Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@oylesineyazar00

*BELKİ BİR BAŞLANGIÇ

BELKİ BİR BİTİŞ*

 

"Hazırmısın toparlandın mı ?"

Dediğinde kafamı kaldırıp Ayaz'a baktım "Hayır elim gitmiyor sanki .yapamadım bir türlü " dediğimde bana yardım etmek amaçlı dolabımdaki eşyaları kendi birer birer kutuya dizmeye başlamıştı...

 

BİR SAAT ÖNCE...

 

"Herkez tamammı?" dedi gözleriyle

bizi kontrol ederken

"Evet amirim biz tamamız karanfil eksik oda gelir birazdan." demiştim asıl ismi bu değil lakaptı bunlar ifşa olmamak adına kullanmak durumundaydık ama hoşumaza gidiyordu reddedilmez bir gerçekti.

 

"Peki biz başlıyalım pek bir vaktimiz yok zaten" demişti Fırat amir .

Gözlerini aniden bana çevirdi

"Ani bir gelişmeden dolayı görev yerin değişti." nasıl yani der gibi bakışlarımız aramızda dolaştı ve sözüne devam etti

 

"Zifir seni Antalya'ya alıyorum" ne ??

"Nasıl yani amirim anlamadım ?"

diyerek sorguladım belkide

ben yanlış anlamıştım.

"Duydun işte antalyadaki büroya alıyorum seni ." Dediğinde kendimi zabtetmek için mücadele verdim ben sormadan sözlerine devam etti .

 

"Antalya'da Ferit' amirinizin kadrosuna Almam gerekiyor seni ,çünkü şuan orada ciddi bir ihtiyaç var."

sabır asin ,sabr et tut kendini, üstün o senin. telkinlerimden sonra derin bir nefes aldim ve kendime hakim

olamayıp bağırdım .

 

"ALMIYCAM SENİ BU KADRODAN DEDİNİZ" diye bağırıp sustuğumda dişlerini sıkmış eliyle kapıyı göstermişti

"geç içeride bekle beni !"

dediğinde geçmedim ve olduğum yerde hala aynı sert bakışlarla bakıyordum.

"zifir sana diyorum geç ve bekle beni !"

 

Daha fazla sorun çıkarmamak adına yerimden hışımla kalkıp arkamdaki sandalyeyi devirdim, ve içeriye geçip oturduğumda herzaman yaptığım gibi stresten dudaklarımı kemiriyor ayağımla ritim tutuyordum nihayet fırar amirim geldiğinde kapıyı kapatıp karşıma oturdu.

 

"Normalde almıycaktım seni. evet söz verdim biliyorum." dedi elini

kırlaşmış saçlarında gezdirirken

"ama herzaman istediğimiz gibi

olmuyor malesef" dedi

Gerçekten mahcup bir hali vardı ama yinede henüz anlam veremiyordum

 

"Ferit'e bir telefon geldi dün Antalya'dan büyük bir iş bizim için ve sundukları teklif iki büroyuda kurtaracak cinsten. "

 

Ferit ağabey aman amirimiz fırat amirden iki yaş küçük amirimizdi. Fırat amir yani bizim amirimiz ailelerinden kalma bütün mal varlıklarını satıp İstanbul'da ve Antalya'da büro açmışlardı bir zaman iyi kazanıyorken azalan ekiplerden kaynaklı işlerde azalıyordu kimi işini iyi çıkartıp kazandırırken kimi kimliğini ifşa ettirtip bürodan ayrılıyordu bu yüzden ucu ucuna iki büroyu geçindirirken birini bize söylemeselerde kapatmayı düşünüyorlardı haklılardıda ....

 

"Dediğim gibi Allah şahit hiç istemeden gönderiyorum seni oraya ,ama bir tek nedense senin yapabileceğini düşünüyorum ."

 

"Fırat abi " dediğimde kapıya bakıp

"abi yok amirim " diye hatırlattı .

"amirim ben gitmek istesem ,ailem bırakmaz biliyorsunuz."

 

"Biliyorum asin ,aman zifir ama ben ikna edebileceğini düşünüyorum bu sefer"

"Kolaydı sanki öyle ya." dedim

arkama yaslanarak .

"Zifir bu görev gerçekten önemli yoksa dediğim gibi tırnağını vermem Antalyaya ama büro kurtulcak düşünsene ?" dediğinde biliyordu zalim hassasnoktamı oradan vuruyordu .

 

"Peki amirim kabul." dedim mecburiyet dolu bir sesle. fırat abi iki adımla g

elip sımsıkı sarıldı kapı açıldı ve

karanfil özgür 'üm...

gözlerinde yaşlarla öylece bize bakıyordu.

