Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Bölüm 8

@ozge24

Ateşin balkondaki sandalyeye oturmuş bir şekilde sigarasını içerken gördüğünde bir hayli düşünceliydi. Hazan bu durumu fark ettiğinde bir çocuk edasıyla zıplayıp yanında bitince

"Ateş!" Demesiyle genç adam neye uğradığına şaşırdı. Kolunu masaya çarpacağı sırada genc adam hemen kolundan tutarken biten sigarasını yere atmadan

"Dikkat et!" Gülümseyerek teşekkür etti. Hemen ardından karşı sandalyeye geçmek yerine masanın üstüne oturdu. Genç adam biten sigarasını hemen yanındaki çöpe attığında

"Söyle bakalım."

"Canım sıkıldı yanına geldim. İkimizden başka kimse yok bu evde."

"Victoria var!" Öfkeyle boğazını sıktı genç adamın

"Şu kızın adını anma!" Hazan biranda elini çekti. Ne yapmıştı o öyle? Hiçbir şey anlamadı. Tam gideceği sırada Ateş ellerini genç kızın bacaklarının yanına koyarak inmesini engelleyerek sandalyesinden kalkıp önünde biter bitmez göz göze gelmelerini sağladı.

"Kıskanıyorsun!"

"Hayır ben, ben sadece biran kendimi kaybettim neden bilmiyorum?" Gözlerini genç adamdan kaçırdığında çenesinden tutup gözlerini duman karasıyla birleştirdi.

"Hoşuma gittin! Çok rahatsız olduysan gönderirim." Genç kızın parlayan gözleriyle gülümseyerek gördüğünde genç adamın boynuna sarıldı.

"Ama bir şartla." Boynuna sarılan eller gevşeyince yere indi. Kulağına fısıldayarak dediği şeyle sertçe yutkundu.

"Ne diyorsun sen?"

"Göbeklitepede çok önemli bir şey olursa bana ilet diyorum! Aklın nerede senin?" Of yanlış anlamıştı işte, gene yanlış anlamıştı dudağını ısırdığında başıyla onayladı.

"Olur, Ateş bey!"

"Bekle beni burada geliyorum!" Genç adamın elini tutarak

"Nereye?"

"Birilerine söz verdim ya hani onu halletmeye!" Dediği anda Victoria'nin yanına gitmişti. Hazan masadan inip sürgülü kapıyı açınca içeri girdiğinde etrafına bakmaya başladı. Ev haddinden fazla büyüktü ve muazzam döşenmişti. Tam inceleyecekti ki Ateş ortaya çıktı.

"Bekle demiştim."

"Sıkıldım. Bu evde tek mi yaşıyorsun?"

"Sayılır. Çok nadir kişiler evime gelir. Sende onlardan birisin!" Hazan dudak buzdu.

"Özelim sanmıştım."

"Birazdan bir kaç kişi gelecek evde parti vereceğim. İstediğin bir şey var mı yada herhangi bir içecek?" Olumsuz anlamda başını salladığında siyah koltuklara oturmuşlardı.

"O vakte kadar uyumam istiyorum. Saat kaçta olacak?" Genç kızın saçlarıyla oynadığında

"Ben seni uyandırırım."

"Şey birde benim kıyafetim yok! Üstümde sadece senin tişörtün var birde eski kıyafet!"

"Çoktan halloldu onlar. İstediğini giyersin." Genç adam eline aldığı viski bardağına şarabı doldurduğunda içtiğinde Hazan şaşkınlıkla bakmıştı.

"Ne ara, nasıl?"

"Zamanla öğrenirsin. Şimdi acelesi yok hem yarın büyük gün, hadi git dinlen!" Demesiyle hiçbir şey demeden odasına geçmişti. Hazan dolaba baktığında gerçekten bir sürü kiyafet vardı. Kimsin sen Ateş? Bu kadar kısa sürede nasıl yaptın bunu? Daha fazla kurcalamadan kendini yatağa bıraktı. Ateş saraya gittiğinde kral öfkeyle

"Neredesin sen?" Diye bağırmıştı. Öfkesi o kadar hiddetliydi ki cehennem zebanileri bile duyabilirdi.

