Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6.Bölüm

@orion

 

ALTINCI BÖLÜM

 

⏳️

Sevdiğimiz insanlar bizi sevmek zorundalar mı? ya da aşık olduğumuz insan bize aşık olmak zorunda mı ? Bence bu iki sorunu cevabı kocaman bir hayır , kalbimizde ki sevgileri bitmediği sürece onların bize aynı duygularla gelip ya da gelmemelerin bir önemi kalmıyor. Çünkü her memul ,bekleyenin olduğunu bilmek zorunda değil . Bekleyen, memulunu sabırla bekleyebiliyorsa memul olan bir gün çıkıp gelir . Nasıl geldiğinin bir önemi yoktur . Tıpkı seven , sevileninden sevgi beklemediği gibi. Hayat böyleydi işte bir taraf bekler, bir taraf beklendiğinden habersiz memul ve bir taraf aşık ve bir tarafta maşuk olduğundan habersiz...

Telefon sesiyle uyandım . Kanepede oturur vaziyette uyuduğumdan boynum tutulmuştu ...

telefonum hala çalıyordu. Kanepeden kalkıp etrafa bakındığımda telefonum sehpanın üzerinde olduğunu görmüştüm telefonu elime alıp arayan kişiye baktığım zaman yabancı bir numaranın beni aradığın gördüm. Telefonu açmakla açmamak arasında ikilemde kalmıştım. Yabancı numara açma gibi bir huyum yoktu . Israrla çalınan telefonumu göz ardı ettikten sonra bir kez daha telefonum çaldığında dayanamayıp telefonu açtım " efendim" sesim mesafeliydi " kiraz çiçeğim" arayan oydu. Yanaklarımın kızardığını hissediyordum . Heyecan beni ele geçirmişti . Kalbim bir dur yerinde . Her onun sesini ya da adını durduğunda deliye dönmek zorunda mıydı sanki. Heyecanlarla bezenmiş aşkımdı Arel... şaşırmıştım ,heyecanlanmıştım bütün duygularım birbirine karışmıştı... "s- sen " diye bildim , kekelemiştim. Numaramı Aryadan mı almıştı ? hayır Aryadan istemezdi. Burnu yere düşse eğilip kaldırmayan insanlardandı. Numaramı Kara vermiş olmalı " evet kiraz çiçeğim benim, nasılsın?" dengesiz miydi ? Ben mi dengesizdim? İkimizde dengesiz miydik? "iyiyim " aradaki mesafeye korumuştum. Ona nasıl davranacağımı bilmiyordum, nasıl konuşacağımı bilmiyordum. Telefonda o vardı ve ben her an salağa bağlayıp saçmalaya bilirdim ya da her an telefonu suratına kapatabilirdim, "bende iyim" ardından imalı bir sesle" sorduğun için sağol " dedi " k- kusura bakma şaşırdım sadece" kes artık Mila bu lanet kekelemeyi. Gerçekten sadece şaşırmış mıydım ? " fark ettim dilin dönmüyor, acaba arada seni dilsiz bırakmak için ansızın arayayım diye düşünmüyor değilim "

" nee?"

"espiri kızım ,espiri . Böyle tepkiler verme artık çenen kopacak"

" pislikkkkk"

"yine cadalozluğun tutu senin" ne diyordu öyle

" dingil beni sinir etmek için mi aradın " dedim öfkeyle , Arel yutkunup" hah, asıl meseleye geleyim " dedi , sabırsızlıkla " gel artık bu asıl meseleye " dedim " tamam o zaman" sesini yükseltip " aç şu siktiğim kapıyı artık. Sikik kapıyı yarım saattir çalıyorum " bir kez daha zile basıp " ulan kök saldım . Artık aç kızım " bakışlarımı kapıya çevirerek, şaşkınlığımı belli edecek şekilde

" ne? " diyebildim .

Kapıda mıydı ?

kulaklarıma inanamıyordum . Ağızım aralanacak kadar şaşırmıştım . Bir kez daha zili çalıp telefondan bağırarak " aç kızım, aç artık ,şaşırmayı bırak ağaç oldum " dedi, kendime az çok geldiğimde " tamam açıyorum" demiştim. buraya mı gelmişti ? neden gelmişti ? sakin ol artık , kelebekler bakın su içip kanıtlarınızı ıslatırım, ucamasınız artık ...

Koşarak kapıyı açtım. Karşımdaydı , gerçekten gelmişti. Elinde pizza kutusuyla karşım da duruyordu . Üstünü değişmişti ; sabahın aksine beyaz tişört , üstüne siyah deri bir ceket giymişti ve altına bacaklarını saran , siyah pantolon giymişti . Bakışlarımı siyah postal botlarına kadar indirmiştim. Bakışlarımı yukarı çıkardığın da yüzünde tarifi zor bir gülümseme vardı . Gülüşünden bir çok anlam çıkara bilirdim. Belirgin tek gamzesinde yaşayabilirdim ve bir çok saplantılı hayallerim ve düşüncelerim vardı . Bu gün iki kez evime gelmişti . Şaşkınlıktan dudaklarımın aralanmıştı "ağzını kapa ağzını ,sinek girecek" dedi gülümseyerek , şaşkınlığımı üstümden atmaya çalışarak " niye geldin?" Aslında iyiki geldin. Ama ben hem duygularımın gizlemekten hem de Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilmiyordum. Belki daha kibarca söyleye bilirdim. Üstümde hala trans kırıntıları vardı ,

" hoş buldum hoş buldum"

"Hı"

" diyorum ki hoş geldin demek gibi bir adettin yok senin galiba "

" var tabiki "

" ağızından hiç çıktığını duymadım da bende dilin dönmüyor sanmıştım"

gıcık, ağızımı yamultarak "hığğ Hı" gibi sesler çıkarmıştım, bu hâllerime gülümsemekle kalmıştı. Kenara çekilip onu içeri buyur ettim ve o içeri girdikten sonra kapıyı kapattığım da pizza kutusunu elime tutuşturup deri ceketini çıkartı ve askılığa asıp salona doğru yürüdü. Aşırı rahattı. Arkasından şaşkın şaşkın yürümüştüm bende. Kanepeye geçip oturduğunda bakışlarım ondaydı. Bakışlarımı ondan çevirip elimdeki pizza kutusunu sehpaya bıraktıktan sonra ona tekrar bakmayı sürdürdüm

" artık diyorum; suratındaki bu ifadeyi atsan mı? " sözleriyle silkelenmiş gibi olup suratımdaki şaşkın ifadeyi yok etmeye çalıştım

" hah öyle işte "dediğinde "numaramı nerden buldun?" Diye sordum, ona sırf gıcıklık olsun diye sormuştum , numarasının bende ve benimde numaram onda olması hoşuma gidiyordu doğrusu , gülümseyerek " Kara dan aldım hanım efendi "

" neden numaramı aldın ve hatta neden şuan buradasın "

gülümseyerek " evde canım sıkıldı , bende sana geleyim dedim " ne diyordu öyle , canı sıkıldığı için geldim mi diyordu ? Şimşekler çakmaya başlıyordu kafamda. Yavaş yavaş öfke damarlarımda gezinmeye başlamıştı " canın sıkıldığı için buraya geldin? " dedim "evet malum karanın dinlenmesi gerekiyor . Onu rahatsız edemezdim " ona göz devirmekle kalmıştım, hayır tartışmıyacam onunla . Hayır Mila tartışmayacaksın . Bak sevdiğin adam karşında içindeki aşık olan kızla davran ona , " baksana kiraz çiçeğim, hangi takımsın ?" ne? bana hangi takımı tutuğumu mu soruyor ? bu adam niye öyle ? " fenerliyim" dedim anlamsız bakışlarımla. Arel " yalnız çok vasat bir takım tutuyorsun, yol yakınken bırak o takımı “demişti aşağılayıcı bir dilde, " ne vasatı , koskocaman Fenerbahçe , sen hangi takımlısın ki takımıma vasat diyorsun? " diyip kollarımı göğsümde bağladım. Ayağa kalkıp giydiği tişörtün kolunu sıvayıp dövmesini gösterdi. Kolunda , kartal dövmesi vardı. Dövmesini ilk kez görüyordum . Gururla " kara kartalım kızım . Namı değer Beşiktaş anlayacağın" öyle bir gururla söylemişti ki bir an takımdan söz ettiğinden şüphe ettim. Acı kahveleriyle bana bakıp " bu gün kara kartalın maçı var birlikte izleyelim " Beşiktaş demiyordu kara kartal diyordu . Emir kipi kullanıyordu ama bu benim umurumda değildi. Maç bilgim olmadığı hâlde " olur , kime karşı oynuyor?" Dediğimde kahkaha atarak " kanaryaya karşı " küçümseyerek söylemişti . Ona çatık kaşlarla bakarak "kara kartalın yenilişini izleyelim o zaman " diyip kollarımı göğsümden indirip iki elimi bel boşluğuma yerleştirdiğimde

" hıhı " diyip alaycı bir kahkaha attı . Ona göz devirip , sehpanın üzerinde ki pizza kutusuna bakıp "içecek bir şeyler getireyim " dedim " olur " dedi , mutfağa doğru giderken arkamdan seslenerek " sigara içebiliyor muyuz? " arkam dönük bir şekilde.

" pencereyi açarsan niye olmasın"

buz dolabın kapısını açtığımda içecek olarak sadece sütün kaldığını gördüm. Haftalık market alışveriş zamanı gelmişti. Bence süt pizzayla iyi gider . Hiç denememiştim . O da denememiş olmalıydı. Hem değişiklik olur , içimdeki kötü kız gülmeye başladı . Sütleri doldurup salona gittiğimde televizyonu açmış maçı bekliyordu . Adım seslerimi duymuş olacak ki arkasını dönüp bana göz ucuyla baktı ve üst dudağının kıvrıldığını görmüştüm. Sütleri sehpaya koyup " içeceklerimiz geldi" diyip hınzırca gülümsedim " ayran mı getirdin ?" Sorusunu yanıtsız bırakıp pizza kutusunu açtım ve bir dilim alıp ona bakarak " afiyet olsun " içimdeki kötü kızla beraber iyi kızda el çırpıp kahkaha atıyorlardı . Bu üç yıllın bir intikamı gibiydi .

 

Üç yıldır beni fark etmemenin intikamı . Hoş şimdide fark etmiyor ki sadece canı sıkıldığı için gelmiş ve hatta beni arkadaştan başka bir sıfatta görmediğinden eminim. Kaşları yukarıya doğru havalanmıştı . Galiba afiyet olsun dileklerimi beklemiyordu . Pizzadan bir dilim aldı ve kocaman ısırıp sütünden de koca bir yudum içtiğinde tepki vermemişti ve hatta bir yudum daha almıştı "maç başlıyor , hadi izleyelim " dedi . Nasıl yani tadını anlamadı mı? sütle iyimi gidiyordu acaba? bende pizzadan bir ısırık alıp arkasından sütten de bir yudum aldığımda pizzayla süttün tatları ağızımda karıştığında ; ekşimiş bir tat aldım , iğrençti . Nasıl olur da tepki vermemişti ? Ben zar zor yutmuşken o tek bir söz bile dememişti . Ağızımda ki iğrenç tadın geçmesi için yutkunurken , dayanamayıp " süt" dedim " ha" maça dalmıştı, bir kez daha

" bardağında ki diyorum süt" diye sesimi yükselttim " biliyorum" farkına varmıştı ve hiç bir şey demedi . Bu normal değildi bence

" pizzayla iyi gitmiyor gibi ha ne dersin"

" sen getirdin işte , sorun yok kiraz çiçeğim "

" ben seni anlamıyorum" gerçekten de ben bu adamı anlamıyordum " onu biliyoruz canım " dedi . Konuşuyordu ama ne demek istediğini anlayamıyordum. Ona karşı algılarım kapanıyor gibiydi , nöronlarım o konuşurken uyku moduna geçiyordu sanki ...

