@ozge24
|
Havanın kararmasıyla Hazan'ın modu yorgunluktan düşmeye başladı. Çok yorgun gözüküyordu. Ateş gemc kızın omzuna dokunduğunda yerinden sıçradı. "Korkutmak istemedim." Tebessüm ederek "Biliyorum. Yorgunum sadece." Başıyla onayladığında başını cama koyduğunda uyumak için hareketlenecekti ki. Ateş bunu farkedince arabayı durdurdu. Ne olduğunu merak edince "Gel omzumda uyu! Orası soğuktur şimdi üşütürsün." "Olmaz ama kolun uyuşur." "Sorun değil. Sonra uyandığında yemek yeriz olur mu?" Tebessüm ederek onayladığında "Rahatsız ederse söyle ama olur mu?" Dediğinde onaylasada genç adam içinden sen bana rahatsızlık vermezsin ki! Dediğinde genç kız genç adamın koluna girdiğinde başını omzuna koymuştu. Bu koku tanıdık gelmişti. Kokusunu derin bir şekilde fark ettirmeden içine çekti. Kaybolmuş bir ruhun kokusuydu. Kaybolmuş bir nefesin, sarhoş edici bir güzelliğin kokusuydu. Ruhunu öyle bir etkisi altına almıştıki sıkıca sarıldı genç adamın koluna Ateş bu anın büyüsünün bozulmasını hiç istemiyordu. İnsan formuyla aşık olduğu, divane olduğu kadın omzunda uyuyordu. Halinden gayet memnundu. Sonsuza kadar böyle kalabilirdi. Hazan parmaklarını genç adamın eliyle birleştirdikten sonra yarım saat sonra Hazan'ın hızlı nefes alışverişini hissettiğinde, ardından mırıltılarla konuştuğunu görünce hemen arabayı kenara çekti. Yanağına dokunup uyandırmaya çalıştı lakin uyanmıyordu. En sonunda kabus gördüğünden fark edince genç kızın başını kenara çekip iki elini alnına koyduğunda öfkeyle "Rüyaların efendisi Hazan'dan uzak durmanı emrediyorum!" Yaşlı ardam lordun bir kız için iletişime geçtiğini fark edince oldukça şaşırdı fakat yapacağı hiçbir şey yoktu. "Sevgili Lordum! Üzgünüm bu isteğiniz gerçek dışı ve insanoğlu bu rüyayı görmek zorunda. Kurallar böyle!" Genç adam öfkeyle bağırdı "Kuralına sıçayım. Acı çekiyor, dayanamıyorum! Sana emrediyorum eğer dediğimi yapmazsan krala işini doğru düzgün yapmadığın için bilgi yayarım. Derhal bu kıza güzel rüyalar görmesini sağla!" Dediğinde yaşlı adam genç lordun dediğini yapmak zorunda kaldı. Hazan'ın gülümsediğini görünce mutlu olmuştu genç adam. Tekrardan genç kızı eski pozisyona getirdiğinde arabayı sürmeye devam etti. En sonunda restourantta görüp durduğunda genç kızın omzuna kibar bir şekilde dokundu ardından yüzüne elini koyup kibarca oksayinca "Hadi uyan küçük kızım." "Beş dakika daha lütfen!" "Güzelim. Açlıktan seni yerim yoksa." Hazan'ın rüyanın etkisiyle "Olur." diye güldüğünde genç kızı en sonunda ikna edip uyandırmıştı. İki genç çift arabadan indikten sonra Ateş genç kızın bir anda elini tutacağı sırada Hazan kaşlarını çatarak baktı. Açıklama yapacağını anlayınca "Burada herkes beni tanır. Benimle olduğunu anladıklarında sana asla zarar veremezler tamamen güvenliğin için." "Gerek yok ben hallederim!" İnatçı kızı umursamadan elini sıkıca tuttu. "Laf dinle Hazan!" Dediğinde kapıda güvenliğe ismini söyleyince geçmeleri için işaret ettiler. Garsonlar genç adamı görünce hemen selam verip Ateşe manzara tarafından hızlıca bir yer ayırdı. Hazan şaşkınlıkla koşturan garsonlara baktığında "Burada baya tanınıyorsun galiba?" Evet anlamında başını salladı. En sonunda genç kızın oturması için sandalyesini çektiğinde genç kızın omuzlarına dokunup kulağına eğildi. "Hiç kimseye böyle davranmam haberin olsun?" "O kadar iyisin ki sağ ol." dediğinde genç adam iyi lafına ağzını buruşturdu. Karşısına geçip oturduğunda güneş gözlüğünü çıkartıp masanın kenarına koyduğunda parmağını şıklatıp garsonun gelmesini sağladı. Masayı donatmasini sağladığında Hazan genç adama "Hey o kadar masrafa gerek yoktu." "Olsun hangisinden yemek istersen. Zaten bir deri bir kemik kalmışsın." Gülmemek için kendini zor tutuyordu. Hazan en sonunda "Omzun çok ağrıdı mı?" "Azıcık uyuştu sadece. Sen iyi uyuyabildin mi?" "Evet. Bir ara kötü kabus gördüm ama ondan sonrası çok güzeldi." "Anlatmak ister misin?" Kâbusu anlatmayıp güzel olan rüyayı heyecanla anlatmaya başladı. O sırada yemekler gelmeye başladığında "Çok güzeldi Ateş. Deniz, orman maviyle yeşilin buluştuğu ortamdaydım. Kendimi çimenlerin üstüne atmış kitap okuyordum. Gökyüzünde kuş sesleri, denizin dalgaları melodi gibi geliyordu. İşte tam o sırada..." "Tam o sırada?" Yutkundu genç kız sen geliyordun, ellerini bana uzatıp seve seve tutuyordum. İkimizde birbirimizi deli gibi arzuluyorduk. Ellerini belime koyduğunda, ellerimi boynuna koydum ve o sırada beni öpüyordun diye nasıl derim. Kendi kendine konuştu genç kız. Eliyle genç kıza parmağını şıklatıp kendine getirdi. "Daldın guzelim." "Boşver, hadi yemek yiyelim çok açım. Bu arada geldik değil mi?" Evet anlamında başını salladığında Hazan genç adama "Yalnız bir sorun var?" "Nedir?" "Ben bunların hepsini yiyemem , midem küçük almaz." Genç adam tebessüm ederek "Üzgünüm küçük hanım ama bugün benimle çamış gibi yemek zorundasın." Genç kız genç adama güldüğünde genç adam gülümsettiğine sevinmişti. "Buyrun küçük hanım yemekler sizi bekliyor." Dediğinde "Ateş." Genç adam yemeğinden bir kaşık aldığında yemeğin bir kısmını kendi istediği gibi Hazan'a fark ettirmeden sihirle halletmisti. "Söyle güzelim." "Limonata söyleyelim mi?" "Ah! İçecek söylemeyi unuttum iyi dedin." Garsonu çağırdığında limonata getirmesini söylediğinde genç adamın gitmesiyle gelmesi bir oldu. Genç adam genç kızın bardağına limonata doldurduğunda "Sen içmiyor musun?" Olumsuz anlamda başını salladı. "Ben genelde kırmızı şarap içerim. Ama şuan yolculuk yaptığımız için seni tehlikeye atamam." Yutkundu Hazan. Herkes genç kızı kullanırken Ateş farklı olduğunu hiçbir şey yapmasa bile hissettiriyordu. Genç kızın elini tuttuğunda "İyi misin?" "Garipsedim." "Neyi?" "Boşver. Hadi yemek yiyelim acıktım ben." Dediğinde gözünden yaş