@orenda
|
Gözümün içine içine gırtlağımı sıkacak gibi bakan kadınla Dilber halaya baktım. Sırtımdaki elini bi aşağı bi yukarı sürtüp rahatlayayım diye emek veriyodu kadın.
Kara bahtım kör talihim mi diyeyim, millete elma düşse Züleyha eşelek kemirir mi diyeyim, ne diyeyim? Karı aynı Lalezar gibi bakıyodu valla. Şimdi o nasıl diye sorulsa Allah affetsin boka bakar gibi bakmak derdim. Mis gibi giymişim elbisemi, saçımı başımı taramışım neyimi beğenmedi ki bu karı benim?
Bende isterdim nazenin, kırılgan bi kız olmayı ama kaderim pehlivanlık yaraşır sana demiş neyleyim. Kalk Kütahya'dan Adana'ya gel, çile defterin senden önce baş köşeye yerleşsin. Bir iki nefes aldım. Kendimi gazlayım da gücümü toplayım istedim. Lalezar'ı alt etmiş, amele sümüğü gibi ortada bırakmış insandım ben evvel Allah bunun da hakkından gelirdim.
"Gel Züleyha, seni Sulhan ailesiyle tanıştırıyım. Asil'in babası Hızır ağabeyim. Karısı Neslişah hanım. Oğlu Kenan, büyük kızı Birgül ve bu da küçüğümüz Zeynep."
Cahil bişeydik ama biz de izlemiştik üç beş film.
"Memnun oldum, ben de Züleyha."
Anam gülecektim valla. Tut kız kendini tut. Kıvırdın sen bu işi, bak nasıl lastik gibi sündü dilin. Nasıl kibar kibar tanıttın kendini?
"Hoş geldin hanım kız, geçin oturun. Dikilmen ayakta."
Kaynatam da pek kaba sabaymış canım. Aman karısı düşünsün onu da.
Gözümün altından çok belli etmeden hepsini süzdüm. E bu karıynan çocukları boydan pek gödek. Asil bey iliğini kemiğini sömürmüş de gerideki çocuklara bişey mi komamış hiç? Küçük kız bi çala Dilber halaya benziyo ama oğlanla, ortanca bildiğin anaları. Kaynatamı da gözümün altından süzdüm, pek karaydı canım. Asil bey ona da hiç benzemiyodu. Dayısı varsa ona çekti belki de.
"Hadi kızım, bir şeyler ye. Onların bakması bitmez."
Dilber halanın kulağıma fısıldadıklarıyla gözümün kenarıyla tekrar masadakilere baktım. Sirk maymununa bakar gibi bakıyolardı essah. Yok anam, adabı muaşeret bi bende bi Dilber haladaydı.
"Eee Züleyha, kimsin de bakıyım bize. Adana'nın en soylu ailesine girmek için Dilberle iyi ahbap olmusşun belli ki."
Hah yılan soktu, duramadı durduğu yerde. Gözümü çekmeye çalışıp duruyodum ama bu karı ne etmişdi öyle kendine. Kollarındaki kalın burmaların sayısı belli değildi. Parmaklarındaki yüzükler kesmiyo muydu onu öyle, oturmuşdu ya etine iyice. Görgüsüz olmaya görsün insan. Gremseyi, reşatı, beşi biyerdeyi üst üste geçirirdi boynuna aha da bunun gibi. Allah var güzel karıydı emme su sıcağa yüzüne sürdüğü boya-pudra çamur gibi olmuşdu. Zaten sevmedim bi bakışıyla, şimdi iyice her şeyi gözüme çirkin gelecekti iyi mi? Yüzüme kusacakmış gibi baktıracak ne yaptım ki ben iki dakikada?
"Dilber halayla ben daha yeni tanış oldum da o Hatice abamı bilirmiş. Sağolsun elimi tuttu, bırakmadı bi daha da."