                                                 ***

Kalp atışlarımı ,bir süredir görmezden geliyordum , ona bakınca kalbimin varlığını şiddetli atışlarından görmezden gelemeyeceğimi fark etmiştim artık. Kendimi dizginlemeye çalıştırıyordum , hayır kalbim , kelebekler sakin olun...sakin ol " sakin ol bişey yok "

" ha " dedi, sesim yüksek çıkmıştı. Neyseki ona söylediğimi sanmış " evet Arel Bora Eris, sakin ol alt tarafı bir maç " diyip açığımı kıvırdım " kızım sen ne saçmalıyorsun? sakinim zaten " dedi " pek öyle görünmüyorsun da" dedim " nasıl görünüyormuşum ben ? " mükemmel, efsane, şahane, eşsiz... sırf ona gıcıklık olsun diye " kanaryanın her an gol atacakmış gibi tedirgin görünüyorsun" saçmalıyordum, ben maçtan ne anlardım ki " ne , sen delirmişsin , kanarya gol atacak, yok artık" diyip kahkaha attı ardından " daha neler" dedi , bakışlarımı zar zor ondan çekip televizyona çevirdim. Maç bilgimin olduğu söylenemezdi. Skora baktığımda 0-0 berabere olduklarını anlamıştım . Henüz ortada ne kazanan ne de kaybeden vardı . Keşke biz de öyle olsaydık Arel ile berabere kalsaydık, hep eşit olsaydık . Ne yazık ki sen hep kazanansın Arel , ben ise her zaman ki gibi kaybeden, kaybetmeye mahkum olan ; aşık , aptal kızım...

Dışardan şiddetli bir ses geldi aniden . Sesin şiddetinden , ikimizde aynı anda birbirimize dönüp kocaman gözlerle baktık. Birine araba çarpmıştı. Evet bu sesi daha önceden eve yürürken de duyduğumda birine araba çarptığını görmüştüm. Kan vardı o gün , bir bedendenden akan kandı. O gün hissettiğim korku yüreğime tekrar yer etmişti . Arel’le koşar adımlarla dışarıya çıktığımızda yaralı bir köpek gördük; tüylü , küçük, beyaz bir köpekti . Koşarak köpeğe yaklaştığımızda ayağının kanadığını görmüştüm . Beyaz tüyleri kana bulanmıştı . Canın acıdığını hissetmiştim. Bana bir şey olmadığı hâlde benim canımın yanması nedendi ? Acı da mı bulaşıcıydı yoksa ? ... köpek acıdan inliyordu, yüreğim kanamıştı. Arel’in elini tutmuştum ,bu istemsiz bir hareketi ,farkında olmadan yapmıştım. Arel bana bakıp " sakin ol " dedi ve telefonunu eline alıp bir kaç sayıya tuşluyordu . Arel birleriyle konuşurken gözlerim köpekteydi, köpek bana acıyla bakıyordu, inlemesi içimi acıtıyordu . Arel’in elini bırakıp köpeğin yanına diz çöktüm ve öylece ona baktım. Elime bir kaç damla su hissetmişim. Yağmur yağıyor olmalıydı, başımı göğe kaldırdığım da yıldızlar yerindeydi ,yağmur yağmıyordu. O su damlaları benimdi .

 

Benim göz yaşlarımdı , ağladığımı fark etmiyordum. Ben hep öyleydim . Nefes aldığımızı , yaşadığımızı temsili göz yaşlarımı sakinleşince hissedebiliyordum. Yine ne zaman ağladığımı anlayamamıştım. Belki ellerimde ıslaklığı hissetmeseydim hâlâ anlayamazdım ... bir saat sonra kamyonetli ,siyah bir araba yanımız da durdu . Arabadan; iri yarı , uzun boylu Arel kadar olmasada uzun ve yapılı olduğu belli edecek bir adam arabadan inmişti. Adam, kamyonetten uzaklaşıp bize doğru yürüdüğünde, Arel yanına gitti ve adamı yerinde durdurup bir şeyler konuştuklarını gördüm. Onları dinlemiyordum . Merakta etmiyordum gerçi. Aklım , duyularım hepsi yaralı olan köpekteydi, bir süre sonra Arel’le birlikte adam da yanıma gelmiştiler. Arel "biz de sesten geldik . Oruspu çocuğunun biri vurup kaçmış" dediğini duydum. Arel başka bir şeyler diyordu ama ben ne dediğine odaklanamıyordum . Sadece köpeğin inlemeleri kulaklarımı dolduruyordu. Köpeğin , acı dolu inlemeleriyle yüreğimden bir şeyler kopuyordu sanki , bakışlarımı köpekten çekemiyordum . Kamyonetten inen adam köpeğe yaklaşıp , iğne yaptı . Adamın yaptığı iğneden bir süre sonra köpeğin inlemeleri durdu ve daha sonra gözlerini yavaş yavaş kapattı. Ona ne yapmıştı öyle ? köpeğe ne olmuştu, ayağa kalktım ve Arel’e doğru bakıp " ne yaptı o?" sesim titremişti, Arel yanıma yaklaşıp suratımı iki eliyle tutu ve anlımdan öpüp bakışlarını gözlerime indirerek " sakinleştirici yavrum , bir şey olmadı ona . Uyudu sadece" kafamı aşağı yukarı salladım ve kollarımı belline sardım. Başım göğüsüne geliyordu. Eşsiz, huzur dolu odunsu kokusunu derince içime çektim. Bu hareketimden dolayı şaşırmıştı , tepkisiz kalmıştı , bir süre sonra kendine geldiğinde o da bana sarıldı . Bana sıkıca sarılıyordu . Sarılmalar iyileştiriyordu, açık kalan yaraları , sarılmalar keşke yok etseydi, yaraları...

 

Arel başımdan öptü , art arda başımdan öpüyordu , bir kez daha öptü ve çenesini başıma koyup derin bir nefes aldı " kiraz çiçeğim " dedi sesi kısıktı, benim duyabileceğimden bile kısıktı . Kokusunu ciğerlerim patlayacak şekilde çekip, kafamı kaldırdım ve ona baktım . Sırtımdan elini ayırıp yanağımda ki yaşları sildi , ardından elinin tersiyle yanağımı okşayıp "gözlerinden akan yağmurlara dayanamıyorum kiraz çiçeğim , bana bu işkenceyi yapma" bu neydi şimdi ? İrislerine bakmayı sürdürdüm. Diyecek bir çok şey vardı . Mesela ; seni seviyorum ya da üç yıldır sana aşığım ... ama ben hiç bir şey bile diyemiyordum . Söylemek için en uygun zamandı belki ama, Arel beni dilsiz bırakmıştı. Sanki söyleceğim her kelime, her söz ve her harf büyüyü bozacak gibiydi . Sırf büyü bozulmasın diye sustum . Anı yaşamak için sustum.. .

 

Kamyonetten inen adam tok sesiyle "Arel , köpeği kamyonete koydum" ardından ekleyerek " kliniğe gidiyorum" adamın sesiyle irkildim "tamam Cenk . Bende arkandan geliyorum " Arel’e bakıp " bende gelecem" dedim " seni bırakmam zaten " diyip elimi tutu, adama baktığımda arabaya binmişti . Arel’e el kaldırıp arabayı gazlayıp gittiğinde Arel’le eve doğru yürüdük " anahtarlar evde kaldı " dedi , eve girip , evden almamız gerekenleri aldık ve sonrasında evden çıkıp arabaya bindik "kiraz çiçeğim" dediğinde başımı ona çevirdim ve efendim der gibi baktım ona , o kucağımdaki ellerimi tutup bana baktı. Ellerimi ısıtan ellerinden ayırıp , önüme düşen bir kaç tutam saçı kulağımın arkasına alıp pencereye baktım. Bu temasa hazır olmadığımı hissetmiştim. Daha önceden sarılıp yakınlaşmıştık. Bunun farkındaydım ama o temaslarımız sakince yapılan temaslarımız değildi bir şey olduktan sonra teselli olarak yakınlaştığımız temaslardandı... o da bunu fark eder gibi önüne bakıp arabayı sürdürdüğünde ortamın ısısından klimayı açmış olduğunu fark ettim. çünkü , arabanın içerisi ilk bindiğimiz kadar soğuk değildi. Yol boyunca ikimizin arasında yine tanıdık derin bir sessizlik vardı. ikimizde bu sessizliği bozmuyorduk, sessizlik dudaklarımıza vurulmuş mühürler gibiydi.

 

Sessizliğin çok kötü bir yanı vardı ; bazen büyü, bazen ise ızdırap oluyordu . Araba durmuştu . Pencereden baktığımda, kliniğe gelmiştik, arabadan inip kliniğe girdik . Arel kliniği biliyormuş gibi beni yönlendiriyordu. Gri kapılı bir odaya girdiğimizde köpek sedyenin üstünde yatıyordu ve sol arka ayağı sargılıydı. Arel adama dönüp “Cenk durumu nasıl? " diye sordu, Cenk "hayati tehlikesi yok ,yalnız artık o bacağını kullanamayacak " artık o bacağını kullanamayacak adamın son söylediği kulaklarımda yankılanıyordu , köpeğe baktım , küçük , yavru köpek ; artık sol arka ayağını kullanamayacaktı . Ona çok üzülüyordum " üzülme en azından yaşayacak " sesi netti , ona bakım gülümsedim evet en azından yaşayacak . Hâlâ dünyadan alacağı nefesleri vardı . Hayattan alacağı belki bir aile , belki beni ailesi görürdü . Beyaz tüylü köpeği gördüğüm ilk andan beri ona farklı duygular beslemiştim . Ben onu ilk gördüğüm yerde sahiplenmiştim. Köpeğe bakıp "onu sahiplenmek istiyorum " içimden geçenleri dışarıya vurmuştum . Dediklerimle iki çift gözün bana baktığını hissediyordum . Bakışlarımı köpekten ayırıp Arel’e baktım kaşları havalanmıştı köpeği sahiplenmemi beklemiyordu , gözlerimin derinlerine bakıp "eminmisin? bakamayacaksan sahiplenme onu" gözlerinde hüzün yerleşmişti, acı kahvelerinde yaşanmışlık vardı . Bana karşı ilk kez gözlerindeki kalkanı kaldırmıştı. ilk kez derinlerini görebiliyordum , onunla geçirmiş olduğum saatlerin arasında hep bir umursamazlık vardı, ama şimdi bakışlarındaki kalkanı kaldırmış bir şekilde bakıyordu " eminim Arel " sesimin tonuyla kararlı olduğumu belirtmiştim , kararlıydım ona ilgimi ,şefkatimi, sevgimi verebilirdim .

 

Yalnızlığıma ortak edebilirdim onu , birbirimize iyi gelecez, evet öyle hissediyorum , Arel kafasını onaylar anlamda sallayıp tekrar bakışlarındaki kalkanları yerleştirmiş gibi bana baktı. Cenk’e dönüp "ne zaman iyi olur" Cenk " iki güne kendine gelir " araya girip " peki onu eve götüre bilimiyim? " dedim, Cenk "evet götürebilirsiniz" diyip ardından " size bir kaç ilaç yazacam " dediğinde

" tamam " dedim . Cenk köpeği ensesinden tutup kucağıma yerleştirdi ve gülümseyerek "artık sana emanet küçük kız" dediği zaman kafamı sallayıp, gülümseyerek " bana emanet " dedim, Arel araya girip " erkek mi? kız mı?" diye sordu . Gerçekten bunu mu merak ediyordu? Cenk gülerek " erkek " dedi . Erkekmiş , elimi kafasına koyup okşayarak "oğlum" dedim, yüreğimle söylemiştim. Bu çok farklı bir duyguydu, bir sorumluk duygusu vardı ama daha değişik bir duygu hissediyordum, anne gibi hissediyordum, kucağıma aldığım andan itibaren ona karşı yoğun bir şekilde şefkat hissetmiştim. Arel "hadi annesi gidelim artık" dediğinde kafamı tamam anlamında salladım Arel "görüşürüz Cenk" dediğinde , Cenk " Arel bayadır gelmiyorsun mekana , yokluğun hissediliyor " diyip göz kırptı. ilk kez benden başka birinin ona Arel dediğini duymuştum , ona Arel denmesini istemez diyenlere tepki verirdi ,şimdi Cenk denilen bu adam ve ben ona Arel diyorduk ve o hiç bir tepki vermiyor hatta normal karşılıyordu .Arel, Cenk’i yanıtsız bırakarak bir elini belime koyduğunda Cenk’e doğru dönüp "teşekkür ederim" dediğimde Cenk önemli değil anlamında baş selamı verdiğinden sonra Arel’le beraber odadan çıktık.

                                                                            ***

Anne olmak, sahiplenmek , ardından aile olabilmek . Her şeyin ve herkesin temel ana taşı sahiplenmek...

Arel’e dönüp "şey Arel "

"hım"

"eve gitmeden mama almamız lazım "

"tamam annesi alırız" annesine demesine alınmayarak " sütte evde bitmişti onuda alalım"

" pizzayla vermede hayvana"

" oğluma vermem merak ettme "

" babasına verirsin ama "

babası mı? babası mı demişti o, şaşkın bir ifade suratımda olduğuna yemin edebilirdim, şaşırmıştım ,şaşkınlıktan gözlerim yuvasından çıkması kaçınılmazdı , gözlerini kısıp "ne öyle bakıyorsun ? sen annesiysen bende babasıyım birlikte bulduk " köpeği gösterip " üzerinde hak sahibiyim ona göre" demişti, tüm ciddiyetiyle hatta "tamam, ama en çok benim şimdiden söylim " dedi, Arel gülümseyerek " velayet davası açıp almıyıcam senden, merak ettme arada bende de kalacak yalnız " ona göz devirerek önüme baktım , " hey" diyip önüme geçti " arada bende de kalacak tamamı? " tüm ciddiyetimle ona bakıp " HAYIR" dedim basa basa söylemiştim, tek kaşını kaldırmış bir şekilde "kaçırırım onu bir dahada vermem " ciddiydi , baş parmağını kaldırıp gözlerimin içine bakarak "söylediğimi yapan bir adamım kiraz çiçeğim " gözlerimin içine öyle bir bakıyordu ki kararlığını görebiliyordum " hayır sende kalamaz " ekleyerek " ama arada gelip göre bilirsin " dedim dudakları aralanmıştı afallamış gibi bana bakıyordu yüz ifadesini düzelterek " anlaştık" diyip elini uzattı elimi ona uzatıp , el sıkıştığımızda yazılı olmayan bir anlaşma yaptık . Arabaya bindiğimizde köpek hala kucağımdaydı onu arka koltuğa koyabilirdim ama istemiyordum, o öyle yaralıyken bensiz olan bir yere koyamazdım. Arel arabayı çalıştırırken telefonumu alıp Google den yavru köpeğe nasıl bakılır , ne yer ,ne içer ve yaralı köpeklere...?

 

adında araştırmalar yapıp öğrenmeye çalışıyordum "ne yapıyorsun?" dedi Sesi kısıktı "araştırma " dedim düz bir sesle, " neyi araştırıyorsun ?" diye sorduğunda, sesimin tonunu bozmayarak " yavru köpeklere nasıl bakılır diye araştırma yapıyorum" dedim, Arel gülümseyerek elini saçıma uzatıp kulağımın arkasına koydu ve kendinden emin bir tonla "sana güveneceğimi biliyordum" bana güveniyormudu? yüreğim söyledikleriyle , bağ, bahçe olup çiçekler açmış gibiydi, kulaklarımda eşsiz bir melodi çalıyordu , ona sevgi dolu gözlerle bakıp "güveniyor musun? " genel anlamda sormuştum sadece köpek için değildi bu soru , bana baktı ve suratına ciddi bir ifade yerleştirerek " sana güveniyorum kiraz çiçeğim " bana güveniyordu " bir şey sora bilimiyim?" göz ucuyla bana bakıp "her zaman " dedi " bana nasıl güveniyorsun? yani demek istediğim şey kısa bir sürede nasıl olurda bana güvenebiliyorsun?" Merak ediyordum her şey ani bir şekilde gerçekleşiyordu , nasıl olurda bana güveniyordu, bunu bilmem gerekiyordu. Araba aniden durdurdu ve emniyet kemerini çözüp bana doğru döndü, irislerini irislerime sabitleyerek "bak kiraz çiçeğim, ben seni kısa bir süredir tanımıyorum anladın mı ?" şaşırmıştım ne dediğini idrak edemiyordum " nasıl yani ? ama biz sadece bu gün aynı ortamdaydık" diye bilmiştim , kahvelerini gözlerimden ayırmıyordu "evet, biz bu gün yakındık , yakınlaştık , aynı ortamdaydık tabi okuldaki yemek tartışmasını saymasak " anlamıyordum ne demek istediğini anlamıyordum " Arel açık olurmusun artık ,söylediklerini anlamıyorum" evet bu doğruydu bir şeyler diyordu ama benim anlayacağım dilden demiyor gibiydi " tamam, itiraf zamanı o zaman" dedi sesi gür çıkmıştı , ona meraklı gözlerle baktım, ne diyeceğini merak ediyordum . Bana neyin itirafından bahsediyordu öyle? Sertçe yutkunup " bak, tam bir yıldır sen varsın" dedi" yani bir yıldır uzaktan sana" diyip sustu , eksik cümlesini tamamlamamı istiyor gibi baktığında ona boş gözlerle bakmıştım. Derin bir nefes alıp bıkkın bir sesle " anla işte kızım , anla niye anlamıyorsun?" dedi " neyi anlayayım, ne oluyor?" Dediğimde , iki eliyle suratımı tutup beklemediğim anda dudaklarını dudaklarımda buldum , sıcacık dudakları dudaklarımın üstündeydi . Biz öpüşüyorduk , evet biz teknik olarak öpüşüyorduk . Ya da ben rüyalar âlemindeyim...

 

transa girmiştim, şoktaydım , gerçeği , hayali birbirine karıştırmıştım. Arel’in ne yaptığını idrak edemiyordum , yavaşça sıcak dudaklarını , dudaklarımdan ayırdı . Derin nefesler alıyordu , derin nefesler alıyordum. Kalbim deli gibi çarpıyordu... ne olduğunu idrak etmekte zorlanıyordum az önce dudaklarım, dudaklarıyla birleşmişti. Hayır Mila , bu çok fazla uyan artık gözlerimi kapatıp açtım , rüya değildi , hayır bu an gerçekti . Beni öpmesi gerçekti, aklımı kaçıracak gibiydim , köpeğin üstündeki elimin, üstüne ellini koyup gözlerimin en derine bakar gibi bakıyordu . Derin bir nefes alıp boğuk bir sesle "bu işte kiraz çiçeğim ben sana " duraksadı bir kez daha derin nefes alarak " aşığım , kalbime artık söz geçiremiyorum " nee bana aşık mıydı? ama bu nasıl olabilirdi? beni fark etmiyordu bile, nasıl olurda bir yıldır sana aşığım diyebiliyordu? hem Sena vardı . O son 6 ay bizim sınıfa geliyordu ama Sena içindi bana bir kez olsun baktığını görmedim ,nasıl olabiliyordu bu? aklımla kalbim savaş veriyordu , kalbim tüm hücrelerine kadar inanmaya hazırken aklım inanmamak için sağlam nedenler sunuyordu bana . Bana bakmayı sürdürdü , boğazı düğümlenmiş gibi , acı boğazını sarmış gibi yutkundu. Kahve gözleri , gözlerimin en derinlerindeydi sanki. Çaresiz bir sesle " bana inanmıyorsun , duygularıma inanmıyorsun" dedi "amına koyduğum, kalbimi sikiyim, öyle olacağını biliyordum " sesi son söylediklerinde gür çıkmıştı , bir elini direksiyona vurdu. Yumruğunu bir kez daha vurdu ve bana dönüp " niye inanmıyorsun ha , daha önce yalan mı söyledim sana da şimdi inanmıyorsun ?" dedi "kalbime de inanmıyorsun ha kiraz çiçeğim neden ? " sesi buğuluydu , hayır sesi anlatamayacağım kadar hüzünlü çıkmıştı , sesinden boğazımda düğüm olduğu anlaşılıyordu . Kahve gözlerinde hayal kırıklığı vardı . Oysa ona kalbim değil, aklım , zihnim inanmıyordu . Gözlerimden aklımın inanmadığını görsün istiyordum, kalbimin inandığını bilsin istiyordum , " Arel , sen bu güne kadar bizim sınıfa Sena için geliyordun " derin bir nefes alarak " şimdi benim sana inanmamı nasıl beklersin?" sesimin nasıl çıktığını bilmiyordum . Ama bu sorgulayışım kalbime kendi ellerimle bir ok , bir hançer ve sayısız bıçaklar sapladım... Arel bana doğru yaklaşıp ciddi ve bir o kadarda gür bir sesle "Sena için değildi aptal , seni ilk gördüğümde aynı sınıfta olduğunuzu bile bilmiyordum, bir öğlen seni takip etiğimde öğrenmiştim " ne diyordu öyle, aklımı tatmin ettmem, aklımı inandırmam lazımdı " ama sen bizim sınıfa geldiğinde Senaylaydın" dedim " evet , onun yanındaydım . Onunla anlaşma yaptım , o popülerliğini benimle koruyacaktı bende sizin sınıfınıza Sena bahanesiyle istediğim gibi girip çıkacaktım" dediğinde , şaşkınlık içeren gözlerle ona bakmayı sürdürdüm. Ne yani beni görmek için Senayla mı anlaşmıştı ? aklım karma karışık olmuştu, " madem bir yıldır senin için ben varım, neden bana gelip söylemedin ? ya da Kara aracılığıyla da söyleyebilirdin" elini yumruk yapmıştı , sinirle yumruk yaptığı elli direksiyona vurduğunda korna çalmıştı . Sıktığı dişlerinin arasından tıslayarak " Mert sana aşıktı o zamanlar sana defalarca söylemişti zaten sen red ettiğinde bile seni anlatıyordu, siktiğimin kalbim" diyip ardında " bu nasıl bir duyguydu biliyor musun sen ,seni sevipte imkansızlaştırmak ne biliyor musun ? bu gün hala Mertle arkadaş olsaydık , hatta hayır Mert hala aynı okulda olsaydı bu söylediklerimin tek bir harfini bile demezdim anlıyor musun beni ? " Arel , Mert, Kara sıkı dostlardı bunu biliyordum Mert bana açıkça duygularını söylemişti ,onu red etmeme rağmen evime her gün çiçek gönderiyor, okul çıkışlarında arkamdan evime kadar benimle geliyordu , bir şekilde beni eve bırakıyordu, sonra Mert’in ailevi nedenlerinden dolayı Kanada’ya gittiğini duymuştum. Duymak değildi aslında , o bana gideceğini söylemişti, hatta Mert gitmeden bana mektup bırakmıştı , aşk mektubu sanıp okumamıştım hala günlüğümün arasındaydı. Arel’in sözlerinden sonra Mert’in o mektupta neler yazdığını merak etmiştim. Eve gidip hemen o mektubu okumak istiyordum , Arel koluma dokunup "susma öyle " sesi yalvarırcasına çıkmıştı ,elimi kolumun üstündeki eline yerleştirip " Arel ne diyeceğimi , nasıl davranacağımı bilmiyorum " dedim, gerçekten bilmiyordum, ona aşıktım, onu tüm kalbimle seviyordum ama aklım ona evet demem için savaş veriyordu ,kalbim sadece atışlarıyla onu sevdiğimi hatırlatıyordu bana , şimdi onu yanıtsız bırakmalıydım. Eğer ki gerçektende duyguları gerçekse Arya , Kara dan bir şeyler öğrenebilirdi, aksi takdirde yorgun, yaralı ve kanayan ruhumu öldürtemezdim. Arel bir silah tutuyordu ve namlusu bana dönüktü ve şuan benim elimde de bir silah vardı ve yine namlusu bana dönüktü ya onun elinden ya da kendi elimle ölecekti ruhum. Arel’in duyguları gerçekse o namlunun ucunda sonsuza kadar durabilirdim ama değilse ....

