Kapının zili çaldığında, Melis tam da uyumak üzereydi. Yataktan irkilerek kalktı. Kedi de onunla birlikte yataktan fırladı. Saate baktı 00.32. Birden yanlış duymuş olabileceğini düşünse de, kapı zili tekrar çaldı.
Olamazdı değil mi? Yani Emre dediğini yapmış olamazdı. Biraz panik, biraz heyecan, biraz da şaşkınlık içinde hızlıca hırkasını giydi. Ve koşarak kapıya yöneldi. Kapı dürbününden gelen kişiye baktı. “ Yok artık” dedi içinden. Gerçekten gelmişti. Bir yanı heyecanlanmış da olsa aslında durumun hiç hoş olmadığını düşünüp gerildi. Zinciri takılı kapıyı açı ve öfkeyle;
- Saatin kaç olduğunun farkında mısın sen?
Emre kapı açıldıktan sonra omzunu duvara yasalayarak telefonunu çıkarıp baktı sonra da cebine geri koyarken
- 00.34
- Bu saatte neden geldin?
- Adresi yeni buldum. Önce versen önce gelirdim.
- Dalga mı geçiyorsun, diye hiddetlendi Melis. Sonra da “hem nereden buldun”
- Gizleniyor muydun? Devir malum kimseye ulaşmak o kadar zor değil.
O sırada adamın halindeki rahatlığa şaşırıyordu Melis. Eğleniyor gibi bir hali vardı. Biraz fazla rahat gibiydi.
- Sen içtin mi?
- Adresini bulmaya çalışmak biraz stresli bir süreçti. Artık oğlumu görebilir miyim?
- Bu yaptığın hiç hoş değil.
- Oğlumu görmek istemem mi?
- Hayır buraya gelmen!
- Ha yani mesela ben buraya Zorro için değil de ilanı aşk etmek için gelsem o da mı hoş olmazdı?
Bunu söylerken özellikle kadının gözlerinin içine bakmıştı. Sanki çok sıradan bir konudan bahseder gibiydi. Kadın şaşkınlığını ustalıkla gizleyerek yanıtladı
- Hayır, olmazdı. Hatta hiç hoş olmazdı. Senin takıntılı bir manyak olduğunu düşünürdüm.
Adam bunun üzerine düşünür gibi yaptı;
-Haklısın. Ben de böyle bir şey yapmazdım zaten. Ama mesela atıyorum, biz sevgili olsak, hani örnek veriyorum yani. Kavga etmiş olsak ve ben özür dilemeye gelsem yine de mi hoş olmazdı?
Kadın adamın yüzünde baktığında yumuşadığını hissediyordu ama yine de bu durumun yanlış olduğunu düşünüyordu. Ve buna maruz kalmak sinirlerini bozuyordu.
- O zaman benimle ayık olarak söyleyemediğin şeyleri neden sarhoşken söylemek istediğini sorardım.
-Sarhoş değilim ben, en fazla çakırkeyfim.
-Bana ne, git başka yerde keyiflen, derken kedi kapının arasından kaçıp Emre’nin kucağına atladı.Emre ise ona sarılıp onu sevmeye başladı. Bir yandan da alay eder gibi kadının yüzüne bakıyordu.
Melis bu emri vakiden hiç hoşlanmasa da kapının zincirini açtı.
Adam salona girdiğinde, hiç konuşmadılar. Emre kucağımda kedi ile kanepeye oturdu. Gerçekten kediye odaklanmış görünüyordu. Melis başlarında dikilmiş, ayakta bekliyor, sabırsız tavırlar sergiliyordu. Emre ise haddinden fazla rahattı. Kedi ile birlikte kanepeye uzanıp gözlerini kapattı. Kadının
- Burada uyuyamazsın, dediğini hiç duymamış gibiydi.
Melis Emre’nin o haline karşı hafif bir şefkat hissetse de öfkesi hala daha ağır basıyordu. Hızlıca salonun bitişiğinde olan yatak odasına gidip kapıyı kapattı. Sonra kilidi çevirdi. Aslında içerideki adama karşı bir korku yoktu içinde ama yine de bilemezdi. Onu tanımıyordu, evine bir şekilde ona sormadan girmişti ve sarhoştu. Koşullara baktığında hiç de güvenilir görünmüyordu durumu.
Emre uzandığı kanepede kapının kilit sesini duyduğunda birden gözlerini açtı. Suratındaki huzur ve gülümseme gitti. Onun yerine kaşları çatılmış ciddi bir ifade geldi. Yattığı kanepeden doğrulup doğrulup kediyi sevdikten sonra ağa kalktı. Salonun kapısında durarak içeri seslendi.
- Melis. Seni tedirgin etmek istemezdim. Sanırım inadın dozunu biraz fazla kaçırdım.
Bu sözleri dikkatle dinleyen Melis dış kapının kapanma sesinden başka bir şey duymadı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
6.94k Okunma |
906 Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |