Yeni Üyelik
67.
Bölüm

66.BÖLÜM~İPTİLA~

@orenda

 

 

 

 

Asil hâlâ duyduğu cümlelerin içerisinde, kalbini döven sevinciyle ne yapacağını bilemez bir haldeydi.

 

Bir kadını,canını verecek kadar severken şimdi o kadın ona bir de hediye veriyordu. Kalbi dile gelse dahası var mı derdi muhtelemelen.

 

Züleyha'yı daha çok sevmenin mümkünü varmı?

 

"Hayırlı olsun yenge. Biz en iyisi çıkalım, Asil kayışı kopardı malum. Yanımızda tutar olmadık bir şey yapar, e bende kendimi biliyorum dalgasını geçerim. Seni şimdi hamile hamile utandırmayalım."

 

Züleyha, Murat'ın dedikleriyle daha çok utandı. Arsız adam milletin yanında ettiği laftan utanacağına, ayran budalaları gibi sırıtıyordu.

 

"Ha Asil'im, kara yağızım. Böyle olmaz! Güzel bir yemekle kutlama ısmarlarsın artık bize. Sonuçta yengeyle beraber yapılmış bir çocuk mevzu bahis."

 

Züleyha açtı açtı kapattı ağzını. Konuşsa karşısındakinin ağzı laf doluydu, sussa gönül razı gelmiyordu.

 

Züleyha'yı bile susturacak kadar utanmaz olmaları çok fazlaydı. Hadi Asil, sevinciyle baş edememiş bir şok yaşamıştı da bu Birgül'ün nişanlısı niye bu kadar edepsizdi? İçerdeki kızları umursamıyordu tamamda Dilber annesinden çekinseydi bari.

 

"Hayırlı uğurlu olsun yavrularım, Allah sağlıkla kucağınıza aldırsın. Güzel günlerini görün iki evladınızında. Bu utanmaza da bakmayın siz."

 

Dilber yan yan Murat'a bakıp başını iki yana salladı. Murat laf atılan o değilmişcesine büyük bir sırıtışla izlediği kadına öpücük atınca Dilber de ciddi görünüşünü tutmakta zorlandı.

 

Kızların da tebrikleri sonrası oda boşalınca Züleyha bilinçsizce elini karnına yasladı.

 

Burada bir can mı vardı şimdi? Asil'le ikisine ait, minicik bir yürek mi büyüyecekti içinde?

 

Sanki algı mekanizması çökmüşte yeni yeni idrak ediyormuş gibi bir farkındalık yayıldı her yanına.

 

Züleyha'nın karnında bir bebek vardı!

 

"Asil!"

 

"Güzel bebeğim..."

 

"Asil gebeymişim ben!"

 

"Öyleymişsin güzel karım. Züleyha bi bebeğimiz daha olacak."

 

Züleyhanın dudakları kıvrılacak gibi oldu ama aklına gelenle gözleri irice açıldı. Eli karnına yaslanıp, sıkıca kavradı.

 

"Ama ben... Senin aldığın ilaçları içiyodum ki!"

 

Asil düşündü bunu ama çok fazla bilgisi olmadığı için ne diyeceğini bilemedi.

Yatağa yaklaşıp, oturdu. Kendine büyük büyük gözlerle bakan karısını tutup göğsüne yasladı. Kolları sıkı sıkı dolanmıştı etrafına. Şimdi odaklanmak istediği tek şey öğrendikleri minik güzelliğin tadını çıkarmaktı.

 

"Züleyha bizim bebeğimiz olacak."

 

Bir yanı çok mutlu olsa da endişelenmeden duramıyordu Züleyha. Nazlı çok küçüktü. Yeni bir bebeğin sorumluluğu ve Nazlı'yı ihmal etmeden hayatlarına devam etmek de yetersiz olur muydu acaba?

 

Kocasının kokusunu soluya soluya kafasının içerisindeki sesleri dinledi.

 

"Asil..."

 

"Hmm..."

 

"Nazlı çok küçük, ya kızımı doğru düzgün büyütemezsek?"

 

Asil boynuna ses getiren bir öpücük bıraktı.

 

"Sen bunları düşünme güzelim. Ben her şeyi halledeceğim. "

 

"O nasıl olacak ki?"

 

"Bebeğimiz doğana kadar Nazlımız iki yaşına gelecek. Bende hep yanınızda olacağım sizin. Sen bebekle ilgilendiğin her an Nazlı'yla ben olacağım. Kızımızı ihmal etmeyiz, ikisini de ihmal etmeyiz. Halam var, Sultan abla, miniş var. "

 

Züleyha kafasında evirdi çevirdi. Halille Yiğitin iki yaş hallerini gözünün önüne getirdi. Yiğit doğduğunda da Halil iki yaşını yeni doldurmuştu. Züleyha Yiğiti kucağında dolaştırdıkça nasıl bakardı gözünün içine beni de al der gibi.

 

"Öyle olmaz! Bebek gelince Nazlıyla daha çok alakadar olmam lazım. Küçük onun aklı, kardeş geldi de beni unuttu der boncuğum. Bide çirkef zaten, yırtar atar hepimizi. Evde olduğun her zaman sen bebeğe bakan, ben Nazlıya bakarım."

 

"Züleyha..."

 

"Hı..."

 

"İstiyorsun ama değil mi bebeğimizi? Sevindin yani. Öyle plansız oldu, biraz da erken oldu ama sevindin doktor söyleyince değil mi?"

 

Burnunu sızlattı Asil'in ağzından çıkanlar. Sevinmedim dese yıkılacakmış gibiydi sanki.

 

"Sevinmem mi hiç? Elbet çok sevindim, bi can gelmiş ana baba diye bizi seçmiş. Dalımıza konmuş, sevinilmez mi? Nazlım abla olacak, evimiz şenlenecek, Allaha sabah akşam şükretsem az."

 

Asil omuzlarını tutup geriye çekildi. Gözlerinde galaksinin en parlak yıldızları yanıp sönüyordu sanki. Züleyha gerçekten mutlu olmuştu bebek haberine. Allah içini biliyordu ya Züleyha'ya kalbinin düştüğü ilk andan beri Asil bunu hayal ediyordu. Bir sürü minik Züleyha'sı olsa, yeşil gözlerini açıp kendine baksa bir kul daha ne isterdi yaratıcısından? Yıllardır gözünü dolaştırdığı konakta çok az şey vardı Asile ait. Şimdi her köşesi Züleyhası ve kendine ait parçalarla dolsun isteyen yanı çiçek bahçesine dönmüştü.

 

Dudakları alnına, yanaklarına, burnuna dokundu. Derin derin kokusunu içine çekip ciğerlerini şenlendirdi. Dudaklarına yavaş yavaş sürtünen dudakları şefkatli öpücüğünü bıraktı. Alt dudağını iki dudağı arasına alıp bir şekerin tadını çıkarırcasına emdi.

 

"Kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı Züleyha."

 

Dudakları, karısının dudaklarına çarparken fısıldadı kelimelerini.

 

"Ben nasıl dayanacağım o kadar ay? Zaten çok güzelsin, senden olanın güzelliğini düşünemiyorum bile. Offf! Kesin çok yakışacak hamilelik, seni sarıp saklamak da lazım artık."

 

"O niyeymiş Asil efendi?"

 

Asil omuzlarını tutan elini göğsüne getirip hafif sıktı.

 

"E bunlar daha da büyüyecek "

 

Sonra kaydırdığı eli karnının üzerini okşadı.

 

"Burası da durmayacak yerinde..."

 

Eli bu kez kalçalarına yöneldi.

 

"Bunları söylemek bile istemiyorum, akıl oynattırırlar insana. Ben bu kadar güzel bir şeyi sakınıp saklamazsam yazık olmaz mı benim sinirlerime? Sende olanı, benim gördüğüm gibi görürlerse nasıl deli çıkmayayım?"

 

Züleyha dolu dolu güldü. Daha şimdiden düşündükleri hem çok tatlı, hem çok arsızcaydı.

 

"Kocam, sen şişko olacan, her yanını et bağlayacak diyemiyon da lafları mı süslüyon?"

 

Asil sırıtan yüzünden zerre eksiltmeden "cık " diye bir ses çıkardı.

 

"Seni sevecek alanım genişleyecek, ben buna dayanamıyorum. Sen bu kadarcıkken dayanamıyordum, dokunacak yer artınca nasıl yanından ayrılayım?"

 

Züleyha'nın bir şey demesine fırsat vermeden yine yapıştı dudaklarına. Dilini ağzına itip tadını hissetmek için aceleci bir öpüşle damağında dolaştı. Sıcak dilini yakalayıp emdi, küçük küçük ısırdı. Karısından duyduğu inlemeye kadar ne kadar ateşli bir öpücüğün fitilini tutuşturduğunu bile bilmiyordu.

 

"Asil... Asil dur... Biri gelecek dur..."

 

"Çok güzelsin. Güzel bebeğim, çok güzelsin sen. Züleyha kalbimi bi açsam, bir kere görsen. Her anını izleyeceğim. Hep yanında olacağım söz veriyorum."

 

Her kelimeyi öpücükler eşliğinde söylemişti. Nazlıda neyden mahrum kaldıysa yaşayacaktı Asil. Her sevinci doya kana tadacaktı.

 

"Şeye gidecektik, bi yer dedi doktor, bişeye gidecektik biz."

 

Öpüşmenin etkisiyle zihni karışan kadın bebeği kontrol etmeleri için kadın doğum uzmanına görünmeleri gerektiğini söyleyemiyordu bile. Asil tutkudan kızarmış yüzüne, parlak yeşil gözlerine bakıp tebessüm etti. Minicik bir öpücük bıraktı tekrar ıslak dudaklarına.

 

"Serum bitmek üzere. Hemşireyi çağıralım, sonra bebeğimizi görelim."

 

Asil'in öpücüğüyle zıvanadan çıkmış kalbi, bebeğini görecek olmasıyla ağzından çıkacak şiddetle atmaya başladı.

 

Sonra Asil'in milletin içinde onu utandırışı geldi aklına. Elinin tersini karnına çarptı.

 

"Sen niye edepsiz edepsiz laflar ediyon o kadar adamın içinde? Senle yaptığımız çocuk diyon! Sanki millet bilmiyo nasıl yapılıyo çocuk? İlla daha bi duyurarak mı demek lazım? Senin o enişten olacak bayraklıya da yazıklar olsun, utanır mı bu kız demeden ne dedi annemin yanında!"

 

Asil, sanki kaşları çatılmış kendisine kızılmıyormuş gibi dinliyordu karısını. Dudaklarını da bu gün hiç toparlayamıyordu. Ensesinden tekrar tutup bir kere daha yapıştı dudaklarına. "Çünkü bu mucize..." Dili alt dudağını sıyırdı. "Çünkü senle benim mucizem" üst dudağına sataşıp, ısırdı. "Birde aklımı kaybettiğim bir an olmuş olabilir..." Karısıda öpüşüne karşılık vereceği an geri çekilip güzel yüzüne baktı.

 

"Aklını kaybetmiş bir derbedere, ettiği lafların sebebi sorulur mu hiç zümrüt göz?"

 

Çok mutluydu, çok aşıktı ve çok heyecanlıydı.

İçinden sık sık tekrar etmezse gerçekliğini sorgulayacak kadar iyi değildi şu an.

 

Asil'le ikisinin bir bebeği olacaktı. Şu an karnındaydı ve gerçekten bir bebekleri olacaktı. Tıpkı istedikleri gibi çoğalıyorlardı. İçlerindeki sevgiyi paylaşacak bir can daha geliyordu. Üstelik bir aydır kapkara olan hanelerine yıldız parlaklığı vererek, üstlerindeki ölü toprağını silkeleyerek, tam da en ihtiyaçları olduğu anda geliyordu o can.

 

Hemşire serumu çıkarınca, üst kattaki kadın doğum uzmanına yönlendirdi ikisini. Diğerleri eve gitmiş olmalıydı muhtemelen.

Bu anın özel olmasını istemiş olabilirlerdi. Dilber annesi kesin öyle ince düşünmüştür diye geçirdi içinden Züleyha.

 

Kapıyı tıklatıp içeri girdiklerinde doktorlarıyla tanıştılar.

 

"Evet... Şimdi de kan sonuçlarınıza bakalım, bebeğimiz kaç haftalıkmış ona göre muayene ederiz. Sonrasında ise kullanacağınız ilaçlar ve beslenme listesiyle devam ederiz."

 

Züleyha kadının bilgisayara bakışını elleri terleye terleye izledi. Kalbi çok hızlıydı. Çok çok çok hızlıydı. Midesine ağrı mı bulantı mı olduğunu anlayamayacağı tuhaf bir his yayılmıştı.

 

"Son regli tarihinizi hatırlıyor musunu?"

 

"Şey... Ben şimdi biraz şeyim... Adımı sorsan diyemem ki doktor hanım."

 

Kadın, karşısında heyecandan titreyen genç kadına bakıp tebessüm etti. Meslek hayatının en güzel anları, eşlere bebekleri olacağını söylemek ve doğum anında ilk ağlayışlarına tanık olmaktı.

 

"Değerleriniz bize dört haftanın içerisinde olduğunuzu gösteriyor. Ultrasanla bu hafta aralığında keseyi bulmamız çok zor. O yüzden vajinal ultrasonla bakmamız gerekecek. Siz çamaşırınızı çıkarıp, uzanın lütfen."

 

Züleyha ne demek istediğini anlamadığı için bir Asil'e bir doktora baktı. Azıcık da korku sarmıştı içini.

 

"O... O ne ki?"

 

"Henüz keseyi karnından ultrasonla bakarak göremeyiz, bu nedenle probla vajinadan bakarak göreceğiz. Merak etmeyin, bebeğe veya size zararı olan bir uygulama değil."

 

Başını sallayıp paravanla kapatılmış yan tarafa geçti. Asil de peşinden gelmişti.

 

"Asil, ne yapacak bana?"

 

Asil önünde diz çöküp ayağındaki terlikleri çıkardı. Sonra eli elbisenin eteğinin altına kayıp çamaşırın kenarlarını kavradı. Züleyha'nın yaşı küçüktü ve korkabilirdi. Çamaşırı çıkarınca, bir erkeğe yakışmayan bir düzenle katlayıp cebine koydu.

 

"Bebeğimizi karnından göremeyecek Züleyham. Küçük bir kamerası olan aletleri var. Onu kadınlığının girişine yerleştirip öyle bakacak."

 

Züleyha gözlerini biraz daha açtı.

 

"Şey olur mu? Acır mı o Asil?"

 

Asil iyice yaklaşıp, bağlandığı yerden çıkıp dağılmış saç tellerini okşadı.

 

"Beni içine alırken acı olmuyor değil mi güzelim? Kendini serbest bırak, çok kısa sürecek. Hem Züleyha... O aletin benim kadar olmadığına eminim."

 

Tek gözünü kırpıp, gülümseyince yanaklarına ateş bastı Züleyha'nın. Şimdi edilecek laf mıydı? Hemen bir de erkeklik egosunu okşayası da tutmuştu.

 

Muayene masasına uzanıp bekledi. Doktor yanlarına geldiği için sessizleştiler.

 

"Hiç bir endişe hissetmenizi istemiyorum öncelikle. Jinokolojik muayene masasına karşı oluşmuş algıyı unutalım. Bu bize daha rahat hareket özgürlüğü sağlayan bir masa. Şimdi odaklanmanızı istediğim kısım bebeğiniz, olur mu Züleyha hanım?"

 

Konuşamadığı için başını sallayarak onayladı. Bacaklarını doktorun söylediği yere yerleştirdi. Asil hemen yanında, eli saçlarında onu izliyordu. Ara ara sakinlelmesi için alnına öpücükler bırakıyordu.

 

Doktor eline aldığı aletle eteğinin altına uzanınca hafif toparlandı ama yüzünde insanı sakinleştiren bir tebessüm vardı. Sonra hissettiği, biraz rahatsız edici bir histi ama acı yoktu. Yan taraftaki ekrana bakarak aleti oynatan kadından bakışlarını ayıramıyordu. Elini tutan kocasına da can simidi gibi yapışmıştı parmakları.

 

"Evet... İşte buradasın."

 

Heyecanı bir anda iki katına çıktı.

 

"Ney? Nerde ki?"

 

"Henüz size dinletebileceğimiz bir kalp atışımız yok ama yerine tutunmaya çalışan minik bir kesemiz var. Bakın buradaki karartı, yakında kendini daha iyi gösterecek.

 

Asil ve Züleyha, doktorun dediği gibi sadece karartı görüyorlardı ama hiç önemli değildi. O minik siyahlık yakında elleri, ayakları olan bir bebeğe dönüşecekti. Asil ekrana bakarken avucundaki eli dudaklarına götürdüğünü, defalarca öptüğünü fark bile edemiyordu.

 

"Kesenin etrafında her hangi bir kanama yok, bu da oldukça sağlıklı bir yerleşim demektir. Şu an için her şey olması gerektiği gibi."

 

Bacaklarının arasından ayrılan aletle doktor da ayağa kalkıp eldivenlerini çıkardı.

 

"Siz toparlanın, masamda sizi bekliyorum."

 

Doktor çıkar çıkmaz Züleyha da yattığı yerden doğruldu. Asil, oturduğu için oldukça yüksekte kalmıştı. Kolları kocasının beline dolanıp, başını göğsüne yasladı.

 

Hissettiği duyguyu telaffuz edecek kelimeleri yoktu ama ağlamak istiyordu. İçi içinden çıkarcasına bir ağlama hissi gelip konmuştu kalbine.

 

Asil, omuzlarını sarıp saçlarını öptü defalarca. Züleyha'nın gözlerinden damlayanlar, gömleğini ıslattığı için anladı.

 

"Züleyham..."

 

"Asil... Asil ordaydı ya. Essahtan karnımdaymış. Ben görene kadar tam anlamadım, Asil karnımdaymış bebeğimiz."

 

Hıçkırıklarının içerisinde dudaklarından dökülenler her an kötü bir şey olmasınından korkan kalbini rahatlattı Asil'in. Ruhu çekiliyordu, şu anı bozacak bir şey yaşamaktan. Züleyha'nın bebeği istememe ihtimalinden ödü kopuyordu. Bunun olmayacağını bilen aklı ve zamanında bu korkuyla sınanmış kalbi çatışma içerisindeydi.

 

Cebindeki çamaşırı çıkarıp tekrar elleriyle giydirdi karısını, dudaklarına yine küçük bir öpücük bıraktı.

 

"Hadi güzelim, doktor bizi bekliyor."

 

Yanına gelen çiftle doktor yazdıklarını bırakıp onlara gülümsedi.

 

"Geçin lütfen. Şu an için sağlıklı bir döllenme süreci geçirdiğinizi söyleyebilirim. Kan değerlerinizdeki eksikleri ilaçlarla düzenleyeceğiz. Bunun yanı sıra hamilelik sürecinde kullanmanız gereken takviyeleriniz olacak. Bizim, hamilelerimiz için hazırlanmış bir beslenme listemiz var. Olabildiğince uygularsanız hem size hem bebeğe çok faydası olacaktır."

 

"Her şey normal şu anda öyle mi doktor hanım?"

 

"Evet Asil bey, gayet güzel bir gebelik başlangıcı. Üç hafta sonrası için randevu oluşturalım. Geldiğinizde kalp atışlarıylada tanışırsınız."

