Uykuya dalmış, çatık kaşları rahatlamış adama bakmaktan tüm gece uyku girmedi gözüme.

Her kul kendi sınavına bakar da benimki ondan niye fazla diye nerdeyse rabbine isyan edecek halin içine girer.

Gördün mü Züleyha? Sen yangından kaçıyom sandın da meğer ateşte kalmış iki mazluma su olmakmış yazgın. Kendi yavrusunu korumak için adını kötü belli eden adam, içimi yaktı da közü kaldı bende. Yaşına bakan koca adam derdi ama duydun mu "kızımı korumam lazım" derken korkuyla çıkan sesini?

Hah işte bu adama yaslanılır da yorulduğunda eline baston olunur da.

Neler çekmişler öyle. Kapıdan girdiğimde zenginliğini görüp, derdi tasası yoktur buranın dedim bi de ben. Yüzüme bakar bakmaz Nazlı için dediklerine gönül koydum. Adam boncuğumu doğurandan bile sakınmak zorunda kalmış meğerse.

Bi de rahmetli rahmetli diye dolanıyodum ortada. Ettiği kendi namussuzluğu, zerre umurum olmaz da benim boncuğumun sebebi olacakmış birde. Düşündükçe kanım çekildi. Bişey olaydı ya. Yeni doğmuş daha.

Asilin yüzüne baktıkça içim sızladı. Kendi çekmiş çekeceğini, yetmemiş kızı da aynı yazgıyla sınanıyo diye nasıl da üzgündü.

İki mazlumuna dil uzatanın dilini kesmeden korsan, yüzüne itler tükürsün Züleyha.

Nasıl bi derdin içinde tek başına debeleniyodu benim kocam? O da yetmezmiş gibi ekmek verdiği kahpe nasıl ardından iş çeviriyodu? Hani ekmek veren eli ısırmazdı köpek? Bu nasıl bi itti ki hem sülük gibi kanını kurutup hem de etini kesmenin derdine düşüyodu? Sırf nifak tohumu serpmek için adamın sofrasından kalkıp, adamın karısını doldurmaya çalışıyodu.

Ama ben ona edeceğimi bilirdim. Ben o Neslişahı parmağımda nasıl oynatacam cümle alem izleyecekti!

Uyku girmedi bi türlü gözüme. Bi ara Asil yönünü değişip, iyice dibime girdi. Bi de kızı gibi başını göğsüme doğru yasladı ya içim kıpır kıpır oldu. Baba-kız zerre sıcak dinlemeden dibimden ayrılmıyodu anam.

Şimdi asıl meseleye gelelim aşüfte Züleyha. Adamın kucağına atlamayı kimden belledin sen? Lalezar mı akıl hocan yoksa?

Allahım... Aklıma yine düştü bak. Hayasız herif, kendi azdı diye beni de kendine uydurdu ya. Gülecem gülemiyom. Ama içim de nasıl rahatladı. Asilin anlattığı dert için çok üzüldüm ama iyi adam olduğunu görünce tüm yüklerimden arındım. Yoksa içim rahatladı dediysem öbüründen değil canım.

Züleyha kız, eli ayağı büyük olanın...

Yine duvardan duvara beni çarpan anlar aklıma geldi dişimi dudağıma geçirdim. Kurban olduğum ben ne edecem? Bugün yolluk alan adam yarın dükkana ortak olacak. Gözünü sevdiğim yaratmışın da kaç kulunun hakkını bu adama yedirmişin? Ben onu nasıl alacam içime?

Anam... Ameleliğe gelmiş bi karı anlattıydı. Kız korkudan kitlenip kalmış herif içindeyken, bunları o halde alıp götürmüşler hastaneye. Şeytanın aklıma soktuklarıyla düşünüp işin içinden çıkamadım. Nasıl götürmüşler diye soracak olduk, altlı üstlü sedyeye koymuşlar dediydi mikrop karı. Ne anlattıysa sanki? Neyime yarıyacaktı aha bu benim? Aklıma gelip bak içime korku ekti yine.

Züleyha kafayı yersin kuzum, aptal olursun etme gözünü sevem. Hem erin ne dedi? Oldururuz dedi. Oldurur artık. İyi de o olduruncaya kadar sen ne olun Züleyha? Aman Züleyha, senin sana ettiğini düşman etmiyo bacım. Kes de uyu, beben kalkacak, malak gibi dolanacan. Hem sabah kalkınca kocanı fingir fingir ederek kaldır da herif senle evlenmenin sefasını sürsün. Çok üzüldü, yüzünü güldürek az.

Sonun da sustu içimdeki de başımı koydum yastığa.

