@oykuden
|
Sonbaharın son günleriydi. Hava iyiden iyiye soğumuştu artık. Melis dükkanın kapısını açıp içeri girdiğinde hava daha yeni aydınlanıyordu. Dükkana girer girmez tezgahın üstünde saksıda duran fesleğene el attı. Yapraklarına elini sürtüp burnuna götürdü. Kokuyu derin derin içine çekip “oh” dedi. Ve az önce okşadığı fesleğene doğru gülümseyerek eğildi. -Günaydın. Montunu ve çantasını tezgahın Yanındaki askılığa asarak kolları sıvadı. Çay kazanına su koydu, makineleri ayarladı ve mutfağı hazır hale getirdi. Kafe havalansın diye kapıyı araladıktan sonra çiçeklerine yöneldi. Duvar dibinde duran zeytin ağacının dallarını okşadı, renkli saksılarda dizili sukulentlere selam verdi, hepsinin tek tek topraklarını kontrol etti. Kapıyı kapattı ve mutfağa döndü.. Saate baktı: 8.29. Yeni demlenmiş filtre kahvesini koyarken kapının açılma sesini duydu. Hiç o tarafa bakmadan, şen bir sesle -Günaydın Refik Amca. -Günaydın kızım. Çay oldu mu? -Demini alır almaz getiriyorum. Refik Amca her zamanki yerine oturdu. Kapının hemen arkasında, mutfağa en yakın cam kenarına gazetesini koydu. Bulmaca ekini ayırarak gazetesini açtı. Bir yandan geleni geçeni kontrol ederken diğer yandan ilk sayfayı okumaya başladı. Saat 8.40. İşte başlıyor. Kapı açıldı. Her zamanki aceleci tavrı ve yorgun gözleriyle içeriye bir reklam ajansında çalışan asistan kız girdi. Her sabah olduğu gibi 5 farklı çeşitte tam 8 kahve söyledi. Melis kahveleri hazırlarken el ele tutuşan bir çift geldi. Onları görünce gülümsemesi genişledi. Özel hayatlarına dair hiçbir şey bilmese de bu çifti çok seviyordu. Oğlan her gün sade bir filtre kahve alırdı kız ise en az on dakika ne içeceğini düşünürdü. Her gün yaşanan bu duruma oğlanın hiç sabırsız davrandığını görmemişti.. Hatta kızın kararsız suratına her seferinde şefkatle baktığını görürürdü. Melis sık sık çiftin uzaktan ne kadar güzel göründüklerinin farkında olup olmadığını düşünürdü. Muhtemelen çift aralarındaki bu duygu yoğunluğunun bu kadar belirgin olduğundan habersizdi. Hatta umursamıyorlardı bile. Onlar sadece birbirleriyle yaşamayı seviyor olmalıydı. İşte Melis’in aşk anlayışı da aslında tam olarak buydu. Saat 8.47. Siyah deri ceket, kot pantolon ve siyah botlar ve her zamanki gibi özgüvenli bir yürüyüş. “ Espresso shot geldi” dedi içinden Melis. -Günaydın. -Günaydın, bir espresso shot, bir beyaz çay. Hemen. Dedikten sonra Melis arkasını dönüp hazırlamaya başladı. Bugün siparişe beyaz çay da eklenmişti. Bununla ilgili kafasından çeşitli hikayeler yazarken topuk seslerini duydu. Kim olduğunu biliyordu. Nerede çalıştığı ile ilgili bir fikri olmasa da muhtemelen üst düzey yöneticiydi. Her zaman şık giyinir ve her zaman çok güzel görünürdü. Sarı küt saçları ve masmavi gözleri vardı. Kibar ama net konuşur, kaliteli kokardı. Kesinlikle baştan ayağa hoş bir kadındı. Adama sparişlerini uzatırken, yeni gelen kadına -Günaydın, dedi. -Günaydın bir… sözünü deri ceketli adam kesti. -Beyaz çay. Diyerek elinde tuttuğu bardağı yeni gelen kadına doğru uzattı. Kadının gülümsemesi büyüdü, hoşuna gittiğini belli eden zarif bir tavırla -Teşekkür ederim, dedi. Deri ceketli adam gülümsedi, başını sallayarak, elini kapıya doğru uzattı. Kadının gülümsemesi büyüdü, Melis’e iyi günler dileyerek adamın açtığı kapıya doğru yöneldi. Kapıyı tutan adam, olayları şaşkınlıkla izleyen Melis’i fark etti. Kara gözlerinde hınzırca kıvılcımlar çıkıyordu. Melis’e bakarak gülümsedi ve kadınla beraber dışarı çıktı. Melis yüzünde şaşkın bir tebessümle donakaldı. Genelde flörtleşmeleri izlerken eğlenirdi ancak bu defa içinin biraz cız ettiğini hissetti. Aklına iki yıllık sevgilisinin ayrılırken bile eski sevgilisinin kahveyi sütsüz içtiğini hatırlamaması geldi. Ufak bir değersizlik hissi yokladı. Bazı kadınlar, kadın olarak şanslıydı. Bunları düşünürken hala sevgilisiyle beklemekte olan kadın sonunda karar verdi; -Bugün ben de mi beyaz çay alsam? Kendine gelen Melis biran beyaz çayı menüden kaldırmayı düşündü. -Tabi hemen hazırlıyorum. Çiftin arkasından kapı kapandı. Refik amca memnuniyetsiz bir surat ifadesiyle gazetenin sayfasını çevirirken söylendi; -Beyaz çaymış. Sanki normal çayın suyu çıktı… |
0% |