 

Züleyha bu ihtimalle gülümsedi. Üzerindeki tedirgin bekleyiş çekilmiş gibiydi. Bebeğinin kalp atışını duyacak olması çok güzel bir histi.

 

"Sizin bana sormak istediğiniz başka bir şey var mı?"

 

Züleyha bebeğinin haberini alır almaz annelik içgüdüsüyle içine çöreklenen korkuyu dile getirdi hemen.

 

"Şey... Ben bebek olmasın diye ilaç içiyodum nasıl bebek oldu ki, hem zararı olmuş mudur?"

 

Asil bu ihtimali hiç düşünmemişti. Gerçekten ilaçlar bebeğe zarar vermiş olabilir miydi?

 

"Bu tür doğum kontrol yöntemleri iyi bir koruma sağlasa da yüzde yüz sonuç vermez. Düzenli bir kullanım sağlıyor muydunuz?"

 

"Arada saatini şaşırıyodum. Birde, az sıkıntımız olduydu o ara üç dört gün almayı unuttum."

 

"Evet saati atlamak bile gebelik oluşumuna nedenken üç dört gün bırakmak koruyuculuğu zayıflatmış. Şu an çok küçük olduğu için bir zararının dokunacağını düşünmüyorum. Bu şekilde bilmeden ilaç kullanımını sürdüren hamilelerimiz oldu. İçiniz rahat olsun, dediğim gibi kesenin konumu oldukça iyi. Başka sormak istediğiniz bir şey varmı?"

 

Asil gözünün kenarıyla Züleyha'ya baktı. Doktora bakan yüzü sağa sola sallanıp yok der gibi bir mimik kullanmıştı.

 

"Bu süreçte... Cinsel hayatımıza devam etmemiz bebeğe zarar verir mi?"

 

Züleyha kocasından duyduklarıyla ağzı ve gözleri aynı oranda açılmış bir vaziyette kala kaldı.

 

Doktora sorduğu sorudan kocası yerine o utanmıştı.

Doktor da zaten gülmesini tutar gibi bakıyordu. İyice rezil olmuştu.

 

"Hamilelikte -her hangi aksi bir süreç yaşanmazsa- cinsel hayata devam etmek bir sorun oluşturmaz."

 

"Peki... Teşekkürederiz. Üç hafta sonra görüşmek üzere."

 

Karısının elini tutup çıktığında başına geleceği biliyordu ama hiç önemli değildi. Bebekleri olacaktı, sevişmelerine bir mani yoktu. Asil Allah'tan ne isteyebilirdi ki şu an?

 

"Sen... Sen utanmaz, edepsiz... Seni Allah bildiği gibi etsin Asil efendi! Nasıl bakacam ben o kadının yüzüne daha?"

 

"Güzelim, oldukça normal bir soruydu."

 

"Herif ben senin ar damarın çatlak sanıyodum. Daha beteriymiş! Asil senin çatlayacak bi ar damarın bile yokmuş ki! Anam karı ya ne dedi? Allahım yeri yaraydında gireydim içine..."

 

"Güzel bebeğim ama sormazsak sen benle sevişmezdin."

 

"Bak hâlâ ne diyo? Bi eve gidek ben sana belledirim!"

 

"Rol çalma Züleyha hanım . Bu gece ben sana belledeceğim. Kutlamamız gerekenler var malum."

 

Pis pis sırıtan suratına baktıkça boynuna kadar yandı yüzü. İçini kaplayan heyecanı şimdi düşünmese de olurdu. Ulu orta onu mu düşünecekti?

 

Bile isteye suratını asıyormuş gibi etti. Çok hevesli görünmeye lüzum yoktu sonuçta. Ama gece olacakları düşünmek bile içini kıpır kıpır ediyordu.

En son birlikte olmalarının üzerinden hayli zaman geçmişti. Asil o kadar yorgun oluyordu ki başını yastığa koyar koymaz uyuyordu son zamanlarda. Hastane, iş ve babası için ekstra uğraşlar derken yemeklere bile katılamamıştı defalarca.

 

Yolda bir çorbacıda durdular. Neredeyse gece yarısına yaklaşmıştı vakit.

 

"Asil eve gitmiyoz mu?"

 

"Akşam hiç bir şey yiyemedin. Çorba içersin olmaz mı? Hem bebeğimiz de aç kalmasın. Yazık annesi, minicik o daha."

 

Züleyha daha şimdiden böyle olursa ilerleyen zamanlarda nasıl olacak düşünemiyordu bile.

Asil çok güzel bir babaydı. Züleyha içinden 'ölsem, geride kalanlar için gözüm arkada kalmaz' demeden edemiyordu.

 

Üstelik Asil çok haklıydı. Şu an dillendirmese de açlıktan ölecek gibiydi. Beraber çorba içip evlerine gitmek için kalktılar.

 

Sessizliğin bürüdüğü konakta olabildiğince ses çıkarmadan kapıyı açıp girdiler. Merdivenlere yaklaşınca Asil bir anda Züleyha'yı kucağına aldı. Bilinçsizce ağzından çıkan küçük çığlığı tutamamıştı Züleyha. Elleri hemen ağzını kapadı.

