Hayatıma hoş geldin 6. Kısım

Aradan bir hafta geçmişti. Kakao her öğleden sonra kafeye geliyor, kendini sevdiriyor, uyuyor uyanıyor ve gidiyordu. Sadece bir haftada kafenin maskotu olarak kendini kabul ettirmişti. Sevilmeye hiç ama hiç hayır demiyordu.

Melis mutfakta yeni bir tarif deniyordu. Samet yanına geldi;

-Abla kargo geldi.

Elindekileri bırakıp kafenin mutfaktan kafeye geçti. Kapının girişinde iki kargo görevlisi duruyordu. Yanlarında biri büyük biri küçük iki koli duruyordu.

-Melis İpek siz misiniz?

-Evet benim.

-Şuraya bir imza alabilir miyiz?

Melis imzayı açtıktan sonra kolilere yöneldi. Gönderici kısmında “Emre Pekin” yazıyordu. Düşündü ama bu isim ona tanıdık gelmiyordu. Görece küçük olan koliyi açtı. İçinden ufak bir kutu daha çıktı. Geri kalanı ise kedi, köpek maması doluydu. Hatta kuş yemi bile vardı. Küçük kutunun içinde ise parazit ilaçları, merhemler ve enjektörler vardı.

Onları görünce kolileri gönderenin o hayran olduğu genç çift olduğunu anladı. Öyle ya hiç isimlerini sormamıştı. Demek oğlanın adı Emreydi.

Büyük koliden ise dolap çıkmıştı. Melis buna çok şaşırdı. Çıkan dolap hacim olarak geniş olsa da hiç hantal görünmüyordu. Renkleri kafenin duvarlarıyla aynı renkti. Özel yaptırıldığı belliydi. Dolabın iki kapağı vardı ve ikisi de sürgülüydü. Alt kısım mamalar için raflı ve genişti, üst kısım da belli ki ilaçlar için düşünülmüştü. Üstünde metal harflerle “mama kumbarası” yazıyordu.

Dolabı hemen kapının tam karşısında, zeytin ağacı saksının olduğu duvara dayadı. Dolap tam olarak duvarın ölçülerindeydi ve kafeye bakınca sanki hep oradaymış gibiydi.

Melis vakit kaybetmeden kolilerin üzerinde yazan numarayı ekledi. Dolabın fotoğrafıyla birlikte bir teşekkür mesajı yazdı.

"Çok incesiniz. Her şey her ayrıntısıyla düşünülmüş. Ben de kuşlar için bir kap alacağım ve bundan sonra onları da ihmal etmeyeceğim. Teşekkürler."

Mesajı gönderdikten sonra mutlulukla dolaba baktı. Cevap gecikmemişti.

"Rica ederim."

Melis mesajı gördükten sonra biraz kötü oldu. Fazla soğuk ve mesafeli gelmişti. Canı sıkılmış şekilde telefona bakarken birden profil fotoğrafı dikkatini çekmişti.

İşte o an şok geçirdi.

“Ama bu. Bu şey değil. Bu, nasıl yani. Bu. Espresso shot!”