@oylesinebiri_1289
|
Bitti dediğimiz noktalarda başlar her şey. Bazen çıkmaza girersin,kader seninle oynar,şans sana gülmez…Yada öyle sanarsın,ama altında yatan inancı soldurmazsan,her zaman kazanırsın.Kaybetsen bile kazanırsın.... Aşk insanı ne olursa olsun bulur.Bazen ararken,bazen kaçarken.. Her zaman olduğu gibi yine bir izmir akşamı yürüyüş yapıyordum.En sevdiğim izmir sokaklarında düşüncelere dalmış gidiyordum.İzmir bana iyi geliyordu,buradayken kendimi bir nebze bile olsa özgür hissediyordum.Bu sokaklar beni çağırıyordu ve bende onları karşılıksız bırakmıyordum. Sokağın sesizliğinde ilerlerken telefonumun rahatsız edici melodisi beni yoğun düşüncelerimden kopardı.Telefonun ekranındaki ismi hiç okumadan kulağıma götürdüm.Zaten kim olduğunu biliyordum. "Efendim"sahte bir neşeyle seslendim karşı tarafa. "Abla?"arayan kardeşim ilaydı. "Nasılsın ilay?"dedim onu özlemiştim. "Ne zaman geri dönüyorsun?"duyduğum soru karşısında birden donup kaldım.Hiçbirşey söyleyemedim.Beni hiç mi merak etmiyordu? Bir süre sonra; "O eve bir daha geri dönmeyeceğim baba."dedim ve son sözlerim bunlar oldu.Telefon yüzüme kapanıverdi. Gözlerim yine bulanıktı ve boğazımdaki bu iğrenç histen nefret ediyordum.Kendimi gözüme çarpan ilk kaldırıma bıraktım. Tenha sokak,güneşin batışı,saçlarımı uçuran hafif rüzgar ve gözyaşlarım.Bu dörtlü uzun zamandır benimleydi. Her şey küçükken daha güzel derlerdi,öyleymiş.Her şey o zamanlar daha güzeldi.Yada biz öyle sanıyorduk,bilmiyorum… Bildiğim tek şey yalnızlığım ve sevgisizliğim.Annem olsaydı severdi beni,yalnız bırakmazdı.Annemin ölümü hayatımın yıkılma noktasıydı.Eski buseyi çok özlüyorum,eskiyi çok özlüyorum…Özlemek bana sadece acı veriyor ama özlenmek…O nasıl bir duygu? Hayatım boyunca kim özledi beni.Annem özlüyormudur şuan. İlay...Keşke sende biraz olsa özlesen beni yada merak etsen.Altı ay oluyor ilayı görmeyeli,koskoca altı ay.Benim için çok uzun bir süre hiç bu kadar ayrı kalmamıştım. Evimden,odamdan,kardeşimden ve babamdan… Birden o evdeki zamanlar geldi aklıma,annemin ölümünden sonraki zamanlar.Hayatımın en korkunç günleri.Babamı tanıyamadığım belkide yeni tanımaya başladığım zamanlar. Başkalarına saray ama bana hapis olan o evden çok zor kurtulmuştum.Bunun için çok acı çekmiştim ve sonunda başardım,ailemi,evimi ve istanbulu terk ettim.Belki biraz olsun özgürlüğü tadabilirdim… Geçmişe dalmış giderken omzuma dokunan elle irkildim.Hızla kafamı çevirdiğimde karşımda babamın korumalarından murat ağabeydi.Zaten başka kim olucaktı? "Buse hanım hava karardı,eve dönmeliyiz.”dedi.Zaman ne hızlı akmıştı.Kafamı onaylar şekilde salladım ve arabaya doğru yöneldim.İşte benimde özgürlüğüm bu kadardı… Eve gelir gelmez kendimi koltuğa attım.Burası benim evimdi,evet söylemesi çok garip ama benim evim…Babam her ne kadar evi koruma altına alsa da tek bu evin içinde birazda olsa özgürdüm sanki. Özgürlük…Ne kadar güzel bir duygu.Ben hiç tam tamına tatmadım o duyguyu.Hiçbir yerde kendimi oraya ait hissetmedim.Bu duygu oldum olalı merak etmişimdir.Annem her zaman bize bir masal anlatırdı, Kuş Masalları.Kuşlardan,kuş olup uçmaktan,kuş kadar özgür olmaktan bahsederdi hep annem. Çok severdi annem kuşları,evimizden cıvıltıları eksik olmazdı hiç.O zamanlar bana sadece masal gibi gelirdi bunlar.Şuan daha iyi anlıyorum.Şuan seni daha iyi anlıyorum anne… Garip bir sesle kaldırdım kafamı koltuktan.Kapı zili.Bu saate kim gelmiş olmalı diye düşünerek kapıya yöneldim.Kapı açılır açılmaz üstümde koca bir kucak hissettim,selin gelmişti. "Selin?”dedim şaşırmış bir tınıyla.”geleceğinden haberim yoktu. ”Ne yapalım kızım yüzünü gördüğümüz mü var,buraya yakın bir yerdeydim,sanada uğrayayım dedim.”dedi içeri geçerken.Kendini koltuğa fırlatıp bacaklarını üst üste attı,ben bile evimde bu kadar rahat değildim. Birini bekliyorsan gidiyim.”dedi ağzımın yoklarcasına.Gözlerimi devirip halen açık olan kapıyı kapatıp mutfağa yöneldim. "Yok selin yok” ikinci yokun "o" sunu uzatarak söylendim.”beklediğim kimse yok olmayacakta,sen başlamadan söyleyeyim.”Selinde bana gözlerini devirince dil çıkardım.”Kahve yapıyorum?” dedim sorarcasına,onayımı aldıktan sonra fincanları çıkarmaya başladım.Selinde o sıra bana bölümündeki dedikoduları anlatmaya başladı. Selin benim üniversite arkadaşımdı,moda tasarım okuyordu,benim aksime çok sosyal bir kızdı.Sarı saçları ve mavi gözleriyle okulun ilgi odağı diyebilirdim.Selin sayesinde birkaç kişiyle daha tanışmıştım,okuldan.O olmasa tek tabanca devam ediyor olurdum büyük ihtimalle. Kahveleri alıp balkondaki masaya geçtik. "Ee,sende ne var ne yok?”dedi selin.Sanki cevabını bilmiyormuş gibi. "Ne olsun ya dün paristeydim sevgilimle,yarında amerikaya uçacağız hayat çok zor vallahi.”dedim alayla.Yaptığım espiriyle beraber gülüştük. "Ay yeter valla buse gel tanış diyorum sana berkle.Bak berk iyi çocuk,bizim bölümdeki tüm kızlar ağzı açık bakıyor çocuğa,bence çok yakışırsınız.”dedi,evet yine başlıyorduk. "Selin daha kaç kere söyleyeceğim istemiyorum,kendimi bir ilişki için hazır hissetmiyorum.”dedim. Hedefim hiçbir zaman güzel bir ilişki olmamıştı.Çünkü uğraşacak çok sorumluluklarım ve hedeflerim vardı.Ben daha annemin ölümünü atlatamamışken babamın gerçek yüzü ile karşı karşıya kalmış ve tüm odağımı babamdan kurtulmaya adamıştım.Bunca şeyin içinde birini sevmek fazla lükstü benim için. "Seni anlıyorum ayça ama böyle olmaz tatlım.Ailenle aran kötü olabilir onlardan uzaktada olabilirsin ama bunları yaşayan çok insan var,bunlar için kendini bir şeylerden geri çekme yada kendini yetersiz görme,bence sevgiyi en çok sen hak ediyorsun.”dedi ve uzanıp elimi yanındayım dercesine tuttu. Seline samimi bir gülümsemeyle karşılık verdim.Sorunlarımın sadece bu olduğunu sanıyordu ama hayır.Bu buz dağının görünen kısmıydı,benim yerimde olan ve benim yaşadıklarımı yaşayan insanlar yoktu beklide. Selinle geçirdiğimiz bol sohpetli gecenin ardından selini uğurladım ve direk banyoya yöneldim.Normalde bu kadar geç uyumadığımdan,göz kapaklarım kendiliğinden kapanıyordu.Duştan çıkıp pijamalarımı giydim,aynanın önündeki tarağı elime alıp odamın penceresine yöneldim.Odamdaki tek ışık kaynağı sokak lambasının sarı ışığıydı. Penceremi açtım ve içeri gelen havayla derin bir nefes çektim.Bir yandan saçlarımı tarıyor bir yandan ege denizinin sularına bakınıyordum.Gözlerim evimin önündeki yola kaydı,babamın adamları evin önünü gözetliyorlardı.Gözlerimin aşina olduğu bu durum karşısında derin bir iç çektim.Babam hiçbir zaman peşimi bırakmayacaktı.Babam bıraksa sebep olduğu kötülükler bırakmazdı... Pencerenin önünden ayrılıp yatağıma uzandım ve uyku beni kollarına çekti. Saatler sonra... "Busem ben geldim kızım hadi kalk” diye tanıdık bir ses duydum.Gözlerimi yavaş yavaş açtım. Annem… "A-anne!Sen mi geldin?Ama sen öldün ki…Nasıl?”dedim.Karşımda duruyor,her zamanki gibi sevgiyle yüzüme bakıyordu. "Zaman geldi buse!Kendine gel,sen bu değilsin!Kaçma buse,kaçma!”bunları tekrar ediyor.Her tekrarladığında sesi daha fazla yükseliyor ve boğuluyormuşum gibi hissettiriyordu.Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki bir şey oldu. Silah sesi!Annem kayboldu. "Anne!”diye bağırdığım an yataktan fırlamış ter içinde kalmıştım.Rüyam sona ermişti ama devam eden bir şey vardı,silah sesleri! Odamdaki dolabın aynasına gelen kurşunla beraber kendimi hızlı bir şekilde yatağın yanına attım.Evim taranıyordu.Bunun rüya olmasını çok isterdim ama değildi….Ne kadar süre yatağın altında kaldım?Kaç defa ateş ettiler?Bilmiyordum. Bildiğim tek şey bilincimin beni terk ettiği andı...
|
0% |