 

"Asil ne ediyon şimdi sen?"

 

"Merdivenlerde yorulma diye güzel karım. Bebeğimiz var artık, dikkat etmek lazım."

 

"Asil, gönül koymada manyak mısın acaba sen? Merdivenden ne olacak?"

 

"Laf ebeliği yapma bana zümrüt göz. Yorulamazsın artık. Bebeğimiz var."

 

Züleyha kaşını çatsa da kıkırtısını tutamadı.

 

"Asil, sen durup durup bebeğimiz var mı diyecen?"

 

"Hala laf ebeliği yapılıyor kocaya. Sus da kollarımda dinlen bakalım. Sonuçta bebeğimiz var."

 

Son söylediğini sırıtarak söylemişti. Züleyha başını sağa sola sallasa da gülmeden yapamamıştı Asil'in çocukca tavırlarına. Adamın içinden farklı biri çıkmıştı sanki. O ağır oturaklı hali gitmiş, toy bi delikanlının coşkunluğu gelmişti üzerine.

 

Odaya girdiklerinde Nazlı'nın beşiğinin boş olduğunu gördüler. Miniş aşağı odada uyutmuştu demek ki. Nazlı ne zaman aşağıda uyusa, miniş de yanında uyuduğu için içleri rahat etti.

 

Banyoda işlerini halledip çıktığında, Asil'i üstü çıplak onu beklerken buldu Züleyha.

 

"Gel benim güzel bebeğim. "

 

Uzattığı eli kavrayıp yatağa oturttu karısını. Eli karnına gitmiş, parmakları karnında dolaşmaya başlamıştı.

 

"Züleyha, çok küçük ama bizi hissediyor mudur sence?"

 

Bunu düşündü Züleyha. Bebekler anne babasını hissederdi elbette ama şu an çok küçüktü.

 

"Bilmem ki."

 

Asil karısını yatağa uzandırıp şortlu pijama takımından rahatlıkla göbeğini açtı. Dudakları kasıklarının biraz üzerine defalarca buseler bıraktı.

 

"Züleyha, bir şey olacak ta uyanacakmışım gibi. Gerçekten minik bir bebeğimiz daha olacak."

 

"Allaha çok şükür."

 

"Her şeyinde yanında olacağım söz. Hep kontrollerine beraber gideceğiz, Züleyha aşerdiğin zamanları iple çekiyorum."

 

"Asil görmemişin çocuğu olmuş diyecem de Nazlımız var kocam."

 

Asil başını karnından kaldırıp gözlerine hüzünlü bir ifadeyle baktı.

 

"Nazlı da... Canını korumanın derdine öyle çok düştüm ki Züleyha hiç böyle şeylerin tadını hissedemedim. Şimdi kalp atışını, adım adım büyüyüşünü, senin hamileliğini doya kana izlemek istiyorum."

 

Züleyha bilmeden dokunduğu yaranın sızısını kendi içinde hissetti. İçine yerleşen mahcubiyetle daha çok yaklaştı kocasına.

 

"Canım ne istese bulup gelecen emme. Hem bakalım ne olacak? Oğlan olursa bir sürü üst baş almak lazım. Kız olursa Nazlının dünya kadar bebekliği varda. Hepsinde de peşimde dolanacan. E gebelik bu afakanlar da basar bana, canından de gör sen Züleyha'yı."

 

Asil şiir gibi bir hayali sıralıyormuşcasına gülümseyerek dinliyordu karısını.

 

"Cık! Olmaz! Oğlan yada kız fark etmez, her şeyi yeni olacak. Babası ona neler neler alır. Sağlıkla doğsun da tek. Hem sen benden ne istersen bulurum ben. İstediğin kadar canımdan bezdir zümrüt göz. Ben senin gün gün değişimini izleyeceğim ya her şeye değer bu."

 

Sonra eğildi yine karnını okşayıp öpmeye başladı.

 

"Asil... Ne ediyon?"

 

"Bebeğimle tanışıyorum Züleyha. Aramıza girme."

 

Okşamalar, öpmeler bir zamandan sonra çok daha ıslak bir hâl almaya başladı. Dili sürtüne sürtüne karnında gezdikçe solukları sıklaştı Züleyhanın.

 

"Asil... Asil, bu nasıl tanışma?"

 

Karnına aşağı inen sıcaklıkla sesi istediği kadar net çıkamamıştı.

 

"Bebeğimle tanıştım Züleyha... Şimdi de annesiyle tekrar tanışasım var... Hazır doktor onay vermiş, biz uzun zamandır birbirimize dokunmamışız... Hem bende baktım internetten, seks hamilelikte sağlıklıymış bile... Sağlığını düşünmem lazım."

 

Bir yandan konuşup bir yandan da dudaklarını karnına sürdükçe Züleyha'nın kanı kaynamaya başladı.

 

Asil bacağını okşayan elini yavaşca sürterek şortun bel lastiğinden içeri soktu. Karısının hızla inip kalkan göğsü dudaklarının kıvrılmasına neden olmuştu.

 

"Bakalım ne kadar özlemişsin beni?"

 

Eli çamaşırın içerisine sızıp kadınlığına dokunduğunda, biraz okşadı. Tahrik olmuşluğunun kanıtı olan ıslaklığı, parmaklarına bulaşmıştı.

 

"Immm...Çok özlemişsin güzel karım..."

 

"Ah..."

 

"Çok sıcaksın..."

 

Parmakları, kadınlığının katmanlarında dolaştıkça Züleyha'nın soluğu kesilecek gibi oluyordu. İhtiyaçla sızlayan kadınlığı ve doyuma ulaşmak için çırpınan hücreleri kocasının parmaklarına kendini itmesini sağlıyordu.

 

Asil elini çekip üzerinde doğruldu. Isırılmaktan kızarmış dudaklara ve zevkle kısılmış gözlere tepeden aheste bir bakış attı.

 

Bir bacağını üzerinden atarak karısının kasıklarının üzerinde dimdik durdu.

 

"Seni böyle izlemek bile tahrik ediyor beni..."

 

"Asil..."

 

"Söyle güzel bebeğim. Benimle sevişmekten ne kadar çok zevk aldığını ağzından duymak istiyorum."

 

"Bakıp durmasana..."

 

"Ne yapayım sana zümrüt göz?"

 

"Asil ya..."

 

"Hadi söyle..."

 

Züleyha utana sıkıla "öp" diye mırıldandı.

 

"Seni öpmemi mi istiyorsun? Nerenden başlayayım seni öpmeye?"

 

"Of ama of!"

 

"Söylemezsen istediğini vermem."

 

"Hep yaptığın gibi... Şey yapsana..."

 

Asil dudaklarına dokunacak kadar yaklaştı.

 

"Kadınlığını yalamamı, seni öyle boşaltmamı mı istiyorsun?"

 

Fısıldadığı kelimeler aralarına ateşten zerreler saçıyordu sanki.

 

"Hı-hı..."

 

Asil oldukça seksi bir gülümseyiş bırakıp ayağa kalktı. Züleyhanın elini tutup yatakta kaymasını sağladı. Ayakları yere değecek kadar kenara çekince sırtına gelen kısıma yastığı yerleştirdi.

 

Yatağın kenarında, tam Züleyhanın iki bacağının arasında diz çöktü. Diz kapaklarına derin iki öpücük bırakıp şortu çamaşırıyla beraber çıkarmak için ellerini beline yerleştirdi. Kanca gibi kıvırdığı parmakları, vücudunda fazlalık olan saten kumaşı sıyırıp attı.

 

Dizlerini tutup, bacaklarının aralanmasını sağladı.

 

"Çok güzelsin bebeğim. Benim güzelimsin."

 

Şehvetten kavrulan teni, kocasının dudaklarından çıkan her kelimeyle sızlıyordu.

 

"Şimdi ayaklarını böyle koyalım ki bana daha güzel bir manzara sun."

 

Kendi elleriyle tuttuğu ayaklarını yatağın kenarına kaldırıp yerleştirdi. Bu hareketiyle dik tutamadığı bedeni geriye yaslanınca yastıkları neden koyduğunu anlamış oldu.

 

Asil'in bakışları gözlerinden ayrılmadan dilinin ucunu boylu boyunca kadınlığında gezdirişiyle dudaklarından feryat gibi bir inleyiş kaçtı. Geriye düşen başını geri kaldırıp kocasına baktı.

 

Asil hâlâ onu izliyor, verdiği tepkileri kaçırmamak için gözlerini bile kırpmıyordu.

 

Dili hızlanıp, onu zevk çukuruna çekerken karısı kıvranmaya, eliyle ağzından kaçan çığlıkları saklamaya başladı.

 

"Asil... Ah!!!! Daha... Hızlı lütfen..."

 

Zevk aldıkça kızaran teni saatlerce izlenilesi bir güzellikteydi. Dili, kadınlığının girişini talan ettikçe çığlıklarını da tutacak gücü kalmıyordu ve bu Asil'in eşofmanın içerisinde sıkışıp kalmasına neden oluyordu.

 

Titreyip, kasılan bacaklarından çok yakın olduğunu anladı. Diline parmaklarıda eklendi. Çıktığı en tepeden aşağı fırlattığında duvarlarda yankılanan bir haykırış koptu.

 

"ASİL!!!"

 

Soluk soluğa kalmış şekilde Züleyha'nın iyice geriye yaslanmasını, ellerinin iki yana güçsüzce düşmesini keyifle izledi Asil.

 

Dizlerinin üzerine çöktüğü yerden ayağa kalktı. Bir hayli aşağıda kalan karısının üzerine doğru uzanıp ısırılmaktan tahriş olmuş dudaklarını ağzına aldı.

 

"Adımı... Böyle haykırıyor olman çok güzel."

 

"Hmmm...."

