Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15.BÖLÜM~KÜSKÜN~

@orenda

💙💙💙

 

 

Gece uykumun koynundan ağlamaklı, ince bi sese nasıl sıçradım da kalktım anlamadım hiç. İlk bi nevrimi şaşırdım. Yerim yurdum nere ayrıştıramadım da sonradan kocaya kaçtığım geldi aklıma. Ah Züleyha ah! Sen kocaya kaçacak kız mıydın? Gecenin şerri demeyip bi beddua fısıldadım gevur abime.

 

"Südüklüğüne taş çakılsın da tuvalete çıkama ağabey... "

 

 

Üstüm başım demeden git gide büyüyen avudun peşine düştüm. Bana verdikleri oda pek bi dipteydi, merdiven kısmına yanaştığımda ses daha bi güçlü geldi kulaklarıma. Anam bu Nazlı'ydı ya. Ağlamaktan içi katılacaktı bebenin, hiç mi duyan olmadı yaygarasını?

 

Koştur koştur odasına girdiğimde prenses yatağında kıçını başını yırta yırta ağlayışı içime köz düşürdü. Tam alıyım kucağıma sakinleşsin dediydim emme elime gelenle çığlık atacaktım nerdeyse.

 

Anam bu kız el kadar boyuna güvenip nasıl çıkarmış bu kadarı? Bi cimcik bişey görünüyo amma malamat eder ya bu bizi. Yüzümde, sanki elime hiç bok bulaşmamış gibi bi gülüş oldu. Sağ tarafa koydukları komodinin üstünde bez, ıslak mendil, iki üç parça kıyafet vardı Allah'tan. Miniş gece için koydu zannımca. Anam bu her gece böyle içini dışına çıkarmayı huy etti de ondan mı hazırlıklıydı üstü başı? Kıkırtımı tutamadım. Prenses diyeceğidim ben prenses. Elimi böğrümde kodu küçük zilli.

 

 

Elime bulaşanı idareten ıslak mendille bir güzel sildim de işe anca koyuldum. Sabaha kadar silsem pekliyemezdim ben bu boku.

 

"Kız dur diyom ya...Gecenin bi vakti, herkesi toplayacan başımıza. "

 

Hiç kime konuşuyodu Züleyha. Hanımın kıçı mahşer yeri olmuş o oyun merakında daha.

 

" Kurban olduğum sırtına kadar doldurmuşsun, ben seni prenses diye seveceğidim. "

 

Tüm hevesimi kursağıma dizmemiş gibi bi de gülmüyomuydu zilli. Şeytan diyodu al ısır boğum boğum kollarını.

 

"Hııı, nasıl diyecem şimdi prenses? Boklu prenses mi olurmuş hiç?"

 

Ben konuştukça iştaha geliyo, biraz evvel ki velvelesi odayı uğuldatan o değilmiş gibi gülüyodu cimcime. Gözünde de dirhem uyku yoktu valla. Bu dikerdi sabahaca tepesinde beni. Kolunun tekini de geçirip zıbını giydirene kadar ahımı çıkardı.

 

"Hah, şunu da geçireyim, tamam bitti. Anam öldürdün ya bi zıbın giyinecen diye. Hiç gülme öyle, oyun moyun yok sana. Uyuyacan dedim, o kadar büyüyecen dedim, gece üçe yanaştı dedim. Kız kısmı şu saatte civildemez dedim. Dedim de kime dedim?"

 

Ben yüzüne bakıp, konuştukça parmağı ağzında, boncuk gözleri tatlı tatlı nasıl bakıyodu öyle? Çikolota gibiydi zaten, al ye dese anca bu kadar olurdu.

 

"Etme gözünü seveyim, ısırırım o parmakları. Valla zor tutuyom kendimi, dalacam boynuna öpülmedik yer komayacam."

 

Uyuması lazımdı emme ben konuştukça nasıl civelekleşiyodu nasıl boncuk dağıtıyodu her yanıma, içim gitti. Kurban olduğum nasıl güzel yaratmıştı bu fındık burunu böyle?

 

Ben Nazlı'nın gülüşüne dalmışken kapı ağzından gelen sesle sıçradım. Ardımı döndüğümde kapının kasasına denk boyuyla nurlu bey duruyodu. Basılmış gibi hissettim bi an. Dikmiş kara gözlerini üstüme, etimi ısırıyodu bakışı da.

 

Hiç adap, edep öğretmemişler buna. Kız kısmına öyle bakılırmı, bakılmaz dememişler! Yüzüm, boynum memleket yanmıyomuş gibi daha bi harlandı.

 

"Ağlıyodu da..."

