Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4.BÖLÜM~KORKU~

@orenda

 

 

 

Anama dönen bakışlarımla bi kez daha öksüzlüğüme yandı içim. Sofra bezinin kenarıyla oynuyodu. Başı yerde, dönüp beni ateşe atışlarına bakmıyodu bile. Bi ana kızını telef edişlerini sessizce izliyodu!

 

"Ana bişey desene! Beni bi sapığa satıyo oğlun, desene bişey!"

 

"Ne sapığıymış, yok öyle bişey. İyidir Mustafa ağabeyim. Yalan onlar. Evinin hanımı olun fena mı? Kaldın evde, başımıza."

 

Yüzünde nasıl iğrenç, nasıl mide bulandırıcı bi gülüş vardı. Allah'tan ilk kez onun için bir şey istedim. Kör ateşlerde yansında adımı inliye inliye ölsün diye yüreğime bedduanın zehirini ilk orada akıttım.

 

"Bilirim ki kuyuya atacaksınız beni yine de everemeyecen o sapkın şerefsizle Lalezar! Aha da sana ahım olsun, bana bu ettiğini öyle çek ki kan akıtsın ağzından adım. Yüce mevlam öyle bi ateş versin ki, gözünü kapattıkça yüzüm düşsün önüne! İkiniz de... İkiniz de kan kusarak can verin!"

 

"Lan sen nasıl konuşuyon" diyen ağabeyim üstüme çullandı. Karnım, yüzüm, sırtım demeden tekmelerini geçirdi de yine de susmadım.

 

"Ne edersen et, ölsem de varmam o gevura. Aha da hepisi şahit, alırım elime bıçağı ilk seni doğrarım."

 

"Kimi doğruyon lan sen? Bak nasıl veriyom o sapığa seni. Hadi gör Hamza kimmiş! Nasıl everiyom seni. O bana diklenen boynunu nasıl kırıyom?"

 

Zorla kapı kenarına çektiğim vücudumla kinli bakışlarımı yüzünden ayırmadım. Yattığım odanın köşesine kıvrılmış bakan yavrularımı görünce ağlamak isteyen yanımı zorla tuttum. Ama yeminim olsun bende Züleyha'ysam bu kafirin oyuncağı olmayacaktım.

 

Odama girip kapıyı kitledim de ağrıdan sancıdan ne yatabildim ne oturabildim. Halil ile Yiğit hiç ağızlarını açmadan kucağıma kıvrılınca sıkı sıkı sarınıp şifayı yine onlarda aradım.

 

Ne edeceğim şimdi demekten hâl kalmadı bütün gece canımda.

 

Ah babam, beni koyup gittiğin elleri görüp yanıyon mu? Orada bile rahat koymadık seni, bu halimi görüp içerliyon mu yoksa?

 

Sabahı sabah ettim, ben bu işten nasıl kurtulurum diye ölecektim neredeyse. Allah korkum olmasa, canına kıyan cehennemlik olduğunu bilmesem şu dakika alırdım canımı. Hiç de yaşayamadığım ömüre yanıp, dert bellemezdim.

 

Sabah olup da ahıra inme saatim gelince daha bi kinlendim. O kafirleri elimle beslemeye devam etmek kanıma dokundu. Aşağıda memeleri şişmiş ağrıdan kıvranacak canları düşünmesem hayatta çıkmazdım odadan. Ama bende yapacağımı bilirdim onlara.

 

Sağıp, bidonladığım sütleri dut ağacının dibine zorla çekip, azıcık bile içim yanmadan döktüm. O kitapsızlara aş olacağına, babamın diktiği duta su olurdular.

 

Öylece iki saat hayvanların altını süpürmekle, pekniyi temizlemekle geçirdim. Ahırın girişindeki karartıyla kimin geldiğini elbet biliyodum.

 

"Hüseyin gitti mi? Getir bakayım şu parayı."

 

"Para yok."

 

"Ne demek yok lan?"

 

"Süt falan vermedim Hüseyin ağabeye, o demek yok."

 

"Nettin lan o kadar sütü?"

 

Nasıl kuduruyordu para yok dedikçe. Kahvede yalakçılarına çay ısmarlayamazsa ne olurdu hali.

 

"Götürdüm babamın dutunun dibine saldım Hamza Efendi. Senin gibi bi köpeğe yar olacağına, hakkı olana gitsin dedim. Seni hâlâ besliyecem hemi ben!"

