Yeni Üyelik
35.
Bölüm

34.BÖLÜM~YÜZÜK

@orenda

Ettiği laflarla öylece kalakaldım bi zaman. Gözümün içine içine bakıyodu.

Kendime bile gelemedim adam, senin benim canıma kastın mı var? Ettiğin lafa ne diyeyim ben?

 

Bunca ömrümü sağ kalacam diye didinerek geçirdim, o dediğini ben bilmem ki sana öğreteyim. Gözümün içine içine bakıyo da yüreğim de sanki zelzele oluyodu.

 

Aç ağzını Züleyha! Herif kapına gelmiş, boş mu çevirecen? Hem ne güzel olur Züleyha. Bizi de biri evi, yuvası yapar. Titreyen parmaklarım yüzüne değince gözleri usulca örtüldü. Elimin içindeki sakalları hoşuma gidiyodu böyle dokundukça. Sonra kirpiklerini, burnunu, dudaklarını hafif hafif dolaştı parmaklarım.

 

Nerden geldi, kondu boğazıma bilmem yutamadığım bir umut kondu. Olurdu Züleyha, niye olmasındı ki?

 

"Kul kulu en çok yarasından tanırmış, yaralarımız pek bi denk birbirimize. Dediğin nasıl yapılır bilmiyom ki Asil. Ama senle beraber ben de öğrenirim, olmaz mı?"

 

Geri çevirmeyişim, elimi ona uzatışım nasıl değerli onun gözünde hiç sakınmadan gösteriyodu. Bu nasıl adamdı böyle? Hiç görmedi gözlerim bunun gibisini.

 

"Olur benim güzeller güzeli karım. Kalbinin güzelliği yüzüne yansımış, bakanı kör bırakan, ay parçası karım."

 

Anam o kadar şey ettik de ağzından çıkan iki çift lafa yine herifin suratına iç çeker gibi baktım ya . Kör olma Züleyha, az oturaklı ol dedikçe azıtıyon. Utandım da başımı koynuna doğru soktum.

 

Bu da pek güzelmiş ama. Utansan da korksan da yine adamıma yanaşıyom.

 

"Uyu güzel bebeğim. Çok yordum seni."

 

Bak iki güzel söz etti sonra yine döndü puştluğa. Elimi göğsüne vurdum ki sussun. Gerçi azıcık tanıdıysam ölse susmaz bu arsız mustur.

 

"Züleyha, hoşuna gitti mi?"

 

"Ne hoşuma gitti mi?"

 

Tam neyden bahsediyo anlayın diye yine sıratına baktım da düştüğüm tuzağı geç gördüm.

 

"Sevişmek... Ben çok zevk aldım, senin de istediğin gibi oldu mu?"

 

"Sus edepsiz! Hiç haya etmiyon, sorduğu soruya bak. Konuşulmaz böyle şeyler."

 

Ağzımda lafı koydu da yine tepeme tünedi. Koca vücudum var, ben bu kızı hiç ezer miyim demiyodu?

 

"Niye, utanıyor musun benden? Biraz önce sevişiyorduk biz Züleyha."

 

"O dilin çekilmeye emi, denilmez demiyom mu öyle şeyler? Sussana adam!"

 

"Cık... Susmam daha. Söyleyeceksin ne hissettiğini. En çok nerenden zevk aldığını söyle ki kocan bir daha ki sefere daha iyi iş çıkarsın."

 

Dediğiyle gözlerim iri iri açıldı. Nasıl daha iyi iş çıkaracaktı ki?

 

"Anam bundan daha fazlasını edersek elinde kalırım ben. Valla malamat oluruz herkese."

 

"Nasıl olur muşuz malamat?"