"Dünyada işlerim vardı."

"O kızla fingirdiyeceğine nişanlınla ilgilen! Hem o kızı bana getir demiştim hala ne diye tutuyorsun?"

"O kız yemeğimden yedi sayın kralım. Midesi çok kötüydü, yardımcı oldum hepsi bu! Hem benim gözetimim altında." Elindeki bardağı oğluma fırlattığında genç adam geri çekildi. Bardak adeta teğet geçmişti.

"O kızı bana getir! İnsani gibi konuşmalardan vazgeç! O kız benim!" Dusan öfkeyle kralın yanından ayrıldığında seslense dahi duymamazlıktan geldi. Helena karşısına çıktığında

"Lordum. Neden uğramıyorsunuz? Kaç gündür yokluğunuza hasretim." Genç adam iç çekerek

"Bu aralar epey yoğunum. Bir süre daha ne yazık ki göremeyeceksiniz sevgili prenses." Genç kız dudak büzerek

"Dünyadaki evinizde kalıyorsun sanırım istersen eşlik edebilirim. Bugün parti varmış evinde."

"Arkadaşlarla bir iki duble içeceğiz. Sizlik bir ortam değil!" Genç adamın ellerini tuttuğunda

"Bir gününüzü bana çok görmeyin lordum."

"Nasıl olsa evlenmeyecek miyiz prenses Helena?" Hazan'ın sesini işitir işitmez genç kızı bırakıp doğruca dünyaya ışınlandı. Hazan evde yoktu. Bir varmış bir yokmuş. Eski uzak ulkelerde bir prenses varmış... Bu prenses kendi kimliğini dahi bilmiyordu. Bu masalı duyduğu anda hızla dışarı çıktı genç adam Hazan'a seslendi duymadı. Koşarak seslenmeye devam etti yoktu.

Masalda anne ve babası prensesi hiç sevmiyormuş. Üvey olan prenses aslında bir yılanmış. Onun varlığı herkezi zehirlerken... Hazan dolunaya doğru geldiğinde hayır zehirlemiyor hayır. O iyi biri! Kulaklarını kapatıp yere oturduğunda dolunaydan gelen ışık genç kıza vuracağı sırada Ateş kolundan tuttuğu gibi kendine hızla çekip kanatlarıyla genç kadını kapattı. Kral öfkeyle bağırdığında masayı devirdi. Dolunayın etkisi geçer geçmez kanatlarını ortadan kaldırıp genç kıza baktığında Hazan küçük bir kuş gibi korkuyla ona baktı.

"Hazan!" Konuşamıyordu sanki genç kız dili lal olmuştu. Güçlükle genç adama sarıldı.

"Ateş!" Diye mırıldandı.

"Bana sarılır mısın?" Hiç düşünmeden sıkıca sarıldı genç adam

"Çok korkuyorum, hemde çok. Hem öğreneceğim geçmişten hemde kendimden." Genç kızı kendinden çektiğinde yüzünü ellerinin arasına aldı.

"Sst. Sakin ol küçüğüm. Ben her zaman senin yanındayım sana söz veriyorum." Tekrardan sıkıca sarılarak

"Beni bırakma, sende beni bırakma Ateş! Onun gibi sende beni bırakma!" Genç adam yutkundu. Yüzünü hatırlamamıştı fakat onu bırakıp gittiği o günü hatırlamıştı. Saçlarını okşamaya başladığında

"Asla bırakmam asla!" Genç adamdan geri çekilip ellerini tuttu iki genç ayağa kalktığında genç adam iyi olup olmadığını sorduğunda iyi olduğunu iletmisti.

"Nasıl oldu bu?"

"Bilmiyorum. Bir ses duydum, beni çağırıyordu. Sanki ısrarla takip bir kelebeği gönderip takip etmemi ister gibiydi. Kelebekleri çok severim. Dayanamayıp takip ettim ama sonra sanki kendimde değilmişim gibiydi." Kral anlaşılan Hazan'ı yanına çağırmak için bu yöntemi kullanmıştı. Eğer ki Hazan'a ulaştıysa onu ele geçirmesi çok yakındır. Ateş genç kıza bakıp

"Bu tarz durumlar bir daha olduğunda hemen beni çağır olur mu?" Dediğinde başını olumlu anlamda salladı. Genç kızın bacakları korkudan titreyerek yürüdüğünü görünce hızlıca kucağına aldı. Hazan ellerini genç adamın boynuna sardığında

"Bunu yapmak zorunda değilsin."

"Bu hale gelmen benim suçum ve seve seve yapıyorum bir zorunluluk hissetmiyorum." Onca yolu sessiz sakin bir şekilde gelmişlerdi. Hazan başını genç adamın boyun girintisine koyduğunda aradığı kişinin Ateş olup olmadığına emin değildi.

​​​​​​Özür dilerim sevgilim. Sana kendimi unutturduğum için acı çekmene izin verdiğim için. Dediğinde derin bir nefes aldı. Hazan'ın dudağının kenarında kan izi gördüğünde yutkundu. Dayanmak zorundaydı, canını yakamazdı.

Canı acayip kan çekiyordu. Siktir! Diye söylendiğinde en sonunda eve gelmişti. Hazan'ı odaya koyduğunda, Victoria'nin yanına gidecekti. Onu kullanacakti kan için. Hazan elini tutarak

"Gitme! Saat gelene kadar yanımda kal!"

"Partiyi iptal etmek için diğerlerini ..."

"Hayır! Kafam dağılır. Yanımda kal." Genç kız yanına uzandı. Kan izi olduğunu söylediğinde tam hareket edecekti ki

"Bana bırak!" Dudağın kenarındaki kanı emdi. Resmen rahatlamıştı, şaşkınca genç adama baktığında

"Ssst aramızda. Sana sonra her şeyi anlatacağım şimdi dinlen!" Diyerek dudağını yaladı genç adam. İtiraz edecek durumda değildi Hazan.

.,..

Ateş ayağa kalktığında Hazan hareketlenmişti. Hemen ardından Victoria'nin gittiğini anladığında sihirle ortamı halletti. Aburcuburlar masadaydi ve en önemlisi kırmızı şarap. Hazan uyandığında eli yüzünü yıkayıp dolaptan çıkardığı siyah deri tayt ve siyah ince askılı kalp yaka bustiyeri giymişti.

Saçlarını güzelce tarayıp açık bıraktığında kırmızı ruj ve göz alıcı göz makyajını yapıp sürdükten sonra odadan çıktı. Ateş genç kızın geldiğini anladığında hemen kendine geldi. Hazan'ı görünce yanında bitene kadar gözlerini ondan alamadı.

"Çok güzelsin."

"Teşekkürler Ateş bey. Sen hazırlanmamışsın."

"Hazırım ya güzelim. Pantolon tişört yeterli. Bu kadar güzel olmasaydın iyiydi."

"Arkadaşlarınla ilk kez tanışacağım, özenli olmak istedim."

"Fazla özenmişsin."

"Hey sen ne diye karışıyorsun? Sonuçta sevgilim değilsin. İki günluk ev arkadaşınım." Ateşin arkasında duran masadan elini uzatıp bir tane cipsi aldı.

"Olalım." Şaşkınlıkla baktığında cipsiyi ağzına koyacağı sırada elinde kaldı.

"Ne?"

"Sevgili olalım! Bu gecelik merak etme. Ne dersin kabul mü?" Demesiyle genç kızın elindeki cipsiyi yedi.

"Güzelmiş."

"Kabul!" Diyerek elini uzattı genç kız. Genç adam elini tutarak

"Bu gece, bu gece sadece ikimiz için güzel bir gece olacak."

"Göreceğiz." Hazan birden kalbini tuttuğunda

"Hazan iyi misin?"

"Kalbime bıçak saplandı sanki birine bir şey oldu Ateş!"

"Dur bakalım hemen velveleye verme." Ulan kaç gündür buradayım benim yerime başka biri mi görevlendirildi. Kendi kendine düşünmeden edemedi.

"Telefonu versene bir Filizden öğrenirim." Genç adam inanmamış gibi baktığında

"Söz veriyorum geri sana vereceğim lütfen." Masum bakışlara yenilmişti iblis. Hemen telefonu açıp genç kıza verdiğinde Hazan gideceği sırada kolundan tuttu.

"Yanımda konuş!" Şuan Ateşle uğraşacak vakti yoktu. En sonunda telefonla Filiz'i aradığı sırada Filiz çantayı hazırlamakla meşguldü. Çalan telefonu görünce hemen açıp

"Nerdesin sen?" Diye cırlamasıyla Hazan telefonu kulağından geri çekti.

"Filiz annemlere bir bakabilir misin içimde kötü bir his var."

"Kötü dusunme hemen bakarım." Demesiyle Ateş bunu duyduğu gibi telefonu geri aldı.

"Ne yaptığını zannediyorsun?"

"Konuşma yeter! Telefonun açık kalacak ve haber geldiğinde sana veririm." Öfkeyle sandalyeyi yere atarak "iblis!"

"Bunu diyen tek kişi değilsin!" Genç adam kapıyı açtığında Helena, Samuray, Sanaç ve John geldiğinde Ateşle selamlaştılar. Fakat genç adam Helena'yı görmeyi beklemiyordu.

Hazan'ı gören Sanaç yanına yaklaşıp elini uzattığında kibadca tutup öptüğünde

"Leydim bune güzellik. Bu arada ben Sanaç."

"Teşekkür ederim bende Hazan. Dediğinde elini çekti. Hemen ardından diğerleriyle tanıştıktan sonra. Sıra Heleneya gelince

"Sizinle bir yerden tanışıyor muyuz?" Ateşe göz kırptığında

"Bilmem belki tatlım. Ateşin bahsettiği kadar varmissin ben Helena."

"Hazan." Dedi sadece bu kadında kötü bir enerji aldığı için ani bir uyarici etkisiyle titreme geldi. Ateş ne oldu diye baktığında

"Çok kötü bir enerji verdi. Rahatsız oldum."

"Takma o kadını!" Genç adam gülümseyerek yaklaştığında sessiz mırıltıyla

"Hazır mısın sevgilim?" Olumlu anlamda başını sallayarak

"Hazırım sevgilim." Hazan'ın elini sıkıca tuttuğunda ikiside tutulan elde ateş hissettiğinde aynı anda ellerini çektiler.

"Neydi bu şimdi ?"

"Bilmiyorum güzelim. Canın yanmasın." Dediğinde sadece belinden tutup kendine çekince öyle ilerlemişlerdi. Gelen misafirler ikramlıklardan çoktan alırken Ateş iki bardağa şarap koyup bir tanesini Hazan'a vermişti. Bardağını alıp koltuğa bacak bacak üstüne atmış bir şekilde oturduğunda Sanaç yanına geldi.

"Naber yenge?"

"İyilik senden."

"Kötülük." Diyerek gülmüştü genç adam

"Şarap fazla çarptı sanırım." Genc adam genç kızın yanına oturduğunda

"Espiri yapıyorum yenge. Sıcak havada soğuk espiri güzel gider. Hem Ateşi böyle nasıl kabul ettin söylesene?" Ne demekti bu şimdi? Ne sonuç çıkarması gerekiyordu Hazan'ın.

"Nasıl yani anlamadım?"

"Ateş aslında..." Ateş konuşmaları işitince hız gücüyle hemen yanlarına gelip genç adamın omzuna dokundu

"Onu ne kadar çok sevdiğimi söyleyecektin herhalde değil mi?" Başıyla onayladığında

"Kesinlikle seni öve öve bitiremedi."

"Bak sen! Söyle bakalım nasıl bahsediyormuş? Ateş hem sen ne karışıyorsun birinci kumamla konuşuyorum burada aaa ayıp!" Ateş genç kızın söylediği kuma tabirine güldüğünde genç kızın yanına oturup sıcak bir öpücük bıraktı. Hazan güç bela etkisinden çıkınca

"İii şey nerde kalmıştık ha! Evet sen Sanaç Bey anlat bakalım."

"Şimdi. Valla yenge bu manyak sana abayı yakmış daha öncede dediğim gibi. Hoş gerçi hakkı da böyle güzel bir kadın benim karşıma çıksa aynı tepkiyi bende veririm." Helena araya girerek

"Abartma istersen. Normal sıradan biri!" Ateş elini genç kızın omzuna atarak Hazan'a baktığında

"Çok özel biri! Kolay kolay tarifi olmaz." Genç kız elini genç adamın alnına koyduğunda

"Ateş Bey bugün bolbol iltifat mı alıyorum ne?"

"Neden olmasın sevgilim?" Telefon çaldığında Ateş telefonu genç kıza verdiğinde yanağından öptüğü gibi hızla koltuktan kalkıp mutfağa gittiğinde telefonu açtı

"Efendim Filiz. Bir sorun yok değil mi?"

"Yok kuzum herkes çok iyi." Dediğinde derin bir nefes almıştı. Artık içeri rahatlıkla gideceği sırada telefonuna bildirim geldi. Hazan ve Ateşin korku evindeki o an, o sahne...

Helena öfkeyle Ateşe bağırdı. Daha fazla bu ana dayanamayacaktı.

"Aptal mısın sen? Gücünü bu aptal insanoğlu için tehlikeye mi atacaksın söylesene?"

"Sanane Helena! İstediğim kişi için gücümü ve benliğimi tehlikeye atmaya razıyım sanane! Bunu görmeye dayanacak cesaretin yoksa çıkıp gidersin!" Hazan videoyu izlediğinde gözündeki yaşı sildiğinde hemen altta yazılan yazı

Sevgilin seni unutmam için büyü yaptı Sahmaran ve sen ona ne yazık ki yeniden aşık oldun! Duvardan tutunarak oturma odasına girdiğinde gördüğü manzarayla şaşkınlıkla baktığında dili tutulmuştu. Helena ve Ateş gözlerinin önünde öpüşüyordu. Helena adeta arzu ve şehvet doluydu. Sanaç genç kızı gördüğünde

"Ha siktirrrr!" Ateş hemen geri çekildiğinde genç kızı gördü. Hazan koşar adımlarla evden çıktığında

"Siktir! Defol git Helena!"

"Seni bırakmam!" Ateş hız gücünü kullanıp Hazan'ı aramaya başladı. Genç kız hiçbir yerde yoktu. En sonunda kartal formuna dönerek ormanda koşarak kaçtığını görünce yere inip kartal formundan kurutulup insan forumuna geçti. Nefes nefese kalmis bir şekilde Hazan'ın kolundan tuttu. Hazan korkuyla onu kendinden uzaklaştırıp

"Çek ellerini iblis! Sen sen insan değilsin!" Şaşkınlıkla genç kızın dediklerine baktı. Hatırlamış mıydı yoksa

"Her şeyi biliyorum. Her şeyi bırak beni, sakın dokunma bana!" Öfkeyle bağırıp gideceği sırada bu sefer bağıran Ateş oldu.

"Neyi öğrendin? Hiçbir şey bildiğin gibi değil Hazan! Söyle açık söylesene!" Genç adama doğru koşarak gidip öfkeyle göğsüne vurup itledi.

"Hatırlamayacağımı mı, hiçbir şey öğrenmeyeceğimi mi sandın ha? Sen nasıl bir iblissin? Sahtesin, yoksun sen yok! Gerçek değilsin. Sadece bana görünmek için yaptığın bir ilizyon bu. Neden beni seçtin? Benim suçum neydi, Ateş ah pardon namideger Dusan! Söyle hadi. Benim suçum ne, ne istedin beni ilk kendine aşık ettin hemen ardından gittin, sonra geldin tekrar yanıma hemen ardından hafızamı sildin şimdi beni koruyormuş gibi yapma!"

 

Ateş genç kız her konuştuğunda bir adım atıyordu. Her konuştuğunda gözlerine kilitlenmişti. Kaçmasına izin vermeyerek belinden sıkıca tuttu. Hazan itlemeye çalışsada izin vermedi. Eliyle yanağından gezdirip çenesinden tuttuğu gibi dudaklarına sıcacık bir öpücük bahşetti. Hazan karşılık vermesede devam etti. Dayanamayıp karşılık verdiğinde öpüşmeleri tutkulu bir hal alırken Hazan sırtında acı hissettiğinde geri çekildi.

"İşte bu yüzden. Seni seviyorum! Ben bir insanoğluna aşık oldum Hazan. Bu iblis sana aşık oldu! Belki affetmeyeceksin ama sana hissettiklerim yemin ederim gerçek! Evet onların hepsini yaptım, o kızı arkadaşımmış gibi tanıştırdım ama ben o kızla evlenmeyeceğim!"

Ateşe bağırması gerekirken sırtında beliren acıyla canı yanıyordu. Ateşin elini hızla tuttuğunda

"Ateş sırtım çok acıyor!" Sırtını duvara verip kaşıdığında Ateş genç kızın sırtına baktı

"Siktir, siktir!"

"Neler oluyor?"

"Bana bırak!" Genç kızın arkasına geçip korumaya aldığında ellerini genç kızın karnında birleştirdiğinde bustiyeri çıkardı.

"Ne yaptığını zannediyorsun?"

"Sakin ol!"Yüzünü genç adama doğru yarım bir şekilde öfkeyle döndürdüğünde

"Bana dokunma!"

"Canın yanıyor, canım yanıyor!"

"Banane!" Genç kızın sırtına elini gezdirdiğinde küçük küçük buseler kondurmuştu. Hazan acının dindigini fark edince sırtını genç adama yasladı.

"Daha iyi misin?"

"Garip ama evet! Ne vardı sırtımda?"

"Kendin zamanla öğrenmen lazım." Hazan bulunduğu konumu fark edince kendine gelip bustiyerini giydi. Hemen ardından telefonla babasını aradığında Ateş öfkeyle baktı. Yaşlı adam telefonu açtığında

"Nasılsın kızın?"

"İyim babacığım. Arkadaşlarla Urfa'ya geldik Filizler arkadan gelecek hem bunu haber vereyim dedim hemde..."

"Hemde..." Diye tekrar etti yaşlı adam

"Şu korkmazlar beni istemekten vazgeçmediyse bir gün sonra gelebilirler."

"Emin misin kızım?" Genç kız emin olduğunu izah ettikten sonra Ateşin burnundan sokulduğunu fark ettiğinde gözlerinde adeta Ateş çıkıyordu. Havada beliren sert rüzgar genç kızın üşümesine neden olmuştu. Genç adamın kalın sesi Hazan'ı korkutmaya yetmişti

"Ne yaptığını zannediyorsun?"

"Ne oldu? Cezan bu Dusan! Beni başka bir adamın kollarında göreceksin." Öfkeyle genç kızın kollarını tuttuğunda sıktığının farkında değildi.

"Sen benimsin!"

"Değilim." Ağzını buruşturdu genç kız

"Canım acıtıyorsun." Ateş kendine geldiğinde hemen uzaklaştı. Karşısındaki adamın garip bir şekilde baskı varmış gibi hissetti Hazan.

"Beni cezalandırmak için başka bir adamla evlenemezsin!"

"Evlenirim. Ona sıkı sıkı sarılırım, onun ellerini tutarım, onunla her yere giderim, onunla her şeyi yaparım aklına gelebilecek her şeyi!" Demesiyle genç adamın ayağa vurmasıyla sanki zelzele meydana geldi. Öfkesi öyle düzensizleşmiştiki hava olayını etkiliyordu. Sanaç biranda

"Noluyor lan?" Helena kimin yaptığını çoktan anlamıştı.

"Dusan bu! Kesin sinirlendirecek ya bir şey dedi yada bor şey yaptı. Hemen gitmeliyiz yanlarına." Helena gideceği sırada Sanaç izin vermedi.

"Hayır dur! Kozlarını paylaşsınlar. Hem ikiside öfkesini atmış olur." Genç kıza doğru ağaç geleceği sırada Ateş tuttuğu gibi yere düşmüşlerdi.

"Öfkelendirme beni!" Havada bir yandan Şimşek cakarken bir yandan güneş, diğer yandan yağmur yağıyordu. Havanın dengesiyle oynanmıştı.

"Kimseye vermem!"

"Sen kimsin! Sen benim neyim oluyorsun?"

"Aklın ve kalbinde olan kişiyim ve sen küçük hanım bir iblise aşıksın. Eğer beni sakinleştirmezsen hiç iyi şeyler olmayacak!" Havanın durumu hiç iyi değildi. Ağaçlar devrilmişti, yıkılan iki ev bile vardı.

"Ateş kendine gel lütfen. Bak insanlar evsiz kalacak."

"Nasıl yaparsın bilmiyorum ama sakinleştir beni!" Başını hiç düşünmeden genç adamın göğsüne koyduğunda sıkıca sarıldı.

"Sakin ol! Lütfen sakin ol." Ateş bu sarılmaya karşılık verir vermez yavaş yavaş havada düzelme olmuştu.

"Öfkem ağırdır benim Hazan."

"Geçti, geçti. Sakin ol, benim için sakin ol." Hava tamamen normale döndüğünde Hazan kalkacağı sırada Ateş izin vermedi.

"Gene kız, bağır ama biraz böyle kalalım. İhtiyacım var hemde çok!" Hazan'ın da ihtiyacı vardı Fakat onunla olan geçmişini elinde alan adama bu iyiliği yapamazdı. Öfkesini görmüştü sadece o insanlar için sakinlesmesi lazımdı.

Ölesiye bittiği kokuyu ciğerlerine kadar çekmişti. Dusanda ondan farksız değildi. Biri insana aşık olmuşken biri iblise aşık olmuştu. Diğer boyutta nam salmış iblise. Dusan en sonunda

"Nasıl öğrendin?"

"Telefonuma video geldi. Helena da oradaydı. Senin iblis olduğunu, benim hafızamı nasıl sildiğini hepsini!" Genç adam iç çektiğinde Hazan genç adamdan ayrılıp toprağa tutunarak ayağa kalktı.

Ateş ayağa kalktığında genç kızın gözlerinin içine baktığında

"İyiliğin içindi. Korumamın ve sana kendimi unutturmamin tek sebebi buydu. Ayrı yeten kendinin gerçekten kim olduğunu öğrendiğinde bana hak vereceksin?"

"Kimim ben Ateş Kaya???"

 

Hazan her şeyi öğrendiğine göre başka biriyle evlilik gerçekleşecek mi?

Sizce Hazan Dusan'ı kolay kolay affedecek mi?

Hazan ve Dusan arasinda neler olacak?

​​​​

Loading...
0%