Orospu karı, kızımı öldüreceğimiş avuttan. Küçücük canparemin nefesini keseceğimiş...

Yüzüme ıslak ıslak değen ellerle bi gülüşüm geldi ki. Boklu boncuk elini önce ağzına sokup sonra yüzümü şörüğüyle yıkıyodu. Ben daha kız ne ediyon demeden o salyasını akıta akıta kaptı mı yanağımı.

"Oy anam oy, kız zilli o bıçak gibi dişler ne ediyo biliyon mu sen? Öcümü alayım mı şimdi? Isırıyım mı boğum boğum kolunu?"

Gözümü bile aralayamadan kaptım kolumun altına aldım da şap şap öptüm öyle öpülmez böyle öpülür diye.

"Bize gelince dudağının ucuyla öp yoksa sana belledirim Asil Bey, sana gelince sınır yok demek ki Züleyha hanım."

Anam ben bu herifle yattıydım ele. Kız gece demiyo muydun sen fingirdeyip gönlünü hoş edecez diye? Noldu o iş? Yüzüme tatlı bi gülüş kondurdum hemen.

"Senle ben bir miyim?"

Kaşlarını kaldırmış, alt dudağını dişinin arasına kıstırmış bakıyodu.

"Neymiş senin farkın?"

"Bi kere benim sakalım bıyığım mı var? Pamuk gibiyim çok şükür. Hem anayım da daha çok hakkım boncuk çikolatanın boğumları."

"Pamuk gibi olduğunu birinci elden öğrendim çok şükür."

Ben bunun ağzı gece bozuluyo sanıyodum. Bunun gecesi gündüzü birmiş. Ar damarı çatlak mustur!

"Hiii... Ahlaksız herif, çocuğun yanında ettiğin lafa bak."

Daha ne ediyo bu diyemeden boncukla üstümüze abandı. Anam bi hoş oldum. Alışmış kudurmuştan betermiş ya essahtan. Herif tek seferde alıştırdı bizi Züleyha.

Boynuma boynuma üflüyo kitapsız, anam aklım gidiyo olmadık yerlere düşüyo. Tutun şunu, benim aklım herifin güneyine doğru yol alıyo.

"Hiiişşştttt kokluyorum. Nazlı'yı da koklarım böyle sabahları. Ayrım yapmış olmayayım."

"Hıııı...Bilmem mi hep adaletinden."

Şap diye öptü boynumu, boncuğum bile şaşıp döndü de baktı.

"Nazlıyı da böyle öpüyorum ,bir bak bakalım acıtıyor muymuşum? Sonra böyle kokusunu soluya soluya dolaşıyor burnum teninde. Nasıl mest oluyor? Annesi de sever belki her sabah böyle uyanmayı. Sahi sever misin Züleyha?"

Başını kaldırıp gözlerime gözlerini dikti. Kucağına al diye kollarını kaldıran boncuk gibiydi aynı.

Kurban olduğum, sen bu sesinen benle konuş, Neslişah’ı bile severim.

Tövbe de kız olmadık lafı çağırıp, başıma iş açma. Neslişah’ı şu gezme işinden sonra bi elden geçir Züleyha. Az seni bilsin ki bastığı mayın, kıçında patlayınca noluyo demesin.

"Hadi kalk üstümden, bak kızı da eziyon."

"Neyse bir daha ki sefere artık."

Vay mustur, gönlü kırık diye az oynaştık bak nasıl yer etmiş kendine? Yok sana fingirdeyiş. Kızı da kaptığım gibi kucağıma aldım. Saçımı savurup yüzüne doğru saçaladım.

"Anası varken ne etsin seni benim kızım? Biz banyoya gidiyoz, yıkanacaz."

"E ben de gelirdim Züleyha..."

Girdim banyo ya kikir kikir güldüm. Kuduruk herif, o da gelirmiş.

"Sanki çağıranı var, hemi kızım?"

Ben güldüm diye boncuğum daha çok güldü. Bu kızla beraber çok peşimiz de koştururduk biz bu herifi.

Hazırlandık da sonunda inebildik aşağı. Asil gidek dedi ya bi daha bişey demeyince, meraklısı gibi olmayım diye laf etmedim. Ama sağ olsun kahvaltıdan kalkarken üç dört gün yokuz biz dedi. Bir de ailecek tatil yapacaz dedi ya Neslişah'ın bana bi bakışı vardı görmeyin.

Şöyle bi etrafı dolaştı gözüm sonra da gözünü ayırmadan hala bakan kadına göz kırpıp, öpücük attım. Anam bi görün halini. Bi görün kurban olam. Karı kendi tükürüğünde boğulup, gitti gitti geldi öte tarafa.

Asil denize götürecekmiş bizi. Hiç görmedim ben deniz. Ama televizyondan çok güzel olduğunu biliyodum. Miniş sağ olsun ne lazım gelir söyledi de kızıma da Asile de üst baş koydum. Kendime de aldım ama denize giyecek neyin var abla deyince bi durakladım. Anam hakkat, ben ne giyeceğidim denize?

"Züleyha, çıkalım artık hadi."

"Çıkalım."

Boncuğun da hiç yol arkadaşlığı yokmuş valla. Pusete koyduk hemen uyudu. Dışarıyı izledim az, biraz da elimi izledim, az da uyuyan bebeyi gözledim. Azıcık Asil'i dikizledim. Ama yok pek sıkıldım anam ben.

"Çok uzun oldu."

"Hı..."

"Sen bu kadar konuşmadan duramazsın Züleyha, ne zaman patlayacaksın?"

"Hele mustura bak hele. Madem gördün sıkıntıdan canım çıkmış niye konuşmuyon?"

Hönkürerek gülünce elimin tersini geçireceğidim ağzına. Kız uyuyo kız, sıçradı sabim. Ters ters baksam da hiç umuru olmadı. Sen buna çok yüz verdin Züleyha.

"Bebem bi uyansın amma sana belledirim!"

Yine kısa bi kahkaha atıp yüzüme baktı, göz kırpıp yola döndü.

"Belletsene bana Züleyha."

Atılıp laf ebeliği yapacağıdım da kız bu adamın sesi böyle niye çıktı? Hadi sesi öyle çıktı, benim kasıklara ne oldu şimdi? Of anam of. Kınadım Lalezarı ondan oldum ben!

Acep dün ki gibi ne zaman öperdi yine? Mikrop herif, elinde yumak gibi kız var, sağa sola çekip az elleşsene. İçi mi geçti ki bunun?

Yok kız Züleyha, dün görmedin mi geçecek iç miydi o?

Sonunda şükür namazı kılacağım yol bitti de bizi bi otele getirdi. Geçen yıl bu zamanlar sarımsak söken Züleyha'dan otelde hanım gibi ağırlanan Züleyha'ya bakacak olduysam da aklım almadığından düşünmemeye çalıştım.

Odamızda nasıl güzeldi öyle. Asil az dinlenip etrafta gezelim deyince ses etmedim. Ama içim kıpır kıpırdı. Gerçek karı kocalar gibiydik ya bizde artık.

"Asil..."

"Züleyha..."

"Denize gidecez dedin ya."

"Hmmm..."

"E ben orda ne giyecem?"

Yatağa uzanmış, Nazlıyı da üstüne yüzü koyun yatırmış nasıl tatlıydı gevur tohumu. Gözünün birini kısıkça açıp, yan yan baktı.

"El kadar şeyler giymek yok Züleyha. Alırız usturuplusundan bir mayo, ben güzel bir koy biliyorum sakin olur gider orda yüzeriz."

"Asil..."

"Hm...."

"E ben yüzme bilmiyom, kızım da bilmez zati. Ne yapacaz biz öyle?"

"Öğretirim ben sana."

"Asil..."

"Efendim Züleyha."

"Başka yerleri de gezdirin mi bize?"

"Gezdiririm tabi Züleyha. Şimdilik aceleye geldi ama her yıl ailecek güzel yerlere gideriz seninle."

Dudağımın kıyısını ısırıp, güldüm. Hayali bile nasıl güzeldi.

"Asiiiillll..."

"Hmmmm..."

"İyi tamam be! Sormuyom bişey. Ama dolaşırsın peşimde, adımı de diye. Daha da neyi görüyon benden o yüzü. Çok mu meraklıyım sanki sana?"

Döndüm arkamı uzandım. Heyecandan nasıl uyuyacam ben? Pis herif! Sohranıyo bide, sağımı solumu emerken adını duyunca mest oluyodun. Daha nerde buluyon sen o Züleyha'yı derken kıpraşıp durdu. Sonrada bi kol dolandı belime, sıkı sıkı sarıldı. Kulağımın ardına burnunu sürtünce nefesimi tuttum fark etmeden.

"Hemen küsecek misin sen bana böyle?"

Hiç konuşmadım. Omzumu öptü hemen.

"Küsülmez kocaya. Hem yorulmak falan yok Züleyha."

"Niye küsülmüyomuş, küsül

ür tabi de. Hem niye yorulmuyomuşum?"

"Denizde, orda, burada yorulmak yok Züleyha. Az dinlen, gece ben yoracağım seni..."