 

"E demezler mi herif, karısının belini kırmış diye. Haftaları dolmadan kızı yürüyemez etmiş diye bizi konuşurlar Asil"

 

Ben derdimi anlatırken başını geriye atıp kahkaha attı gevur. Anca farkına vardım bende ettiğim lafın münasebetsizliğini. Kız Züleyha, adam senle eğleşiyo sende diline düşecek ne malzemen varsa veriyon! O bacağının arasından beynin mi aktı bacım? Ne oldu, pek bi saftirik gördüm seni?

 

Yüzümü ateş bastı. Pis herif, ben marazımı anlatıyom. Senin bana ittiğin o şeyden haberin var mı? Oh sana giren çıkan yok ya gevşek gevşek gül tabi!

 

Miniş’i isterlerken tembihliyek emi Züleyha? Ayağına eline iyi baksın. O pek bicimcik valla, sen kurtuldun emme o yavrum telef olur.

 

"Eğleşiyon bi de. Çekil üstümden... Anam anam anam her yerim ağrıyo Asil. Daha da bulun Züleyha'yı!"

 

Ben üstümden itmeye çalışırken daha bi kuruldu ağırlığını vererek.

 

"Hopp... Orda dur Züleyha Hanım. Ben aldım tadını daha da bırakmam bir kere. Kaymak gibi tenini öpüp okşamadan uyumak yok sana. Hem şifamsın sen benim."

 

Bu herifin freni boşalmış Züleyha. Yükten kurtulmuş kamyon gibi gelecek üstüne belli. Emme sen de naz niyaz ediyon da durma diye de inliyodun Züleyha. En efendisini önce bi yatağa sok, sonra notunu ver demişler.

 

"Hadi uyuyalım güzelim. Çok yoruldun, sabah Nazlı da yorar seni. Baba, kız elimize düştün bırakmayız daha."

 

Dediği bi hoşuma gitti ki. Gülüşümü izledi öylece. Sonra sırtımı göğsüne yaslayıp, kolunu da mengene gibi sardı karnıma.

 

Asil ardımda uyudu da benim gözüme uyku girmedi valla. Biz ne ettik anam böyle? Mustur herif edilecek şey miydi o?

 

Öyle deme Züleyha, yıktın ortalığı bağırmaktan. Herif ağzında oynattı kız seni. Oh tüm tıkalı yollarda açıldı size artık yatak da gerekmez. Bulduğunuz kuytuda...Hey gidi Züleyha. Emme ben sana dedim kınama Lalezarı, erkek düşkünü deme dedim. Bak haline! Gözünü kapatamıyon kocan bacağının arasındaymış gibi.

 

Anam anam anam... Bak aklıma geldi de sızım arttı. İçimi yardı geçti domuz herif. Ben dedim, büyük dedim, olmaz dedim de kime dedim. Ben canımdan can gitmiş gibi ah diye bağırırken suratıma sıratıma oh dedi pis.

 

Kurban olduğum sen nelere kadirsin. Ya o şey normal zamanda da öyle kalsa ne olurdu halimiz? Allahtan ki rızkını alınca doyup inine çekiliyodu.

 

Oy anam oy, bacağımı kıpırdatamıyom! Herif utanmasa horlayacak. Giren çıkan onu ırgalamıyo tabi. Zavallı Züleyha ne halde deme Asil Efendi. Bendeki üçüncü kol kıza girmiş, yarın nasıl yürüyecek hiç deme emi?

 

Ben Neslişah'a oyun ederken az etmişim anam. Bilmeden kocamın adını iş bilmeze çıkarmayım derken adamın ejderhasına kuş muamelesi yapmışım. Hakkını yemişim ya yiğidimin. Böyle de doladı kolunu çıplak etime ya sabah ıslaklığını bende atmaz inşallah. Valla kapıyı çalmasın ben evde yokum. Bana az elleşmesin, çarpık çurpuk yürüyecek gibiyim.

 

Züleyha nankör müsün bacım sen? Herif ilk seferinde göğe çıkarıp, fırlattı seni. Köydeki karılar bunu bulamadıkça kudurmuyo muydu? Lalezar bunun havasını atıp övünmüyo muydu kocasıyla? Sende miyavlıyodun kedi gibi. Adam üstünde kulağına edepsiz edepsiz konuştukça dilin tutuldu. Beylik laflar eden Züleyha dut yemiş bülbül oldu.

 

Ama ne yapsaydım, canımın derdine düşmüşüm herifi daha da kudurtup elinde mi kalaysaydım? Bu Asil belli, dışarda ketum ama yatakta dilli düdük. Ah etmemle gözü kararıyo, hırlaşsam ne olurdu halim?

 

Valla taş olursun. Sus şükrünü et, otur aşağı. Yolarım Asil'in elinde tiftiğe dönen saçlarını! Züleyha uyumadan şunu da sokayım kız aklına. Herif bugün parmağını emdirdi yarına kip dur bacım. Daha alımını almadın sen...

 

Bir uyku uyumuşum. Ömrümde tatmadım böyle lezzetlisini. Sabah boncuk kızımın sesine açtım gözümü. Yatağın yanındaki komodinde küçük bi telefon vardı sanki. Asilin dediği geldi aklıma da hemen ayaklandım. Asil yüz üstü yatmış kaçıncı rüyasındaydı daha. Doğrulup oturunca dikenler battı bi tarafıma. Boyu devrilesi herif! İlk seferde eskitti kıymetlimi. Bu kız yıllarca korumuş, kollamış, gören olur da kararır korkusuna ağdasını bile kendi yapmış deme.

 

Ayaklanacaktım ki üstüme baktım. Anam benim götüm başım açık ya. Nereye gidiyosam, gece de bişey giydirmedi mustur. Hadi benim elim kolum kalkmadı ona ne olduysa?

 

Gerçi asıl işi adam gördü. Ben sırtımı verdim yatağa, gel keyfim gel. Bak garibin iliğini kemiğini kurutmuşum da kalkamıyo. Bende az fındık içi değilmişsin valla.

 

Bi tövbe çekip şeytanlarımı susturdum. Koltuğun üstünde Asil'in giydiği tişört vardı. Ne olacaktı sanki kocamdı ya benim. Üstüme geçirdim. Götüm çok güvende değildi emme kız çığlığı basmadan yetişeyim dedim.

 

"Geldim boncuk çikolatam, geldim annem. Ne olmuş benim kızıma? Baban ekmeğinin derdine düşüp atmış mı seni buralara? Bak gör kızım, erkek milleti işte. Karısını buldu muydu daha da ardına bakmaz. Oy bal kızım, gel anan doyursun seni. "

 

Kucağıma alır almaz dolmuş beznin ağırlığıyla kıkırdadım.

 

"Emme önce şu bezi değişek. Yine ne yediysen çıkardın ele kız? Aman etine saklama azını da."

 

Üstünü soyup bir güzel temizledim yavrumu. Nazlı'nın pek güzel elbiseleri vardı. Giydirdim hemen.

 

 

 

 

"Kız keltoş prenses. Bu saçları ne yapacaz biz? Azıcık bişey. Kafana şemsiye dikecektim ben e saç yok bu kafada. İyice uzayana kadar örük ney öğrenmek lazım. Ele annem, yoluk gibi çıkarmam ben kızımı dışarı. Anası yesin bebesini, şörüklü ağzını, kat kat kollarını öpsün öpsün de doymasın."

 

"Anası babasını da şöyle yerse çok sevinirim Züleyha."

 

Asilin sesiyle Nazlıya nasıl dalmışsam boş bulunup kısa bi çığlık atmış bulundum.

 

"Hiii... Allah canını almasın Asil, aklımı aldın!"

 

"İnşallah oda olur güzelim."

 

Üstüme üstüme keyifle yürüyüp, boydan boya süzdü her bi zerremi.

 

Tut şu ayrılmak için bi tarafını yırtan dudaklarını Züleyha. Az oturaklı ol. İşveni cilveni de kızın yanında etme. Sen, adamın tadına varınca bi sapıttın Züleyha. Hey yavrum hey. Senin de hanımlığın girenin çıkanın belli oluncaya kadarmış bacım.

 

Ben kızın boynuna suratımı sakladım fırsatçı mustur da hemen benim boynuma daldı. Dudağı üç beş öpücük bırakıp mırıldandı.

 

"Züleyha biz dün korunmadık."

 

Ne dediğini anlamayınca boş boş baktım yüzüne. İyice kulağımın dibine girdi o da.

 

"İçine boşaldım, hamile kalabilirsin."

 

Lafı bitince bi içim hoş oldu. Hiç aklıma gelmemişti bu durum. İstemiyo değildim, kim bebe doğurmak istemezdi de çok erkendi daha.

 

"Erken daha..."

 

"Sen... İstemez misin bir bebeğimiz daha olsun?"

 

"İsterim elbet. Ama Nazlım çok küçük daha. Gebelik bu, kolay geçmiyo ki. Bulantısı, ağrısı var. Canımın derdine düşer de boncuğumun büyüyüşünü göremezsem ya? Nazlı az büyüsün de Allah da nasip ederse o zaman olsun emi? Kızım ayaklanacak zamana geldi. Daha çok dikkat etmek icap edecek. Elimi eteğimi çekemem üstünden şimdi."

 

Ben hızlı hızlı derdimi anlatayım diye dil dökerken dilimi adamın ağzında buldum. Herif bulduğu yerde yiyo bizi Züleyha. Sen derdine yan inmez bu senin üstünden artık.

 

"Ben asla anlayamayacağım seni. Nasıl böyle olabilir o kalbin? Nasıl Nazlı'yı böylesine sever? Züleyha ödüm kopardı bana bir şey olsa kızım ne olacak diye düşünmekten. Çok şükür... Allah’ım çok şükür, varlığına binlerce kez şükürler olsun Züleyha."

 

Dediği laflar içimi içimi bi doldurdu. Böyle mutlulukla dolup taştım. Üvey anası görmüyodu beni hiç. Öyle ki Allah vermesin başına gelecek bi şeyde kızını bana bırakacağı kadar güveniyodu. Ağzımı açana kadar tekrar yapıştı dudaklarıma. Öyle bi şefkat, öyle güzel bi his aktı ki yüreğime nefes nasıl alınıyodu şaşırdım. İşi büyütmeden kendimi zor şer çektim ağzından. Fırsatçı pis...

 

"Kızın yanında ne ediyon Asil? Çekil az öte, bu neymiş anam? Bulduğu yeri yiyo!"

 

Hiç... Kimi umursuyodu ki? Ben söylendikçe adam mest oluyodu sanki. İki günde bunu da laf arsızı ettim iyi mi?

  

 

"Şu kızın huyu suyu bi bozulsun o zaman belledirim ben sana!"

 

"O zaman mı belledeceksin bana Züleyha?"

 

Adam yurduna koyanın mı var seni Züleyha? Sen konuş dur adamın şeyi almış eline sazı hey gidi hey. İlle de benim keyfim diyo. Hıhlayıp saçımı da savurdum. Boncuğuma dönüp onu bi tarafıma takmayacakdım ki o taraflarımda bi el gezmeye başladı.

 

"Kadın... Sen... Sen beli delirtmeye mi çalışıyorsun? Züleyha altında çamaşırın yok!"

 

Hem kalçamı okşayıp hemde bana laf mı sokuyodu şimdi bu?

 

"Lan çek elini, kurban olduğum efendi diye aldım ben seni. Asil içinden ne çıktı senin? Nasıl giyeydim, gece bıraktın mı? Sabah da kız ağlayınca anca bunu geçirdim üstüme!"

 

"Züleyha, bilmeden neler ediyorsun? Bir de bilsen yakar kül edersin beni."