 

" düşün lütfen , senden bir cevap beklemiyorum. Cevabın ne olursa olsun umurumda değil, aşk benim aşkım. Bu güne kadar aşkımı yaşadıysam sonrasında da yaşaya bilirim kiraz çiçeğim" sesi sona doğru kısık çıkmıştı, ona cevap vermemi beklemeden arabayı sürüp evime doğru olan yola saptı, önüme baktığımda köpek hala uyuyordu verdikleri ilaçtan olmalıydı ki sesimizden uyanmamıştı . Aklıma ona mama almadığımız geldi. Arel’e dönüp almasını söyleyemezdim de eve gidince sipariş etmeliyim diye düşünüyordum . Bu gün olanları düşündüğümde bana çok fazla geldiğini hissetim , Karanın krizi , köpeğin kaza geçirmesi , sevdiğim adamın bana duygularını söylemesi ve lanet olsun ki benim ona evet diyememiş olmam...

 

hepsi çok ağırdı en ağırıda; aklım ve kalbim arasında kalmış olmam, hep beklediğim an gelmişti ve ben inanmamayı seçmiştim . Ben ona inanmamıştım. Göz ucuyla ona baktığımda telefonuyla bir şeyleri tıklıyordu , araba evimin önünde durduğunda ona bakıp " teşekkür ederim" dedim sesim fısıldar gibi çıkmıştı, Arel konuşmadı ,arabadan indiğimde benle beraber inmişti, çok geçmeden yanıma gelmişti. Bakışları köpekteydi , bana bakmadı köpeğe bakarak " mama ve ilaçları sipariş ettim birazdan gelir" bu halde bile öyle bir iylikmi yapmıştı ? kalbim tekliyordu, bir elim yanağına dokundurdum , iç güdüseldi, yapmamam gerekiyordu . Hareketimle affalanmış gibiydi. Acı kahvelerini gözlerimle buluşturdu. Bakışlarım ayrık olan dudaklarına kaymıştı ,biraz önce bu dudaklar dudaklarımdaydı, alt dudağımı ıslatıp uzunca yutkundum, gözlerine tekrar bakarak "teşekkür ederim Arel " diyip elimi çekecekken elini , elimin üstüne yerleştirip yanağını elime bastırdı, sıcacık teni elimi yakıyor gibiydi . Arel bana göre daha sıcaktı. hayır Arel ateşti ben onun ateşinde yanmaya hazır bir ruhtum, tüm kalbimle ona sarılmak istiyordum ama hayır yapamazdım. Onun duygularından emin olmadan yapamazdım, içimden tanrıya dualar edip adak adıyordum duygularının gerçek olaması için, olsun istiyordum, duyguları gerçek olsun en küçük hücremle onu diliyordum... güvenden önce inançlar gereklidir insanın gönlüne , sadece tanrıya inanmaz insanoğlu , bir beşer ede inanırdı...