 

"Yorulmak yok zümrüt göz. Ben varım sırada."

 

Züleyha kapalı gözlerini kısık bir şekilde açıp üzerinde duran kocasına baktı. Zümrüt yeşilliğindeki gözlerinin içinde yangın vardı sanki.

 

"Asil..."

 

Karısından ayırmadığı gözleriyle eşofmanını tek hamlede sıyırıp içinden çıktı. Rengi iyice koyulaşmış erkekliğini sıkıp bir kaç kez karısına bakarak okşadı.

 

Züleyha'nın topukları hâlâ yatağın kenarındaydı ve bacakları oldukça davetkar bir açıklıkta onu bekliyordu.

 

İyice yaklaştı, parmakları karısının suratına uzanıp dudaklarını okşamaya başladı.

 

Züleyhanın biraz önce sönen ateşi sanki harlanarak tekrar yanmış gibiydi.

 

"Aç ağzını..."

 

Efendisine biat eden bir köle gibi ağzını araladı. Asilin üç parmağı ağzına girmiş, dilini okşar gibi hareket ediyordu.

 

Züleyha, dilini parmakların etrafında dolaştırdı, ıslaklığını iyice parmaklarına yaydı.

 

Bu hareketi Asil'in sertleşmiş penisine elektrik çarpmış gibi bir his yolladı. Ağzında çekip aldığı ıslak parmaklarını tekrar penisine dolayıp Züleyhanın ağzının sıcaklığını iyice yaydı.

 

Elleri tekrar karısına uzandı. Belinden yakaladığı karısının kalçaları iyice yatağın kenarına yaklaşmıştı. İki bacağının arasına girip penisini, sıcak kadınlığına sürttü.

 

"Ah...."

 

"Yakıyorsun... Sen beni lav gibi bir ateşte yakıyorsun Züleyha..."

 

Erkekliğinin başını girişten içeri kaydırdığında kafası geriye düştü Asil'in. Muazzam bir zevk dalgası gelip çarpmıştı benliğine.

 

Biraz daha içine kaydıkça darlığı dişlerini sıkmasına neden oldu. Duvarlarında hissettiği kasılmalar, onu sağıyormuş gibi bir hisle dolduruyordu içini.

 

Sağ bacağını tutup beline doladı, sol bacağını ise daha rahat hissetmek için omzuna attı.

 

Sağ bacağını, bileğinden tutup yerinde sabitlerken belinde dolalı bacağını ise kalçasına yakın bir yerden kavradı.

 

Sonra hiç bir uyarı vermeden penisini sonuna kadar kadınlığının içine itti.

 

"Aahhhhhhh......"

 

"Kahretsin, Züleyha sıkma beni. Of çok sıcaksın."

 

"Asil... Ahhhh...."

 

"Aç gözlerini! Aç gözlerini bak bize. İçine her girip çıktığımda oluşan görüntüyü izle... Tenine çarptıkça çıkan ses beni ne kadar azdırıyor biliyor musun?"

 

Gözlerini sıkı sıkı yuman kadın kocasının kelimeleriyle araladı göz kapaklarını. Hırsla nefes alan adam baş döndürücüydü. Göğsünde, hareket etmesinin sonucu oluşmuş ince ter tabakası, saçlarının dağılmış hali, kara bir kuyuya dönüşmüş gözleri çıldırmasına neden olacaktı.

 

"Asil... Durma... Durma sakın. Daha hızlı, ne olur?

 

"Kasılıyorsun... Of... Çok güzelsin! Sen nasıl bu kadar güzelsin, delireceğim sonunda!"

 

Yakaladıkları ritime uyum sağlamak için Züleyha da kendini itip çekiyor, bir an önce o uçurumun kenarına ulaşmak için kıvranıyordu.

 

"Hadi gel bebeğim. Gel bana..."

 

Asil'in ağzından çıkanlar son tutunduğu dalın kırılmasına ve büyük bir titreyişin vücudunu sarmasına neden oldu.

 

Çığlık çığlığa rahatlayan bedeni, içine fışkırır gibi yayılan sıvıyla kocasının da ona katıldığını anladı.

 

Asil tam ağırlığını üzerine vermeden, boynunda soluğunu toparlamaya çalışıyordu.

 

Bir süre sonra kendini yana attı ama hâlâ göğsü hızla inip kalkmaya devam etti.

 

"Hamilelik hormonlarına inşallah yetebilirim zümrüt göz."

 

Züleyha da kocası gibi soluğunu düzene sokamamıştı henüz. Dediklerini anlamadı.

 

"O ... Ne demek?"

 

"Hormonların coştukça çok azgın bir kadına dönüşeceksin. Ve ben bunun keyfini dibine kadar yaşayacağım."

 

Züleyha biraz önce yaşadıklarını tekrar gözlerinin önünden geçirdi. Kasıkları tekrar ihtiyaçla sızladı.

 

Ne yani? Hamilelik onu sürekli kızışmış mart kedilerine mi çevirecekti...

 

 

 

 

 

Loading...
0%