süzüldüğü sırada geri tepti. Ateşle beraber yemek yemeğe geçtiğinde Hazan pipetle limonatayi içince herkesin limonata içmesi için reklam yapıyor sanki. Ateş öyle bir hayranlıkla baktı ki. En sonunda genç kız bardağı bıraktığında Ateş genç kızın bardağını alıp onun pipetiyle içmişti. "Hey ne yapıyorsun?" Genç adam bıraktığında "Tadı güzelmiş. Ne yapayım öyle bir içtin ki canım çekti." "Bana limonata borçlusun Ateş Kaya " "Rahat ol güzelim istediğin limonata olsun." Genç adam limonatalari doldurduğunda bir yandan yemek yerken bir yandanda sohbet ediyorlardı. ... Arabada sessizlik hakimdi. Hazan'ın midesi ağrıdığında genç adam Hazan'ın midesini ovaladığını gördüğünde "İyi misin?" "Dedim sana bana çok yedirme diye midem çok ağrıyor." "Geç arkaya!" Boş boş baktı genç kız. "Hazan ikiletmeden arkaya geç Güven bana!" "Kimseye güvenmem ben!" Diye öfkeyle söylendiğinde mide ağrısına daha fazla dayanamayıp arkaya oturduğunda Ateşte hemen arabadan inip yanına oturduğunda "bedenini serbest bırak, sıkma!" Hazan'ın kalbi haddinden fazla atarken Diğer eliyle genç kızın yanağına dokunup "Gözlerimin içine bakmanı istiyorum, biraz canın acıyabilir. Benim yemeğimden inatla aldığın için sana zarar verdi." Hazan daha fazla dayanamayıp "Canım yanıyor, ne yapıyorsun yap artık!" Genç kızın tişörtünü göğsüne çektiğinde elini midesine koydu genç adam. Sıcacık el deprem etkisi yaratırken, duman grisi gözleri onu sakinleştirmişti. Hazan'ın elinde çıkan sihri görmemesi için aklına gelen en mantıklısı buydu. Bir insana bu iyiliği yapacağını asla düşünmezdi Ateş. Hazan ilk olmuştu, resmen kural çiğniyordu. Her ne kadar kuralları çiğnemek onun işi olsada şeytani kuralları çiğneyemezdi. "Ateş!" Diye mırıltılı sakin sesiyle konuştu Hazan. "Daha iyi misin?" Evet anlamında başını salladı. "Kimsin sen Ateş, benden ne istiyorsun?" Ateş genç kızın iyi olduğuna emin olunca hızlıca elini çekip yanından ayrılıp şoför koltuğuna oturdu. Hazan tişörtünü duzelttiğinde kalkacağı sırada Ateş elini tuttu "Sakın kalkma! Biraz dinlen!" "Kimsin sen Ateş Kaya? Senin gizemin ne?" Sertçe yutkundu "Sonra Hazan. Önce seni bulalım. Sonra beni konuşuruz!" Genç kız öfkeyle oturduğunda genç adama bakmıştı. En sonunda Ateş dikiz aynasından genç kıza baktığında oldukça sinirliydi. Geçen süre zarfında genç adam eve doğru geldiğinde arabayı park eder etmez, Hazan öfkeyle arabadan indiğinde midesini tuttu. Ates kaşlarını çatarak genç kizjn yanına giderek "Sabrededin bı!" Genç kızın koluna dokunacağı sırada izin vermedi. "Dokunma!" Demesinin ardından "Ah!" "Hazan iyi misin?" Umursamayıp yürümeye devam ettiğinde düşeceği sırada genç adam belinden hızlı bir refleksle tuttu. "Ateş!" Zoraki konusuyordu sanki genç kız. "Canım yanıyor, sanki gücümü alıyor." Hazan hızlıca genç kızı kucağına aldığında kanatlarını açıp uçarak odasına girdi. En sonunda yatağına yatırıp telepati yoluyla yaşlı hekimi çağırdı. "Derhal gelmelisin yaşlı bunak!" "Sevgili Lordum kralın izni olmadan gelemem." "Başlatma kraldan gel diyorsam gel!" Demesiyle iletişime son verdiğinde Yaşlı doktor odaya geldiğinde "Bu işlediğiniz suç sevgili Lordum." "Beni ilgilendirmiyor. Şuan o kızla ilgilenmen lazım ve ona zarar gelmeyecek!" Ne olup olmadığını sorduğunda "İnatçı keçi yemeğimin tadına baktı midesine vurdu. Zararlı olacağını söylesem bile laf anlatamadım." Yaşlı adam genç kızın tişörtünü göğsüne çektiğinde midedeki büyüyü gördüğünde şok oldu. "Ama bu?" "Önerdiğiniz sihri yaptım. Ama büyü zarar veriyor sanırım." "Sevgili Lordum. Bunun geçmesi çok zor ama..." "Aması ne?" Dediğinde "İlk öpücük lordum. Bu kızla ruhunuz bir hissediyorum fakat çok dikkatli olun. Bu kızı korumanız lazım.* "Ben onu öpemem!" "Mecbursunuz Lordum yoksa bu büyü gücünü yok edecek!" Hazan mırıltıyla "Ateş!" Diye seslendiğinde genç adam hızla yanına oturup elini tuttu. "Söyle güzelim." "Canım yanıyor Ateş!" Acı içinde kıvranırken nasıl rahat edecekti Ateş. İlk öpücük Hazan'dan gizli olmasını istemiyordu. O öpücük onun isteğiyle gerçekleşmemişti. İblis ona büyü yaptığını Dusan daha sonra anlamıştı. Ama şimdi farklıydı. Yaşlı adamı gönderdi Dusan. "Özür dilerim yapmak zorundayım." "Neyi?" Elini midede yarattığı büyünün üstüne koyduğunda "Bunu, senin iyiliğin için. Sensiz olmaz!" Diyerek genç kızın dudaklarna bıraktığı etkiyle büyünün kalktığını hissettiğinde tebessüm ederek ayrıldı. Büyü ortadan kalktığında Hazan kendine gelir gelmez Ateşin öptüğünü gördüğünde hemen tokatı atıp yerinden kalktı. "Sen sen ne yaptığını zannediyorsun?" Başını tuttu genç kız. Ateş dokunacağı sırada izin vermedi. "Seninle gelmemeliydim." "Hazan mecburdum." "Neye? Beni öpmeye mi?" Başını evet anlamında salladığında açıklamasını istedi. "Şimdi söyleyemem. Dinlenmen lazım." Hazan ellerini saçlarına geçirip öfkeyle yatağı ayağıyla tekme attı. "Sen beni nasıl öpersin ya nasıl?" "Fazla mı takıldın? Her genç kız beni öpmek için can atar." "Ben istemiyorum anladın mı? Aşık olduğum adamı istiyorum ben sadece!" Diye oturduğunda ağlamaya başladı. Dusan hiç düşünmeden genç kıza sarıldı. İtiraz etsede izin vermedi. Ateş bozuntuya vermeden "Nerede şimdi?" "Bilmiyorum. Onu anımsatıyorsun, kokun onun gibi..." "Hazan yeni başlangıç yapman için hafızandan silinmesi gerekiyordur. Kendine bir şans ver. Genç kız geri çekilip gözyaşını silerek "Ona ihanet edemem Ateş." Genç kızın yanağını okşadığında sıcacık bir öpücük bıraktı. "Böyle mi öpüyordu?" Kaşlarını çatarak genç kıza baktı. Büyünün etkisi öpüşmeyle bozulması gerekiyordu lakin neden olmadı? Hazan ayağa kalkıp gideceği sırada başı döndüğünde hemen duvara tutundu. Ateş öfkeyle kolundan tutup "Otur şuraya dinlen! Bu odadan dışarı dahi çıkılmayacak ve yemek saatinde gel dediğimde geleceksin!" Elini kaldıracağı sırada Hazan iki elini önüne koyup "Vurma!" Şaşkınlıkla bakarken "Sakin ol! Sana vurur muyum ben hiç?" Diyerek genç kıza sarıldı. "Hazan nasıl düşünürsün bunu?" Hiçbir şey dememişti genç kız hemde hiçbir şey. Biran annesi aklına gelmisti. "Kapıyı kilitleyecek mısın?" Buğulu gözlerle masum bir şekilde sordu. "Uslu durursan hayır. Küçük bir ders verecektim. Miden nasıl?" "Biraz daha iyi." "Hadi sen uyu bakalım. Bende oturma odasında olacağım bir şeye ihtiyacın olursa seslenmen yeterli." Onayladı sadece genç kız uzanmak için hareket ettiğinde genç adan yardım edeceği sırada izin vermesede Ateş her zamanki gibi dinlemedi . Yatağı açtığında genç kız oturup ayaklarını uzattığında üstünü sıkıca örttü. "Üşütme kendini." Elini alnına koyduğunda Ateşi olup olmadığına baktığında neyseki Ateşi yoktu. Elini çektiğinde genç kız yorgana sarılıp sağ tarafa döndüğünde uykuya daldığını görünce çıktı. Genç adam oturma odasına geçip koltuğa oturduğunda ayaklarını uzatıp olanları düşündü. Neden hatırlamadın? Kendi kendine söylendi. Hazan geçen süre boyunca karnında çıkan sesleri duyunca kalktı. Odadan çıktığında bir yandan midesini tutuyordu. Tam olarak geçmesede şuan gayet iyiydi. Genç kız lavaboyu güçlükle bulunca eli yüzünü yıkadı. Lavabodaki işini hallettiğinde sessiz adımlarla mutfağa ilerleyecekken "Hey! Yer cucesi nereye böyle?" Duyduğu sesle yerinden sıçradı. Sakin olup elini midesine koyarak omuzlarını yukarı kaldırıp masum ses tonuyla "Acıktım." Dediğinde "Masumluğun bana sökmez küçük fare." Demesiyle omuzlarını indirdi. "Gerçekten acıktım, mutfağa gidip bir şeyler atıştıracaktım." "Bekle birazdan yardımcım gelir, hazırlar hemen. Evde bir şey kalmamış." Oflayarak genç adamın yanına geldiğinde ayaklarını işaret etti. "Ne?" "Kaldırda oturmak istiyorum." "Hayır!" Genç kızın ısrarına dayanamayıp ofladi en sonunda ayağını indirdiğinde oturur pozisyona geldi. "Ne yapacağım ben seninle?" "Televizyon izleyebiliriz. Hem uzun sürmez gelmesi değil mi?" "Olur, yok sürmez." Genç kız televizyonu açtığında sırtını koltuğa yasladığında midede anı hareketten dolayı acı oluştu. Eliyle midesini ovdugunda Ateş fark edince "Güzelim geçmedi mi daha?" "Ani hareket yaptım ondan herhalde." "Bakabilir miyim?" Hazan tereddüt etsede Ateşin gözleri adeta bana güven diye haykırıyordu. İzin verdiğinde tişörtünü çektiğinde rahat bir nefes aldı. "Geçmiş. Bugün iyice dinleniyorsun, doğru düzgün besleneceksin daha sonra Göbeklitepeye gideceğiz." "Neden?" "Ney, neden?" "Bana karşı neden bu kadar çok iyisin?" "İyi kelimesinden nefret ederim. Nedenini bilmiyorum sadece, inan bende bilmiyorum. Seni o halde görünce tuhaf oldum işte, garip bir his oluştu!" Hiçbir şey demedi ayaklarını masaya uzatıp televizyon izlemeye başladı. Bir yandan açlıktan karnı guruldarken bir yandan hissetmemek için uğraşıyordu. En sonunda kapı çaldığında genç adam kapıyı açmak için hareket ettiğinde "Yüz kere dedim anahtarını al diye!" Sinirle söylendi. Ateş kapıyı açtığında evin yardımcısı elinde poşetlerle geldiğinde Hazan gelen kişiyi merak edip kolunun dirseğini koltuğa koyup yarım olacak şekilde bedenini cevirirken başını arkaya çevirdiğinde gördüğü kişiyle şoka uğramıştı. Kızı görür görmez hemen Ateşin yanına gidip elini tuttuğu sırada genç adam ne olduğunu anlayamadı. Elini genç kızın alnına koyarak "İyi misin güzelim? Ateşin falanda yok!" "İyim Ateş. Sadece çok acıktım." Sesindeki öfkeye engel olamadı. Karşısındaki kadın sarışın, buğday tenli, kalın dudakl, yeşil gözlere sahipti. Kesin Rus bu! Diyen iç sesine öfkeyle "Kes sesini!" Diye bağırırken Ateş ve genç kız şaşkınlıkla Hazan'a bakıyordu. "Hazan. Bu Victoria. Kendisi Rus ve yardımcım olur." "Victoria Hazan'la bir süre burada kalacağız onun bir dediğini iki etme!" "Nasıl isterseniz Ateş Bey!" Dediğinde tam eğilmeden poşetleri alırken Hazan öfkeyle "İyice eğil iyice!" Genç adamın elini öfkeyle çektiğinde ayağını vurarak koltuğa doğru geçmek için hareketlendi. Rusmuş. Türk yoktu sanki, gitmiş birde Rus bulmuş! Ateş genç kızı duyduğunda gür bir kahkaha attığında umursamadı Hazan. En sonunda genç kızın kolundan tutup kendine çektiğinde havayı koklayarak "Ne yapıyorsun be?" "Havada." "Eee?" "Kıskançlık kokusu var. Ve benim hoşuma gitti." "Kıskanmıyorum. Git o Rusun yanına!" Öfkeyle kolunu çekip koltuğa oturduğunda genç kızın yanına oturdu. "İstersen gönderebilirim." Hazan neşeyle "Gerçekten mi?" "Bir şartla." "Allah Allah neymiş?" "Bir kere öpersen." "Avucunu yala!" Ateş çarpık gülümsemeyle genç kızın gözlerine bakarak "Sen bilirsin güzelim o zaman. Ben hizmetcimden memnunum!" Öfkeyle kumandayı genç adama attığında sinirle tırnağını yemeğe başladı. Ateş keyifle televizyonu izlemeye başladığında içinden kıskançlıktan deliriyorsun Hazan. Beni deli gibi seviyorsun, farkında bile değilsin aptal kız! Bir kere gözlerimin içine derin bir şekilde baksan işte o zaman tamamen hatırlayacaksın ama bakmıyorsun. Seni sevdiğimi fark etmiş olacaksın ama görmüyorsun! Halbuki isteyerek unutturmamış mıydı hayır! Genç adamın bu düşüncelerinden Victoria'nin sesi uyandırdı. Yemeğin hazır olduğunu haber verdiğinde Ates Hazan'ın gelmesi için elini uzattı. Genç kız sinirle omuz silktiğinde "İyi sen bilirsin aç kal!" Yastığı alıp genç kıza attığında Hazan hemen öfkeyle tuttu. Genç adam mutfağa geçer geçmez gülme sesleri işittiğinde öfkeyle yastığı koltuğa koyup ayağa kalktı. Ellerini yumruk yapıp sinirle birbirine bastırdığında "Mutfakta yemeyecegiz bahçede yiyeceğiz. Sorsaydin bir!" "Ama Ateş bey!" "Ben bahçede yemek istiyorum!" Genç kız hemen yemeği bahçeye hazırladığında bu kadar kısa sürede hazırlandığını beklemiyordu. Ateş gülmemek için kendini zor tuttuğunu görünce sinirle genç adamın omzuna vurdu. "Ne yapıyorsun ruh hastası?" "Sus!" "Hazan! Kendine gel istersen." "Gelemiyorum ne yapacaksın?" Genç kızın anı refleksle belinden tutup kendine çektiğinde kulağına yaklaşıp nefesini hissetmesini sağladı. "Göstermemi ister misin?" "Neyi?" Burnunu boynuna koyduğunda kokusunu içine çekip tutkulu bir öpücük bıraktı. Hazan hemen kendine gelip geri çekildi. Genç kız refleksle elini boynuna götürdüğünde boynunu kaşıyarak "Iı şey yemek yiyelim mi?" Önden gitmesi için eliyle işaret ettiğinde karşı karşıya oturduklarında Hazan bardağı alıp eli titreyerek suyu içti. Genç adam genç kızın elini tutarak "Sakin ol!" "Sakinim. Her neyse ne zaman gideceğiz?" "Benden çabuk sıkıldın." "Ateş öğrenmem gereken şeyler var." Genç adam hiç kurcalamadı. Hazan'la ilgili gerçekleri oda öğrenmek istiyordu. Tabagindaki eti bıçakla bölüp çatalla eti ağzına koyduğunda iyice çiğnedikten sonra "Gideriz güzelim. Dediğim gibi iyice dinlen! Yarın sabahtan çıkarız yola." Genç kızın telefonuna bildirim geldiğinde gizli numaradandı Kayıp sarayın prensesi, ruhları simgeleyen güçlü kız. Benliğini merak etmiyor musun? Hazan hemen mesaja cevap verdi. Kimsin? Hala kim olduğunu söylemedin. Benim orayla ne gibi bir bağlantım var şöyle! Ateş genç kızın telefonla oynadığını görünce "Telefonunu bırak ve yemek ye!" Ben... Mesajı okuyamadan Ateş telefonu eline aldı. "Ne yaptığını zannediyorsun?" "Yemeğini ye! Uslu bir kadın olursa telefonunu alırsın." Hazan öfkeyle baktığında genç kızın gözlerini değişir gibi olduğunu fark ettiğinde "Öyle bakmayı kes ve yemeğini ye hadi!" Genç kız çatalı tabağa sertçe vurarak yemek yiyordu. Ateşin umurunda bile değildi. "Sakin ol çatal boğazına kaçacak." "Sanane! Önemli mesajdi verir misin şunu?" Kaşlarını hayır anlamında yukarı kaldırdığında yemeğini yerken mesaj sesi susmuyordu. Ateş telefonun ekranını açtığında "Hey! İnsanların özel hayatı diye bir şey var!" "Benim yanımda işlemez! Sesten rahatsız oldum. Telefonunu kapatsak iyi olur." Genç adam telefonu kapatıp pantolonun cebine koydu. "Senden nefret ediyorum." "Bana bayılıyorsun." "Seni görmeye tahammül edemiyorum." "Beni görmek için can atıyorsun!" İkiside birbirinin zıttını söylemeye devam ediyordu. "Seni sevmiyorum!" "Seni seviyorum!" İkiside şaraptan birer yudum alınca ne dediklerini idrak etmeye çalışıyordu. İblis bir insana mı aşıktı? Yoksa bir yılana mı aşıktı? Hazan titreyerek çıka çıkan sesle "Ne dedin sen?" "Hiçbir şey! Hiçbir şey demedim. Adam akıllı yemeğini ye yoksa bu telefonu kırarım bilirsin." O iki kelimeyi duymaya tahammülü yoktu, yoksa var mıydı? Hiçbir fikri yoktu işte. Şuan tek istediği şey gerçeği öğrenmekti. Aynı şeyleri yaşamaktan çok sıkıldı. Okula git, yemek ye, uyu ha birde baş belası Ateş var her zaman yanında bitiyordu. Artık eğlenceli , aksiyon dolu bir hayat istiyordu!
Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın canlar🌼
|
0% |