Emre, gözlerini açtığında güneş doğmaya başlamıştı. Çok uzun süren bir yolculuktan evine varmış gibi yorgun ve huzurlu hissediyordu. En son hangi sabah sıcak yatağından kalkmak bu kadar zor gelmişti acaba? Tüm bedeni gevşemiş, zihni ise duruydu. Sağ yanında uyuyan kadına çevirdi başını. Açıkta duran çıplak omzunu örttü yavaşça. Kıpırdamamaya özen göstererek olduğu yerde durmaya devam etti. Onun uyandığını fark eden kedi, üstünde dolaşarak yanına geldi ve yorganın altına girerek kendini sevdirmeye başladı.
Alarmın çalması çok uzun sürmedi. Alarm o kadar gürültülüydü ki; Melis’in sakince doğruluşu gürültüyle büyük bir tezatlık oluşturuyordu. Mahmur gözlerini, onu seyreden adama çevirdi. Ve adamın şen ve sesiz “Günaydın”ına karşılık yalnızca tebessüm etmekle yetindi.
******************************
Sabah arabada günlük işlerden konuştular. Ancak Melis birden sahte bir kızgınlıkla konuşmaya başladı;
- Dün sana sorduğum soruya cevap vermediğinin farkındayım.
- Hangi soru, dedi Emre. Hatırlamaya çalıştığı her halinden belliydi.
- Kabusların nedeni…
- Ha o mu, derken tüm yüzüne yayılan bir sırıtış belirdi. Ona dönmüş kadının baskıcı bakışlarına aldırmadan;
- Aslında tam olarak bilmiyorum, diye kahkaha attı.
- Yani beni kandırdın, diye sordu Melis. Adamın haline gülmemek için kendini zorluyor ve sesinin ciddi çıkması için elinden geleni yapıyordu.
- Tam kandırmak diyemeyiz, diye açıklama yapmaya çalışan Emre’nin imdadına çalan telefonu yetişti. Arayan Sude’ydi. Arabaya bağladığı telefonu açtı ve enerjik bir sesle
- Rüyanda beni mi gördün?
- Abi, diye cevaplayan kızın sesi kötü geliyordu. Melis bile bu sese panik oldu. Emre kaşlarını çatmıştı.
- Noldu Sude?
- Gökhan Abim…
- Noldu Gökhan’a?
- Polisler aradı.
- Eeee?
- Dün gece ormanlık bir yerde biri öldürülmüş galiba. Abim de ordaymış. O yaptı diyorlar.
Bu bilgilendirme ile Emre sırıtmaya başladı ancak konuşması ciddiydi.
- Siz ne yapıyorsunuz şimdi.
- Karakola gidiyoruz.
- Tamam ben de geliyorum hemen. Cinayeti bütün ayrıntılarıyla gördüm. Tanık ifadesi önemli olacak anlaşılan. Gökhan’ınki tamamen nefsi müdafaaydı.
- Abi nasıl ya, diye şaşkın bir çınlama duyuldu. Melis gözlerini belertmiş adamın rahatlığına bakarken;
- Bak bücürük, o yanındaki davara söyle ondan daha yaratıcı bir performans bekliyorum. Ayrıca bu suç ortaklığının bir bedeli olacak küçük hanım.
Telefon birden kapandı. Emre gülmeye devam ederken, yanındaki kadının şaşkın bakışlarını fark etti.
- Siz tam olarak ne yapıyorsunuz, diye sordu Melis. Şok ifadesi yüzünden silinmemişti.
- Bilmiyorum ki… Alışkanlık galiba, diye gülerek yanıtladı soruyu. Kısa bir sessizlikten sonra devam etti;
- Senin kardeşin yok mu?
- İkiz kız kardeşlerim var, dedi tepkisizce.
- Ondan bu kadar naif kalmışsın. Gökhan gibi bir erkek kardeşin olsaydı görürdüm ben seni.
- Aslında, diye duraksadı kadın. Adam dikkat kesilmiş cümlesini bitirmesini bekledi.
- O kadar yakın da değiliz, sonra birden kendisini yanlış ifade ettiğini düşünüp panikle toparlamaya çalıştı.
-Yani beraber büyümedik o yüzden. Yoksa bir sorun olduğundan değil. Ben teyzemle büyüdüm.
- Neden, diye sorarken kafenin yanına park ediyordu arabayı. Yüzünde anlamaya çalışır bir ifade vardı.
- Çünkü teyzemi çok seviyordum. Annemle babam istemedi ama ben ısrar ettim.
Bu sözleri gayet sıradan bir ses tonuyla söylüyordu. Çünkü zaten onun normali buydu. Söylediği şeylerin adamda uyandırdığı düşüncelerden habersizdi. “Sevdiği için ısrar etmek” diye düşünüyordu Emre. “Demek ki sevgiden kaçınmamız gerektiğini büyürken öğreniyoruz.”
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
15.4k Okunma |
1.53k Oy |
0 Takip |
65 Bölümlü Kitap |