Yeni Üyelik
30.
Bölüm

30. Bölüm

@orion

 

 

Özel bölüm..

 

 

⏳️

 

 

keyifli okumalar...

Hergün bir önceki günden daha ızdıraplı geçiyor üstelik Karanın evimde sızmasıda beni çileden çıkarmasına yetiyor, ya peki Merte ne demeli salak aşık olduğu kız tarafından beşinci kez red ediliyor ve asla akılanamıyor. Umarım adını bilmediğim kiraz çiçeğim beni red etmez .

 

 

Siktir ya beni red ederse? Lan, ya böyle bir şey olursa hissedişlerimi kalbimemi gömecem yani. Ben hayatta asla hiç bir şeyden ve hiç kimseden korkmayan Bora Eris kiraz çiçeğimin beni red ettmesinden korkuyorum, üstelik daha korkunçu olan da ya başkasına aşıksa ben napardım o zaman?.. "Mila, Mila" diye sayıklayan Merttin sesiyle iğrenç derecede korku dolu düşüncelerimden sıyrılarak "ne Allahın malı ne" diye çıkıştım, artık kendine gelmesi lazımdı bir kız için her gece içmeye gerek varmıydı... ya da vardı off ...

 

 

 

"seni seviyorum, Mila ne olur bana bir şans ver. Denemeden nasıl her seferinde beni red edebiliyorsun?" Resmen etrafım madalyolu salaklarla dolu biri mutfak kapısının önünde ne biçim yatığını açıklayamadığım bir şekilde sızmış diğeri onu defalarca red edilmesine rağmen neler sayıklıyor...

 

 

salak arkadaşlara sahipseniz bu olabiliyormuş ben canlı bir örneğiyim. Mertin suratına okkalı bir tokat atığımda Mert irkilerek ayılırken oturduğum koltuktan kalkıp çok rahat bir şekilde Karanın üzerine basarak mutfağa gittim ve mermer tezgahın üstündeki su dolu sürayiyi alarak yarısını Karanın kafasından aşağı döktüğümde salak boğuluyormuş gibi cebelleştikten sonra ayılmıştı. Savurduğu küfürleri ise x2 şeklinde ona iadeydi oruspu herif, zaten bu aralr ona takığım...

 

 

Üzerine basarak tekrar başını kanepeye gömen Mert salağının başında diklip sürahide kalan suyuda onun başından aşağıya döktüğümde Karayla aynı refleksleri vermişti. Yani bu demek oluyorki iki salak şu an evimdeydi. Yalnız böyle bir şey vardı ki biri sızmışken üzerine su dökmek çok keyifliymiş acayip rahatladım şu an...

 

 

göz ucuyla onlara baktığımda ikiside tam ayıktılar artık, şimdi onlardan kurtulmanın tam zamanı , ikisinide aynı eşiitlikte bakarak kibar bir şekildr "siktirol gidin evimden şerefsizler" diye çok yumuşak bir ses tonunda evimden gitmeleri gerektiğini söyledim ancak kibarlıktan asla anlamayan iki mahluk insan çatık kaşlarla bana bakıp aynı anda "terbiyesiz" dediler "ne terbiyesizliği be. Asıl ikiniz terbiyesizsiniz, piç kuruları" diye çıkıştım teebiyesizmiş, yok götümün kenarı daha neler.

 

 

Kara yerden kalkıp "az biraz kibar ol kibar, siktirol gidin ne demek" diye diye bize doğru yürüyordu

 

 

"yeterince kibardım, ikinizde farkındaydınız"

 

Mert"ben kibarlık adına bir şey görmedim"

 

Kara"bu nasıl kibarlık be, kovdun bizi"

 

Mert "küfür ederek kibar olamasın"

 

Kara"hiç misafir perver değilsin"

 

Mert"çok kabasın"

 

Kara"beni yatırdığın yer çok rahatsızdı her yerim kıçın gibi oldu"

 

Mert"uyandırma şeklini hiç beğenmedin"

 

Kara "ıslanmak istememiştim"

 

Mert "bende istememiştim"

 

Kara "kahvaltı bile hazırlamamış"

 

Mert "açlıktan ölmemizi istiyor"

 

Kara "mezar taşıma, ölüm sebebiminin sen olduğuna dair vasiyet bırakacam"

 

Mert "bende bırakabilirim gayet mantıklı duruyor" mantıklarını sikeyim...

 

Ben sustuktaça bunlar devam ediyordu komuşmaya ,yok yani bir dur düğmeleri de yoktu. Daha fazla katlanamadığımdan her ikisininde tişörtlerinin ağızlarından tutarak kapının önüne attım yani benimde sabrım anca bu kadardı. Kara "bu çok kabaydı" çatık kaşlarla dedmişti fakat zıhrımdan içeri girememişti sözleri. Mert "sana hiç yakışmıyor, biz senin arkadaşlarınız" onunda kaşları çatıktı. "Çokta yakışıyor Allahın ayyaşları, siktir gidin kapımdan " diyerek kapıyı yüzlerine çarptığım gibi kapıyı çalmıştılar yüzsüzler peki ben , bu kapıyı o iki pezevnke açarmıyım asla açmam.

 

 

Kara "Bora, canım arkadaşım" diye selendiğinde kapıyı açmadan "söyle canım arkadaşım" canım arkadaşımmı bastırarak söylemiştim oradan Mert "sanki bizi evine alsan iyi olacak canım arkadaşım, en değerlim" dediğinde kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. "Ne için açacakmışım canım arkadaşım" sesimin tonunu çok zor ayarlamıştım Mert "buraya doğru koşan biri siyah biri kahverengi en az Karaya benzeyen iki kangal geliyor hatta koşuyor" lan Serhat amca yinemi bağlamamış o köpekleri...

 

 

Kara "Mert canım benim ,şimdi bana benzeyeni gösterirdim sana ,dua et sen seninle aynı olan türlerine, piç kurusu"

 

"Kapıyı açmıyacağım vakit varken ikinizde evinizde dönün" diyerek arkadaşlık görevimi yerine getirmiştim Mert ve Kara aynı anda "arabamızla gelmemişiz" dediklerinde yapmam gerekeni yaptım ve onlara "kaçın o zaman " dedim. Ve o eşsiz manzarayı izlemek için koşar adım ön bahçeye bakan pencereye koştum, hayatta sanatsal resimler olurdu ya işte bu iki salağın bahçenin etrafında koşmaları sanatsaldı. Baya pahalı bir sanat. Ayrıca böyle bir açıklık getirmem gerek hak etiler sonuna kadar..

 

 

Ballarım oy vermeyi ve yorum yapmayalı unutmayalı ve de en önemlisi birbirime şans verelim... görüşmek üzeree🌙🥂

 

Loading...
0%