- Yani senin sınırların da var? Öyle mi?
Bu sözün üzerine Gökhan her ne kadar mahcup hissetse de yüzsüzlüğünden taviz vermeden, sırıtmaya devam etti. Ancak hiç bir şey söylemedi. Melis kapıyı açtığı an yere eğildi ve koridordaki halıyı toplamaya başladı. Ancak içeri daldığı anda ıslak zemine değen ayakkabılar yerleri çamur ediyordu. Melis bu görüntüden sonra her yaptıkları işin arkasında yeni bir iş gerektireceğini düşündü ve panikledi. Bunu düşünmek bile yorucuydu.
Hiç duraksamadan evi düzenlemeye koyuldular. Yatak odası haricinde her yerde ıslaklık vardı. Yatak odasına da dün kendi ayakkabılarla girdiği için oranın halısını da kaldırmak zorunda kaldı. Islanan tekli koltuğun tahta ayakları şişmeye başlamış, ıslaklık süngere işlemişti. Onu atmak zorunda kaldılar.
Melis iş yaptığı süre boyunca, sabahı sık sık düşünüyordu, istemsizce. Bu zamanlar bazen gözleri doluyor bazen de öfkeleniyordu. Öfkelendiğinde daha hızlı ve daha sert bir şekilde yaptığı işe dönüyordu. Farketmeden daha çok gürültü çıkartıyordu. Gökhan da ara ara telefonuna bakıyor, hiçbir hareketlilik görmeyince gerginleşiyor ancak hemen toparlanıyordu.
Oyalanmadan çalışıyorlar ancak iş giderek gözlerinde büyüyordu. Her seferinde daha önce düşünmedikleri bir ayrıntı karşılarına çıkıyor ve bitişi geciktiriyordu. Arada havadan sudan sohbet ediyorlar ama çok da ayrıntıya girmiyorlardı. Aslında bu uğraş ikisi için de sabahın gerginliğinden uzaklaşmak için iyi olmuştu.
- Sen ne iş yapıyorsun, diye sordu Melis.
- Seslendirme, dedi gökhan.
Melis, adama baktı. Nedense şaşırmıştı. Bu bakışın üzerine Gökhan peltek ve komik bir ses çıkardı ve kadını güldürmeyi başardı. O cüsseden çıkan bu tuhaf ses gerçekten ilginç ve eğlenceliydi. Ardından oldukça tok ve etkileyici bir sesle;
- Çok etkileyici de konuşabiliyorum, dedi.
Bu kısa diyalog ikilinin arasındaki gerginliği biraz olsun yumuşatmıştı. Melis arkasını dönüp işlere geri koyulduğunda, Gökhan cebindeki telefonu çıkarıp yeniden baktı. Arama yoktu. Suratı asılmıştı. Sabırsız doğası gereği beklemek onu daha gergin biri yapıyordu. Ancak abisini ya da Defne’yi arayamayacak kadar da inatçıydı. Başka bir yol bulmalıydı. Hem oyalanacak kadar ilgi çekici, hem de sabah yaşanan tartışmayı kapatmadığına dair bir ipucu içeriyor olmalıydı. Bu düşünce biçimin somutlaştırmıyordu elbette. Gökhan bu şekilde uzun uzun düşünebilseydi planlı biri olduğunu söylenebilirdi. Oysa bu onun yalnızca beyninin çalışma biçimiydi. Neyi neden yaptığını tam olarak kendisi de bilmiyordu tam olarak.
Zaman geçtikçe telefona bakma sıklığı artıyor ancak sonuç değişmiyordu. Sonra birden durdu. Elinde telefonla oynarken derin bir nefes alıp verdi. Ardından iş yapan kadına gözlerini dikti. Bir şeyler ölçmeye çalışır gibi gözlerini kısarak kadını süzdü. Aklından geçen düşüncelerle yüzünde haince bir sırıtış belirdi. Telefona döndü ve aile grubunu açtı.
Gökhan: Abimin sevgilisi var.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
15.4k Okunma |
1.53k Oy |
0 Takip |
65 Bölümlü Kitap |