Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4.bölüm

@oylesine1yazan

Sssseeeellllllaaammmmmm

 

Nasılsınız canikolarımm? Umarım ki Çoook iyisiniz dir.

 

Satır aralarında mutlaka buluşalım💛

 

Bölüme başlamadan oy vermeyi unutmayınız.

 

 

 

🎶 Müslüm Gürses- Nilüfer

 

 

 

Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık.

 

Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin,sırf onaydı.

 

 

~Cemal Süreya~

 

 

Keyifli okumalar 🎀

 

°°°

 

Silah sesi ve çığlıklar artarken kulaklarım çınlıyordu.

 

Hangi renk istiyormuş benim deniz gözlüm?

 

Kulaklarımı kapatıp"sus."diye fısıldadım.

 

Bir kaç saniye sonra silah sesleri sustu. Demiri üzerimden iktirdim."gerizekalı mısın ya sen?niye kendini siper ediyorsun,ya sana bir şey olsaydı?"

 

Konuşmasına fırsat bulamadan Meryem gelinlik denilebilecek beyaz elbisesinin eteklerinden tutarak koşarak geldi ve demire sarıldı."azad çok korktum."dedi ağlamaya başlayarak.

 

"Vuruldum galiba."dediğinde demir kendinden uzaklaştırdı."banane Meryem?git ambulansı ara."

 

"Ay bana birşey oluyor."deyip kendini yere attı.

 

Flaş TV oyunculuğu.

 

Ben demirin kucağına almasını beklerken o üzerinden atlayıp yanıma geldi."iyi misin?"bu adam şaka mı yapıyordu?"beni boşver,sen iyimisin?bir şey oldu mu?"diye sordum hızlıca. Gözlerimle ise üzerini kontrol ediyordum.

 

"Karım oldun,daha ne olsun?"dedi sanki hiç bir şey olmamış gibi.

 

Az önce söylediğini eş geçerek koluna bir tane çaktım. Şuan kimseye bir şey olmamış olabilirdi,ama düşünmeden hareket ediyordu. Benim canım o kadar da önemli değildi."sen saf mısın,ya sana bir şey olsaydı?nasıl kendi canını hiçe sayarak hareket edebilirsin?"

 

O ise benim tam tersi mi söyledi."senin canın yanında benimkinin hiç bir önemi yok."yüzünü yüzüme yaklaştırdı."sen,benim için herşeyden, herkesten daha önemlisin."ben aval aval suratına bakarken Furkan,"abi,bir baksana."dedi.

 

Demir Furkan ile yanımdan uzaklaşırken meryem de yerden kalkıp gitmişti. Bu kız ne yaşıyordu,onu da tam çözmüş değildim. Onun demiri sevdiği bariz bir şekilde ortadaydı,ama demir için aynı şeyi söyleyemez idim. Daha gencecik ti ve onu sevmeyen birini seviyordu. Bunu bir zamanlar bende yaşamıştım,onu anlıyordum.

 

Seni sevmeyen birini sevmek;duymayan birine şiir okumak,görmeyen birine gökkuşağını anlatmak gibiydi. Aklında bitirirsin de kalbinde bitiremezsin. Her gece hayalini kurarak,her sabah hayal kırıklığına uğrayarak...

 

"Deniz!"dilan'nın sesi ile kendime geldim."ne oldu?"diye sordum."yine dalmışsın. Kaç kere seslendim,duymadın."Furkan da geldiğinde dilana kısa bir bakış atıp bana döndü."yenge,hadi gidiyoruz."

 

"Nereye?"diye sordum. Ben bir tık mal olabilir miydim acaba?"konağa. Abim sonra gelecekmiş, o yüzden seni ben götüreceğim."dedi.

 

Zaten salonda kimse kalmamış,herkes dağılmıştı. Düğünün böyle biteceğini asla tahmin etmezdim. Belki ki amaçları korkutmaktı,çünkü kimseye bir şey olmamıştı.

 

Of ya, takıları da takamadan gittiler.

 

Ben artık sana birşey demiyorum.

 

Yol boyunca Furkan sürekli bir şeyler anlatmıştı. Hayat doluydu. Çok konuşkan ve enerjisi hiç bitmiyordu,en azından gördüğüm kadarı ile. Belki de kendini öyle göstermeye çalışıyordu. Zamanla o Konaktaki herkesi tanıyacaktım,ama en çokta demiri merak ediyordum.

 

Ya oda babam gibi çıkarsa?şimdiye kadar bana kötü veya yanlış bir davranışı olmamıştı,ama bu olmayacağı anlamına gelmiyordu. Belki birbirimizi hiç bir zaman sevmeyecektik,ama ömür boyu beraberdik.

