Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. BÖLÜM

@oylesine_yazan.__

Sınıfta arka sırada oturmuş, bacaklarını karşısındaki sandalyeye uzatmıştı. Ağzındaki sakızı patlatıp konuşmalara kahkalarla eşlik ediyordu. Eteği durmadan bozulsa da tekrar bacaklarının arasına sıkıştırıp önlemini almaya çalıştı. Beyaz çoraplarını diz kapağına kadar çekmişti. Sakızını tekrar şişirip patlattığında kapı sertçe açılmıştı. İçeri sınıf hocası olan Aysu girdiğinde herkes kendini toparlamaya başladı. Boş gözlerle ona bakarken kravatını düzgün bağlamamış boynuna asmıştı.

"Ilgaz Çakmak! Müdürün odasına!"

Şaşırmamıştı. Giymekten hoşlanmadığı eteğini düzeltti sakızını da çıkarıp sıranın altına yapıştırdı. Sınıftan ağır adımlarla umursamaz şekilde yürüdüğünde hocasının nefesini verdiğini duydu. Kendi kendine sırıtmaya başladığında eğleneceğini anlamıştı. Yine dayanamamış okuldan birinin saçına yapışmıştı bide utanmadan elini sirkeleyip Müdür bey' e göz kırpmıştı. Bir gün okuldan atılacağını biliyordu. Belki de o gün bugündü. Düşüncelerinden sıyrılıp kapıyı ağır bir şekilde iki defa çaldı. İçeriden gelen 'gel' komutuyla içeri girdiğinde müdür Selami burnundan soluyordu.

"Ah seloş ahh."

​​​" kes sesini içses."

İçeri adımlarını atarken okuldan atılma korkusu yoktu.

"Buyurun hocam."

"Şu kravatını düzgün tak Ilgaz!"

"Okul kıyafetini değiştirmekle başlayalım bence."

Selami burnundan soluyordu ve kız bunu görmekten zevk alıyordu. Koltuklardan birine geçip bacak bacak üstüne attı. Saçlarını da geriye attığında müdüre döndü.

"Niye rahat durmuyorsun kızım?"

"Haklıydım hocam."

"Her zaman aynı şeyler."

"Her zaman haklıyım hocam."

"Annenleri kaybettin diye etrafa saldıramazsın Ilgaz. Böyle bir kız değildin sen. Ne oldu da bu hale geldin."

Salladığı bacağını durdurdu ve derin bir nefes aldı. Ailesinden konuşulmasını sevmezdi. Sinirden yanaklarına kan hücum ederken yalandan gülümsemeyle müdüre döndü.

"Ben her zaman böyleydim hocam."

Ayağa kalktı ve yalancı gülümsemesini sürdürdü.

"İzninizle."

Odadan çıktığında kapıyı çarpmayı ihmal etmemişti. Boş olan derse girmek yerine bahçeye yöneldi. Arka bahçeye geçip banklardan birine oturdu. Cebinden çıkardığı sigarayı dudaklarının arasına alıp çakmağıyla yaktı. İçine derin bir nefes çektiğinde anca kendine gelmişti. Ailesini çok küçükken kaybetmişti. Küçükken hayali olan Ilgaz da onlarla birlikte toprağa verilmişti. Annesi gibi avukat olmak istiyordu. Ama ailesinden sonra o isteği de ölmüştü. Okula öylesine gelip giden biri olmuştu. Bazenleri hiç gelmez orda burda gezerdi. İnsanlara hep ters tarafını gösterip ara sıra sınıfına düzgün davranan biri olmuştu. Sigarasından bir nefes daha çektiğinde gökyüzüne çevirdi bakışlarını.

"Bakın ne haldeyim be."

Nefesini dışarı verince kendi kendine gülmeye başladı.

"Kızın saçını iyi yoldum kabul et anne."

Gülümsemesi dudağında asılı kaldı. Yarası bir kez daha kanadı. Bu yüzünü kimse görmüyordu. Herkes Ilgaz' ı gülen, umursamaz biri zannediyordu. Biliyordu ya içinde yangın yeri vardı. Annesini iş yemeğine giderken trafik kazasında kaybetmişti. Tek sığınağı babası kalmıştı. Ama biliyordu ya babası annesini çok seviyordu. Annesinin yokluğunda babası çok kötü dönemlerden geçmişti. Ilgaz küçük bir çocuk olmasına rağmen babasının acısını görebiliyordu. Hayatının aşkını kaybetmişti. Git gide çöken babasını görünce onu da kaybedeceğini anlamıştı. Çok bağırmıştı babasına. Küçücük haliyle çok hesap sormuştu.

"Sende mi annem gibi bırakacaksın?" demişti babasına. Babası susmuştu. Göz yaşlarıyla karşısında duran kızına baktı. Ceydasına benzeyen kızına. Onun gibi koyu kahverengi saçları vardı. Koyu kahve gözleri. Kızını çekip göğsüne yaslamıştı. Ceydası gibi uçup gitmesin diye kalbine saklamak istedi. Ilgaz geri çekilip babasının göz yaşlarını silmişti.

"Ben hep yanındayım baba. Merak etme annem bizi hep yukarıdan izliyor. Sen ağlarsan o çok üzülür." demişti.

