46. Bölüm

Aynı şeyi severken 13. Kısım

Öykü yıldırım
oykuden

Emre, o gece geri uyumayı başarabilmişti. Hem de bu beklediğinden hızlı olmuştu. Sabah erkenden kalktı, salonda yattığı yeri topladı ve holdeki dolaba koydu. İçeride uyumakta olan kadının bugün işe gitmeyeceğini bildiği için çay demledi. Ancak dolabı açınca fark etti ki; kahvaltılık namına evde hiçbir şey yoktu. Öyle ya normalde kahvaltıyı iş yerinde yapardı. Kıyafetleri yatak odasındaydı. Melis’in uyuduğu odaya girmek şu an hoş olmazdı. Bu nedenle sipariş vermeye karar verdi. Tezgahın yanında ayakta durup kahvesini içerken, telefonu çıkardı. Sabah kahvaltısı için uygun bir şey arıyordu ki; dış kapının açılma sesini duydu.

Birden elinde poşetle içeri dalan Gökhan ve arkasından gelen Defne’yi gördü. Gökhan her zamanki rahatlığıyla sırıtıyordu ama abisi oldukça gergin bir şekilde söylenmeye başlamıştı.

 

- Lan ben sana o anahtarı neden verdim?

- Eve girebileyim diye, derken aslında abisini kızdırdığını biliyordu. Buna gerilmek şöyle dursun, bu durum hoşuna bile gidiyordu. Emre emrivakilerden hiç hoşlanmazdı. Ancak bu defa daha da büyük bir problem vardı: içeride uyuyan kadın. Gökhan bunu henüz bilmiyordu. Öğrendiğinde ise daha da çok eğlenceği kesindi.

- Öyle paldır küldür içeri dal diye mi verdim?

- Yok zaten önce kapıdan izin istedim.

- Ya bir de dalga geçiyorsun. Önemli bir şey olursa diye verdim, öyle canın isteyince gir çık diye değil.

- Önemli bir şey var zaten.

- Ne o önemli bir şey, bu soruyu sorarken merak ettiyse de aslında kardeşinin saçma sapan bir şey söyleyeceğinden neredeyse emindi. Kollarını göğsüne kavuşturmuş dik dik kardeşine bakıyordu. Gökhan ise rahatlığından hiç bir taviz vermiyordu.

- Davetiye listesi hazırlamamız lazım, dedi kapıda onların tartışmalarını hiç istifini bozmadan izleyen Defne’yi göstererek.

- Oğlum, bana ne lan sizin davetiyenizden…

 

Onlar tartışırken Defne gayet doğal ve normal bir durummuş gibi hiç tepki vermeden salon kapısının önünde bekliyordu. Nasılsa az sonra bitecek sıradan bir atışmaya girmek gibi bir gaflette bulunmayacaktı. Biliyordu ki gün sonunda, yüzsüzlüğü elinden bırakmayacak olan sevgilisi her şekilde kazanacak ve istemeyerek de olsa abisine durumu kabul ettirecekti. Bir süre sonra Emre de sakinleşecek konu değişicekti. Hep böyle olurdu. O nedenle artık bu atışmaları bıyık altından gülerek seyrediyordu. Kafasını koridor tarafına çevirdi ve yatak odasından çıkan kadını gördü. Kadın ona hiç tanıdık gelmiyordu ve yeni uyandığı belliydi. Şaşkın gözlerle salondaki tartışmayı dinliyor ve öylede duruyordu. İşte o an Defne olayın bu defa biraz daha farklı olduğunu anladı. Yüzündeki sırıtış büyüse de kendini tutmaya çalışarak sevgilisine seslendi. Uyarır bir tonla;

 

- Gökhan, derken dişlerini sıkıyordu.

 

Ama Gökhan hiç o tarafa bakmadı bile. Emre ise koridoru o an göremese de Defne’nin tepkisininin nedenini anladı. Kafasını yukarı kaldırdı ve gözlerini yumdu. O halde derin bir nefes aldı. Gökhan ise kediyi yeni fark etmiş eğilip onu seviyordu.

 

- Aaa Zorro gelmiş, naber oğlum, daha sonra abisiyle biraz daha uğraşmak için gülerek devam etti;

- Nasıl ikna ettin o inatçı kadını? Vahşi cazibeni kullanarak mı?

 

 

Bu sözle birlikte koridorda duran Melis’in yüzü allak bullak oldu. Hiç hareket etmeyen yüzünde, gözleri hayal kırıklığını bağırıyordu. Kapı eşiğinde duran Defne ise kadının donakalışından durumu anladı. Gökhan’ın yaptığı bu anlamsız şaka çok yanlış yere gidiyordu. Gözlerini kısıp dudaklarını ısırmaya başladı. Emre ise Gökhan’a ölümcül bakışlar fırlatıyordu. İşte o an Gökhan durumda bir gariplik olduğunu sezdi. Abisi ona bakarak sadece dudaklarını oynatarak küfretti. Ancak o sessiz küfür abisinin sesiyle kulağında çınlıyacak kadar netti. O an kafasını koridor tarafına dönmeyi akıl etti. Koridorun öbür tarafında duran kadını nihayet fark etti. Bu kadını bir yerden tanıyor gibiydi. Zihni hızlandı ve evet, nereden tanıdığını saniye dolmadan hatırlayıverdi. İsteme gününde, abisine seslenirken kafede görmüştü. Yani az önce bahsettiği inatçı kadın.

 

Evde oluşan ölüm sessizliğini birinin kırması gerekiyordu. Çünkü sessizlik arttıkça Gökhan kendisine yönelecek okların şiddetinin daha büyük olacağının farkındaydı. En sonunda suratında zorlama bir gülümseme ile elindeki poşeti kaldırıp yabancı kadına göstererek;

 

- Poğaça aldık, yer misin?

Bölüm : 27.12.2024 11:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Öykü yıldırım / BEN, KEDİM, SEVGİLİM / Aynı şeyi severken 13. Kısım
Öykü yıldırım
BEN, KEDİM, SEVGİLİM

7.11k Okunma

907 Oy

0 Takip
47
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...