 

Dikilip durmasın, kız iyiymiş deyip baksın da çeksin gitsin diye laf attım, boncuğun babası gerine gerine odaya girdi. Beşiğe yanaşıp boncuğun üstüne doğru eğildi, boynunu kokladı somura somura sonra da şap diye öptü ya ensesine bi tane çakmamak için etimi sıktım.

 

Ben burda küçük bebek öpülmez, incitilmez diye dişimi sıka sıka ağzımda diş komamışım herif sakalları batasıya öptü sabiyi.

 

Neyse Züleyha babası diyecez, sabır edecez. Az onun da öpmeye hakkın var kızım, sık az daha dişini. Şap şap iki üç ses daha gelince de daha ne edeyim ben? Sabır taşı da değilim ki bekleyem.

 

"Bebek o daha!"

 

Eğildiği yerden başını çevirip şöylece baktı. Hiç istifini de bozmadı nurlu nursuz.

 

"Biliyorum."

 

Aha attı tepemin tası, valla attı.

 

"E biliyon da niye somuruyon el kadar bebeyi?"

 

"Canım istedi diye."

 

Kız bu benle eğleşiyo ya. Maytap geçiyo koca herif.

 

"İpek gibi onun teni, kartarmış sakal değince acır da mı demiyon?"

 

Lütfedip doğruldu, daha bi dik baktı sıfatıma. Gerçi doğrulmayaymış iyiydi. Yanında pek küçük kalınca tırsacak gibi oldum da yiğitliğime tezek sürdürmek şanıma yakışmaz diye bende diktim burnumu havaya.

 

"Neyim dedin sen?"

 

"Sakalın diyom, batar. Bebe o, nazenin. İncinir hemen."

 

"Yok ondan önce sakalıma ne dedin?"

 

Hııı onu diyodu, lafın gelişi peşine sıralanırken dedim emme şimdi löp diye de denilmez ki. Ayıp olurdu canım yüzüne yüzüne bi daha çam dikeni gibi sakalını söylemek.

 

"Demedim bişey..."

 

Burnundan güler gibi bi ses çıkardı ama girdap gibi gözü hiç de gülüşlü bakmıyodu.

 

"Sen şimdi benim kızımı öpmemi mi yasakladın?"

 

"Estafurullah yasaklar mıyım hiç? Öp tabi önce yüzünü sinek kaydı traşla. Üstün tütün kokuyo, ağzını yüzünü yıka sonra bir iki öp. İnsanlık hali çekiyo can işte."

 

Ben edebimi bozmamışım, sinirimin üstüne çarşaf gerip adam yurduna koyup laf anlatmışım yüzüme yüzüme hönkürdü davar.

 

"Ben kızımı istediğim zaman, istediğim kadar öperim ZÜLEYHA!!!"

 

Kömüş! Bebe korkacak demesem kim kime hönkürür gösterirdim ben sana da kurban olduğum edebimi içime işlemiş.

 

"Yüzü kızarır, isilik isilik olursa sebebi sensin ha! Bi bile lafımı esirgemem, suratına suratına söylerim sen ettin diye!"

 

Daha da konuşmazdım ben bu davarla. Şuna bak, sanki kötülüğüne diyoz? Hem nasıl herifti bu? Millet uyuyo az kısılası sesimi alçaltayım demez miydi insan? İşte Allah herkese mükafat diye vermiyodu nerde nasıl davranacağını bilmeyi. Gözümün içine içine baksa da yüzümü çevirdim bi kere.

 

Beşikten gelen sese yanaştım. Bu da el kadarım demeyip şu saat olmuş hala ayaktaydı. Uyuyacağı yoktu bunun. Hadi kızım Züleyha. Al şu boklu prensesi de gidip iyice bi yorup haşatını çıkar.

 

"Gel kız buraya, gece gece ayağa beni dikmek neymiş gösterecem sana. Sabaha kadar civildeme, bi uyukla da uyutuyom mu gör sen Züleyha'yı."

 

Ne kadar hava sıcak olsa da yataktan çıktı diye sırtına ince penye bi battaniye atıp kucakladım boncuk çikolatayı. Hiç kızmamı da umursamıyodu anam bu. Elleri ayakları çırpına çırpına kucağıma atılıp, hemen de boynuma sarıldı zilli. Sinirimizi de diri tutamayacaktık belli ki.

 

Ağzı ayrılmış bize bakan adamın yanından geçerken de yüzümü nasıl afili çevirdim, filim artistleri görse mesleklerini bırakırlardı. İşim gücüm vardı daha benim. Gidip sabahaca bebe şipidikleyecektim...

 

Loading...
0%