ben gelin olup gidiyodum ya. Bir günde değişen hayatıma bakınca ne ettim diyecek gibi oluyodum ama sonra kancık ağabeyim aklıma düşüyodu da ırzım güvende en azından diye teselliyi de yine kendim veriyodum.

 

 

Sırtımı yatağın başlığına yaslayıp hayatım boyunca bir kere bile göremediğim güzellikteki avizeye baktım. İnsan tek olmaya görsün, yarasını da kendi sarıyo, sırtını da üzülme diye kendi sıvazlıyo. Ne ettiydim diyo içimdeki kuytuda kalmış küçük Züleyha? Kime ne ettiydim de aynı kanı paylaştığım, aynı tastan su içtiğim bana bunu reva gördü? Lalezar elin kızı, bana içimi yanacak hadi de ağabeyim niye böyleydi ki?

 

Ya anam...

 

 

Beni doğuran anamın ettiği neydi bana? Babam yaşarken böyle değildi. Tamam öyle saçımı tarayıp, yüzümü öpmezdi de bu kadar da görmemezlikten gelmezdi ki halimi. Dilber halayı düşündüm. Adımı söylerken ne güzel de söylüyodu öyle. İçim bi hoş oluyodu. Kendi anam adımı ağzına almazken elin kadını okşar gibi diline doluyodu. Hele Hatice aba, Züleyha dediğinde nasıl da bakmıştı?

 

Belli ben adam olmayacaktım. Yirmi birimi dolduracam hala uzanan ele okşar mı acep diye bakmaktan geri duramayacakdım.

 

 

Ah Züleyha ah aklınla hava atıp Lalezar'ı delirtmelerin hep boşaymış. Bendeki akıl kuşda daha çokmuş ya. Kapı tıklanınca sanki yakalanmışım gibi toparlandım bir de heyecan bastı ki içimi, burnumdan alacağım soluğu ağzımdan alıp tükürüğümde kendimi boğacaktım. İki üç öksürükle kendimi toparladım da gelene daha bi rezil olmadan durumu kurtardım.

 

 

Dilber hala ve Sultan abla içeri daldılar. Ben gözlerimi ayıra ayıra ikisine bakıyodum ya hah işte onlar da bana öyle bakıyolardı. İkisinin güldü gülecek sıfatının sebebi merak damarlarımı oynattı.

 

 

"Züleyha, Asil nikahı biran önce yapalım diyor kızım. Ne yaptın da ikna ettin bakalım?"

 

 

Ben dediklerini kafamda bir kaç kere tekrarladım ki yanlış anladıysam saf yerine düşmeyim diye ama besbelli doğru anlamıştım ben lafları. Nikah diyodu bu kadın, bir an önce olacak diyodu. Birde ne yaptın da hemen olacak diyodu. Tövbe tövbe ben ne yapacaktım acaba da o musturu ikna edecektim? Asıl o beni ikna etsindi diyecek gibi oldum sonra dur Züleyha, indirirler süngünü aşağı da kalırsın biçare ortalarda dedim.

 

 

"Yok hala ne diyeceğim ben."

 

 

Sultan abla güldü süklüm püklüm halime. Hem de öyle böyle değil hönkürerek güldü kadın yüzüme yüzüme.

 

 

"Aman Dilber hanımım sende. Ne edecek şuncacık kız? Pısıp kalmıştır Asil beyimin yanında. Ama bizim beyde de ne göz varmış hemen anlamış kızın güzelliğini. Üstündeki pek bi bol ama ben anladım, endamı yerinde maşallah. Asil beyimin de şahin gibi gözleri varsa demek ki…."

 

 

Kurban olduğum yarattığın kuluna dil nasıl büyük gelmiş, sustur yüce yaradanım.

 

Öyle konuşuyo ki girecek yer dibi kalmadı bana. Dilber hala da bıyık altı gülüyo yarılsa ya şu yer. Amma alacağı olsun Sultan ablanın. Tek buldu, garip buldu nasıl da üstümden geçirdi lafını sözünü. Ben efendiliğimi bozmamışım, kadın kalçamı mıncırmış sesimi çıkarmamışım susup ayıbını gizleyeceğine ortaya saçıyo ya.

 

 

Ah Züleyha ah! Ne hallere düştün de kalkamıyon sen? Sonra yine Nazlı'yı düşündüm de az bi rahatladı göğsüm. Pek bi güzeldi boncuk çikolata. O gözlere bakıp da ısırmadan nasıl duracaksam ben artık?

 

 

"Sen bakma kızım Sultan'a. Çok sever boş konuşmayı. Korktuğum gibi olmadı çok şükür. Asil çok hırlar diyordum ama erken kabullendi. Bu gece sen hiç çıkma odandan. Ben aşağı inip ev halkına durumu anlatacağım. Biran evvel de nikah işini halletmemiz lazım, illa duyururlar burada oluşunu da sebebini de. Kimseye laf vermeye hacet yok."

 

 

"Sen nasıl dersen hala."

 

 

Sultan ablanın ben kedisine kışt mı dedim naptım bilmiyom ama kadın eğlence niyetine beni gözlüyodu. Yüzündeki şu sırıtış kesin bana laf sokmak için değilse adımı değişirdim ben.

 

 

"Hanımım bu böyle duruyo ya sakın aldanma, ben adamı gözünden tanırım. Hiç öyle ensesine sumsuğu çakıp ağzından lokması alınacağa benzemiyo bu kız."

 

 

Ha şunu bileydin diye neredeyse bağıracaktım. Benim oramı buramı bir daha elle bak o göz sana daha nasıl bakıyo diye çemkirmeme aha da azıcık kaldı.

 

Neyse şimdi ortalığı karıştırmaya gerek yoktu. Hem ben bana kötülüğü dokunmayana ne edeceğimişim ki? Lalezar'ı bile dilimle ısırmanın ötesine geçmedim hiç.

 

 

"Olmasın da zaten Sultan."

 

 

Yüzüme gözlerini kısa kısa baktı Dilber hala. Her bi yerimi tekrar süzüp gülümsedi.

 

 

"Dimdik duracak ki kızına da kocasına da sahip çıkan bir kadın olacak. Öyle hemen eğilip bükülenden ne ana olur ne kadın.Benim Züleyham bu eve ışık getirecek. "

 

 

İçime bir kuş kondu ağzından dökülenlerle. Yanağımın içini ısıra ısıra bi hal oldum. Bu kadını canımın içine sokasım geliyodu bana her böyle baktığında. Hem ne güzel şeyler vaad ediyodu köksüz ömrüme. Ben ana olacaktım ya Nazlı'ya. Yuvam olacaktı, evladım olacaktı belki zaman geçtikçe bey de alışırdı varlığıma. Kimseden sevgi dilenip acizleşecek kız değildim ben ama insan yerine koyarsa yeterdi.

 

 

Hem yatağına süs de istemiyodu Allahın musturu! Beni kendine karı yapmayacaktı öyleyse. Beni gördüler göreli hep bi suratsızdım valla ama şimdi pek bi keyiflenmiştim. Yüzümde güller açtı o dakika.

 

 

Asil bey kendi derdine yansın ben Nazlı'ya ana olayım bana yeterdi...

 

Bölüm düşüncelerini buraya alalım mı????

 

Loading...
0%