"Doğru ya, köyde büyümüşsün. Belli..."
Ne kadar kendimi tutsam da kaşımın çatılmasını durduramadım. Şurda efendi efendi oturuyom, nikahım yok bişeyim yok göze batmayım diyom ama kaşıyo karı beni.
"Evet Züleyha'cığım. Senin de anladığın üzere Neslişah nezaket konusunda çok hassastır. Adana'nın sosyete cemiyetine dahil bir aileden gelir kendisi. Babası ciğer ustasıdır, başka yerde göremezsin öylesi ciğer yapan bir mekân."
Bu Dilber hala çok tehlikeli kadındı vesselam. Dili tatlı över gibi konuşmuştu ama kuruyası kaynanama öyle bir bakmış, iki elini birleştirip çenesine öyle bir dayamıştı ki küçük Nazlı bile sen nesin de kime laf ediyon dediğini anlardı.
Tutmasam kendimi şap diye öpecektim kadını. Ben bu konakta sırtımı ne kocaya ne başkasına, bir Dilber halaya dayasam daha da kimse elleyemezdi bana.
Neslişah hanım zade kızarıp bozaracaktı aslında da yüzündeki çamur bi müsaade etmedi ki. Dudaklarım seğirdi de tuttum kendimi. Gözüm bi çala ortanca görümüme takıldı, e buna nolmuştu şimdi? Gözünü kısmış, kaşını çatmıştı. Bende şans olsa çöpsüz üzüme düşerdim. Kaynatam da kadını hiç boş bırakmamış ki görümlerden biri eksik olsaymış. Gerçi Allah'ı var küçük görümcemin gözünde bi şerre rastlamadım. Biraz merak biraz da beğeniyle mi bakıyodu o? Tövbe bismillah, anası yolardı valla. Halaya çekmiş ya, kurtarmış huyunu suyunu.
Kaynım nasıl biriydi bi onu anlamadım. Arada kaçak göçek bakıyo, baktığı gibi de gözünü çekiyodu. İki kelam da etmemişti aksi gibi. Oda mı yakıştıramamıştı beni ağabeyinin yanına?
Ben anlamadım ki bunları. Boyum kısa denilmezdi, e Allah'ın yarattığı kula çirkin demek haddimiz değildi emme çatal dil kaynanamın kızlarından daha bi yüzümün güzelliği vardı. Ne edeyim, yalan mı diyeyim? İkisinden de güzeldim valla. Babamın yadigarı, gözlerim yeterdi bi kerem.
Nazlı'nın babası nerdeydi ki? Onunla uğraşsalardı belki beni gözleriyle deşmezlerdi. Evlenecez demeyi biliyodu ama. Koca dediğin hiç sözlüsünü böyle çiyanların içine bi başına salar mıydı? Gözümün elin adamını aradığı falan yoktu. Hem neyini merak edecektim o musturun? Tamam erkek kısmı ciddi olur, ağırlığınca tartılır emme o da bokunu çıkarmış canım.
"Ağabey, biran önce nikah başvurusunu yapsın çocuklar. Bir adımız şanımız var. Hızır bey gelinini evinde nikahsız tutuyormuş dedirtmeyelim."
Ah ilim irfan ah. Sen nelere kadirsin? Kaynatam bir iki homurdanır gibi ses çıkardı. Elindeki sokumu üçe bölecek sanırken tek seferde ağzına tıktı. Aha adam ölecek diye masadan fırlayacak oldum da löp diye yuttu. Sonra da "doğru diyon, laf olmadan nikah olsun" deyip bi bardak kaynar çayı tek seferde mideye aktardı. Ben nereye düştüm rabbil-alemin?
Adamın ağzı tenekeymiş ya!
Zavallı Züleyham🥹 seni severim ama entrikayı daha çok severim çiçeğim yoksa sana nurperi gibi bir kaynana yazmak vardı kaderde.
|
0% |