 

"Abin,yani demir nasıl birisi?"diye sordum. O hariç nerdeyse bütün sülalesini anlatmıştı. Anlatmak yerine susmayı tercih etti ve bu beni daha da gerdi."merak etme,dışardan göründüğü gibi birisi değil,yani bize değil."dedi sadece. Gözümüzün önünde bir adamı boğazından bıçaklayarak öldüren kötü birisi onlara ne kadar iyi olabilirdi ki?inandırmak ister gibi"gerçekten. Tanıyınca sende anlayacaksın,kötü birisi olmadığını. Ağzı biraz bozuktur,o kadar."dedi. İnşallah o kadardır.

 

Bir kaç dakika sonra araba büyük kapılı bir konağın önünde durdu. Furkan arabadan indi. Elimi kapının koluna atacağım sırada Furkan açmıştı."buyur yengecim."kenara çekildi. Diğerleride yeni gelmiş olacak ki hepsi arabalardan iniyorlardı. Utanmıştım, ama bu 1 saniye falan sürmüştü. Utanmak pek yapımda yoktu.

 

Dışardan büyük göründüğü gibi içerisinden de öyle görünüyordu. Burası bizimkinin en az 2 katıydı. Zengin olduklarını biliyordum,ama bu kadar beklemiyordum.

 

Pelin bana odanın yerini göstermek istediğinde Berivan hanım ısrarla Meryem'in göstermesini istemişti. Meryem beyaz elbisesinin eteklerinden tutarak yukarı çıkmaya başladı, mecburen bende arkasından ilerledim. Her ne kadar saçlarından tutup oradan oraya vurmak istesem de bu isteğimi bastırdım. Saçma bir şekilde sinirimi bozuyordu.

 

Diğer odalar karşı karşıya ve birbirine yakınken bizim önünde durduğumuz oda; ücra ve konağın en üst katında bir yerdeydi. Meryem parmağı ile karşıdaki kapıyı gösterdi."burası azad'ın çalışma odası. Kimseyi içeri almaz."sonra önünde durduğumuz kapıyı açtı."bu oda da azad ile çok anılarımız var,hele ki şu yatakta."sonrasında yüzünü bana çevirdi."belki bir şeyler yaşayacaksınız,ama her an,her saniye aklında ben olacağım."ağzının üstüne bir tane çaksam sanki rahatlardım. Galiba,yaşı gibi beyinide küçüktü.

 

"Senin bu saçma muhabbetin çok sıkmaya başladı ve ben sakin bir insan değilim. Canımı sıkmaya devam edersen,canını yakarım. Beni net bir şekilde anladıysan,defolup gidebilirsin."ufak bir uyarıda bulunmuştum. İlk dakika'dan huzursuzluk çıkarmak istemezdim."ha birde, bundan sonra kocamın yanında,yöresinde dolandığını görürsem sana yapacaklarım dan zerre şüphen olmasın."istemeyerek evlenmiş olabilirdim,ama gavat değildim."iyi geceler,tatlım."elimi göğsüne koyup hafif iktirdim ve kapıyı kapattım.

 

Benimde sabırımın bir sınırı vardı. Gerçekten,beni zorlar ise evire çevire dövmekten hiç çekinmezdim. Şuan,kimseyle uğraşacak halim yoktu,çünkü çok yorgundum.

 

Kısaca etrafa bir göz gezdirdim. Odanın içinde 2 kapı daha vardı. İçerisi leş gibi kadın parfümü kokuyordu. Gri ve siyah renkleri hakimdi. Beyaz olan tek şey ise, nevresim takımıydı. Büyük bir yatak,iki yanında komodin,köşede siyah bir deri koltuk ve duvarda 3 tane asılı tablo dışında koskoca oda da başka bir şey yoktu. Birde, komodin in üzerinde,küçük bir çerçeve içinde,demir ile Meryem'in olduğu bir resim vardı.

 

Rastgele bir kapıyı açtım ve lambayı yaktım. Giyinme odasıydı. Önce üzerimi değiştirdim,sonra yüzümde ki makyajı temizledim. Koltuğa oturduğum da saçımı açmaya başladım. Resmen kafam tel toka içindeydi.

 

 

Demir Azad Soykan

 

Elimi kapının koluna attım,ama açmaya cesaret edemedim. Yaklaşık 30 dakikadır kapının önünde bekliyordum. İçimde gereksiz bir heyecan vardı. Sonunda kapıyı açtım ve içeri girdim.

 

Burada melek gibi uyuyan kadın,benim karımdı ve yıllardır hayalini kurduğum şey,artık gerçekti.

13 yıl bekledim,ama değdi,beni sevmese bile değdi.

 

Daha fazla beklemeyip banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Üzerimi değiştirdim. Pis halimle ona yaklaşamazdım.

 

Yüzüne düşen saçları hafifçe geri iktirdim. O kadar güzeldi ki, insan bakmalara doyamıyordu. Ömrümün sonuna kadar bıkmadan, sıkılmadan izleyebilirdim. Ayağa kalmadan önce"özür dilerim çiçeğim,iznin olmadan dokunmak istemezdim."diye fısıldadım.

 

Bir elimi beline koyarken,diğer elimi bacaklarının altından geçirdim. İlk başta kasılsa da sonra gevşedi. Her ne kadar izinsiz dokunmak istemesem de koltukta iki büklüm uyumasına izin veremezdim. Yatağa bıraktım ve üzerini sıkıca örttüm.

 

Camları açtım. Oda da kötü bir parfüm kokusu vardı. Bu denizin olamazdı,çünkü benim karım hep lavanta kokardı. Gözüm komodin in üzerinde ki yeni belirmiş olan çerçeveye takıldı. Birkaç adım atıp elime aldım ve aşağı attım. Önemsiz eşya bulundurmayı sevmiyordum.

 

Sırtım yatak başlığına gelecek şekilde oturdum. Elim saçlarına uzandı,ama uyanmasın dan korktum. Güçlü gözüküyordu,ama acı çeker gibi bakıyordu. Benim canımın canını yakmışlardı.

 

"Sana söz veriyorum,canını yakanın canını alacağım. Yüreğine kim ateş düşürdüyse,onu da o ateşte yakacağım ve yine sana söz veriyorum,tüm yaralarını ben saracağım."

 

Ben,ona çok geç kalmıştım,daha da geç kalmaya niyetim yoktu. Söylemeyip yıllarca sakladığım için köpek gibi pişmandım.

 

Sabaha kadar izledim, sadece izledim. Ezan okunduğunda kalkıp abdest aldım. Üzerimdeki tişörtü çıkarıp kazak giydim. Namazımı kılıp dua mı ettim.

 

Bir kaç dakika sonra odanın kapısı çaldı. Karımı uyandıracaklardı. Hızlı adımlarla gidip kapıyı açtım. Halam ve annem vardı."ne var hala?"diye sordum.

 

"Günaydın. Gerçi pek uyumuşa benzemiyorsun."dedi gülerek."neyse, çarşafı almaya geldim."

 

Bende güldüm,ama benimki sinirdendi."hala."

 

"Oğlum?"diye karşılık verdi.

 

"Seni,o çarşafla boğarım."

 

 

°°°

 

Gözlerimi açtığımda etrafa bakındım. Ben en son koltuktaydım,ne zaman yatağa gelmiştim?gözlerim koltuğa yayılmış demirde durdu. Kafasını geriye atmış,kollarını ve bacaklarını ayırmış tavanı izliyordu. Sigaranın dumanını tavana doğru üfledi.

 

O an alakasız bir şekilde hapşurdum. Kafasını kaldırıp baktığında"hasta mı oldun?"diye sordu.

Kafamı olumsuz anlamda salladım."hayır."

tekrar hapşurdum. Kalkıp yanıma geldi."hastaysan doktora gidelim."

 

"Gerek yok,hasta değilim."dedim.

 

"O zaman, aşağı inelim mi?"kafamı salladım. Dilim yoktu galiba. Hafifçe gülümseyip arkasını döndü. İnşallah,salyam falan akmamıştır. Tekrar koltuğa oturduğunda beni beklediğini anladım. Hızlıca yerimden kalktım ve banyoya geçtim. Aynadan kendime baktım,hiç bir şey akmamıştı. Hemen yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirmeye gittim. Dışarı çıktığımda demirde ayaklanmıştı. Bir kaç adımda yanıma ulaştı.

 

Aşağı indiğimizde herkes masaya oturdu. Çoğu kişi nefret ile bakıyordu,o yüzden ister istemez geriliyordum. Alışıktım aslında,ama yine de garip hissetmiştim. Demir,"niye bir şey yemiyorsun,yemekleri mi beğenmedin?istediğin bir şey varsa..."sözünü keserek"hayır,beğendim."dedim.

 

"Ye,o zaman."dedi.

 

"Aç değilim."diye cevap verdim. Herkes yemeğini yiyip odalarına geçmişti. Bu gün abim ve Helin'in kınası vardı.

 

Bize kına bile yapılmadı.

 

Aradan dakikalar geçerken,odanın kapısı açıldı. Demir,elinde tepsi ile içeri girdi. Kapıyı kapatıp yanıma geldi ve elindeki tepsiyi önüme bıraktı. Sorgular bir şekilde suratına baktım. Gözü ile tepsiyi işaret etti."hadi."

 

Anlamadığım için"ne?"diye sordum. Tepsinin içinde yemekler vardı."sana getirdim,sabah birşey yemedin."yemek istemediğimi söylemek için ağzımı açmıştım, ama demir,"itiraz kabul etmiyorum,hepsi bitecek."dedi.

 

"Hepsini bitiremem."dedim. Fazla naz yapamazdım valla,karnım açtı.

 

"İstediğin kadarını ye,o zaman"dedi."ben karşı odadayım,birşey olursa gel."kafamı salladım. O,odadan çıkarken ben yemeğimi yemeye başladım.

 

oda da canım sıkıldığı için aşağı indim. Leyla ile birlikte bir kaç hazırlığa yardım ettik. Leyla,demirin abisinin eşiydi. Hava kararmaya başlarken yukarı çıkıp duş aldım ve üzerimi giyindim. Saçımı tararken demir odaya geldi. Bir kaç dakika beni övdükten sonra banyoya girdi.

 

Ya,canım kocam. Nasıl da masaya yumruğunu vurup,"taş gibisin,bebek gibisin,iyi ki benim karımsın ulan!"dedi?

 

Öyle birşey demedi, uydurma.

 

Ne yani,dese güzel olmaz mıydı?

 

ben kendimle kavga ederken demir,belinde havlu ile banyodan çıktı. Kavruk teninden su damlaları,karın kaslarına doğru kayıyordu. Sağ omuzunda kocaman bir aslan, kasıklarına doğru da akrep dövmesi vardı."kusura bakma,kıyafet almamışım."dedi.

 

İyi ki de almamışsın,yoksa nerden bilecektik böyle afet gibi bir şey olduğunu?

 

"Sorun yok,ama yerler ıslandı."dedim. Başak burcu olduğumu belli etmemiştim bence."kurur."dedi rahat bir tavırla."kurur diyeceğine gidip üzerini giyinsen nasıl olur?"diğer kolunda da dövme vardı,ama ne olduğunu görememiştim. O,giyinmek için odaya girdiğinde,bende ıslanan yeri sildim. Çıktığında her zamanki gibi baştan aşağı siyahtı.

 

Sanki sen her zaman pembe giyiyorsun.

 

Sen sus be, sürekli onu savunuyorsun zaten.

 

Kocam o benim,tabi ki savunacağım.

 

Senin kocanda,benim dedem mi?

 

Karısı gibi davran,o zaman.

 

Artık hava kararmıştı ve misafirler yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Eymen,mutfağa girdiğinde yanıma geldi. Eymen,demirin en küçük kardeşiydi."biz ne zaman evleneceğiz?"diye sordu merakla.

 

"Biz evlenemeyiz ki."dedim. Hemen kaşları çatıldı."niye evlenemiyoruz ki?"Konuşacağım sırada"kim evleniyormuş?"diyerek içeri pelin girdi. Eymen,"ben,denizle evleniyorum."

 

Pelin,"oğlum,o senin yengen,yengen."diyerek kahkaha attı. Eymen'nin gözleri dolduğunda"şaka yaptı,şaka."dedim. Ağlamasını istemiyordum.

 

"Ablacım,varsa ben sana daha güzelini bulacağım. Yenge sende, soykan erkeklerini kendine aşık etmeyi nasıl beceriyorsun?"erkekleri?kaç kişi lan bunlar?Eymen, kafasını iki yana salladı."daha güzeli yok,ben denizi istiyorum!"

 

"Abim bunları duysa varya, kıskançlıktan köpürür. Hemen gidip anlatmam lazım."deyip koşarak mutfaktan çıktı.

 

Bende zar zor Eymeni kandırıp mutfaktan çıktım. Bir köşeye oturduğum da kına da başlamıştı. Abim kapıdan girerken Helin de süzülerek merdivenlerden indi. Abim elinden tuttuğunda onlar için ayrılmış sandalyelere oturdular. Kadınlar etraflarında dönmeye başladı,herkesin yüzü gülüyordu.

 

Şarkı bittiğinde Helin'in elini açmaya çalıştılar,ama doyumsuz olduğu için,elini 5 altın verdiklerinde açmıştı. Kınayı da yaktıkların da oynamaya kalktılar.

 

Konağın kapısı açıldığında gözlerim oraya döndü. Hiç beklemediğim birisi vardı.

 

O gelmişti,bir zamanlar aşık olduğum adam. Demirin kuzeni...

 

 

°°°

 

Bölüm sonu

 

Bölümü nasıl buldunuz?

 

Bir sonraki bölümde neler olacak??

 

Sabah okul var. Erken yatın,erken kalkın.

 

İyi gecelerr.

 

Öptümm💋

 

 

Tiktok: oylesine1yazan

 

 

Instagram: oylesine1yazan

 

Loading...
0%