Ertesi sabah Melis kafesini açıp güne hazır hale getirdi. Saat dokuzu bulmak üzereydi ama hafta içi her gün gelen asistan kız haricinde kimse gelmemişti. O da bugün sekiz değil yedi kahve almıştı. Refik Amca gelmemişti. Bu pek olmazdı. Berat ile Beril de ortada yoktu. Gün her zamankinden farklı ilerliyordu. Kapı açılıp Emre içeri girdiğinde Melis sıkılmaya başlamıştı bile.
Emre’nin içeri girdiğini gördüğünde yaslandığı tezgahtan doğruldu. İstemsiz bir gülümseme yüzünü kapladı. Heyecanını bastırmaya çalışarak:
- Günaydın, dedi.
- Günaydın, diyen adam etrafa göz gezdirdi ve devam etti. “Refik Amca yok mu?”
- Yok. Sanırım uyanamadı. Espresso shot?
- Evet, lütfen.
Bir süre sessizlik oldu. Öncesinden bu anın provasını yapmış olan Emre için işler tam olarak yolunda gitmiyordu. Düşündüklerini unutmuştu. Bu onun için oldukça yeni ve şaşırtıcı bir durumdu. Sonra kendini toplayarak lafa başlaması gerektiğine karar verdi.
-Çikolata için dün konuşmuştuk, yarın hazır olur değil mi?
Ne kadar acemice bir soruydu bu? Gerçekten hiç kendisi gibi davranmıyordu şu an.
Evet, diye cevap verdi kadın yüzünde yumuşak bir gülümsemeyle. Adamın kahvesini tezgaha koydu. Bardağı adama doğru uzatırken parmağını çikolataların bulunduğu dolaba doğru uzatıp
- Denemek ister misiniz, dedi.
Emre bu soruyu duyduğunda kadına dalgın dalgın bakmakla meşguldü. Bir kaç saniye sonra silkindi;
- Aa evet, çok iyi olur.
Bunu söylerken bile midesinin bulanmaya başladığını hissetti. Tatlı ile arası yoktu. Sabah sabah çikolata yeme fikrinden hiç hoşlanmadı. Yine de bu düşüncesini hiç çaktırmadan devam etti. Melis dolaptan çikolata tepsisini alıp adama ikram ettiğinde Emre elini tepsiye uzattı. Ancak hiç dokunmadan geri çekti. Yüzünde yapmacık bir üzüntü ifadesi ile;
- Ellerim kirli, dedi.
Bu söz ile birlikte Melis, hafif bir telaş hali ile düşünmeye başladı. Çatal mı vermeliyidi? İyi de çatalla yenmezdi. Birden bire kendini anlamsız bir paniğin içinde buldu. O sırada halini izlemekten keyif alan adam çok uzatmadı
- Sen uzatır mısın?
Melis bu soruyla iyice afallamıştı. Ancak kafası durumu sorgulayacak kadar çalışmıyordu şu an. Ona denileni yaptı. Bir çikolatayı iki parmağının arasına alıp adama doğru çekingen bir şekilde uzattı. Aslında tam uzatamadı, o halin şaşkınlığıyla daha çok eli havada gibiydi. Buradan Emre’nin çikolataya uzanması için tezgahtaki her şeyi devirmesi gerekiyordu. Gerçi bir an aklından geçmedi değil ama yine de hafif bir tebessümle;
- Bu şekilde biraz zor olacak gibi, diyerek tezgahın arka tarafına teklifsizce geçti.
Kadın bu hareketi hiç tuhaf karşılamadı. Açıkçası durumun garipliğini düşünemeyecek kadar heyecanlıydı. Yalnızca, tezgahın arkasına geçen adama doğru ağır bi şekilde döndü. Gerginliği, şaşkınlığı, heyecanı yüzünden okunuyordu. Nefes alıp vermeyi bile unutmuştu. Bu halinin karşısındaki adamı ne kadar eğlendirdiğinden haberi yoktu.
Emre, çikolatayı almak için Melis’e doğru yaklaştı. Nedense çikolataya ulaşabileceği hizadan biraz daha yakına gelmişti. Kadın çikolatyı ağzına değdirdiğinde, elini geri çekti.
Çikolata kesinlikle güzeldi, karşısındaki kadın da güzeldi. Yaşadığı şu an ise çok güzeldi. Kadın çok tatlıydı ve maalesef ki çikolata da çok tatlıydı. Hele de sabah için çok fazla tatlıydı. Suratı buruştu. Bunu yapmamalıydı. Kendini kontrol edemeyecek kadar midesi bulanmıştı. Öyle ki, o ana kadar heyecandan hiçbir şey duymayan Melis bile durumu fark etti.
- İyi misiniz, diyen telaşlı kadının sesine karşılık, burnunu buruşturmuş bir şekilde
- Lavabo ne taraftaydı, diyebildi.
Melis’in parmağıyla işaret ettiği kapıya doğru nazik ama normalden çok daha hızlı bir şekilde hamle yaptı. İçeri girdikten on saniye kadar bir süre sonra öğürme sesi tüm kafeden duyuluyordu.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
6.9k Okunma |
906 Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |