@oyleiste1
|
Sabah erkenden kalkıp hazırlanmaya başladım. Alarmdan da erken kalktığımı fark edince mutfağa girip ufak bi atıştırmanın sonunda evden çıktım. Bugün ki kombinim ise mavi uzun bı etekle beyaz kalın askılı bı croptu. Mavi rengi sevdiğimi bu kadar açık edemezdim herhalde. Geçip otobüs durağında beklemeye başladım. İki dakika sonra gelen otobüse binip etrafa bakinmaya başladım. O sırada biriyle göz göze gelince kafamda senaryolar kurulmaya başlamıştım. Allah var çocuk yakışıklıydı yani nerde görürsem göreyim değil iki yüz kere de dönüp bakardım. Kafamdaki senaryoların sona ermesinin sebebi benim otobüsten inmemdi. Bir bölümün daha sonuna geldik bizi izlediginiz için teşekkürler bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın. Bunları düşünürken geldiğim kafeye bakıp besmele ve sağ ayakla içeriye girdim. Fatma Teyze yi aramaya başlamıştım. Dün onun yanına gelmemi söylemişti ama görünürde yoktu. Gerçi olsada ben göremedim. Çünkü dünkü kalabalığın iki katı vardı şuan işe alınmasam net tüymüstüm şuan. Bekli garsonlardan birine sorarım ümidiyle etrafa bakındım. Dün benimle ilgilenen garsonu görünce Fatma Teyzenin nerde olduğunu sordum. Bana kasanın orda beklememi söyleyince onaylayıp oraya yöneldim. Tabiki burda da boş durmadım bu seferde kafedekilerle ilgili kafamda senaryolar dönüyordu. Mesela ilerideki masada oturan sarışın çocuğa göz koymuştum. Ardından hemen cam kenarına bakıp bu seferde ordaki kumrala göz koymuştum. Derken kapıdan giren boylu poslu buğday tenli siyah saçlı kahverengi gözlü boyu boyuma tabikide denk olmayan kaslı beye de bakmayı ihmal etmemiştim. Kafe kafe değil podyumdu resmen burdan kaçmayı düşünen planlarımı bizzat ben kendim suya ittikten sonra milleti kesmeye devam ettim. En sonunda dünkü garsonla Fatma Teyze gelince biraz ara verdim. Fatma Teyze bana ne yapmam gerektiğini söyledikten sonra yanındaki garsonla tanıştırıp bir sorun olursa ona söylemem gerektiğini iletip gitti. Bende Barış la birlikte mutfağa girdim. "Benim sana işimi öğretmeme gerek yok galiba Fatma Teyzenin dediği kadarıyla sen biliyorsun bu işi ?" Kafamı sallayıp " Evet biliyorum sadece önlük versen yeter" dedikten sonra önlüğümü alıp siparişleri almaya başladım... Saatin akşam 10 olmasıyla hepimiz yorgunlukla kendimizi bir yere bıraktık. "Bugün ne kadar yorucuydu öyle ya belim koptu resmen" diyen Eceyle hepimiz onu onayladık. Buradaki herkesle molada tanışmıştım. Ve hepsi çok tatlı insanlardı. Biraz daha dinlendikten sonra etrafı temizleyip kafeyi de kapattiktan sonra dışarı çıktık. Öğrendiğim kadarıyla Ece ve Barışla aynı yerde oturuyorduk. Birlikte hem yürüyor hemde sohbet ediyorduk. Tam o sırada önümüzdeki gençler birbirine girmişti. Ben onlara bakarken önüme uzatılan çekirdekle kimin uzattığına baktım. Ece elinde çekirdek paketiyle pür dikkat kavgayı izliyordu. Bende biraz çekirdek alıp aynısını yapmaya başladım. Aramızdaki tek akıllı kişi olan Barışta polisi arayıp ihbar ettikten sonra oda bize katılmıştı. Ben hızımı alamayıp birde yere oturunca bide o şekilde izlemeye başladık. En sonunda polis gelince ayrılan gençler sorgu için arabalara bindirildiler. Birkaç polis memuru yanımıza gelip kavganın neden olduğunu sormuştu ama halimizi görünce gülmeye başlamışlardı. O kadar komik değildik bence. Bildiğimiz kadarını anlatıp yürümeye devam ettik. "Benim aklıma bişey takıldı." Eceye dönüp "O çekirdeği nerden buldun sen?" oda gülerek "Çantamda taşıyorum böyle durumlarda çok iyi oluyor" kafamla onaylayıp önüme döndüm onların evi benden bir sokak önce olduğu için onları bırakıp yürümeye devam ettim. Bu sırada bı yerden ses gelince otomatikman oraya döndüm. Kimse yoktu. Korku filmlerindeki salak olmamak için adımlarımı hızlandırdım. Bir yandanda Barışin beni eve bırakma teklifini reddettiğim için kendime söylemiyordum. Tam apartmanın oraya gelmiştim ki arkamda biri bana seslendi. Duymamış gibi yoluma devam ettim ama birakacak gibi değildi. Korkuyla sanki çantamdan birşey arıyormuş gibi yapıp biber gazını elime aldım ne olur ne olmaz diye. Bu sefer kolumdan tutulmam ile biber gazını kim olduğuna bakmadan yüzüne sıktım. Kolumdaki eli gevseyince hemen apartmana koştum. İçeriye girip dinlenmeden daireme girdim. Kapıyı kilitleyip arkasına yaslandım ve ağlamaya başladım. Ne kadar kaldım orda bilmiyorum ama ayağa kalkıp mutfağa girdim ve perdeyi biraz aralayıp orda olup olmadığına baktım. Yoktu. Hemen heryeri kitleyip camları sıkı sıkı kapattıktan sonra odama girdim. Oranın camını da kitleyince derin bı nefes aldım. Dolaptan pijamalarimi alıp banyoda üzerimi giydim. Ardından odama girip klimayı açtım kapımı kitledim ve yatağımda beklemeye başladım. Neyi beklediğimi bende bilmiyordum. Bir süre sonra uykum gelince uzanıp gözlerimi kapattım.... Salondan gelen seslerle resmen sıçrayarak uyandım biraz durup dinleyince yanılmadığımı anladım hemen elime telefonumu alıp polise ihbar ettim ama nasıl kapıyı açacağımı bilmiyordum. Korkuyla beklemeye devam ederken polis ışıklarını görünce rahatladım. Bu sırada seslerde kesilmişti. Oda fark etmişti polisleri bu seferde buraya gelen ayak sesleri başlamıştı. Korkum iyice artarken kapının önüne şifonyerimi ittim çok ses çıkarmamaya çalışıyordum. Kapının önünde durup beklemeye başladı. Hemen Neslihan Teyzeye mesaj attım anahtarı alıp polislere kapıyı açsın diye. Sonra da onu aradım uykusu zaten hafifti mesaj sesine uyanmıştır ama garantiye almak istemiştim. Bir süre sonra dışarıdan da ayak sesleri gelince polislerin geldiğini anladım. İçimden Allah a dua ediyordum bildiğim tüm duaları okuyup beklemeye başladım. Neslihan Teyze çoktan mesajıma cevap vermişti. Kapıdaki kimse kapıyı tıklatmaya başlamıştı. İyice korkup olduğum yere sindim. Sanki korkumu hissediyormuş gibi hafif bı gülme sesi duydum. Bu sefer kapıyı daha yüksek sesle çalmaya başlamıştı. "Orda olduğunu biliyorum. Ya güzellikle bu kapıyı açarsın yada sonuçlarına katlanırsın seçim senin" dualarıma yenilerini ekleyip şu polislerin çabuk olmasini istiyordum. "Madem sonuçlarına katlanmak istiyorsun sen bilirsin. " Ondan sonra bir daha sesi gelmemişti gitmiş olacağını düşünmeye başlamıştım ki kapıya tekme atmaya başlamıştı. Refleksle ağzımdan çıkan çığlıkla gülmeye başladı ve tekmelerinin gücünü arttırdı. Kapı daha fazla dayanamazdı etrafa bakıp çözüm üretmeye çalıştım ama hiç bir çözüm bulamadım. Telefonu sessize alıp üzerime sakladım olur ki kaçırırsa kaçışım daha kolay olurdu. Çantamdan çıkardığım biber gazını elimle sıkıca kavradım son bir tekme daha atınca kapıda bı delik oluşmuştu. Ordan elini uzatıp anahtarı almaya çalıştı hemen anahtarı alıp geri köşeye sindim. Anahtarı bulamayınca bu seferde yumruk atmaya başladı. Kapı beklediğinden sağlam olmalı ki durup "Bu sana son uyarım güzellikle o kapıyı açarsan cezanı azaltırim " dışarıdaki seslerin artmasıyla polislerin olduğunu anladım onlarda kapıyı açmaya çalışıyorlardı. Benimde bu evdeki kapılarım ne kadar sağlamdı. İstesem bulamam yani. Sağlam demisken acaba sabahki kestiklerim şuan ne yapıyorlardır? Kesin çoğu bir yerlerde takılıyordu kalanlarida evde oturuyorlardır. Otobüsteki ne yapıyordu acaba? Bı anda onlarla kurduğum hayalleri düşünmeye başladım bu sırada olduğum durumu unutmuştum. "Sana kapıyı açmanı söylemiştim" sesini duyduğum yaratıkla sabır çekmeye başladım. Hayır yani ben burda sabahki çocukları düşünüyorum kendinin yaptıklarına bak. Zarar vereceğini bilmesem o kapıyı açar kendine çok güzel hayallerimi yaşatırdım. Ama işte göt korkusu herşeye kadiydi. Bu polislerde bi türlü gelemediler sanki gokdelende oturuyoruz. Adamların günlük eğitimleri bundan daha yorucu ama beyfendiler bı türlü gelemediler. Açtığı delikten yine elini sokup kapının önüne ittiğim şifonyeri itmeye çalıştı. Ah be bu kadar korkmasam o elini sanat eserleriyle donatırdım. Yapsam ne olurdu sanki bı anlık cesaretle ayağa kalktım bu saatten sonra ne olursa olsun artık. Elimi kaldırıp elini çizmeye başladım. Şizofreni manyakta gülmeye başlamıştı. "Bunların aynısını başka yerlerede beklerim güzelim" elimi çektikten sonra "Bekle bekle o yüzüne de aynısını yapınca seni gorucem ben terbiyesiz" kahkaha atıp "Hadi aç şu kapıyı da konuşalım böyle olmaz öğretmediler mi sana misafir böyle kapıda beklemez diye" " Misafirde bu saatte gelmeseymis o zaman" sinirlenmeye başlamış olmalı ki kapıyı yine tekmelemeye başladı şifonyeri tutup kapıyı açmasını engellemeye çalıştım ama olmadı kapıyla birlikte bende geriye düştüm. " Bak o kadar direndin birde ne işe yaradı olan sana oldu. Ben sana dediğim de açsaydın bu şekilde olmazdı" ayağa kalkıp "Yaklaşma polisler birazdan gelir en ufak hatanda onlardan önce seni ben mahvederim" gülerek "Söylesene nasıl yapicaksin onu o elindeki biber gazıyla mı hiç uğraşma güzelim işe yaramaz" üzerime gelmeye başlayınca bende "Yaklaşma!" diye bağırmaya başladım. Tam biber gazını sıkıyordum ki elimden alıp odanın diğer tarafına fırlattı "Bak gördün mü? Ben sana işe yaramayacağını söylemiştim" ona vurmaya çalıştığım da ise bileklerimden tutup kendine çekti. Burnunu saçıma yaklaştırıp "Bu kokun beni benden alıyor ne kadar sana yaklaşmak istesem de izin vermedin eğer verseydin şuan bu halde olmazdık" saçlarımı koklamaya devam ederken onunla anlaşmaya çalıştım "Ne istiyorsun para mı veririm yeter ki beni bırak" yine gülmeye başlayınca benimde artk sinirlerim bozulmaya başlamıştı. Gülmeyi kesip bı anda ciddilesmisti." Ben sadece seni istiyorum. Para mı? Gerçekten mi senin o söylediğin kağıt parçalarından bende tonlarca var. Benim istediğim hiç bir paranın alamayacağı bir renkte gözler. Benim istediğim hiç bir paranın alamayacağı bir koku. Benim istediğim hiçbir paranın alamayacağı bir sen! O kağıt parçaları umrumda bile değil ben bir tek seni istiyorum. Bana gelmeni o kadar çok bekledim ki ama sen bana asla gelmedin. Bana gelmedin hiç bir zaman" ona bakarak " Benim karşıma normal bir insan gibi çıksaydın gelirdim. Ben seni tanımıyordum bile ama sen gelip benimle tanissaydin bunların hiçbirini yaşamazdık" gözlerime umutla bakıp "Nasıl yani? Ben sana sadece merhaba desem bana gelicek mıydın yani?" kafamı sallayınca çocuk gibi sevindi. Ama sonra aklına yaptığı şey gelince etrafına bakıp "Ama ben evine zorla girdim ve etrafı dağıttım." "Olsun onlar halledilir merak etme sen" bende ona tebessüm edince oda gülmeye başladı. Şuan polislere zaman yaratıyordum. Ama o farkında değildi "Bak ne dicem gel şöyle Bir yere oturalım ben yoruldum sen yorulmadın mı?" oda kafasını sallayıp etrafına bakinmaya başladı "Olur oturalım ama gitmek yok tamam mı?" "Gitmek yok sadece oturucaz" sen öyle san it. Bazanin ucuna oturup öyle birbirimize bakıyorduk. Aslında fena bı tipi yoktu dışarıda görsem hatta anası ne güzel bı hayır yapmış derdim ama arkadaş dışarıdan baktım yeşil türbe içine girdim estağfurullah tövbeydi " İsmin ne senin" "Kıvanç" "Beni nerden tanıyorsun peki?" " Seni ilk bir yıl önceki çalıştığın kafede dışarıdaki aç çocukları çalıştığın kafeye çağırıp yemek verdiğinde gördüm. Hatta onları için işten bile atılmıştın. Ama ona rağmen asla umrunda olmadı hatta o çocuklara dondurma bile almıştın. Onlardan ayrıldıktan sonra bende o çocukları buldum ve bir yurda yerleşmelerini sağladım. Yurt dediğime bakma ben öyle bir kaç çocuğa daha yardım ettim onlar için bı ev almıştım onlarla birlikte kalıyorlar hergün onların yanına gidiyorum. Seni asla unutmamislar biliyor musun? Bende unutmadım aslında unutulacak gibi değilsin çünkü" anlattiklariyla aklıma o çocuklar gelmişti. Onlari heryerde aramıştım ama bulamamistim demek bu yüzdendi. Kapının hiddetle açılmasıyla rahatladigimi hissettim. Kıvanç bana bakıp "Neler oluyor göndermedin mi o polisleri" diyince biran bende onları acaba cagirmadim mi diye düşünmedim değil yani. İçeriye giren polisler silahını Kıvanca doğrultup "Teslim ol kimseye zarar gelmesin " diyince Kıvanç da bana bakınca "Onlarla git çıkınca seninle bı gün geçiririz olur mu?" diyince gözleri parladı. " Gerçekten mi?" kafamı sallayıp "Gerçekten" diyince ayağa kalkıp polislerin yanına gitti. Biri hemen eline kelepçeyi takıp dışarı çıkardı diğer memurlarda etrafta dolasiyorlardi. Biri yanıma gelip "Hanımefendi iyi misiniz?" kafamı sallayabildim sadece sonrası yoktu.... 🌼🌼🌼🌼🌼 |
0% |