 

"Lan sen ne ettin? Kızım sen eceline mi susuyon lan? Kime güveniyon sen de bana karşı geliyon?"

 

Saçıma yapışan eli de kolumu koparmaya çalışan pençesi de zerre umurumda değildi. Ben bu dayağı hiç bişeycik yapmazken bile yerdim. Şimdi en azından sebebim olsundu. Bi zararı ben görmeyeydim, o da göreydi.

 

Şu zamana kadar kaçıp gitmediysem iki çocuğun yüzü suyu hürmetineydi ya o da bi yere kadardı. Bana ettiklerinden sonra ne yapsam azdı bu iblislere!

 

Bu şeref yoksunlarına daha da kölelik eden Züleyha'nın leşine köpekler işesin!

 

"Öldürsen de gözüm de yok artık. Tek lokma ekmek vermem sana. Senle beraber acımdan ölürüm yine de bana ettiğin kötülüğe boyun eğmem."

 

"Lan sen niye adam olmuyon? Onca dayağa niye adam olmuyon? Kızım sen niye hiç saymıyon beni?"

 

"Ben babamın kızıyım Hamza Efendi. Salih Çarmıh'ın kızıyım, sen kimsin ki? Sen kimsin de bana adamlık öğretecen? Kendinden olana babalık bile edemeyen kansızsın sen! "

 

Babamın adını duydu ya gözü döndü. En ağır yarası babam onun bilmiyom sanki. Salih'in oğlu bu muymuş laflarına nasıl diş bilediğini gözünden anlardım. Babamın adına, şanına karşı kendi kepazelikleri söylendikçe ölürdü hırsından. Salih'ten ola ola bu deyyus mu olmuş demişti Lalezar'ın babası da hırsından Lalezar'ı elinden zor almıştım.

 

Gücü başkasına yetmez, karı kısmından acısını çıkaran bi acizdi Hamza. Şu saatten sonra da onu ağabey belleyen Züleyha'nın babasından aldığı kana yazıklar olsun!

 

Kendimi zor şer odama attığımda çilem dolmamıştı belli ki. Lalezar odamda, yatağıma kurulmuş beni bekliyodu.

 

"Ne oldu Züleyha Hanım? Ağabeyin ezmiş yine yılan başını. Ben sana demedim mi? Benim karşımda tut dilini, ateşte yakarım seni demedim mi?"

 

Zerre eğmedim başımı. Yüzümdeki kızarıklığı saklayacak değildim. Bu benim ayıbım değildi ki örteyim!

 

"Sen kendi ateşine bak Lalezar. Ben diyeceğimi dedim. Ölsem de senin gavat kuzeninle evlenmem."

 

Yataktan ayaklanıp ağır adımlarla yanıma geldi. Etrafımda iki tur dönünce çatal dilini iyice yanaştırdı dibime.

 

"Biliyon mu Züleyha, Mustafa ağabeyim giden karısının oturağına bişey sokmuş. Kadının öyle çok kanaması olmuş ki şehirdeki hastanede kaç dikiş atmışlar. Yengemin aklı çıktı duyulacak diye. Saklamak için ne paralar yedirdi."

 

Boğazım kup kuru oldu. Bu nasıl bir iğrençlikti? Peki ya bi kadın başka kadının düştüğü bu hali nasıl böyle anlatırdı? Ben artık emindim Lalezarın aklından. O hastaydı! Herkesin tövbe çekeceği kadar ruhtan hastaydı!

 

"Üzülürdüm ara ara haline Lalezar. Gencecik, benim ağabeyim gibi bi zalimi nasıl sever diye? Meğerse hak ediyomuşsun sen. Sen daha da beterini bile hak ediyomuşsun. Ama şunu bil Lalezar. Ben sen değilim, sen gibi aciz değilim. Gırtlağımı kendim kesmem gerekse bile size boyun eğmem. Sok o kıt aklına laflarımı!"

 

"O boynu bak nasıl eğiyolar Züleyha Hanım. Hâlini duydukça içim soğuyacak. O güzel yüzün bile kurtaramayacak seni."

 

Odanın kapısını çarparak çıktığında dik duruşum kırıldı, ben nasıl kurtulacaktım bu beladan? Ben bu kadar zalimin içinden bu canı günaha sokmadan nasıl canlı çekip alacaktım?

 

Rabbime el açmaktan başka yapacak bir şey bulamıyodum.

 

Ne olacaktı benim bu halim?

 

 

 

 

Loading...
0%