Yeni Üyelik
1.
Bölüm

HAYAT-1-

@oyleyaziyorum

Hayat her zaman güzel gitmez…

Güneş her zamanki gibi parlıyordu ışıl ışıldı, İzmir’i seviyordum. Canım İzmir’im.

Tüm gün evin bahçesinde oturarak gökyüzüne bakabilirdim ama halletmem gereken işlerim vardı. Gitmeden önce anneannem’e baktım hala uyuyordu. Herkes ben değilki deli gibi sabahın köründe kalkıp gökyüzünü izlesin. Saat 7’ye geliyordu hazırlanıp işe gitmeliydim.

                                            ***

Yaklaşık 1 saat sonra adliyeye gelmiştim adliye koridorlarında ciddi bir şekilde ilerliyordum ta ki dedem tarafından aranana kadar. Yanıtlamadım, gerek yoktu önemli bir şey olsa yüz yüze konuşmak için gelirdi. Bu kadar davanın arasında birde bununlamı uğraşıcam, saçmalık . Odama geçip dosyaları kontrol ediyordum, ağır ceza mahkemelerini severim ama kadın katliamı olanları değil. Mesela 2 genç kızın sevgilileri tarafından katledilmesini değil, mafyaları örgütleri severim.

Dava saati yaklaşıyordu. Davaya gitmem lazım.

                                                             ***

Duruşma salonundayım şuan kriz geçirmeme ramak kaldı cidden bir insan nasıl bu kadar cani olabilir aklım almıyor. İnsan eski kız arkadaşını ve şuan ki sevgilisini neden cani bir şekilde keserek öldürür ki. Türkiye’nin hali berbat. Peki sonucun daha canice olması. Serbest kaldı. Neden mi?

Takım elbise giydiği için. Evet bunun için, sanırım daha fazla konuşmama gerek yok anladınız siz beni.

Adalet sistemini bu kadar beğenmezken neden savcı oldum peki? Annemin katilini bulmak için desem. Evet annemin katilini bulmak için. Annem nasıl öldü peki. Orasını net olarak bende bilmiyorum emin olun bildiğim birkaç şey var tabi ki de. Annem hakimmiş hem de kariyeri yüksek bir hakimmiş bir gün hakimi olduğu davadaki suçlu anneme rüşvet teklif etmiş annem ilk başta kabul etmemiş sonrasında abimi kaçırmışlar ve onu öldürmüşler annemde bana bir şey olmaması için rüşveti kabul etmiş ve önemli bir yeraltı mafyasını serbest bırakmak zorunda kalmış. Serbest bıraktığı yeraltı mafyasının düşmanı annemi öldürmekle tehdit etmiş. Sonrasını bilmiyorum önemli bir sır perdesi .O sır perdesini aralamak için savcı oldum. Annemi öldürenleri bulmak için. Sonrası aslında belli ama o adamları idam ettirmek varken bunu neden yapmiyim?

Diyeceksiniz ki baban nerde?

Hapiste, onun hikayesini de bilmiyorum anneannem hepsini benden gizliyor. Hangi hapishanede olduğunu veya İzmir’ de mi yoksa başka şehir de mi bilmiyorum hiç araştırıp sorgulamadım. Öğrenmemem daha iyiymiş annemde öğrenmememi istermiş. Sorgulamadım veya sorgulamak istemedim bilmiyorum bildiğim tek şey annemi öldürenleri bu dünyadan ebediyete kadar sileceğim.

Konu nerden nereye geldi . Boşverin benim hayat hikayemi, asıl şu caniye bakın hepsi birbirinden beter cidden ülkemin haline acıyorum.

Davadan çıktım ,odama gittim eşyalarımı alıp sonunda bu zindandan kurtuldum. Eve gidip anneannemin nefis yemeklerini istiyorum hem de ACİLEN!!

10 dakika sonra evdeydim.Kahretsin bu kapı neden açılmıyor bir sıkıntısımı var. Cidden mükemmel hayat. Şükür kapı hazretleri açıldı mutlu mutlu eve girerken gördüğüm şey yüzünden yere yığılmama az kalmıştı dengemi koruyamıyordum ,sanki birisi boğazım sıkıyordu da nefes alamıyordum. Korkmuştum.

Karşım da tanımadığım bir adam bana doğru silah doğrultmuştu kolumdan çekerek salona götürdü. Salonda ki manzara daha kötüydü. Sol tarafımda anneannemin başında silah tutan siyah maskeli bir adam vardı. Sağ tarafım da ise kız kardeşim Bilge’nin başında silah tutan bir adam var fazladan iki adam daha vardı onlarda ellerini önlerinde bağlamış bir şekilde dikiliyorlardı sadece. Hepsinin yüzlerinde siyah bir maske vardı. Yanımda ki adam kolumu sıkıyordu itekleyerek anneannem ve Bilge’nin arasına oturttu.

‘’Bekle, patron geliyor.’’ Bir şey söylemedim başımı aşşağı yukarı sağladım sadece. Çok zaman geçmeden 5 dakika sonra kapı açıldı içeri 4 adam girdi patronun kim olduğu takım elbisesinden belliydi ve yüzünde maske yoktu. Uzun boylu, heybetliydi. Yüzüne bakınca şerefsiz olduğunu rahatlıkla anlaşılıyordu zaten. Çaprazımızdaki tekli koltuğa bacak bacak üstüne atarak oturdu.

‘’Naber, savcı.’’ Sadece yüzüne baktım. Gevşek.

‘’kimsin sen? ‘’

‘’Doğru tanışmadık seninle ben Yamaç. Yamaç KUTAY. Burada gördüklerinin hepsi benim adamlarım.’’

‘’Ne istiyorsun?’’

‘’Seninle bir işimiz yok sadece bana dedenin bugün seni arayıp ne dediğini söylemen gerekiyor.’’

‘’Telefonu açmadım. Bilmiyorum.’’ Yanıtıma gülerek cevap verdi.

‘’Hadi ama yorma beni.’’ Dişlerimi sıkarak konuşmaya başladım. ‘’Bilmiyorum dediysem bilmiyorumdur neyi sorguluyorsun.’’

‘’Savcı burada senin kanunların geçmez benim kanunlarım geçer. Zorlama.’’

‘’Bilmiyorum dedim ya! ‘’

‘’Savcı söylemezsen ya kardeşin ya da anneannene veda edersin. Söyle! ‘’

‘’Bil-mi-yo-rum.’’

‘’ Eee bende ne yapıcağımı bilmiyorum. Hangisini vurim sen söyle.’’ Cevap vermedim.

‘’Hadi ama hızlı biraz olmaz böyle bizimde işimiz gücümüz var ama.’’ Oturduğu koltukta daha çok yayıldı. Yine cevap vermedim.

‘’Pekala. Nasıl istersen savcı. Ben seçerim, hem sen fazla yorulma daha çok gençsin.’’ Ayağa kalkarak önümde dikildi alaycı ifadesi hala yüzündeydi. Saklama gereksinimi bile duymuyordu. Alaycı bir şekilde yeniden konuşmaya başlamıştı.

‘’Genç demişken kardeşin yanlış bilmiyorsam daha 18 yaşında önünde kocaman bir ömür var dimi.’’

Bakışlarımı anneanneme döndü. ‘’Dimi tatlı teyzem sen ne dersin gençlerin önlerini açmalıyız. Vallaha ölürsen suçlusu ben değil torunundur sonuçta o seçti.’’

Başka bir şey söylemeden odadan çıktı peşinden 5 adamı daha çıktı sadece beni kolumdan sertçe tutarak çeken adam, ben, bilge ve anneannem kalmıştık. Ne olucağı bariz bir şekilde belliydi. Engel olmak için hamle yaparak masanın üstündeki vazoyu kafasına geçirdim. Tepki vermedi sadece dikildi 2 saniye boyunca bakıştık sonrasında arkadan silah sesi duyuldu. Arkamı dönmek istemiyordum nasıl bir görüntü göreceğimi biliyordum. Karşımdaki adam gülere yüzüme bakmaya başladı.

‘’Patronu yenebileceğini zannediyorsun. Zavallı.’’ Gülerek evden çıkarak gitti ben hala arkamı dönememiştim. Fakat hiç beklemediğim bir şey olmuştu arkamı döndüğümde ne anneannem ne de bilge vurulmuştu ikisi de ilk geldiğimdeki gibi korkarak yüzüme bakıyolardı. Doğru ya geldiğimden beri ikisinde de mimik oynamamıştı. Özellikle anneannem eski asker olmasına rağmen herhangi bir hamle yapmamıştı.

En sonunda dayanamayarak anneanneme dokundum. Dokunduğumda elim boşluğa gitmişti orda hiçbir şey yoktu ama görsel vardı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken arkadan.

‘’Beni fazla hafife alıyorsun savcı.’’ diyerek bağıran bir ses geldi.

Bahçeye çıktığımda bu sefer hologram değil gerçekten ağlayan bir Bilge ve karnında vurulmuş anneannem vardı. Anneannem yaşına göre dinç ve dik omuzlu olmasına rağmen kalbine yakın bir kurşun yediği için baygın bir halde yatıyordu.

Karşım da sadece adının Yamaç olduğunu bildiğim adam vardı diğerleri yoktu. Yüzünde hala alaycı gülümsemesi vardı. Bir şey söylemeden gülerek arkasını döndü ve arabasına bindi. Koşarak anneannemin yanına gittim yere çökerek yarasına baktım derindi, eve telefonumu almak için hızla koşarken gördüğüm kişi şaşırtıcı değildi.

Dedem.

20 yıl sonra gelmişti.

 

 

 

 

Loading...
0%