Emre kafeye doğru yürürken mesaj geldi.
“Ankara’daki şubenin müdürü istifa etmiş. Yeni birisi gelene kadar orada olacağım. En az bir ay yokum. Öncesinde görüşmek isterdim ama bu gece yola çıkıyorum. Geldiğimde mutlaka görüşelim.”
Mesaja onay işareti bıraktı. İçi biraz rahat etmişti.
Pelin dikkat çekici bir kadındı. Yürüyüşü, giyimi, parfümü ve nezaketi bir bütünlük oluşturuyordu. Uzaktan büyüleyiciydi. Ta ki ağzını açana kadar. Bir hastane zincirinin halkla ilişkiler departmanında müdür yardımcısıydı. Müdür olmak istiyordu, hatta ona göre müdür olmak hakkıydı. Çünkü o şu anki müdüründen daha çok yönetmek istiyordu. Zerafetin altından çıkan bu hırs çok tezat görünüyordu. Emre onunla konuşurken fark etti ki nezaketi kibrinden kaynaklanıyordu. Mesela kafedeki kadına nazik davranıyordu, çünkü o kadın onun rakibi bile olamazdı. Dolayısıyla ezmeye gerek yoktu onun için.
Emre kadınlar arası rekabet ve güç ilişkisini de anlamlandıramıyordu gerçi. Zaten her gördüğümüz insan neden bizim rakibimiz olsundu ki?
- Emreee
“Yakalandım” dedi Emre içinden. Arkasını dönerek;
-Naber Pelin?
-İyi, kafeye değil mi?
-Evet.
Kafenin önüne gelince elinde 7-8 kahveyle genç bir kadın içeriden kapıyı açmaya çalışıyordu. Emre hemen kapıyı açıp ona yol verdi. Pelin’e de yol verdikten sonra içeri girip kapıyı kapattı.
İçeride her zaman gördüğü o çift duruyordu. Anlaşılan kız yine karar verememişti. O sırada tezgahın arkasından bir çift gözün Pelin’i süzdüğünü fark etti. Bakışları bir garipti. Öfke ya da kıskançlık gibi değildi. Kırgınlık ve kabulleniş gibiydi daha çok. Daha doğrusu şey der gibiydi;
“ Ben senin rakibin bile olamam”
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
6.96k Okunma |
906 Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |