Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3.bölüm

@oylesine1yazan

Selammm.

 

Satır aralarında buluşalım mı aşklarım?

 

Bölüme başlamadan oy vermeyi düşünür müsünüz??

 

 

 

 

🎶 Emir Can iğrek- beyaz skandalım

 

 

 

 

Dokunulmasa da,görülmese de;

 

 

Kalpte yer verilir bazısına, nedensiz.

 

 

 

~cemal süreya~

 

 

 

 

Keyifli okumalar 🎀

 

 

°°°

 

İnsanı gözden akan değil de kalpten akan yaş öldürür.

 

Hayat canın yanarken gülmeyi,için kan ağlarken mutluymuş gibi davranmayı öğretir.

 

Ağlamak kolaydır, ağlayacak bir şey olduktan sonra. Mesela bir film veya bir söz,ama kalp;işte onu en değer verdiklerin,en sevdiklerin ağlatır.

 

Ve ağlayan bir kalp asla iyileşmez.

 

Biz hayata geride başlayan ve güçlü olmak zorunda bırakılan kızlarız.

 

Aslında güçlü olmak zorunda bırakılanlar en kırılganlardır.

 

Kafamı çıkarıp etrafa baktığımda kimseler yoktu. Bu saatte uyumayıp ne yapacaklardı zaten?

 

Yavaş adımlarla ilerlerken abimin sesini duydum."ben en doğrusunu yaptım, koruyabilecek tek kişi oydu."

 

Karşısındaki ne dedi bilmiyorum ama sinirle"başladın yine saçmalamaya..."dedi. Daha fazla dinlemeyip aşağı indim.

 

Başka zaman olsa sabaha kadar dinlerdim ama şuan çok önemli bir işim vardı.

 

Sessizce konağın kapısını kapattığım da bu kez hızlı adımlarla yoluma koyuldum. Evet evden kaçıyorum.

 

İçimden bir ses yakalanacağımı söylüyordu,ama ben kafama ne eserse onu yapardım.

 

Sonunda ölüm olsa bile.

 

Taksiye binemezdim,o yüzden yürümek zorundaydım.

 

Ben sürekli birşeylere zorunlu bırakılıyordum ve bunun sebebi ailemdi.

 

Kaç dakika yürüdüm bilemiyorum,ama artık ayaklarım ağrıyordu. Sonunda otogara geldiğimde bir banka oturarak otobüsün gelmesini beklemeye başladım. Dakikalar geçerken içimi bir heyecan kapladı.

 

Bir kaç saniye sonra yanıma biri oturduğunda kafamı o tarafa çevirdim,ama çevirmez olaydım. Kalkmaya yelteneceğim zaman"otur yerine."dedi

demir beyefendi.

 

Sert sesine rağmen gözleri yumuşak bakıyordu. Aynı yerde yaşadığımız için çoğu kez görüyordum ama daha önce böyle yakından ve böyle bakarken görmemiştim. Genel olarak kaşları hep çatık ve sinirli oluyordu.

 

İncelemişsin bakıyordum da.

 

Elin adamını ne diye inceleyeceğim?

 

"Yok,benim şimdi gitmem lazım,başka bir zaman şey yaparız."diye saçmaladım. Şey yaparız mı?ney yaparsınız deniz?

 

Tam cümlemi toparlayacaktım ki"ne işin var bu saatte burda?"sordu.

 

Sanane lan götlek?ben sana soruyor muyum her gece Meryem'in koynuna mı giriyorsun diye?hayır sormuyorum. Niye? çünkü beni ilgilendirmiyor.

 

Siyaha çalan koyu kahve gözleri yüzümün her bir noktasında gezinirken aklıma gelen ilk yalanı söyledim."arkadaşım gelicekti onu almaya geldim."

 

Senin arkadaşın mı var mal?ağzımız falan yamulmaz inşallah.

 

"Cinsi ne bu arkadaşının?"soru sorup durmasana be adam."Doberman."diye cevap verdim."ya salak mısın?köpek mi bu?"

 

Tek kaşı sorgu ile havalandı. Çok takılmadım çünkü bunun bir an önce gitmesi gerekiyordu,ama banka yayılmıştı ayı."e git artık sen."

 

Ayağa kalkarken"bence de gidelim artık."dedi.

 

"Gidelim derken?"diye sordum.

 

Eli ile ikimizi gösterdi."beraber gidiyoruz."konuşacağım sırada"hiç boşuna çeneni yorma maviş,çünkü ikimizde gayet iyi biliyoruz niye burada olduğunu."

 

Otobüs geldiğinde demir lütfen gideyim der gibi baktım."ben bu kadar beklemişken gitmene izin verir miyim?"

 

Neyi beklemişti?söylediklerinden hiç bir şey anlamamıştım. Sormak için ağzımı açtığım sırada yanımıza üzerinde bir markanın takımını giymiş,tabiri caizse si ile keko bir çocuk geldi.

 

İlk önce demiri baştan aşağı süzdü,sonra bakışlarını bana çevirdi."hayırdır bacım?bu it seni rahatsız mı ediyor?"

 

Nerden çıktı bu göt?hem de kocama it dedi pezo.

 

Çocuğun benden küçük görünmesine mi takılayım,yoksa demire it demesine mi bilemedim.

 

Gözüm demire kaydığında aceleyle"yok,rahatsız falan etmiyor."dedim,çünkü demir her an çocuğa yapıştıracak gibi duruyordu. Alnında ki şişen damardan da belliydi.

 

alnı damarlı olanın...

 

Allah'ına kavuşmak isteyen gerizekalı çocuk,"bu orospu çocuğu belli ki korkutmuş seni,ama biz varız burda."dedi arkasındaki uzakta olan 2 kişiyi daha göstererek. Ulan mal ben demirden değil sana yapacakların dan korkuyorum."anlamıyor musun kardeşim? rahatsız etmiyor diyorum!"diye yükseldim.

 

Elindeki tesbihi çevirdi."nereden kardeşin oluyorum ben senin?"

 

Kendimi tutamayarak"onu da anana sormak lazım."diye cevap verdim,ama vermez olaydım.

 

Serkan gülerek"hatırlar mısın bilmem."eli ile demiri gösterdi."bir keresinde sen bunun kafayı yarmıştın."dedi. Ben ne zaman demirin kafasını yarmıştım ve niye hatırlamıyordum?"ne zaman?"diye sordum.

 

Serkan tam anlatmaya başlayacaktı ama demir izin vermeyerek"Serkan,artık kes o sesini."dedi uyarır bir tonda.

 

"Sen niye karışıyorsun ki?bırak anlatsın."tekrar serkana döndüm."devam et sen."Serkan üniformasının yakalarını düzeltip ayağa kalktı."e hadi size müsade."

 

"Düğüne beni çağırmayı unutmayın ha. Şöyle onca yıl beklediğine değecek anlı şanlı bir düğün bekliyorum senden."dedi demirin omuzuna vurarak.

 

Demir serkan'nın uzattığı eli sıkarken"sen bi uyu istersen,yine boş konuşmaya başlamış sın."dedi.

 

Serkan elini kurtardığında gülümsedi."haklısın kardeşim,ben bir uyuyayım."gözlerini bana çevirdi."iyi günler yenge hanım."

 

Ben nerden senin yengen oluyorum lan dallama?diye sormak istesem de sustum,çünkü adam polisti yani.

 

Ha evet,biz karakola düştük. Demir bey çocuğu bir güzel dövüp üstüne de tatlı niyetine kolunu kırmıştı. Çocukta hak etmişti yani. Döverken bir şey yapmadım,ama ağzından kan geldiğinde bir endişelenmiştim. Meğer 2 tane dişi düşmüş.

 

Serkan ise demirin çocukluk arkadaşıydı ve polisti. Az çok beraber takıldıklarını hatırlıyordum.

 

Onun yanından çıktığımızda koridorda ilerlemeye başladık. Beklemediğim bir şey yaparak elimi eline sardı. Geri çekmeye çalıştım ama izin vermedi."ne yapıyorsun ya?"

 

Sanki her gün el ele tutuşuyormuşuz gibi cevap vermeyerek rahat bir tavırla yürümeye devam etti. Elimi bırakmayacağını anladığım da"yavaş yürü."dedim. Benim attığım 2 adım onun 1 adımıydı.Götü de benimkinden güzeldi zaten.

 

"Götün kırılsın da yürüyeme."dedim,ama durmadı."basur olda sıçama inşallah."

 

Bu koridorda yürümenin hayalini çok kurmuştum,ama bu şekilde değil.

 

Polis olmak için canını bile verecek, olamayacağını anladığında ise yaşamak için bir nedeni kalmamış ve bileklerine jileti dayayan bir kız vardı.

 

Dışarı çıktığımızda elimi kurtardım ve başka yöne doğru yürümeye başladım,ama nereye gittim hakkında hiç bir fikrim yoktu. Hava aydınlanmaya başlamıştı."elimi tutuyor bide andaval."burnuma minik bir su damlası düştü. Benim hemen eve gitmem gerekiyordu. Bir kaç saniye sonra ayaklarımın yerle bağlantısı kesildi,çünkü şuan zirzop demirin kucağındaydım."ne yapıyorsun be sapık?"benimle birlikte yürümeye devam ederken"bilmediğin yollara girme."dedi.

 

Göğsüne vurdum."gerizekalı indir beni,biri görecek."şuan birinin görmesi umrumda değildi. Ben birisinin ne dediğine takılacak biri değildim. Ama inceden yağmur çiseliyordu ve biri bana dokunuyordu."demir bırak."dedim ilk defa ismini kullanarak.

 

Adımları duraksadığın da"indirir misin beni?"diye sordum sesimin düz çıkmasına dikkat ederek."söz,seninle geleceğim."

 

Beni yere bırakırken şaşkın gözler ile bakıyordu. Yüzümü başka yere çevirdiğimde"hemen gidebilir miyiz?"dedim.

 

Arabaya biner binmez yağmur şiddetini arttırdı. Yaz yağmuru idi,kısa sürerdi. Kısa sürerdi değil mi? damlalar her cama vurduğunda kalbime daha çok ağrı giriyordu.

 

Ağlama deniz. Yalvarırım ağlama.

 

Koluma değen el ile"dokunma!"diye bağırdım. Ben kendimi geri çekerken,demir de hızla elini çekti."tamam, dokunmuyorum."arabanın ne zaman yolun kenarında durduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu. Arabadan inip nefes almaya çalıştım,ama başaramadım. Aldığım nefes bile ciğerlerime batıyordu.

 

Ölmek istedim,ama ben 5 yıl önce zaten öldürülmüştüm.

 

 

 

°°°

 

Konağın önüne gelmiştik. Arabadan ineceğim sırada kolumdan tuttu,ama bu saliselik bir şeydi. Elini ateşe değmiş gibi hızla çekti."bekle."ayak ucuma doğru eğilip torpidoyu açtı ve bir silah çıkardı.

 

Eli arabanın koluna giderken"bekle burada,sakın arabadan inme."diye tembihledi. Kafama salladım. Normalde olsa itiraz ederdim,ama ona bile gücüm yoktu. Hemen odama gidip duş almak istiyordum.

 

Mermiyi silahın ağzına getirdi ve arabadan indi. Evin önünde başka arabalar vardı. Bunu bile yeni fark ediyordum. Arkasından bende indim. Konağa yaklaştıkça bağırış sesleri geliyordu ve bu yabancı birine aitti.

 

Tanımadığım ses bir kez daha konuştu."sen ilk bize söz vermedin mi ahmet ağa?kızı babama vermeyecek miydin?"

 

Biride çıkıp demiyordu ki o kız babanın dengi mi?bu sırada demirin sesi geldi."dalağını siktiğim,bu kız senin babanın dengi mi?"kapının önüne gelmiştim,artık hepsini görüyordum. Adam sırıttı."senin mi dengin?yoksa,koskoca ağa abisinin kirlettiğini kendine karı mı yapacak?"

 

Biran nefes alamadım. Demirin eli yana düşerken gözlerinde farklı bir ifade yer aldı ve bir adım geri gitti. Gözlerimin dolduğunu hissettiğim de hızlı adımlarla ilerleyip birisinin silahını aldım. Adamın tam burnunun üzerine vurduğumda geri sendeledi,ama durmadım. Yere düştüğünde bile vurmaya devam ettim.

 

Tekrar vuracakken birisi tarafından geri çekildim. Adamın yüzü kanlar içinde kalmıştı."bırak,dokunma bana!"üzerimdeki eller çekildiğinde gözlerim demiri aradı ama yoktu,gitmişti.

 

Zar zor merdivenlerden çıktım. Odaya çıkınca direkt banyoya girdim. Artık ayaklarım bedenimi taşıyamadı ve olduğum yere yığıldım. Ağlamam daha da şiddetlendi. Elime aldığım keseyi derimi yüzmek ister gibi sürttüm,ama hala temiz değildim ve asla olamazdım.

 

Demirin öğrendiği aklıma geldiğinde daha fazla ağladım. Nedenini bilmiyorum ama demirin o hali canımı acıtmıştı.

 

Banyodan çıktığımda aynadaki halime baktım. Gözlerim şişmiş ve kızarmıştı. Tenim ise kıpkırmızı olmuştu. Üzerimi değiştirip yatağa uzandım ve c nin pozisyonunu aldım.

 

Demir artık evlenmezdi benimle değil mi?

 

 

 

3 gün sonra

 

Ardan 3 gün geçmişti. Herşey çok acele oluyordu. Banyodan çıktıktan sonra namaz elbisemi giyip başıma yazmamı örttüm. Namazımı kılıp yavaş adımlarla aşağı indim. Bu gün Allah katında evli sayılacaktık.

 

İçeri girdiğimde imam gelmişti. Demir sırtı dönük bir şekilde imamın önünde oturuyordu. Şahit olarak Dilan ve demirin başka bir kuzeni. Yavaşlığı sürdürerek adımladım ve yanına oturdum.

 

Yine yüzüme bakmadı,yine durgundu. Dün resmi nikahımız kıyılmıştı ve demir o zamanda aynıydı. Kimseden utanmıyordum,çünkü ben utanılacak bir şey yapmamıştım.

 

O artık benimle evlenmez sanıyordum,ama yanılmıştım. Ben zaten 3 yıl odadan dışarı çıkmayarak,kendimi öldürmeye kalkarak ve her gün dövülerek herşeyin bedelini ödemiştim.

 

Ama benim bir suçum yoktu.

 

Dikleştiğimde sırtımdaki yaralar acıdı. Evet,baba sağolsun yine dövmüştü,ama bu kez tokat ve tekme yoktu. Bu kez kemer ve kızgın demir vardı.

 

İmam bir kaç sure ve dua okuyup bana döndü."mehir olarak ne istiyorsun kızım?"hiç bir şey istemiyordum,ne isteye bilirdim ki?

 

"Hiç bir şey istemiyorum."dedim. Bu sırada baba öksürdü. Bu seninle sonra görüşeceğiz demekti.

 

Demir,"talak hakkı,2 ev,2 araba ve Mardin'de ki otellerden birisini mehir olarak veriyorum."dedi. Bu çok fazlaydı. Bu kadarına hiç gerek yoktu.

 

"Ahmet kızı deniz,devran oğlu demir azadı kocalığa kabul ettin mi?"

 

"Ettim."

 

"Ettin mi?"diye sordu tekrar.

 

"Ettim."

 

"Ettin mi?"imam salak mıydı,yoksa numara mı yapıyordu?

 

"Ettim."

 

Aynı şeyleri demire de sordu. Oda beni karısı olarak kabul etmişti. sonrasında pişman olur muydu?belki beni hiç bir zaman karısı olarak kabul etmezdi.

 

Gerçi niye etsin di ki?sonuçta bebek gibi sevgilisi vardı. Her erkeğin hayalinde olabilecek kadar da güzeldi.

 

Of,ne bok yaptıkları beni ilgilendirmiyor.

 

Şuan tek istediğim demir ile konuşmaktı. Ne diyeceğimi,nasıl başlayacağımı bilmiyordum. Sadece konuşmak istiyordum.

 

Kendime gelip etrafıma baktım. Benden başka kimse yoktu. Herkes gitmişti. Yine yanlız,yine bir başıma kalmıştım.

 

Dışarı çıktığımda dilana demiri sordum oda"bir işi varmış,ondan gitti."diye cevaplamıştı.

 

Konaktan çıktığımda ezbere bildiğim yollarda yürümeye başladım. Görmek istediğim tek bir kişi vardı. Beni seven tek kişi.

 

"Kızma bana,ama o sana çok benziyor."dedim titreyen sesimle. Cevap yoktu. Gözümden bir damla yaş süzüldü."o kim ki bana benziyor,benim bu dünyada eşim benzerim yok demeyecek misin?"

 

Kafamı yana yatırdım."küs müyüz?"diye sordum çocuk gibi. Yine cevap yoktu."ben hiç sana küser miyim deniz gözlü güzel kızım demeyecek misin?"gözlerimdeki akan yaşı sildim.

 

"Hatırlıyor musun?seninle hayal kurardık. Ben polis olacaktım,sende benim mezuniyetime gelecek ve gururlu bir baba gibi en önde oturup izleyecektin. Söz vermiştin."artık gözümden akan yaşların ardı arkası kesilmiyordu.

 

Ne ben polis olmuştum,ne de o gururla izlemişti.

 

"Amca,ben seni çok özledim..."parmaklarım soğuk mezar taşında yazan isimde gezindi. Ağzımdan bir hıçkırık çıktı."canım çok yanıyor."

 

Ne kadar ağladım bilmiyorum,ama nefes alamayacak haldeydim."özür dilerim, sana verdiğim sözü tutamadım. Çünkü ben babamı affedemiyorum"dedim zar zor.

 

Özür dilerim,sana verdiğim hiç bir sözü tutamadım.

 

"Deniz!"diye bağıran abimin sesiydi.

 

Gözlerimi silip arkamı döndüm. Ne var?der gibi kafamı salladım. Kolundaki saati göstererek"az kaldı."dedi.

 

Evet,benim bu gün düğünüm vardı.

 

Zorla ayağa kalktığımda sırtımdaki yaralar kendini belli etti. Çokta umursamadım. Son kez taşta yazan isime baktım.

 

İsmail kılıç...

 

Onu arkamda bıraktım. Abimin yanından geçerken kolumu tuttu."az konuşalım mı?"kolumu çektim."ne konuşacağız?"

 

"Ben gerçekten helini sevdim."başka bir şey söylemesine izin vermeden"sen sevdiysen benim ne suçum vardı?niye senin sevdanın bedelini ben ödüyorum?"diye sordum.

 

"Öyle olması gerekiyordu."dedi yine. Bozuk plak gibi aynı şeyi söylüyordu."en çokta senin iyiliğin için. Abicim ben yanlış bir şey yapmadım,zaman geçtikçe sende anlayacaksın."sinirlerim bozulmuştu."sen benim iyiliğimi düşündün ve helini kaçırdın öyle mi?"

 

"Ölmenden iyidir."

 

"Ölseydim daha iyiydi."

 

Abartma Feriha. Puşta bak taş gibi adamı bulmuş ,birde beğenmiyor. Öpte başına koy.

 

"Bu söylediklerine çok pişman olacaksın."dedi kendinden emin bir şekilde. Daha fazla konuşmak istemiyordum,o yüzden arabaya geçtim.

 

Oda arkamdan geldiğinde arabayı çalıştırdı. 10 dakika sonra konağın öne geldiğimizde indim ve içeri girdim. Annem,"nerdesin kız sen!"

 

Ona cevap vermeden yanından geçip gittim."biz sizin yaşınızdayken annemizin yanında nefes alamazdık."odaya girdim.

 

Üzerimdeki leri çıkarıp duşa girdim. Çıktığımda ise kuaför ve makyöz gelmişti. Ne gerek vardı şimdi bunlara?zorla saçımı ve makyajımı yapmışlardı. Ben ne kadar sade bir şeyler istesem de Dilan abartı yaptırmıştı,yani bana abartı geliyordu.

 

Üzerime gelinliği de giyip aynadan kendime baktım. Pekte güzel olmamıştım. Dilan,"ay,çok güzel oldun."dedi sulu gözler ile.

 

Üzerimdeki gelinliği kendim seçmiştim. Allah razı olsun onu benim seçmeme izin vermişlerdi. Berivan hanım ne kadar"çok açık,bu olmaz."dese de aldık.

 

Hiç birini anlayamamıştım, çünkü hepsi çok yakın gibi görünüp birbirilerine laf sokuyordu.

 

Kapı çaldığında Dilan hemen arkasına geçti ve"kapı açılmıyor."dedi. Ben şaşkınlıkla ona bakarken göz kırptı. Anında eline bir tomar para bırakıldı ve kapı arkasına kadar açıldı.

 

Günler sonra ilk defa gözlerimiz kesişti. Gözlerindeki ifade değişirken baştan aşağı süzdü. Tekrar tekrar aynı şeyi yaptı ve yutkundu. Bende onu süzdüm. Baştan aşağı simsiyahtı. Siyah saçları,siyaha çalan koyu kahve gözleri,kirli sakalı,esmer teni,uzun boyu,hafif kemerli burnu ve dudakları...

 

Yakışıklı bir adamdı,hatta fazla yakışıklıydı.

 

O sırada dilan'nın sesi duyuldu."eniştenin hattı kapandı galiba."demiri incelemeyi bıraktım,ama onun gözleri hala bendeydi. Yanıma geldiğinde kolunu hafif karnına doğru kırdı. Dikkatimi çeken şey titreyen elleri olmuştu.

 

Dualar eşliğinde aşağı indik. Abim kırmızı kuşağı 3 kere dolandırdı ve bağladı. Sonra ise bana sarılmıştı,ilk karşılık vermedim ama içimden bir his sarılmam gerektiğini söylüyordu.

 

Ondan ayrıldığım da demire döndü ve"önce Allah'a, sonra sana emanet."dedi.

 

Düğünün yapılacağı yere geldiğimizde odaya geçtik. Bir kaç dakika sonra kapı çaldı ve demir girdi. Diğerinler odadan çıkarken niye bilmiyorum ama ayağa kalktım.

 

Gözleri yine üzerimdeydi ve bu kez gözlerindeki ifadeyi galiba çözmüştüm. Gözlerindeki ifade hayranlıktı,veya ben götümden sallıyordum.

 

"Deniz."dedi ilk defa ismimi kullanarak."efendim."diye cevapladım.

 

"Çok güzel olmuşsun."derken bakışlarıyla da bunu destekliyordu."teşekkür ederim. Sende güzel olmuşsun, yani yakışıklı olmuşsun"şuan sıçmış sonra da sıvamıştım.

 

Yavaş adımlarla yanıma yaklaşıp cebinden bir kutu çıkardı. Siyah kutuyu açtığında ise içinde yüzük vardı. Yüzüğü çıkardı ve elini uzattı.

 

Hiç düşünmeden elimi avucuna bıraktım. Elleri hala titrer iken yüzüğü parmağıma taktı. Çok güzeldi.

 

Kapı çalınıp açıldı ve pelin,"sizi bekliyorlar."dedi. Demir kafasını salladı ve girmem için kolunu uzattı.

 

Merdivenlerden inerken alkış sesleri yükseldi. İlk dansımızı yapmak için ortaya geçtik. Utanmıştım,ama bir iki saniyelik. Sonra şarkı çalmaya başladı.

 

Eylem Aktaş - fikrimin ince ince gülü

 

Elleri belimi buldu,ama tam tutmuyordu. Bende ellerimi omuzlarına koydum. Topuklu giydiğim için biraz da olsa boyuna yaklaşmıştım. Normalde omuzlarının az yukarısına gelen boyum şuan çenesine geliyordu.

 

Ben bunları düşünürken demir,"çok güzelsin."dedi tekrar.

 

Bende"demin söylemiştin."dedim.

 

"Olsun."bir kaç saniye durdu ve"hatta şöyle yapalım;ben sana her gün ne kadar güzel olduğunu söyleyeyim."dedi.

 

Güldüm. Ben günler sonra ilk defa demirle güldüm,ben ilk defa ona güldüm.Gözleri dudaklarıma kaydığında onunda dudaklarında silik bir gülümseme oluştu ve evet, bende onun güldüğünü ilk defa görüyordum.

 

Şarkı bittiğinde masaya gidip oturdum. Diğerinler halay çekmeye başladığında önüme bir tabak çekirdek bırakıldı. Şuan gözlerimin parladığına yemin edebilirdim.

 

Ben güzel güzel çekirdeğimi çitlerken demir geldi. Kulağıma eğilip"odaya çıkın."dedi.

 

"Ne?"diye sordum anlamamıştım çünkü.

 

Etrafa bakındığında bu kez"eğil."dedi. Ne diyordu ben hiç bir şey anlamıyordum."ne diyorsun ya?"

 

"Eğil deniz, eğil!"dediğinde üzerime kapandı. Sonrasında salonu müzik yerine çığlık ve silah sesleri doldurdu.

 

 

 

°°°

 

 

Bölüm sonu

 

 

Bölüm hakkında ki düşünceleriniz??

 

Bu güne yetiştirmeye çalıştım ve saat gece

3:30..

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

 

Bu arada bölümlerin belli bir günü yok, bittiğinde atıyorum.

 

Ve bu ara biraz yoğunum,o yüzden bölüm bu kadar geç geldi. Diğer bölümleri elimden geldiğince erken atmaya çalışacağım.

 

Diğer bölümde görüşmek üzere...

 

Öptümmm💋

 

 

 

Tiktok: oylesine1yazan

 

 

 

Instagram: oylesine1yazan

 

Loading...
0%