Melis’in sabah kırdığı pot tüm gününü zehir etmişti. İçinden mutfağa girip tatlı hazırlamak bile gelmiyordu. Kasada Samet duruyordu. Arka tarafta liseli iki kız oturup ders çalışıyordu. Melis ise Refik Amcanın masasının tam karşısında, duvar kenarında bir masada sandalyeye yan oturmuştu. Eli yanağında, dirseğini masaya yaslamış şekilde Refik Amca ile karşı yoldaki hırdavatçının dedikodusunu yapıyordu.
Refik Amca hırdavatçıya çok bilenmişti. Her gelene ayrı fiyat çekiyordu. Hele kadın geldi mi neredeyse üste para verecek, diyordu.
O sırada kızlardan biri döndü.
-Melis Abla
-hııı
-Ya bizim yanımızda para yok, birer kahve daha alsak da yarın getirsek olur mu?
-Yok olmaz, dedi ciddi bir sesle. Sonra gülümseyerek devam etti
-Benden olsun bu defa, dedi. Sonra Samet’e hadi kahveleri hazırla, anlamında hafif bir baş hareketi yaptı. Kız gülüp teşekkür ederek, tezgaha doğru yaklaştı. Samet;
-Tatlılar da benden olsun mu Melis Abla?
Melis güldü. Eğer Samet’in yaşı biraz daha büyük olsa onu kovabilirdi bile. Oysa onun da yaşı küçüktü. Arada böyle ufak flörtleşmeler dışında kafeye gelen hiç kimseye sarkıntılık ettiğini görmemişti. Gülerek cevap verdi
-Refik Amcanın başı kel mi, Samet? Ona da bir tatlı ikram et bari.
Hem kızlar hem de Samet Refik Amcanın kel kafasına bakarak kıkırdadılar. Refik Amca ise ufaktan bir sinirlense de hiç oralı olmamış gibi devam etti.
-Tatlı matlı istemem ben. Şekerim var benim. Komplo mu kurdunuz bana. Şu börekten ver sen bana Samet.
Hırsını alamayan Refik Amca;
-Çay da isterim. Onlara içecek de verdin. Benim başım kel mi?
Kızların kahkahaları arasında Melis
- Aaaa olmaz öyle şey. Onlar kahve içiyor ama biz de birer sade Türk Kahvesi alalım Samet.
-Hemen yapıyorum abla.
Kahveler yeni gelmişti ki, Kakao birden içeri girdi. Yüzü gözü kan içindeydi. Vücudunda yaralar vardı. Melis hemen belindeki önlüğü çözüp tezgaha fırlattı. Hızlıca paltosunu giyip Çantasını kaptı. Kediyi kucağına aldığı gibi dışarı fırladı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
6.9k Okunma |
906 Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |