Yeni Üyelik
38.
Bölüm

37.BÖLÜM~ÖDÜL~

@orenda

 

 

Öyle bi hiddetli çıktı ki sesi geri adım atasım geldi. Hadi bakalım Züleyha. Kaynananı elden geçirirken kocanı harladın. Git de ateşini nasıl söndürün bi düşün bakalım.

 

Kızımı Minişe emanet edip boynum bükük çıktım odaya. Asil'in sesi pek sertdi, bana da yüklenecek diye içim çekildi az. Ama ettiğimden de pişman değildim. Madem milletin derdini ağızlarına doluyolar, o ağızlar da az boyunlarına dolansın!

 

Ohhhhh.... Canıma da değsin. Hele bi bağırsın valla kalan hırsımı da Asilden alırdım. Benim kızımın yanında özlük üveylik karıştırsınlar bi daha görürlerdi onlar. Daha beterini etmeyen Züleyha ekmek bulamasındı valla!

 

Odada bi ileri bi geri yürüyüp canımı sıkmaya başladı bu mustur. Ne diyecekse desin de bitsin canım bu dert. Gerilmekten yaya döndüm.

 

"Sen kadını tanıyor musun Züleyha?"

 

"Nerden tanıyacakmışım?"

 

"Peki nerden biliyorsun başına gelenleri?"

 

"Öğlen Birgül'le oturup hem gülüp hem anlatırlarken duydum."

 

"Sen de gidip kimmiş diye sordun öyle mi?"

 

"Öyle yaptım."

 

Kaşını çatıp, suratıma dik dik baktı.

 

"Züleyha bana doğruyu söyle. Bilerek mi o kadına duyurdun?"

 

"Cık cık cık... Sen karını hiç tanıyamamışsın Asil Efendi."

 

"Züleyha..."

 

Burnumu diktim havaya. Ettiğimden korkacak olsam en baştan etmem Asil efendi.

 

"Tabi de bilerek duyurdum. Milletin derdinin üstünde keyif çatacağına iş bilmez kızına yumurta kırmayı öğretsin . Kocaya gidecek iki güne. Bir daha da benim kızımın yanında özü üveyi karıştırmasın. Daha beterini ederim feleği şaşar! Sende hadi o karı için aç ağzını bana da yerde nasıl yatırıyom seni gör!"

 

Açılan ağzı son dediğimle geri kapandı. Bakışları yüzümde dolaştı bi zaman.

 

"Nazlı'nın yanında saçma sapan mı konuşuyor Neslişah?"

 

Omzumu silkip, suratımı astım. Bağırarak konuştu benle. Hemde o iki yılanın yanında adımı bağırarak seslendi.

 

"Sen söyle Asil efendi. Zamanında kendi evini sana dar eden karı, kızının yanında denli densiz mi konuşuyo?"

 

Çatık kaşları düzeldi bi. Gözümün içine içine baktı. Eli alnına gidip az kaşıdı, yüzünü yatağa çevirdi sonra yine baktı. Emme daha deminki gibi değil de gülecekmiş gibi baktı. Yüzü yumuşamıştı. Siniri geçti sanki.

 

"Sen nerden biliyorsun bana yaptıklarını?"

 

"Sultan ablama sordum."

 

Dudağının kenarını kaşıyıp gözünü odanın içinde dolaştı ama geri yine baktı bana.

 

"Niye sordun? Geçmiş gitmiş zaman sonuçta."

 

Saftı bu herif essahtan. Hiç aklı ince işe gelmiyodu.

 

"Dostum mu düşmanım mı nerden bilecem ben onları Asil! Tabi sorup soruşturacam. Sonradan girmiş eve, kocama üveylik yaptı mı öğrenecem. Nasıl biri bilmeden adım atılır mı? İlk günden sevmedim zaten, sana ettiklerini duydum ya daha hiç gözüme girmez! Hele boncuğumun yanında ne halt etmeye üveysin sen diyo! Değilim üvey müvey. Anasıyım ben onun. Sen dedin. Annesi olacan dedin, üvey dedirtmem kendime. Kızıma bu eziyeti ettirtmem!"

 

Düşündükçe öfkem harlanıyodu. Kör olası mikrop, küçücük çocuğun bile rahatına göz dikiyodu.

 

Ben öfkelendikçe Asil efendinin siniri aktı gitti sanki. Yüzünün asıklığı da kaşının çatıklığı da gevşedi. Bazı zamanlar baktığı gibi baktı yine. Hayale dalıp gitmiş gibi ayırmıyodu gözünü gözümden .

 

"Sen kocana, kızına ettikleri için mi intikam aldın?"

 

Omuz silktim, küskünken konuşamazdım şimdi. Ağır adımlarla dibime dibime yanaştı da yüzümü çevirdim bi kere.

 

Daha ne ediyon diyemeden yakaladı da yatağa fırlattı mustur. Doğrulup hesap soracakdım ki üstüme çıktı. Ağzımı açamadan da dili ağzıma girdi mi bende bi ışık kayması oldu valla. O günden sonra az öpüp okşasa da yanaşmadıydı bi daha.

 

"Asil!!!"

 

Nefesimi bile toplamama müsade etmeden tüm ağırlığını üstüme bıraktı.

 

"Ben bulamayacağım... Kime ne hayrım dokundu da alnıma yazıldın bulamayacağım zümrüt göz."

 

Zerre yer bırakmıyodu ki soluk alayım, iki laf edeyim. Ama nerde... Asil çıktı yoldan. Niyeti bozdu da sanki. Yoksa karnıma karnıma batan ejderhanın derdi ne olacaktı?

 

"Asil dur, gündüz gözü! Ne ediyon, aşağıda insan kaynıyo."

 

Dudağı çeneme sürtünüm boynuma doğru kaymaya başladı.

 

"Gündüz olunca ne oluyormuş Züleyha Hanım?"

 

"E ayıp olur."

 

"Kime?"

 

"Anam ne bileyim ben. Gece olur öyle şeyler."

 

Başını kaldırıp şap diye dudağıma bi öpücük bıraktı da geri çekildi.

 

"Bir gece olmaz Züleyha Hanım. Karı koca istesin her an olur. Şimdi sus ben sinirimi az seni öperek geçireyim. Hem kaç gündür iyileş diye bekliyorum, yeter bu kadar iyilik."

 

Vay mikrop vay. Demek ondan elleşmemiş. Tabi ekmeğini yiyeceği kapıyı hor kullanmamak lazım. Elbisenin önündeki düğmeleri hızlı hızlı açtı kudurmuşlar gibi. Daha ne ediyon diyemeden de kendi gömleğinin iliklerini söktü ya.

 

Kız Züleyha herife ejderha deyip durdun, al asıl ejderha şimdi çıktı ya ortaya. Götüne sahip çık bacım. Bu hırsla herifin elinde kalma.

 

Karnıma kadar açılmış elbiseden taşan göğüslerime saldırdı davar. İnsan eti mi, can mı var demedi. Emme bi morart ben sana belletmez miyim?

 

"Asil gözünü sevem, millet dövüşüyoz sanıyo. Ayyyyhhhh acıdı ama Asil."

 

"Sevişiyoruz Züleyha, bir nevi haklılar."

 

Hiç lafımı dinlemeden elleri bacaklarıma yürüdü. Kalçama kadar sıyırıp çamaşırımı birden çıkarınca utanç bastı etlerimi.

 

"Of çok güzelsin Züleyha. Gündüz daha bir güzelsin."

 

Hah... Arsız dili de başladı valla. Utanmaz da şimdi zerrece.

 

"Züleyha çıkar şu elbiseyi. Çıplak görmem lazım seni."

 

"Asil Nazlı..."

 

"Bakar miniş. Nerde bunun fermuarı? Kaldır kalçanı Züleyha."

 

Bana diyo emme kendi sıyırıyo pis. Boynuma soktuğu kafası ısırıp emdikçe yangın yerine döndü alt tarafım. Huyumu suyumu bozmuşdu bu adam benim. Yoksa ben ne sürtünüyüm kızışmış köpekler gibi şeyine.

 

Göğsümü kapatan sutyeni aşağı çekince de ikisi fırladı çıktı meydana. Hemen dudakları örttü göğsümün üstünü. Bebek sanki, süt içer gibi emiyodu ucunu.

 

"Asil, moraracak."

 

"Duramam şu an Züleyha, her an patlayacak gibiyim."

 

Adam sana dur diyen mi var az yavaş ol diyoz. Tekeri patlamış gibi ne abanıyon üstüme? Kendi cüssenden haberin de mi yok hiç? Dişleri kıstırınca sızıdan sebep sesim çıktı.

 

"Ahhh..."

 

"Memelerinin tadına bayılıyorum. Minik uçları ağzımın içinde şekillendikçe daha fena şeyler yapasım geliyor onlara."

 

Asil daha ne edecen acaba? Ben kendi hazineme sen kadar dokunmadım. Yoğurup durduğun hamur mu? Cılkı çıktı gariplerin iki seferdir.

 

Adamın başı göbeğime doğru kayınca aha dedim. Sıkı tut yatağı Züleyha. Bu kuduruk uçuşa geçirecek bizi. Kendime mukayyet olamam diye korkup seslendim Asil'e.

 

"Asil, ondan mı edecen? Ayıp, etmesen."

 

"Ne mi edecem?

 

"Şey işte, ettin ya geçen gün."

 

"Ağzımı kadınlığına dayayıp, dilimi içine sokup çıkarmamdan mı bahsediyorsun?"

 

Gözümü ayıra ayıra ettiği densiz lafa bakıp, kaldım. Gözün kör olmaya kudurmuş herif. Ben öyle mi dedim? Anam nasıl edepsizmiş ya bu. Kurban olduğum, bu nasıl azmışmış böyle?

 

"Pis..."

 

"Birazdan daha pis olacağız Züleyha. Of... Şimdiden ıslanmışsın. Dokundukça çıkan sesi duyuyor musun?"

 

Bana bişey demen. Bana bu saatten sonra hiç bi şey sorman anam. O el orayı karıştırırken gram aklım kalmıyo benim.

 

"Asil..."

 

"Demek benim masum karım çok fettan ha. Aynısını yatağımızda da istiyorum Züleyha. Az daha alış sonra beni sürdüğünü izleyeceğim."

 

Bu ne diyo bilmiyom emme akıllı uslu bişey demiyo o belli. Gözü girdap karası olmuş. Alnı terlemiş daha da elinden kurtulamak bu saatten sonra. En azından şu ettiğinden etsinde keyfim yerine gelsin benim de.

 

Üstümden kalkıp hemen pantolonunu çamaşırıyla çıkarınca çıktı ininden bizimki. Gel anam gel. İştahı veren Allah rızkı da verir.

 

Gözümü dikmiş kalmışım öyle. Bana da bunu görünce bi tutulma geliyo niyeyse. Pek de çirkin bişey Allah günah yazmasın.

 

Belki çok güzel olsa rahat komayız diye çirkindir Züleyha. Gerçi sen bu gidişle çirkini de Allah yarattı, ilgi ister, sevgi ister diye rahat koymayacan belli.

 

"Ona böyle bakarsan ısırır Züleyha."

 

"Bakmadık da ısırmadı sanki."

 

Asil üstüm de boynunu geriye atarak bi kahkaha attı, aşağı gitti nursuzun sesi. Sultan ablayla o uğraşmıyodu ya ne ediyosak reklam edebilirdi, ne olacaktı sanki?

 

"Az daha ısırsın o zaman."

 

Yine soktu boynuma ağzını. Aşağılardan bi yerlere de kapıya dayandı alacaklısı. Vermiyom demek olmazdı şimdi. Daha ne ediyon diyemeden yüzüm yatağa döndü.

 

"Şimdi başlıktan sıkı tutun güzel karım. Seninle bir şey deneyeceğiz."

 

Anam bu herif ne ediyo. Olmayacak bi iş edip günaha sokmaz ele bizi? Soru sorar gibi "Asil?" dedim. Tebessümü güven saldı içime.

 

"Korkma... Güven bana, istemeyeceğin hiçbir şeyi talep etmem senden."

 

Ben pek anlamadan belimin ortasını aşağı doğru çöktürüp, kalçalarımı iyice dikti.

 

"Sıkı tut olurmu başlığı zümrüt göz? Böyle daha derinlerinde hissedeceksin beni. Hoşuna gidecek söz veriyorum."

 

Ne dediyse kafa sallayıp onayladım. Ne, nerde edilir bilmediğimden o hangi yöne çevirse peşine takılıyodum.

 

He Züleyha he. Neyi seviyosa etsin, biz de severiz diye değil sanki bu uysallığın. Herif iyice müptelan olsun da aklı sen diye kudursun diye yapmıyosan bende bişey bilmiyom!

 

Ardımdan iyice yanaşıp erkekliğini kalçamın arasına sürmeye başladı. Bi de hırlıya hırlıya işi bitiyodu.

 

"Şu görüntü çok güzel Züleyha. Of... Kalçaların çok güzel."

 

Ben ne edecek diye beklerken birden kalçama elini hafif acıtacak gibi çarptı.

 

"Ne... Asil?"

 

Yüzüne dönüp bakacaktım dudağını ısırmış kalçamı izliyodu. Sonra başını kaldırıp gözü gözüme değince tövbe çektim. Adam mülayim mülayim milletin içinden gezerken yatakta şeytana dönüyodu ya.

 

"Hemen pembeleşiyorsun. Çok güzel. Bu pozisyonda da yalamak istiyorum seni."

 

Allah kahretmeye emi. Nasıl önümü döndüm bilemedim. Arsızlığının sınırı yoktu bunun, boku yedin Züleyha! Bu adamın dili dil değildi.

 

Az daha sürtününce girişime dayadı başını. Acıyacak diye kasıldım durdum.

 

"Hişt... Sıkma kendini. İlki gibi olmayacak. Biraz rahatla, yavaş yavaş gireceğim. Sen alışınca hızlanacağım tamam mı?"

 

Ne dediyse kafamı salladım. Zati şu hâlde miyavla dese niye diyemezdim. Öylesi bi halin içindeydim. İçime yavaş yavaş sığmaya çalıştığında az rahatsız hissettim ama öyle bi acı yoktu.

 

Biz bunla baş ederiz Züleyha. Rahatlaya bilin bacım.

 

Kasıklarını kalçamda hissedene kadar yerleşti yerine de derin bi nefes çekebildim içime.

 

"Nefes alamıyorum sanki. Çok darsın, tutmasam kendimi boşalacağım şimdi."

 

Dili de erkekliği de durmadı. Ağır ağır çıkar gibi edip geri girdi. Ben iyice gevşeyince canını şimdi alacam der gibi hızlandı.

 

"Ahhhh...Asillllll!!!"

 

"Züleyha...Deliriyorum sana, yeminle aklımı oynatıyorum baktıkça. Of çok güzel. Hiç ayrılmak istemiyorum buradan."

 

Ben inledikçe o daha çok iştaha geldi. Elinin ikisi de belimi yanlardan kavrayıp kendine doğru çekmeye başladı.

 

"Sıkı tut. Yüzünü çarpma sakın."

 

Tutuyom işte daha ne edeyim? Bi yere tutunmasam doğru duracak halim mi kaldı? Bacaklarımdaki titreme arttıkça ateş gözümü kapattı sanki.

 

"Züleyha kasılıyorsun, dayanamayacağım beni böyle kıstırdıkça."

 

"Asil ben... Ahhhhhhhh...... Ben......"

 

"Hadi gel karım, dayanacak halim kalmadı. Gece daha uzun sürer söz."

 

Ne gecesi diyemeden gözümde şimşekler çaktı. Elim ayağım zangır zangır titredi de sanki tüm derdim, sinirim bacağımın arasından aktı gitti. Ben rahatlayıp ellerimi gevşetecek gibi olduğumda ise içime sanki alevden bi su fışkırdı. Hali kalmayan bedenim yüz üstü yatakta soluklanırken oda üstümde, kafası boynumda hızlı hızlı nefes alıp veriyodu. Benim gibi onun da gücü tükenmişti herhâlde ki üstüme böyle yığılıp kaldı.

 

"Çok güzelsin benim zümrüt gözüm. Kalbin,yüzün, huyun, suyun çok güzel. Böyle hissedebileceğimi bile bilmezdim."

 

Enseme bi öpücük daha kondurdu.

 

"Annem mi gönderdi seni Züleyha? Kızımı da beni de koru kolla, nefes ol, can ol, hayat ol diye o mu yolladı yoksa seni?

 

Loading...
0%