                                                   ***

Motor sesiyle irkilmiştim. Arel gözlerini açıp arkama baktı " siparişler geldi" dedi sesi yumuşaktı, elini elimin üstünden ayırıp "hadi kiraz çiçeğim ,eve girin artık siz" diyip kuryeye doğru yürüdü , bende evin kapısına doğru ilerledim , kapıya vardığımda anahtarlarımı çantamdan çıkarıp kapıyı açtım. Arel bize doğru yürüyordu , kapıyı onun için açık bırakıp salona doğru yürüdüm ve kucağımdaki köpeği kanepeye koydum . Arel arkamdan " poşetleri buraya bırakıyorum" dedi kafamı tamam anlamında sallayıp yanına gittim ,Arel iki elimi tutarak " korkarsan beni ara tamam mı?" Kalbinden öpmek istiyordum, biraz önce aşkını haykırdığın kız sana bir cevap bile veremezken , sen onun yalnız kalıp korkmasından endişeleniyorsun. Kafamı aşağı yukarı sallayıp " tamam " diyebilmiştim, bir çok şeyden sadece tamam demiştim. Gözlerimin içine bakmayı sürdürüyordu, ne zamana kadar öyle kaldığımızı bilmiyordum , Arel hareketlenmişti sağ eliyle ensesini ovuşturup " ben gideyim o zaman kiraz çiçeğim" demişti, suratıma samimi bir gülümseme takıp " tamam seni geçireyim " dedim , önden yürümüştü çıkış kapısına vardığımda o dışarıya çıkmıştı bile, kapının önünde duruyordum ona bakıp "iyi geceler" dedim sesim cılız çıkmıştı " tüm iyi geceler senle kiraz çiçeğim " dedi onunla yakınlaştığım andan beri kurduğu bazı cümlelerini devrik kullanıyordu . Öyle bir huyu vardı belkide , arkasını dönüp arabasına doğru yürüyordu ve arabasına varana kadar iki kez arkasını dönmüştü. Sürücü kapısını açıp " gir içeri artık hastalanacaksın " diye seslenmişti bu hali beni gülümsetiyordu ve bir o kadar aşık ettiriyordu beni kendine , bende ona cevap olarak " tamam giriyorum " diyip kapıyı kapattım ,kapıyı kaptığımda hala araba sesi gelmemişti , bir süre daha bekledim ama hala araba sesinin gelmediğin farkına vardım. Mutfağa gidip pencereye baktığımda buradaydı gitmemişti, neden gitmemişti ki? koşar adımlarla mutfaktan çıkıp , dış kapıya doğru yürüdüm, gözüm kanepedeki köpeğe takıldı Neyseki hala uyuyordu . Dış kaşıya varıp kapıyı açtım derin bir nefes aldım ve arabaya doğru yürüdüm , arabanın yolcu camını tıklattığımda penceresini açtı " Arel sen niye gitmedin ?" bana şaşkın bir ifadeyle bakıyordu, affalanmış görünüyordu , yayılmış duruşunu düzelterek " kalmayı uygun buldum " dedi " ne yani sen uygun bulduğun için mi gitmedin?" dedim " evet " dedi ,bu adam beni delirtecek, bıkın bir nefes verip " Arel evine git , sabaha kadar burada öylece kalamasın " omuz silkerek " yerim baya rahat, biliyorsun kızımın koltukları nasıl" ne? arabasına kızım mı diyordu? " evet araban çok iyi ama öyle olmaz Arel" üst dudağı sağa doğru kıvrılmıştı " kiraz çiçeğim okuldaki kızlardan farklı olarak bir tek sen bana Arel diyorsun" sen dedirtiyorsun bana , başkasının sana Arel demesine izin vermiyorsun ki ,içimden dedim tabiki . Derin nefes alıp. " istemiyorsan Bora diye bilirim , benim için fark etmez yani" hayır fark eder , ben Arel demeyi seviyorum , Arel isimin anlamını seviyordum ,onu Arel gibi görmek istiyordum temiz ve dürüst kimse olarak görmek istiyordum , öyle bilmeliydim, ona herkes gibi Bora demek istemiyordum , herkes olmak istemiyordum...

 

dişleri gözükecek kadar gülümsedi , soruma cevap vermemişti sadece gülümsedi. ardından sigara paketinden bir dal alıp iki dudağının arasına koyup yaktı , sigarasını baş parmağı ve üç parmağıyla arasına alıp serçe parmağını kaldırmıştı sigarasından derin bir nefes alıp açık olan penceresine dönüp vermişti . sigara tutuşunun farklı olduğunu farkına varmıştım , tabi çoktan . Kara gibi içmiyordu kara sigarasını işaret ve ortaparmağının arasına alıp öyle içiyordu, onu izlediğimi fark etmiş olacak ki " ne o ,sendemi içeceksin " sesi netti ona göz devirerek " hayır tabiki" tek omuzunu silkip bana bakmayı sürdürüyordu, bakışlarımı tekrar gözlerine sabitleyip " Ee sen artık git o zaman " kahkaha atıp " kovuluyorum “dediğinde refleksmen " hayır " deyiverdim " o zaman kalıyorum " dedi keyifle " hayır kalmıyorsun , gidiyorsun " bıkın bir nefes verip " tamam gidiyorum ama sabah oğlumu görmek için geri gelecem haberin olsun" sabah geleceğini söylüyordu, benim için değil oğlum için gelecekti. kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu derin derin nefes alıp kendimi sakinleştirip " hayır Arel sabah okul var , okula gidersin sen" dediğimde omuzlarını dikleştirip "seninde okulun var sende geliyorsun hatırlatayım " dediğinde " ben yarın okula gitmeyeceğim" dedim " neden gelmiyorsun? “ dedi düşünceli bir sesle " köpek hasta onunla ilgilenmem lazım , onu öylece bırakamam "dedim, köpeği evde tek bırakıp bir yere gidemezdim "tamam yarın bende gelirim oğlumu görmeye " dediğinde bir çözüm bulurmuş gibi baktım" tamam , sen okul çıkışı uğrarsın oğluna" dedim evet oğlunu demiştim ,kıskanmış mıydım , üst dudağını sağa doğru kıvırıp, baş parmağının tersiyle alt dudağını okşuyordu, elini ağızından aşağıya indirerek

" anlaştık o zaman kiraz çiçeğim" dedi " anlaştık" dediğimden sonra arabayı çalıştırıp " hadi içeri gir artık hava soğuk, üşüteceksin , geçen yılda bu aylarda sayla sümük geziyordun zaten " biliyordu, geçen yıl bu aylarda yağmur altında durduğum için hastalanmıştım bir ay zar zor kendime gelmiştim , ona şaşkın gözlerle bakmıştım ,uyarır bir sesle " hadisene kızım ne dikiliyorsun" sesi o kadar netti ki onu ikiletmeden eve girip kapıyı kapattım, kapıyı kapatmamla arabasının asfaltı ağlatma sesinin gelmesi bir olmuştu, arabası asfaltı ağlatır gibi çalıştırmıştı . Gerçi hep öyle kullanırdı ya ....

Kendinden başka kimsenin yok muydu ki kalbi

Öyle zannederdi hiç sevilmediğinden beri

Bakmazdı avuçlarından ölüm korkusundan

Kısacık çizilmişti çünkü bütün çizgileri

Artık bitti ,aşık oldum celladım

Artık bitti , aşık oldum celladıma

(Redd)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%