Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Bölüm 4

@ozge24

Genç adam karanlığın derinliklerindeki mahzene vardığında kralın beklediğini görünce hemen saygın bir hal aldı. Dizini büküp eğildiğinde

"Sevgili kralım."

"Kızı getir demiştim!" Dusan hemen normal pozisyona geldiğinde kralın ateş püsküren gözlerine baktı.

"Getiremem! O günahsız bir insan!" Öfkeyle baktı yaşlı adam

"Ne dediğinin farkında mısın Dusan? O kız buraya gelecek, o kızı istiyorum!"

"Vermem! O kızı kimseye vermem! O normal sıradan bir insan neden istiyorsun onu?" Bu hikaye neden saçma bir hal aliyordu ne istiyorlardı ondan? Genç adam babasının attığı tokatla sendeledi.

"Aptal bir insanoğlu için babana karşı mi geliyorsun?"

"Lanet olsun!"

"Oğlum sen..." Devamını dinlemeden öfkeyle ayrıldı yaşlı adamın yanından hemen odasına girdiğinde aynayı açtı. Genç kızın uyuduğunu görünce tebessüm ederek aynadan geçip yanına gitmişti. Yatağın kenarına pelerini düzeltip yanına uzandi.

Genç kıza sıkıca sarılıp burnunu genç kızın boyun girintisine koyduğunda kokusunu içine çekti. Hazan bedenine sarılan el hissedince sol tarafa döndüğünde gözlerini açtı.

"İblis!"

"Ssst. Sadece seninle uyumak istiyorum." Başını genç adamın göğsüne koyduğunda sıkıca sarılarak gözlerini kapadı. Genç adamın parmakları genç kızın omzunda hareket ederken genç kızın saçından öptü. Gülümsedi genç kız. Başını yastığa koyan genç adam Hazan'ı kendinden çekip başını boyun girintisine koyduğunda dudaklarını boynuna bastırdı.

"Dusan!"

"Evet!"

"Dur!" Onu dinleyerek kanından az da olsa emmişti. Gözlerini kapatarak uykunun kollarına teslim etti genç adam kendini.

Hazan sabah uyandığında Dusan'ı göremeyince üzülmüştü. Yanındaki masanın üstünde kağıdı gördü. Kağıtta yazan yazıya baktığında

Hazan;

Öncelikle senden özür dilerim. Ruhum ruhuna teslim olmadan gitmeliyim eğer gitmezsem acı çeken sen olacaksın. Özür dilerim küçüğüm. Affetme beni ve şunu unutma ben bir iblisim. Seninle olan işim bitti, devamını getirirdim ama kıyamadım sana! Ben bir insana kıyamadım ve bu sadece sensin küçüğüm!

Her tehlikede hissettiğinde mutlaka yanında olacağım tabi istersen. İsteyeceğini biliyorum çünkü sen bensiz yapamazsın Hazan! Yada bir sıkıntı çektiğin anda sana bıraktığım kolyeyi tak onun gücünü o zaman anlayacaksın.

Şu iki üç gün çok huzurluydu. Sayende kullanmamam gereken kelimeleri kullanıyorum Hazan. Hazan... Ne soğuk ne sicaksın tıpkı sonbahar gibisin benim küçük asi kızım...

Hazan öfkeyle mektubu yırtıp yatağı dağıttı. Sinirden delirmek üzereydi. Duygularının farkındaydı ve resmen oynamıştı. Canın cehenneme iblis, canın cehenneme! Senden ölesiye nefret ediyorum! Ama benim adımda Hazan'sa bunun acısını soracağım senden! Barış Bey Hande Hanımla kızının odasına girdiğinde şaşkınlıkla etrafa baktı.

"Neler oluyor?" Hazan ağlayarak babasına sarıldı.

"Canım yanıyor baba!" Genç kızın sırtını sıvazlayarak sakinleştirmeye çalışıyordu. Hande Hanım kızının omzuna dokunduğunda

"Geçecek kızım."

"İnsanların bana söylediği yalanlardan, beni kandırmalarından yoruldum artık." Sesindeki ağlamak isteği nirvanaya ulaşmıştı. Dusan genç kızı izlediğinde kollarının diz kapaklarını dizinin üstüne koymuş bir şekilde ellerini yumruk yaparak izliyordu. Bacağının titremesi telaşlı ve stresli olduğu en ince ayrıntısına kadar hissettirirken gözlerini Hazan'dan alamıyordu. Yaşlı adam kızını güçlükle sakinleştidiğinde Hazan yatagina uzanıp yastığına sarıldı.

Hande Hanım kızının saçlarını okşadığında kızıyla yalnız kalmak istediğini Barış Bey'e söyleyince ayrıldı.

"Hazan'ım güzel kızım. Sana demiştim değil mi kimseye güvenmemen gerektiğini? İnsanoğlu bu yakar, yıkar mahvedip gider. O duygu hamurunu ilk yoğurur aşılar sana hiçbir şey olmamış gibi gider. Senin iyiliğin, saflığını kimsenin kullanmasına izin verme! Her zaman dik durmalısın kızım, her zaman güçlü olmalısın!" Genç kız oturur pozisyona geldiğinde ağlayan gözlerle annesine baktı.

"Madem bırakacaktı. Neden bunu yaptı? Birkaç gün sadece çok güzeldi, çok güzel anıları yaşadım anne. Tamam ilk ondan nefret ediyordum ama tarif edemediğim bu acı neyin nesi, bu neyin hissi bilmiyorum. Yarım bırakılmış hissediyorum anne." Annesine sıkıca sarıldı genç kız gözyaşlarını yaşlı kadının boynuna akıtıyordu.

​​​ Kızının saçlarını oksarken bir yandan saçını öpüyordu. En sonunda kızının gözyaşlarını sildiğinde

"Hadi bakalım küçük hanım. Güçlü olman lazım şimdi doğru kahvaltıya." İştahının olmadığını söylediğinde ısrar etmemişti yaşlı kadın. Hazan ayağa kalkıp cama doğru gittiğinde pencereyi açıp gökyüzünü izledi. Affet beni Küçük meleğim. Bu iblisi affet. Mecburum, evlenmek zorundayım. Seni korumak için buna mecburum!

Hazan öfkeyle ayağa kalkıp tırnağını yemeğe başladı. Öfkeyle bağırarak senden intikamımı almadan ölmeyeceğim duydun mu beni iblis? Tüm ofkesiyle bağırdığında sanki yerde zelzele meydana geldi. Dusan tebessümle ​​​​​​benim güçlü kızım. Dediğinde Hazan dışarı çıkacağı sırada telefonun çaldığını gördü. Arayan Yalındı. Telefonu açtığında videoyu çektiğini efekt, ve bazı uygulamalarla fantastik bir kurguya dönüştürdüğünü söylediğinde genç adama hemen gönderdi.

Yalın hızlı bir şekilde videoları düzenli bir şekilde bilgisayarda birleştirerek son gün olduğundan dolayı hemen dekana atmıştı. Dusan yemeğe geçtiğinde prenses ve aileside masadaydi. Dusan'ın huzursuzluğu her halinden belli oluyordu. Genç adam Kral ve kraliçenin önünde dizini kırıp hafif eğildiğinde selamladı. Hemen ardından prenses Helena'nin yanına geldiğinde elini büküp öptüğünde

"Hoşgeldiniz." der demez elini bırakıp yerine geçti. Herkes sofrwya oturduğunda bir yandan yemek yerken bir yandan evliliği konuşuyorlardı. Prenses Helena öfkesine yenilerek çatalı tabağın kenarına koyup ellerini masanın üstünde birleştirerek

"Dünyadaki kız arkadaşınıza iletiniz mi durumu?" Herkes şaşkınlıkla genç adama bakarken kral oğluna sessizce

"Hani aranızda bir ilişki yoktu!" Kralı umursamayan genç adam iç çekerek

"Öyle bir şey yok sevgili prenses Helena. Olayı o gün tamamen yanlış anladınız. İblis olsam bile insanlara kötülüğü ben yayarım ve o kız neredeyse ben bir şey yapmadığım halde başka biri ona bir günah yüklemeye çalıştı. Benim emrin altındakiler sadece benim dediklerimi yaparlar!" Durumu izah ettiğinde ellerini birbirinden ayıran genç kız

"Pek öyle gözükmüyor ama neyse... Sonuçta doğru yer benim yanım. Hem evliliğimiz iki aile içinde çok iyi olacak."

"Belkide sevgili prenses. Hayat bize neler gösterecek belli olmaz!" Genç adamın aklındaki planları harekete geçirmek için biraz zamana ihtiyacı vardı ve daha sonra Hazan'ı yanına alacaktı.

Onsuz biran bile durmaya hali yoktu. Evet güç olacaktı onu ikna etmek lakin bunu yapacağına inanıyordu. Er yada geç Hazan'la beraber olacaktı. Yemekten kalkıp gittiğinde Helena arkasından geldi. Omzuna dokunup

"Sevgili Lordum. Unutmayın ikimizin kaderi bir yazıldı. Eğer ki bir yanlışınız olursa o kıza neler olur tahmin edemezsiniz!" Savurduğu tehdit genç adamı oldukça öfkelendirdi. Simsiyah gözlerinden çıkan grimsi dumanlar öfkelendiğini belli etmesiyle genç kızın boğazını tutup kulağına doğru eğildiğinde genç adamın nefesini boynunda hissediyordu.

"Sakın beni sakın bir daha tehdit etmeye kalkma! Eğer ki bir daha tehdit ettiğini hissedersem ve bunu uygularsan o zaman olacaklardan ben sorumlu değilim sevgili prenses!" Diyerek genç kızın boynundan öpmüştü. Elini genç kızın boğazından çektiğinde elinin tersini yanağında gezdirerek

"Şimdi uslu dur tamam mı?" Kollarını genç adamın boynuna sararak

"Sen benim olacaksın!" Sırıtarak baktı genç adam.

"Ben kimi istersem yanımda o olur!" Dediğinde gitti genç adam Hazan hiçbir şey yapmak istemedi bütün gün uyudu sadece. Eğer uyumasaydi düşünmekten kafayı yerdi. Sessizce genç kızın yanına uzandı genç adam. Hazan'ın varlığına güçde olsa hissetmemesi için elinden geleni yaptı. Ellerini tuttu. Bu dokunuş ikisinin ruhunu yakarken Dusan umursamıyordu.

Kaçıyordu, durmadan kaçıyordu genç kız. Ormanın derinlikleri sanki onu çağırıyordu

"Gel buraya sahmaran!" Diye sayiklarken Hazan'ın sanki dili lal olmuş gibi susup kalmıştı. Kendini biranda göbekli tepede buldu. Sırlar diyarı Göbeklitepe alanın içine girdiğinde çeşitli figürler karşısına çıktı. O kapının arkasında beliren bir ses

"Hoşgeldin Sahmaran! Kapıyı aç ve içeri gir!" Duvardaki bir resimdi sadece fakat bu resim kapıya açan yoldu. Ortada olan dünya ve yanlarında dünyaya doğru dönen ay sırtındaki simgesinin aynısıydı. Genç kız hızla gözlerini açtığında yerinden sıçradı. Dusan'ı görünce bir yandan mutlu olsada bir yandan öfkeliydi ona.

Onu umursamayıp tişörtünü çıkardı. Sırtına baktığında hiçbir şey yoktu. Hemde hiçbir şey! Hazan emindi sırtında o işaret vardı. Dusan yerinden sıçrayarak uyandığında genç kızın ağladığını gördü. Genç kızın tişörtünü çıkardığını fark edince kaşlarını çattı. Elini genç kızın omzuna koyduğunda

"Neden ağlıyorsun?" Sesi duyan genç kız öfkeyle genç adama baktı.

"Umurunda mı iblis?" Evet anlamında başını salladı. İki eliyle genç kızın bedenini kendine döndürüp elini tutarak öptü.

"Senle olan her şey beni ilgilendirir."

"Sahtekar! Of ama senden başkada kimseye anlatamam."

"Anlat bana Hazan!' Genç kız rüyasını anlattığında Dusan parmaklarını genç kızın sırtında dans ettiriyordu.

"Sadece rüya güzelim. Sen sıradan bir insansın bunu unutma!" Genç kızı ikna etmeye çalışıyordu. Lakin kral her şeyi çoktan duymuştu. Eger bu insan gerçekten Sahmaransa Dusan'la birlikte olursa hem o işaret belli olacak hemde daha güçlü olacak! Ama eğer Dusan Hazan'ın kanını sonuna kadar emerse işte o zaman en güçlüsü olacağız! kendi kendine söylendiğinde Dusan genç kızın kulağına yaklaşarak nefesini hissetmesini sağladı.

Kokusunu içine çekerek sütyenin kulpunu indireceği sırada

"Seni istiyorum!" Hazan hızla kendine gelip ayağa kalktı. Böyle bir iblise teslim olamazdı. Parmağıyla cami gösterdiğinde

"Gitmeni istiyorum." Dusan ayağa kalkıp genç kızın belinden tuttuğu gibi kendine çekti.

"Bir daha görüşemeyeceğiz Hazan emin misin?" Genç kızı öpmek istiyordu, onu arzuluyordu ama yapamazdı. O kehanet gerçekten doğruysa mutlaka yapmalıydı bunu! Dusan en sonunda genç kızı öptüğünde Hazan ellerini genç adamın boynuna sardı. Tutkulu bir öpüşmeyle genç adam genç kızı yatağa uzandirdi.

"Seni istiyorum!" Genç adamın dudaklarına parmaklarını götürerek

"Ssst daha fazla olmaz lordum." Genç kızın sırtına baktı biranda bir şey parlıyordu. Bu rüyasında gördüğü kadın olabilir miydi? Genç kızın boynunu sertçe emerek kanını içtğinde durmasını istedi. Genç adam durduğunda

"Canımı acıtıyorsun!" Genç adamın ağzındaki kanı görünce sertçe yutkundu.

"Sen? Sen insan değilsin, iblis değilsin, vampir misin nesin sen?" Genç adam ağzındaki kan izini sildiğinde bir anda gözleri karardı genç kızın. Boynundaki yara izi eliyle yok ettiğinde

"Ben bir yılanla Kartalın oğluyum Hazan. Ben iki yasak meyveden ortaya çıkan bir iblisim!" Duyduklarıyla şok oldu genç kız. Dusan ayağa kalkıp gideceği sırada Hazan ayağa kalkıp

"Hey iblis!" Genç adamın dönmesini sağlayarak zıplayıp sarıldığında bacaklarını genç adamın beline doladı. Bir eliyle başını bir eliylede sırtını tuttu genç adam soluksuz öpüşmenin sonunda

"Hoşçakal öpücüğüm. Devamı olmaz iblis!"

" Seni özleyeceğim cüce!" Genç kız yere indiğinde son kez öptü genç adam. Yanağını okşadığında

"Beni unut cüce!" Ne demekti bu şimdi? Bu an, bu durum, ona karşı hiç mi bir şey hissetmedi?

"Ne demek bu?"

"Biliyorsun ki evleneceğim! Ben sadece bir şeyden emin olmak istedim ve artık eminim!" Hazan sıradan bir insandı. Sırtında herhangi bir iz falan çıkmadı. Rahat olabilirdi.

"Sen aşağılık pisliksin!"

"Yalnız..." Genç kızı hızlıca öpüp çekildiğinde Hazan öfkeyle tokatı attı.

"Yeminim olsun bir gün bunun intikamını alacağım Dusan yeminim olsun!" Hızlıca gitti genç adam. Gittiği gibi kralın yanına gelerek

"O Hazan değil baba onu rahat bırakın artık!'

"Nasıl eminsin?"

"Öptüm onu! Eğer öpersem sırtında bir figür belirmesi gerekiyordu efsaneye göre. Fakat belirmedi. Hazan aradığımız kadın değil baba!" Tehditkar bir ses tonuyla babasına baktı.

"Anlaşmaya sadık kalarak onu rahat bırakırsınız değil mi sevgili kralım" yaşlı adam koltuğunda inip Dusan'ın etrafında döndü.

"O gücü istiyorum Dusan! Eğer o gücü bulursan bu koltuk sana ait olacak, ülkeyi sen yöneteceksin, tüm halk senin emrin altında olacak bunu sakın unutma! Her ne kadar kötü bir tohum olsanda sen benim oğlumsun. Aşık olduğum tek kadından olan oğlum!"

Kötü tohum. Yıllardır bunu diyordu yaşlı adam. Dusan onun için kötü bir tohumdan ibaretti. Gençliğinin heyecanına yenilerek yaptığı tek ve doğru hata Dusan'dı. Daha sonra başka bir kadınla evlendi genç adam. İki oğlu ve bir kızı olmuştu. Hemen ardından bir kadinla hükümeti bu sayede kurmuştu. Fakat Dusan'ın annesiyle efsanelere konu olacak aşkı gerçekti.

" Baba! Hazan'a bir şey yapmayacaksın değil mi?"

"Ben değil sen yapacaksin zamanı gelince söyleyeceğim oğlum!" Dediğinde gitmişti genç adam. Tam o sırada kardeşi Pandora geldiğinde

"Sevgili abicigim nasılsınız?"

"Kötü!"

"Beni soracak olursan bende kötü! İyi kelimesini bu ara kullanır oldunuz?"

"Pandora saçmalamayı kes ve git!' Genc adam hızlı adımlarla genç kızın yanından ayrılıp odasına gittiğinde kendini yatağa attı. Dinlemesine ihtiyacı vardı. Fakat bir kişi bunu yapabilirdi sadece Hazan. Genç kızı uyulmadığını görünce isyan bayrağını çekti. Uyuduğu anda ruhunu yanına almaya kararlıydı.

Filizle kafede buluştuklarında kahvelerini içmeye başlarken bir yandanda sohbet etmeye başladı. Birden sessizlesti Hazan daha fazla dayanamayıp

"Filiz yardımın lazım." dediğinde genç kız onayladı.

"Astral seyahat! Astral seyahat yapmak istiyorum." Dusan öfkeyle ​​​​​​ aklını mı kaçırdı bu? ​​​​​​ Filiz sinirine hakim olarak

"Aklını mı kaçırdın kızım sen? Onu yaptiginda geri dönüş yok biliyorsun değil mi?" Olumlu anlamda başını salladı.

"Birini görmek istiyorum." Dusan eliyle yüzünü gezdirdiğinde aptal kız o kolyeyi boşuna mı verdim? Diye söylendiğinde genç adam dayanamayarak insan formuna girip genç kızın arkasında bulundukları masaya doğru yaklaştığında

"Selam!" Hazan duyduğu sesle masanın üstündeki peçetelik düşeceği sırada Azat tuttu. Öfkeyle ayağa kalkıp genç adamın simsiyah gözlerinin içine baktı.

"Ne işin var burada?"

"Seninle konuşmam gerekiyordu."

"Konuşacak hiçbir şey yok! O gece her şey başlamadan bitti!" Filiz ikili arasında mekik dokurken en sonunda daha fazla dayanamayıp

"Siz hayırdır? Ne var aranızda?"

"Bir şey yok!" İkiside aynı öfkeyle söylediğinde genç kız gülmeden edemedi.

"Peki madem siz konuşun anlaşın." Genç kızın telefonun geldiği mesajla gitmek zorunda olduğunu söyledi.

"Hey beni bunla yalnız birakamazsin!" Demeden gitmişti bile. Dusan genç kızın elini tuttuğunda

"Gidelim mi yoksa burada mı konuşalım güzelim?"

"Ben gidiyorum. Sakin arkamdan gelme!"

"Olur güzelim havadan gelirim." Dediğinde alayla gülmüştü. Hazan genç adama dönerek sinirden güldüğünde

"Komik mi?"

"Seni güldürmeyi başardığına göre evet. Benimle konuşacak mısın?"

"Seninle konuşmak, senin yüzünü dahi görmek istemiyorum!" Genç kızın belinden tutup kendine çektiğinde Hazan öfkeyle

"Bu hareketi alışkanlık haline getirdin."

"Senle ilgili olan her şey bende alışkanlık yaptı. Hem söz kısa bir konuşma!" Genç kız alayla dudak büzerek

"Bir iblisin sozune mi güveneceğim." Öfkeyle kendini geri plana çektiğinde hızla çantasını alıp kafeden çıktığında Ateş kimseye fark ettirmeden hız gücünü kullanıp Hazan'ın önüne geçti.

"Çekil şuradan iblis!"

"Cekilmem! Sana bıraktığım kolyeyi neden takmadın?" Bir yandan yürürken bir yandan söyleniyordu genç adam

"Beni bırakıp giden adamın verdiği hediyeyi neden takayım?"

"Mantıklı cevap. Ama güzelim o büyülü bir kolye eğer takarsan sebebini öğrenirsin!" Genç kız bıkkınlıkla yürümekten vazgeçip

"Takacağımı zannetmiyorum."

"Bence çok yakında takacaksın! Bir kaç gün içinde balo olacak güzelim. Seni orada görmeyi çok istedim. Fakat babamla karşılaşman hiç hoş olmaz!" Genç kız merakına yenilerek

"Neden?"

"Boşver küçüğüm. Hadi şimdi eve gidip dinlen, çok yorgunsun!" Son kez Dusan'a bakıp

"Beni sen uyutur musun? Son kez."

"Ciddi misin?" Genç kız gülerek

"Tabikide hayır! Seninle asla..." Devamını soylettirmedi Dusan. Genç kızın yanağını okşadığında

"Bir gece bizim olsun. Güzel vakit geçiririz."

"Olur dediğimi hatırlamıyorum." Dusan tebessümle ve bıkkın tavırla şeytani tarafını ortaya çıkardı

"İzin aldığımı düşünmüyorum ve bir gece bizim olacak ve bu gece unutulmaz olacak Hazan." Umursamadan cevap vereceği sırada karşısında gördüğü kişilerle şok geçirdi sesli bir şekilde

"​​​​​​Ha siktir!" Dusan ne olduğunu anlamaya çalışırken

"Sen Hazan Dogan!"

"Evet benim." Emin adamlarla yaklaştı genç adam. Dusan ne yaptıklarını anlamak için şimdilik uzakta durdu. Elini genç kızın yanağına dokunacağı sırada

"O iğrenç ellerini bana dokundurmaya kalkma!"

"Kardeşimin anlattığından çok daha güzelsin." Dokunacağı sırada Dusan öfkeyle bileğinden tutunca ikilinin bakış açısı Dusan'ı buldu.

"Derdin neyse adam akıllı söyle! Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim!" Hazan iblisin gücünü kullanarak gaza getirerek

"Yalnız kendisi dediğini yapar, bilgin olsun!" Acı içinde inlerken onayladi genç adam Dusan adamın elini bıraktığında

"Şu yarışmadan geri çekileceksiniz. Duyduğuma göre kazanma ihtimaliniz olan güçlü bir proje yapmışsınız." Hazan alayla gülerek

"Hayırdır ihale mi bu? Benim projem, benim sinemam sözüne kardeşim bundan. Ben bu yarışmadan çekilmem!" Genç kıza yaklaşacağı sırada Dusan önüne geçti.

"Seni uyarmıştım." İblis kılığına girdiğimde genç adamın ve arkadaşlarının gözlerinin içine bakarak hipnoz olmasını sağladılar. Genç adamın boğazını sıkarak havaya kaldırdığında

"Şimdi bir daha sakın bu kıza yaklaşmıyorsun, ondan saçma sapan şeyler istemiyorsun anlaşıldı mı?" Korku dolu gözlerle onayladı genç adam. Dusan öfkeyle adamı yere attığında genç adam normale dönünce korkuyla kaçtı. Dusan genç kıza döndüğünde Hazan tokatı attı.

"Aptal mısın, kimliğini neden tehlikeye atıyorsun?" Genç kızın saçlarına dokunarak yanağına sıcacık bir öpücük bıraktı.

"Sen benimsin! Kimse sana dokunamaz."

"Sen o hakkı çoktan kaybettin Dusan!" Gerçekten kaybetti Dusan. Her şey o kadar hızlı ilerliyorduki ilişkileri onlar bile farkında değildi. Sanki zaman aşımına uğramış gibilerdi. Genç kızın elini tuttuğunda gözlerinin içine baktı.

"O kolyeyi kötü bir şey hissettiğinde takar mısın, yada uyuduğunda?" Neden der gibi başını salladı.

"Daha önceden dediğim gibi bunu taktığında öğreneceksin." Onayladı sadece hiçbir şey demedi. Hazan yürümeye başladığında Dusan arkasından geliyordu. Her adımını eve gidene kadar insanların görmeyeceği şekilde takip ediyordu. Arkamda iblis var ve ben bundan rahatsız olmuyorum işin garibi ise ben bu adama ya aşık oldum yada hoşlanıyorum. Bu süre zarfında ilişkimiz nasıl bu kadar hızlı ilerleyebildi ki?

Sahmaran! Şahmeran kendini bul, duy beni Sahmaran! Bu seste neyin nesiydi? Dusan'a baktığında duymadığına emin olmustu? Aynı ses rahatsız edici şekilde söylediğinde kulaklarını tuttu sanki canını alacaklar gibi bir histi Dusan panikle genç kızın önüne geçti.

"Sevgilim iyi misin?"

"Canım yanıyor Dusan!" Genç kızı kucakladığı gibi kanatlarını açıp evine götürdü. Evine götürür götürmez yatağa uzandirdi. Ellerini karın bölgesinin uzak mesafede yukarıda birleştirip bedeninde gezdirdiğinde genç kızın kasılan bedeni rahatlamıştı. Derin bir nefes aldığında

"Daha iyi misin?" Olumlu anlamda başını sallarken neler olduğunu sordu. Hazan genç adama anlatnamaya karar verdiğinde basit bir kulak çınlaması bahanesini iletti.

"Hadi sen git artık nişanlın beklemesin!" Genç kızın dudağının kenarında öpmek için egilecegi sırada Hazan elini genç adamın dudağına doğru götürünce parmak uçlarını ve avuç içini öptü.

"Kendine dikkat et! Unutma kolye!"

 

 

Loading...
0%