 

"Gönderme onu lütfen. gitmesin amirim zifir olmaz." diyordu gözlerindeki

yaşları tutmaya çalıştığında.

"Güneş gitsin,bulut gitsin. onu niye ayırıyorsunuz benden ?"

diye sistemler ediyordu

"Karanfil sakinleş öyle konuşalım.. "

dedi Fırat amir sinirli bir ses tonuyla.

 

"Nasıl sakin olayım amirim bilmediği etmediği yere gönderiyorsun onu üç kuruş para için!" dediğinde cidden fırat amir çok sinirlenmişti.

 

"Karanfil ! Sakinleş öyle gel yanımıza üstünüz olduğumu hatırlatmak zorunda bırakmayın beni devamlı !"

 

dediğinde tartışma daha uzamasın diye karanfilin koluna girip,

"hadi biz bir lavoboya gidelim makyajımızıda tazeleriz. "

dedim kafası dağılsın diye

"Hep ben makyaj yapıyorum sen anca beni izliyorsun" diyip gülmüşken gülüşü yine soldu "of ya sen gidince kim izliycek beni makyaj yaparken ?" Diyip tekrar kaldığı yerden devam etti ağlamaya

"kim mantı yapıcak bana , kim gelip evime " bu pasaklılığın tahminen ne zaman bitecek sadece soruyorum?" diyip evimi toplayacak kim saçımı örcek ya" diyip gözünden bir damla daha yaş düştü.

 

Onu lavaboya götürüp elini

yüzünü yıkadım.

 

"inan senin kadar bende üzgünüm ve istemiyorum zorluğu mutlaka olucak senin için, benim için ama karşılığını düşün görev bitince geri geleceğim ve kaldığımız yerden devam edeceğiz . Hemde sürekli bu ay olan zararı değil kârları hesap edeceğiz biz

Fırat ağabey 'in hakkını ödeyemeyiz biliyorsun"demiştim .

 

çünki öyleydi onunla lise zamanlarının sonlarında tanışmıştım hemde o gün aşırı kuru bir soğuktu ve karanlık hüküm sürüyordu . lakabım oradan geliyordu biraz tartışmayla tanışmıştık. herzaman çıkmazdı karşıma o zamanlar daha gençti Fırat ağabeyim. babam beni okuldan alamaya karar kaldığında masraflarımı karşılamıştı büro'ya ilk katıldığımda görevlerim basit ve dikkat çekmeyen şeylerdi bir kadın eşinin onu aldattığına rağmen şüphe duyuyordu ve benim burdaki görevim eşini takibe alıp görüştüklerine bakmış Hayatına usulca sızmıştım keşke biriyle aldatsaymış tam üç kadınla olduğunu bulup delilleriyle karısına sunmuştuk bu benim işimdi gittikçe zorlaştı benim için fakat Fırat ağabey yapabileceklerimi veriyor ayrıyeten kendimi savunmam gereken yerde elim armut toplamasın diye eğitimler veriyordu yanlıca bana değil bütün büroya . Bu yüzden ona minnet duyuyor bana bir nevi yuva olan bu yerin batmaması için bu görevi kabul ediyordum tüm benliğimle.

 

Karanfil ne desem tam anlamıyla kabullenemiyordu ona hak veriyordum çünki iki senedir kardeşten öte olmuştuk herbiriyle ama o daha bir başkaydı

benim için. Ayrıca devamlı burada görev yapacağım söylenmişti bu yüzden kabul etmiyordu olanları, gerçi hoş bende edemiyordum ya!

 

yanlız kalmak istemiyordu ama bilmiyordu ki şehirler insanları ayırmaz, insanlar şehirlerden ayrılır . Bir insan sebebi ne olursa olsun bir şehri gerçek anlamda terk edebiliyordu ama bir şehirler ' de vardı ki herkeze kol kanat açabiliyordu .

 

"Özgür." diye fısıldadım

"hadi topla kendini lütfen."dediğimde kafasını göğsümden ayırmış son bir kez daha yüzüne su vurmuştu

"Neyse zaten çok yemek yiyorduk seninleyken kilo alıyordum hep. biraz diyete girerim birde el lezzetinde var" dedi yüzünü buruşturup

 

"Özlemem bence mantılar 'ını her hafta yiyorduk ya iki porsyon doydum artık yeter evim dağanık diye azarlayan biride olmıycak oh daha ne örükde terletiyor artık kafamı artık saçım salık gezerim her gördüğü yerde saçımı ören biride olmaz " demişti caktırmıyordu ama sesi titriyordu . Bende daha çok üzerine gittim

Kendim'de üzülüyor olsamda.

 

"seni rahat bırakacağımı sanıyorsun değilmi görüntülü arayıp kontrol edeceğim evini ,mutfağını .örük aleti alıp göndereceğim evine hikmet abiyi arayıp her hafta ev adresine mantı getirmesini isteyeceğim kızımm görürsün sen " dediğimde kıkırdadı.

"Rahat bırakmıycaksın yani beni "

dedi gülerek sanki bunu istiyor gibiydi.

"Evet bırakmayacağım sen ne sandın ?" Dediğimde yine eski moduna döndü .

"Yeter belki ben sıkıldım senden, düş yakamdan" onun ruh haline yetişmek imkansızdı...

falan filanlardan sonra gönlünü edebildiğimce hoş tuttum tekrar Fırat amir'in yanına dönüp son detayları konuştum .

 

 

ŞİMDİ Kİ ZAMAN...

 

Ayaz yani kendi ismiyle Ahmet, karanfil odadan çıktıktan sonra gelmiş toplayamadığım eşyaları karton kutu' ya koyuyordu ahmet ,özgür kadar yakınlarımdandı bizim kadar eski olmasada geldiği günden beri aşinaydık birbirimize daldığım düşüncelerden sesi ayırdı beni

"Keşke gitmesen ama görev işte " dediğinde tebessüm ettim

 

"Vazife bu sen ,ben fark etmez " diyerek yanıt verdim yanına gittim elimi

sırtına koyup ,

 

"karanfil biliyorsun o biraz hassas yani bunu fazlaca hisseden biri o yüzden elinden geldiğince yanında ol olurmu ? Ve eğer düşündüğüm kişiyi seviyorsan ,geç olmadan konuş bence ." dediğimde

Gözleri fal taşı gibi açıldı

"

 

Sen ,nasıl -"

"Anlaşılıyordu enerjilere fazlaca itimat eden biri olarak bakışlarınızıda yakalıyordum ayrıca aşk olsun benden bir şey kaçarmı ?" Diye sorduğumda

"Doğru onu unutmuşum." dedi

eliyle ensesini kaşırken .

 

Odadan ayrılıp Fırat amirin

yanına gittim kapıyı çalıp,

"gir." komutundan sonra kelimeler susup konuşmayınca ,gözlerini kaçırdı Fırat amir bende dolan gözlerimle odayı iyice zihnime kazırcasına bakıyordum .

Bu sefer gözler sabit kaldı birbirine .

 

Bu sefer çekinmeden yanına adımladım.

"Abii." diyerek iki adımda yanında bitip sarıldım oda aynı şekilde karşılık vermişti sırtımı sıvazlıyor bir yandan'da görevimi çabuk bitirip kısa sürede tekrar gelebileceğimi bana inandığını Antalya ya gitmek için bir ayım olduğunu söylüyordu. odadan Fırat amirimle çıkıp bizimkilerin yanına doğru gittik karanfil hüzünlü gözlerle etrafına bakıyor düşünceli bir hal bürünmüştü .

 

"Karanfil vedalaşmayacakmıyız ?"

Cevap vermedi

"Hiç mi en azından sarılsaydık?"

Kafasını diğer tarafa çevirdi

"Kapı orada zifir .sevmem vedalaşmayı biliyorsun ...git "

Demişti ona kızmıyordum aksine anlıyordum. Ama bozulmamışta değildi.

 

O sarılmadı ama ben ona sımsıkı sarıldım ayağa kalkıp kapıya doğru ilerlerken hepsine güzel telkinlerde bulunuyordum

"Hepiniz Allah'a emanetsiniz hakkınızı helal edin valla sinirlenip tatsız şeyler yapmış olabilirim." dediğimde

"Yaptın merak etme ama. helal olsun Hakkımız zifir'im .sorun değil bizde az cinnet geçirtmedik sana." demişti Güneş

Tebessümle yanıt verdim.

Kenar köşede kabahat işlemiş

çocuk gibi duran bulut 'u dahada

Görmemek için gözlerimi kaçırdım.

 

Gülümseyip hiç istemeye kapıya doğru ilerledim bulut , yani hüseyin'de peşimden bir şişe suyla gelmişti o an karanfilin sesini duydum

"ZİFİR BEKLE!" durmadım çünkü kendi söylemişti o vedalerı sevmezdi

onada eziyetti bu.

