@oylesineyazar00
|
İnsan boğulmak için illa su ya yada bir urganamı ihtiyaç duymalı? ölmek için yanlızca bedeninin mi ölmesi gerekir duygular ölünce ruhun ,ruh ölünce bedenin sağ kalmasının ne anlamı kalırdı'ki?
Ne yönde ne, tarafa yürüyorum bilmediğim adımlarım, sanırım yaşadığım yere doğru yön almıştı. Fırat ağabeye kendim gideceğimi söylediğimde "tamam" demişti ama yaklaşık üç metre gerimden yürüyordu.
Düşüncelerim karman çorman olmuş çözülmeyi bekliyor sürekli kafamdakiler kendi kendine konuşuyordu. Nerde olduğuma bakmak için kafamı kaldırdığımda çoktan yaşadığım yere gelmiş, geçmiştim bile tekrar geri yürümek için döndüm bu sırada Fırat amir kapının önünde bekliyordu göz,göze gelince gülümseyip teşekkür ettikten sonra girmiştim içeri.
İçeri girince ,annem sürekli nerede olduğumu ,ablamda moralimin neden bozuk olduğunu ve yağız'ın nasıl olduğunu sormuştu. yorgun olup uyuyacağımı söyleyip onların sorusundan kaçıp kendi kafamdaki sorularla baş başa kalmıştım.
Bütün gece bir o bir bu yana döndükten sonra nihayet uykumu girdiği delikten çıkarmıştım uyku aramda sürekli biri bir şeyler konuşuyor bir yerlerime dokunuyor ismimi söylüyorlardı Ne bu tantana ? Dercesine gözümü açtığımda ablamın endişeli yüzüyle karşılaştım
"Asin nasılsın ablacığım?" "İyiyim." derken bütün vücudum uyuşmuş baddaniyeme iyice sarılmış tekrar gözümü kapatacakken ablam nerden bulduğunu bilmediğim ilacı içirdi bana. "Fark etmiyorsun sanırım ama ateşin var mırıldanmalarını duymasam fark etmeyecektim."
"Tamam." dedim tekrar uyuyacakken ablam beni çekiştirerek banyoya götürmüştü bile. "Duş almadan uyuyamazsın suyu ılıtıcam yıkan bir güzel ateşin iyice düşsün." "Peki." demiş ablam çıktıktan sonra kulozate oturmuş uyuklayacakken ablam kapıya tıkladı. "Hadi asin ben bu su sesi duyamıyorum girmedin mi hala" dediğinde zorlayarak duş alıp çıkmıştım.
Öyle yorgun ve bitkin hissediyordum ki iki gün yataktan çıkmasam anca dinlenirdim heralde . nezle yada grip değildim ama bitkinlik vardı üzerimde acaba dedim kendi kendime dün den kaynaklanıyor olabilirmi o sahneler tekrar gözümün önüne gelince zorlayarak geri ittim.
Simdi ablamın elleri saçlarımda kurutma makinasıyla kurutup şakağıma öpücük kondurup yatağıma geri yatırmıştı öyle uykuluydum ki hemen kapandı gözlerim.
"Napıcaz anne ya bir düşmedi ateşi , 38'buçuk ne ?"diyordu ablamın endişeli sesi "Bir dur Asuman sakin ol." diyordu annemde Gözlerimi açtım annem baş ucumda Tişörtümü çıkarıyordu iç kıyafetimle kalınca "Nasılsın kızım ?" "İyiyim biraz halsizim sadece." demiştim Ablamın kaynattığı ıhlamuru içtim Annem herzaman hasta olduğumda söylediği melodiyi tekrarladı.
"Benim canım kızım asiiiniiim .çok üşümüş biraz hasta oolmuuşş" çok severek izlediğim çizgi filmden duyup seviyorum diye bize söylerdi annemin onu söylemesi bende antibiyotik etkisi yapıyordu Anne asinin artık kalbi üşüyor diyemedim.
Ertesi günde dinlene dinle o sersemliği atmıştım üzerimden, yarın büyük gündü gidiyordum burdan ayarladığım ufak bir kamyonet eşyalarımı ve beni Antalyaya götürecekti.
Annem yine elinde doğal zencefilli ,sarımsaklı bir karışımla gelmiş ağzıma tıkıyordu İstemediğimi söyleyince kızıyor kan, can olsun diyordu. Kapı çaldığında ablamın açmasını bekledim ama ellerini köpüklü görünce ben kapıya gidip açtım ... Açmaz olaydım "Ne işin var senin burada !" Dün onun sorduğu soruyu bugün ben ona soruyordum.
