Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Seçim

@oykunehir

  • seçim
tamamen dinlenmiş bir şekilde uyandığımda saat daha sabahın 06:30'uydu, hazırlanmam için tam olarak yarım saatim vardı.

kendimi uğuşuk hareketlerle yataktan çıkardığımda banyoya doğru adımlamaya başladım.

banyoda sabah rutinimi tamamladığımda hazırlanmak için dolabımın önüne gelip kapağını açtım, dolabın içinden eğitimde rahat hareket edebilmek adına tayt crop çıkarıp hızlıca hazırlanmaya başladım.

üzerimi tamamen giyindiğim de saçlarımı da sıkı bir at kuyruğu yapıp bırakmıştım.

ayna da kendime son defa baktığımda Tamamen hazırdım.


telefonumu yanıma alıp odadan çıktığımda owen çoktan beni bekliyordu.


"günaydın prensesim" dedi reverans yaparak

"sana da günaydın" dedim gülümseyerek

"bu günkü eğitiminiz, fısıltılar ormanında prensesim" dedi owen beni bilgilendirerek


fısıltılar ormanı, bilincimizi etkileyip hareket ve davranışlarımıza yön verebilen oldukça tehlikeli bir yerdi. gerekmedikçe oraya gitmemeye çalışıyorduk.


"bu eğitim oldukça zorlayıcı olacak desene" dedim derin bir nefes alarak.


owen cevap vermemeyi tercih ederek, yolculuğumuzun sessiz geçmesine neden olmuştu.


fısıltılar ormanının tam önünde durduğumuzda owen bana dönüp,"yapabilirsiniz prenesim" dedi destek verircesine


bense o kadar emin olamıyordum. hayatım boyunca bu ormanın önünde durmayı bırak önünden bile geçmemiştim.


"neyi bekliyorsun Elena?"


duyduğum sesle arkamı döndüğümde violeti görmüştüm .


"dimitri hala gelmedi, onu bekliyorum" dedim gerçeği saklayarak


"peki senin ne işin var burada kardeşim?" dedim tek kaşım havada


"dimitri eğitime benim de katılacağımı söyledi, bilmiyorum." dedi omuzlarını silkerek


durdum, violet mi? benim eğitimimle violetin ne gibi bir alakası olabilirdi ki?


bir süre daha ormanın girişinde durup dimitriyi beklemiştik, uzun süren bir bekleyişin ardından dimitri geldiğinde kız kardeşim ve benim karşımda reverans yapıp konuşmaya başladı.


"içeriye girmeden önce size bu günkü eğitimden bahsedeceğim" dedi ileri geri yürüyerek


"bildiğiniz üzere fısıltılar ormanı sizin bilincinizi ve harektlerinizi etkileyebilir , bununla birlikte size en derin arzunuzu fısıldayıp sizi delirtebilir." dedi dimitri zaten bildiğimiz şeyleri bize anlatarak.


dimitrinin gözleri kız kardeşimle ikimizde mekik dokurken, en son benim gözlerime bakıp konuşmaya başladı.


"Elena senin bu günkü eğitimin hem kardeşini, hem kendini fısıltılardan koruyabilmek" dediğinde şaşkınlık içinde ona bakmaya başlamıştım.


"peki bunu yapmamı nasıl bekliyorsunuz?" dedim sitemle


"güçlerini genişletip, hem kendini hem kardeşini kapsayacak bir bariyer yapmayı deneyeceksin." dedi rahat bir tavırla


"peki bunu nasıl yapacağım ? bu daha önce hiç yapmadığım bir şey!" dedim sinirle


"konu da bu zaten prenses, gücünüzün tam potansiyelini ortaya çıkarmak.

bunun için eğitiliyorsunuz" dedi dimitri bilmişçe.


onunla bu konuda tartışmanın anlamsız olduğunu anladığımda, derin bir nefes alıp. "hazırım, girebiliriz" dedim


"sizden beklediğimde buydu prensesim" dedi dimitri gururla.


eğer bir bakış öldürebilseydi, şu an dimitri kesinlikle ölmüştü!


violet gerginlikle elimi tuttuğunda kulağıma eğilip "başaracaksın" dedi bana güven vererek. ona kısa bir gülümsemeyle baktığımda içeriye adım atmaya başlamıştık.


ormanın içine tamamiyle girdiğimizde, kulağıma çoktan ayartıcı fısıltılar gelmeye başlamıştı.


"Elena bana bak! bana bak" dedi violet


kulaklarımı çıldırmış gibi iki elimle kapattığımda gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.


"aşık olmak ister misin Elena" diyordu "ama olamazsın çok yazık, senin bir secim hakkın bir hayatın yok" diye devam ediyordu fısıltılar.


"hayır bu benim hayatım" diye fısıldadım seslere doğru.


"hayır Elena, bu senin hayatın değil. ruh daha sen doğmadan önce hayatını ele geçirdi" dedi fısıltı kahkahalar eşliğinde


"ama eğer şimdi burada kız kardeşini öldürürsen, özgür olabilirisin. onun yerine geçebilirsin!" dedi ses "sana bir seçim şansı sunuyoruz prenses, kız kardeşini öldür ve onun yerine geç , yada asla kendi kararlarını verebileceğin bir hayata sahip olama" diye devam etti..


"hayır bunu yapmayacağım!" dedim etrafımda dönüp bağırarak.


ellerimi kulaklarıma daha sert batırarak gözlerimi sımsıkı yumdum ve derin nefesler almaya başladım. bi süre sonra kontrolü elime almayı başardığımda gözlerimi açtım. etrafıma bakınmaya başladığımda artık sesler duymuyordum.


gözlerim kız kardeşime kaydığında bir ağacın dibine oturmuş ağlıyordu, ama bir sorun vardı göz yaşları kandandı.


bir an önce harekete geçmem gerekiyordu, onu korumalıydım.


içimdeki o karanlık güce biraz daha odaklandığımda yanımdaki siyah dumanların biraz daha genişleyip büyüdüğünü , beni ve kız kardeşimi sarmaladığını hayal edip ellerimi havaya kaldırdım.


sis tam istediğim gibi beni ve kız kardeşimi sarmaladığında , violet gözlerini bana çevirip hıçkırmaya başladı.


violete doğru adımlamaya başladığımda oda kalkıp bana doğru yürüyordu.


"iyi misin?" diye sordum endişeyle.


"evet ama sen delirmiş gibiydin! ellerinden dumanlar çıkarıp üzerime saldırdın!" dedi korkuyla


"hayır onu yapan ben değildim, yani evet bendim ama hareketlerimin kontrolü bende değildi" dedim kendimi açıklamaya çalışarak


"inan bunu yaptığımı bile hatırlamıyorum" dedim doğruyu söyleyerek


"bir ses bana senin beni öldürmek istediğini , yerime geçmek istediğini senden kurtulmam gerektiğini yoksa senin benden kurtulacağını söyleyip durdu, ve sen benim üzerime saldırdın" dedi violet ağlamaya devam ederek


"violet sakin ol biz güvendeyiz bak. bu bize ormanın oyunu, burasının nasıl bir yer olduğunu biliyorsun" dedim onu sakinleştirmeye çalışarak.


"evet biliyorum ama çok korkutucuydu, bir an ikimizden birinin buradan çıkamayacağını düşündüm" dedi yavaş yavaş sakinleşerek.


"hey hadi ama hani bana güveniyordun" dedim şakacı bir tavırla.


violet gülerek omzuma vurduğunda onu elinden tutup ormandan çıkmak için hareketlenmiştim.


bu hiç de kolay olmamıştı. biz hareket ettikçe koruyucu bariyeri genişletmem gerekmişti ve bu neredeyse beni tüketmişti.


ormandan çıktığımızda, fazla bitkin düşmüştüm. güçlerimin çoğunu kullanmamış olabilirim fakat iradem fazla zorlanmıştı.


Owen benim bitkin halimi görünce hızla bana doğru yaklaşıp "izninizle" deyip beni belimden tutup ayakta durmam için destek vermişti.


"efendim izninizle prensesi odasına getiriyorum" dedi


"izin senindir delikanlı. prenses gün içinde beni ziyarete gelmenizi isteyeceğim sizden" dedi dimitri


"gelmeye çalışacağım." dedim kesin bir şey söylemeden.


Owen bana destek vermeye devam ederek yürümeye başladığında biraz da olsa kendime gelmiştim.


"kendinizi nasıl hissediyorsunuz prenses" dedi owen


"yorgun" dedim kısaca.


"sizi direkt olarak odanıza getiriyorum öyleyse, biraz dinlenin" dedi


bir şey demeden sadece başımla onayladım.


bir süre sonra odamın önüne geldiğimizde owen beni bırakmıştı. " bir isteğiniz var mı efendim" dedi

"hayır teşekkürler , sen gidebilirsin" dedim gülümseyerek


owen bir baş selamıyla yanımdan ayrıldığında direkt olarak odama girmiştim.


üzerimdeki her şeyi bir çırpıda çıkardığımda kendimi duşun içine atmıştım. sıcak su beni her zaman rahatlatmıştır.


kısa bir duşun ardından üzerime bir bornoz geçirip banyodan tamamen çıkmıştım.


üzerimden bornozu çıkarmadan kendimi yatağın içine bıraktım. yatağın içinde gecen kısacık bir zamandan sonra derin bir uykunun kollarına teslim oldum.


Loading...
0%