"ASİİN DUR ALLAH'IN CEZASI VEDALAŞACAĞIM." dediğinde gülümseyip durdum koşarak sarıldı bana .

 

"Ne oldu hayırdir ne değiştirdi fikrini?"

Diye sorduğumda beklemediğim

bir cevap verdi .

"Bir arkadaşım demiştiki

pişmanlık insan'ın boyna vurulan bir urgan'dır pişman olacağımı bildiğim için gelip zorda olsa vedalaşmak istedim." dediğinde kollarımı daha sıkı sardım ona

 

Nihayet ayrılabildigimizde arkamda hissettigim sıvıyla durdum .

"ALLAH CEZANI VERMESİN BULUT , ATACAĞIN SUYU SEVEYİM BULUT,KAYBOL BULUT YOKSA O ŞİŞEYİ SANA MONTA EDERİM BULUT "

diyerek döndüm ona salakça bir sırıtışla gülüyordu ulan bu çocuk

Az önce yetim gibi duruyordu

Ama yine yaptı bulutluğunu

"Su gibi git su gibi git diye zifir ,

adettendir biliyorsun." dediğinde

tüm kadro karanfil ve Fırat amirde olmak üzere hepsi gülüyordu.

la havle çekip yürümeye devam ettim

son kez dönüp büroya baktım.

gözlerimi dolduran sulara lanet edip anlamasınlar diye gülüp elimdeki kutuy'u sıklaştırıp yürümeye devam ettim .

 

Bende vedaları sevmezdim zaten

hangimiz severdi ama yinede

Öyle çekipte gidemezdim ki

Otobüs durağına geldiğimde Gelen cevapsız aramalar düştü telefonuma

BERFİNİM 'KİŞİSİNDEN

2 CEVAPSIZ ARAMA.

 

ANNEM KİŞİSİNDEN

2 CEVAPSIZ ARAMA

Önce anneme döndüm

"Alo efendim anne ?"

"Çıktın mı kızım?"

"evet bir şey mi oldu ?"

" Yok gecikince arayım dedim ekmek

dediğinde derin nefes verdim bir sorun yoktu.

"Tamam alırım " diyerek

kapadım telefon'u

Berfini arayıp açmasını bekledim.

 

"Alllooo."

"Beni aramışsın iki kere

bir şey mi oldu ?"

"Kızım sendee... arıyorsam

hep bir şey olmak zorunda değil korkma bu kadar ?" dediğinde göz devirdim

o Anlayamazdı...

 

"Tamam yarın müsaitsen görüşelim mi?"

"Olur tabi sen çağırdın da ben ne zaman müsait olmadım aşkımm. " dedi samimi biçimde o genelde böyle konuşurdu.

"İyi tamam görüşürüz o zaman "

"Dur senin canın mı sıkkın?"

diyerek sordu alnımı ovuşturdum

"Biraz yarın anlatırım."

"Peki görüşürüz "diyip kapadı telefonu

Bu sefer ondan yani yağız'dan gelen mesajı açtım.

 

YAĞIZZ KİŞİSİNDEN 3 MESAJ

 

Naber bebeğim ? (16:12)

İşten çıktıysan alayım seni (16:12)

Asin ?(16:18)

 

Boşu boşuna yolunu uzatmasını istemiyordum oyüzden

otobüse bineceğimi yolunu değiştirmemesini söylemiştim,

ama yinede ne yapıp ne edip gelmişti arabaya yan koltuğuna oturduğumda dudağıma doğru uzandı ama etrafta oldukça insan vardı.

başta kendim rahatsız hissettiğim için yanağımı uzattım ve oda öptü biraz bozulmuştu ama yapacak bir şey yoktu.

 

"Ee ne yapıyorsun işin nasıl gidiyor "

diyerek sormuştu bende cevap verdim.

"Nasıl olduğumu sorduğun

için teşekkürler iyiyim sen nasılsın?" demiştim iş konusunu askıya alarak

Gülüp "iyi bende napayım iş güç işte"

"Anladım."

"Durgun gibisin bir şey mi oldu ?"

"Dediğin gibi iş güç işte yoruldum biraz."

demiştim sonrasında ise

biraz daha konuşup ,

evin yakınlarında indirmişti beni .

cama doğru eğilip

"Yarın müsaitsen görüşelimmi?"

"Ha olur tabi"diyerek onaylamıştı beni.

"Tamamdır haberleşiriz "diyip ekmek alıp eve geçtim sırada pek sorunlu amaan sevgili ailemle konuşma ve ikna etme süreci vardı ...

Loading...
0%