"Daha bilmediğim Hangi yüzün varda hangisiyle geldin acaba?" dedim öfkeyle Dünkü yaralarının üzerine yeni izler olmuştu hemde daha kötüleri katlandığı gömleğinin kollarına kadar morluk kızarıklar dolmuştu.
"Asin yemin ederim hayvan gibi pişmanım" dediğinde beni yine bir gülme tutmuştu tekrar ciddi halime dönünce cevap verdim "İşte sorunumuzda bu pişmanlığın bile insan gibi değil senin kimi örnek aldığın belli oldu çünkü sokak köpekleri de onunla bununla olup tekrar öncekine geri dönebiliyor bilmem anlatabildim mi? Senin yaptığın gibi yapıp seni daha fazla kırmak istemiyorum uslubumu bozmadan git buradan !"
"Hastaymışsın ,annen söyledi ." Diyip sinirden fark etmediğim çiçekleri uzattı az önceki cümleleri ona söylememişim gibi "İstemem münasip bir yerine sok!" diyip kapıyı kapadım. Annemede kızmıyordum bilmiyordu çünkü olanları .dün uyurken muhtamelen söylemişti annem.
Camdan baktığımda arabasına binip uzaklaştığını gördüm ruhumu terk etmişken bedenimi bırakıp gitmesi üzmüyordu artık. Yarın yola çıkacağım için eşyalarımı kapının yakınlarına doğru taşımıştım ama tabi yapmam gereken bir kaç ulvi görev vardı.
Bizimkilere çaktırmadan öyle rahat öyle prafosyonel şekilde saçımda dağınık topuz üstümde eşofman takımı ayağımda terlikle Karşı binaya girip Serpil delisinin aman ablanın kapısına sinirle vurdum. kapıyı elinde kızartma tabağıyla açtı.
"Buyur cınım." Cınım mı ?? "Serpil abla değilmi ?" "Evet tatlım,benim söyle." "Hakkınızda pek iyi şeyler duymadım Serpil hanım kendinizi terbiye edin diyeceğim ama eşşek kadar olmuşsunuz. ağzınızı toplayın ablam hakkında neler diyorsunuz ne zannediyorsunuz kendinizi? ablam daha 28 yaşında neresi evde kalmış pardon? oğlunuzla evlenmeyi kabul etmedi diyemi bu kuyruk acınız ne oluyoruz hayırdır ! Sizin toplanıp dedikodu yapmaktan başka bildiğiniz bir şey yokmu? millete nasıl kocalarını elde tutacağını yapamadıklarını yüzüne vuruyorsunuz ama kimse sizin 8 gündür eve gelmeyen kocanızı bilmiyor değilmi ?" Dediğimde şaşkınlık ve korku geçen gözleri dehşetle açılmıştı.
"Sen nereden-" "Nerden bildiğimin bir önemi yok dediğimi kenara kaldırdığınız beyninize iyi sokun aynı şekilde bir şey ulaşırsa kulağıma bende başkalarının kulağına söylerim sizle ilgili şeyleri duydunuzmu?" Dediğimde kafasını sallamıştı Merdivenlere geri inerken hala şokla beni izliyordu.
"Ha bu arada biraz iç çekerek beklediğiniz camın önünden ayrılın. verdiğiniz nasihatleri kendinize de uygulamanız dileğiyle gıybetsiz günler tabi başarabilirseniz !" Yapmayacaktı canımın canını yakmayacaktı bende böyle hadsizlik etmezdim o zaman. eğer bu konuşmayı yapmasaydım pişmanlık duyacaktım oyüzden yaptım. Herkes yerini yurdunu bilsin millete çamur atmaktan kendileri batmış haberleri Yok.
Eşofmanımın cebindeki parayla gidip o çikolatayı aldım yanlızca anlamını ablamla benim bildiğim. İstemsizce sürekli dalıp gidiyordum gözümün önüne gelen sahneyi yine atabilsemde o an hissettiğim şey içime bir yere oturuyordu . Ablamın yorgunluktan uyuyan bedeninin yanına kıvrıldım hemen benim olduğumu anlamış kayarak birazdaha yer açmıştı bana bu sefer ben onun saçlarını okşadım sevdim baktım uyuyamadığım gecelerde yaptığım gibi
"Bir şey var ve bunu bana anlatmıyorsun !" Dediğinde korkudan sıçramıştım sonra güzel gözlerini açtı. "Asin ,söyle ablam bir garipsin o geceden sonra" "Nasıl anladın ?" Diye sordum güldü "Normalde mantı yaptığımda üç tabak yiyen sen hem sevinmedin hemde saydım sadece beş kaşık yedin dalıp gidiyorsun ,arada küfür ediyorsun kendi kendine. aynada dalıp gidiyorsun, daha az konuşuyorsun var bişey sen kimi kimden saklıyorsun ablam ?"
Güldüm anlatmak istemesemde haliyle merak ediyordu. "Anlatıcam ama kafana takıp stres yapmıyacaksın!" dedim oda onaylar biçimde kafasını salladı. Olanları anlattım ama ablam beş dakikadır şok bir şekilde halıyla bakışıyordu Nihayet kafasını kaldırıp baktı. "Berfin ...yapmaz siz beraber büyüdünüz Berfin çocukluğunuza ihanet etmez." herkes yapmaz diyordu gerçi bende öyle diyordum ama hayat öyle bir el haraketi çekip "nah yapmaz."demiştiki bende ablam gibi şaşkın bakakalmıştım.
"Yağız ,oda seviyordu seni bellide ediyordu hayır neden yani adi pislik!" "Herkez öldürürmüş sevdiğini." dedim yine gülerek. "İnanamıyorum nasıl ya nasıl yaparlar ?" Benimde kendime sorduğum soru buydu asla yanıtını alamadığım.
Ablam'ın yanından kalkıp sofrayı kurmaya gittim ne zaman tekrar gelirdim yada gelebilirmiydim bilmiyordum yemeğimizi yedikten sonra kimseden tık çıkmıyordu ailenin enerjisini yükseltmek yine bana kalmıştı.
Koltuğun altına sakladığımız anıları yani resimlerinizi çıkardım albüm, albüm vardı bir albüm babamın askerlik albümü, diğeri anne ve babamın nişan,düğün kına fotoğrafları ,diğer küçük albüm ablamla benim yada aile büyükleriye ailece çekilen fotoğraflar'dı.
Bu kadar güzel anıları nasılda bir koltuğun altına sıkıştırıyorduk ama Albümleri yere saçınca başta ablam sonra annem gelmiş babam oturduğu koltuktan bakıyordu . Bakma bahanesiyle anne ve babamın albümünden en sevdiğim resmi alıp arkama sakladım aynı şekil ablamla olan albümede yaptım
Ablamla olan fotoğrafımızda ablam kaşıkla bana yemek yediriyor ama ağzımdan çok yanaklarım nasipleniyordu önümdeki patates püresinden bu resimde ben üç Ablam sekiz yaşındaydı doymadım bir resim daha seçtim , seçtiğim resimde ise Ablam bebeğimi elimden almış ben ise ağlıyordum o resimde yoktu ama tamamen zihnimde kalan şey ablam ağlamama dayanamamış geri vermişti Ablam 'ta ozamanlardan merhamet abidesiydi .
Babam gülen hüzünlü gözlerle bize ve askerlik albümüne bakıyor yaşadığı olayları anlatıyordu çocukken de olduğu gibi ablamla hevesli dinliyorduk o bitince Annem düğününde topuklu ayakkabısının topuğunun nasıl kırıldığını anlatıyor bizde kahkahalarla gülüyorduk cebimdeki telefonu alıp hemen bir kare çekmiştim böyle bir an herzaman olmuyordu malum genelde kavga kıyamet.
Albümler bitince ortama yine bir hüzün dalgası vurmuştu bu sessizlikten kurtulmak adına geçip biraz mutfakta oyalandım Balkona çıkıp oturmuşken ablam geldi yanıma karşıma geçip oturdu. "Biliyormusun seni hiç istemiyordum." dediğinde onu dinlemeye başladım "Annem geldi bir gün beş yaşlarındayım işte. önce mutlu mutlu babama söyledi ikiside nasıl seviniyor ne oldu anne dedim Sana kardeş geliyor dedi haydaa dedim Elif'in vardı kardeşi ve zorluklarını görüyordum kardeşi sürekli oyuncaklarına zarar veriyor kusuyor annesinden bir an ayrılmıyordu ne kadar korktum anlatamam Anne babamı paylaşma korkusu oyuncaklarım .biliyorsun hepsi çok değerliydi benim için." demişti
Elif abla, ablamın tek gerçek arkadaşı diyebilirdim çok kıymetli değerli biriydi ablamın oyuncak sevdasına gelince o oyuncak bebeklerine gerçek gibi bakardı Onları yıkar peceteyle saçlarını kurutur Hatta ağızlarına açtığı delikle su içirmeye çalışırdı bebeklerinin kafasını boynundan ayırdığımda saatlerce ağlar bebeğimi öldürdü derdi.
"Ee sonra?" Dedim merak ediyordum "Sonra ben bir ağladım bir ağladım benle konuşuyorlar ama asla ikna olmuyorum onlarda kendi halime bıraktı annemin karnı büyüdükçe hem üzgün hem öfkeli bakıyordum ama bir yerdende arkadaşım gibi olucak diyip ikna etmeye çalışıyordum kendimi . sonra bir gün annem yorulmuş yatağında uyuyor bebeklerimide alıp annemin yanına geçtim merak ettim dokundum karnına ama şişik sadece bana göre yani . Seni duymak için kafamı annemin karnına koydum bir ses var aha dedim konuşuyor bu ama o annemin midesinden geliyormuş hazm işlemindeymiş"
Dediğinde bir kahkaha koptu ağzımızdan "Bende nasıl konuşuyorum seninle Ne zaman geliceksin ,bence gelme burası güzel değil bebeklerimi ve harçlıklarımı vermem ona göre diye sonra sen tekme attın bir iki üç derken annemi uyandırdın annem karnını tuttu yüzünü buruşturarak "tekme atıyor kardeşin."demişti annem gülerek.
Demek dedim kendi kendime bana tekme atıyorsun bak sen şu veled'e annem uykuya dalmışken çocukluk işte bir tane yapıştırdım annemin karnına annem yine uyandı niye vurduğumu sorunca o bize vurdu filan demiştim oda düzgünce bana vurmadığını açıklamıştı.
Bir zaman Sonra annem rahatsızlandı karnını tuta tuta babamı uyandırıyor arabayla hastaneye geldik annem nasıl acı çekiyor tam 32 saat doğumdamı kalınır annem kaldı bir sürü kadın çocuklarıyla çıkıyor annem yok babam bir ileri bir geri gecenin bir saati sonra çıktın annem perişan ama." Doğum hikayemi biliyorudum oyüzden orayı atladı ablam
"Herkez tanıştı seninle sıra bana geldi seninle tanışmadan bebeklerimi sakladım elimden alma diye sonra kucağıma koydu annem seni böyle nasıl tatlısın varya Sarıya kaçık saçlar benbeyaz bir ten Allah'ım söylemiyorum ama gıcıklığıma çok tatlı diye Sözde sevmiyorum seni ama nöbetçi gibi başında bekliyorum bir baktım annemin memesini cuk cukluyorsun yapışmışsın ama bu sahne bana sinir bozucu gelmiyordu sandığım gibi çok hoşuma gidiyordu gülüyor ama gülmemi saklıyordum.
Sonra elif geldi bize tebrik etti beni abla olmuşsun kardeşin tatlı dedi kafamı salladım elif başucuna gidip senin elini tuttu minicik parmakların onun eline sarıldı O zaman kıskandım seni elif'ten ona dedimki Sen kendi kardeşini sev o benim dediğimde bana küsmüştü ama sonra ona bir bebek hediye ettim barıştık. onlar gittikten sonra sen beşiğindesin geldim baş ucuna elimi uzattım minicik tırnaklarını elime batırdın ama yinede tuttun o zaman çok kanım kaynadı işte gel zaman git zaman sürekli gelenler biz asin'i götürelim bizim kızımız olsun diyen bir kadına bağırmıştım. Sonra sen zamanla büyüdün emeklemeye başladın eline aldığın bebeğimin kafasını ağzına sokmuştun bebek full salya ama Gittim yıkadım biraz daha büyüdün ve gerçek bir bebek varken oyuncaklara daha az zaman ayırıyordum annemle seni banyo yaptırıyorduk , ek gıdaya başladığın için mamada yiyordun annemden öğrendiğim kadar bende annemin gözetiminde yediriyordum sana Öyle yani sonra çok çok sevdim arkadaş oldun bana bebeklerimi parçalara ayırıp beni cinnet geçirtsende sahiplenip benim semiştim artık seni iyi ki doğurmuş annem seni." Dediğinde gözlerim dolu dudaklarım kıvrılmış bir vaziyette sarıldım ona Biliyordum çok özleyecektim çok ihtiyaç duyacaktım ama mecburdum... |
0% |