"Ağlamayacağım kızım. Annen üzülmesin. Ceydam üzülmesin." demişti.

Onun küçük haliyle düşündüğü şeyleri görünce hissiz bir şekilde kahkaha attı. Ne de masum düşünüyordu o sıra. Gözleri dolmaya başladığında sigarasını yere atıp ayakkabısıyla söndürdü. Okula girip çantasını aldı. Ardından derslere kalmayıp arabasına yöneldi. Çantasını gelişi güzel bir koltuğa attığında boynundaki kravatı yan koltuğa fırlattı. Arabayı çalıştırdığında evdeki yüzleri görmek istemediğini biliyordu. Annesinden sonra babasını kaybetmişti. Babası annesinin özleminden bir ara uyuşturucuya başlamıştı. Küçüktü. Anlamıyordu. Ama şimdi herşeyi anlıyordu. Babasının nefesi annesiydi. Annesi Ceyda, babası Murat'ın ruhuydu. Ruh bedenden çıkınca geriye ne kalırdı ki.

Koca bir hiç.

Velayeti mecburen küçük olduğu için babaannesine geçmişti. Küçüklükten beri babaannesinden hoşlanmaz babaannesi de ondan hoşlanmazdı. Ilgaz'a karşı hep bir nefreti vardı. Ne o evde kalmak istiyordu ne de onun yüzünü görmek. Küçücük yaşıyla iki ölüm tadmıştı. O gün büyümüştü Ilgaz. Kimsesi kalmadığını çok iyi biliyordu çünkü.

Villaya yaklaştığında arabasını park edip indi. Kapıdaki korumalara baş selamı verdikten sonra kapıyı çaldı. Kapıyı Nurten açınca kocaman gülümsedi.

"Ben geldimmm!"

"Hoşgeldin kızım."

Nurten'e sıkıca sarılmış ardından içeri geçmişti. Nurten Ilgaz küçük olduğundan beri onların evinde çalışıyordu. Evin çalışanlarından en büyüğü oydu. Ona çok alışmış ve seviyordu.

"Bu kokular da ne Nurten sultan."

"En sevdiğin yemekleri yaptım kızım."

"Ellerine sağlık Nurten sultanımm."

Odasına çıkmaya başladığında Nurten aşağıdan gülüyordu. Odasına girdiğinde dolabından bir kaç parça kıyafet alıp banyoya yöneldi. Kısa bir duşun ardından üstünü giyinip çıktı. Saçlarını kurutup taradı. Hemen saçlarını örmeye başladı ve bileğindeki tokayla bağladı. Terliklerini giyip aşağı indi. Yemek masasına herkes toplanmıştı. Amcasına yengesine ve en son da kuzeni Yaren' e selam verdikten sonra yerine oturdu.

"Ellerine sağlık sultanım." diyip yemeğini yemeye başladı. Nurten gülümseyerek mutfağa gitti.

"Afiyet olsun Ilgaz."

Ağzındaki lokmayı yavaşça yuttu. Peçeteyle ağzını sildikten sonra gözlerini ona bakan yeşil gözlü, saçlarına ak düşmüş, gözlerinin altının kırışmaya başladığı kadına çevirdi.

"Sağol babaanne."

Yemeğini yemeye devam ederken ona baktığını biliyordu. Üstündeki gözleri görmezden gelerek yemeğini bitirdi. Ağzını silerek suyundan bir kaç yudum aldı.

"Hepinize afiyet olsun. İzninizle."

Gerisinde kalan kişileri beklemeden masadan kalkıp odasına çıktı. Kapısını kapatıp kilitledi. Odası arka bahçeye bakıyordu. Kocaman olan terasına çıkıp sigarasını yaktı. Koltuğuna oturup yıldızları izlerken bir yandan sigarasından içine çekiyordu. Telefonunun titremesiyle açıp baktı. Okulun dedikodu grubundan mesaj gelmişti. Ilgaz'ın kızın saçına yapışıp yere fırlatması sonra müdüre göz kırptığı anlar vardı. Kahkasına engel olamamıştı. Sigarasından bir nefes daha çektiğinde kıza neden öyle yaptığını düşünmüştü. Ilgaz haklıydı. Kız onu çok hak etmişti. Kantinin ortasında Ilgaz' a serseri demiş sonra gülmüştü. Bununla kalmayıp laflarını sıralarken Ilgaz da sinirlerine hakim olamamıştı. En sonunda kız ona 'babasız köpek' diye bağırınca ılgaz'ın bütün devreleri orda atmıştı. Hemen önündeki sandalyeye tekme atmış kızın üstüne yürümüştü. Ondan sonrası ortadaydı. Telefonu kapatıp sigarasını söndürdü. İçeri geçip balkonunu kapattı. Elini yüzünü yıkayıp dişlerini fırçaladı. Pijamalarını giyip yatağına girdiğinde tek istediği bu günün bitmesiydi. Kızın dedikleri aklına geldikçe daha çok sinirleniyor ama birşey yapmıyordu. Hangi okula giderse ordan atılıyordu. Artık çok birşey yapmak istemiyordu. Düşünceler kafasının içerisinde ordan oraya atlarken derin bir uykuya daldı...

 

BÖLÜM SONU...

BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ?

Oylarınızı bekliyorumm...

Loading...
0%