 

Koca kafasını enseme yaslamış hırıltıyla soluyodu pis. Allah yardımcın olsun Züleyha. Bu herif kudurmuş, hırsını atmadan elinden sağ kurtarsan canını kurban kes.

 

Zor şer hazırlandık da kahvaltıya indik. Asil beş dakikaya geliyom deyip eczaneye gitti yanımızdan. Masa da oturup onu beklerken kızımla cilveleştik biz de.

 

"Anasının pamuğu, nasıl güzelsin kız öyle sen? Isırayım mı sağını solunu? Babanda kıskancından çatlasın. "

 

Ben atılıp öpecekken fngirdek kızım dişini geçirdi bile çeneme.

 

"Oy anam oy. Kız ben ısıracağıdım, çeneme geçirdin ya yine dişini. Şunların yanına arkadaş çıkaydı iyiydi. Böyle pek sivriler boncuk çikolatam."

 

"Çok güzel..."

 

Şık diye de bi ses duyunca ne oluyoz diye kafamı kaldırdım kızdan. Adamın biri asmış boynuna fotoğraf makinasını suratıma suratıma gülerek bizi çekiyo.

 

"Kusura bakmayın ama anne kız çok güzelsiniz. Sokak fotoğrafçısıyım aslında ama dayanamadım bir iki poz çektim."

 

Dediğiyle kaşlarımı çattım hemen. Böyle densizlik edilir miydi?

 

"İyi de efendi kime sordun sen?"

 

"Haklısınız ama çok güzel bir şey görünce dayanamıyor parmaklarım. Çok küçük anne olmuşsunuz ama kızınızla iletişiminiz öyle doğal, öyle içten ki büyülendim resmen."

 

Şimdi kızımla beni övünce bi hoşuma gitti. Kimse Nazlıyı benim doğurmadığımı bilsin istemiyodum ben. Öz anası bilseler ne olurdu ki? Üvey demeseler benden için. Keşke Nazlım bile öz bilse hep.

 

"Sağ olun..."

 

"Kızınız da çok tatlı Allah size bağışlasın."

 

Başımı hızlı hızlı sallayım bide içten amin diye mırıldandım.

 

"Rahatsız etmeyeceksem sizinle kahvaltı yapabilir miyim? Pek boş yer yok da."

 

O son dediğini diyene kadar gülümsüyodum. Hemen yine çattım kaşlarımı. Anam ne diyo bu demeden gözünün elimde gezdiğini anladım da beynimden vurulmuşa döndüm. Herif beni bekar mı sandı ki? Gözü çıkmayası Asil! Taksan şu yüzüğü ne olurdu? Aha işte sana inat diye takmadım, sırtlanın biri üşüştü üstüme. Ben yol vermeye hazırlanırken başka ses girdi aramıza.

 

"Oturamazsın!"

 

Kocam gelecek demeye kalmadan Asil höykürerek geldi çok şükür. Adam bi bana bi Asil'e baktı. Onunda parmağını yokladı.

 

Bulaman anam bakma boşuna! Evlendik evleneli bende bakıyom ama yok.

 

"Pardon ben, hanımefendiyi yalnız sanmıştım."

 

"Sanma! Kucağında kızı olan hanımefendileri yalnız sanma!"

 

"Asil... Tamam gidiyodu zaten beyefendi."

 

Ödüm koptu bi kavga çıkacak da malamat olacaz koca otele diye.

 

Adam mahcup olacak gibi oldu ama Asil'in sert tavrıyla dikleşti. Geri dönüp yüzüme baktı, başıyla selam verdi. Tutulup kaldım yaptığıyla, bu nasıl işti böyle? Dönüp gidecek diye derin bi soluk alıyodum ki genzime dolandı nefesim.

 

"Böyle güzelinin sen de kalması için bir bebek yetmez. Parmağına yüzük takamadığın kadından çocuk yapmak seni güvenceye almaz. Tavsiyem olsun. Beni bebeği durdurmazdı..."

 

 

 

 

 

Loading...
0%