@ozge_leyla
|
Eflal Dışardan gelen uğultulu sesler .Dışarısı bedenım dışındaki heryer. Kafamın susmadığı her an. Bir akşam yemeği ; sofrada yapılan ince ince gün sohbetleri . İnce desenli yuvarlak yemek tabakları. Bir kaşık pilavın yanında patates. Elim yemeklerle oynarken , inceden glen tabak kaşık sesleri, herkes mi benim gibi ? Başımı kaldırıp baktım masamıza. Hrerkes kafasını gömmüş tabağa . Ses çıkmıyor hiç kimseden. O ince sesler benim kafamın içindekilerin sohbeti olmalı. Başımı tekrar indirdim tabağıma . Ben bu adamların yüzüne nasıl bakarım . Bu saatten sonra aynı sofraya bile oturmamalıydım. Bugün ilk defa kimse yemek yiyemedi. Belki de herkes için bu son akşam yemeği idi. Hayır benim için son akşam yemeği tablosu karşımdaki tabloydu. Kaldır başını ve bak bu tabloya Eflal. Son kez birlik olun. Saat .00:01 . Bu akşam herkes geceye misafir oldu. Ama gece bizimle sohbet edemiyor akşamı terk ettik diye. Ah bu nasıl terk ediş böyle. Sorarım kendime bir ölüm neyi ne kadar değiştirebilir? İşte biz o kadar değiştik .Gecelerin misafiri olduk. Ben ne yapmalıyım ? Ben bir daha buraya dönmemeliyim. Usulca baktım annemin yüzüne sanki havayla sürtüşen başım ses çıkartabilirmiş gibi . Yemeğini yemeye başlayan ilk kişi o oldu. Dakikalardır masadayız ve biri devam etmemiz gerektiğini kelimeleri kullanmadan göstermeye çaba sarf etti. Döndüm soluma; babam . Babam masanın baş ucunda annemi duymamış gibi oynuyor patatesiyle , kardeşim ise tek tek pirinç ayıklıyor. Ölüm buldu bizi ... Eflal:" Ben size ne gibi bir yardımda bulunabilirm ki ?" Elini bana uzatarak selamlaşmak ister gibi havada bıraktı elini . Elimi uzattım eline. Bir daha bırakmak istemezmiş gibi sıktı elimi. Emre:"Ben Emre . Ben buraya şirketimin adına geldim. Bizim ürettiğimiz Little Sore adlı sigaramızı bu market ve şubelerine uz. Marketin sahibiyle konuşmam gerek ama bir ya da iki saat sonra burda olabileceğini söyledi. Bu yüzden önce sizinle konuşmam gerek." Hayatımda ciddi kalmam gereken anlar oldu işte tam da şuan o anlardan biri fakat ben sadece sesine ve gözlerine takılı kalmışken nasıl olur da benden yardım ister. Bir dakika yardım. Eflal:" Benim burada olduğumu telefonda kendisine belirttiniz mi ? " Başını sallayarak evet işareti yaptı , Hey! bunu yapması bana tatlı glemesi normal olmalı . Eflal:" O aman sorun yok benimle konuşabilirsiniz. Benim burda olduğumu bulduğu için kendisi geç gelecektir. Zaten market ürünlarinin giriş çıkışlarını ben hallediyorum. " Sanki bunu biliyormuş gibi kafa sallaması bana tuhaf gelmişti. Nerden bilebilirdi ki ? Belkide işini titizlikle halleden bir adamdır sadece. O adar ki elemanlarını bile araştırmıştır muhtemelen. İçimden bir ses bunu yapan kişi Emre değil de dışarı çıkarttığı adam olduğunu söylüyor. Başımı cama doğru döndürüp dışarı baktım. Fark etmiş olacak ki konuşmaya devam etti. Emre:" O Kadır. Benim dostum. Hatta kardeşim diyebilirim." Kardeşim derken iç geçirmişti. Sonra sanki onu özlüyormuş gibi baktı ona . Şunu anladım ki aralarında ki ilişkinin bağı dostlukla ifade edebilecek kadar kısa değil. Aralarında geçen her neyse oldukça uzun ve sırt sırta geçmiş olduğu ona bakışından bile anlayabiliyordum. Dışardaki yağmurun ve gök gürültüsünün sesiyle birleşen sesinin ilgisini bana çevirerek devam etti: Emre:"Zor olmalı" Şimdi konuyu bana mı çevireceğiz gerçekten. Bu ses uyumuyla bana yönelilen sorunun cevabını uzun uzun anlatasım var ama kanmamam gerektiğini söyleyen bir iç sesim de var. Bu halimi belli etmemem gerektiğini kendime söyleyip konuşmama devam ettim Eflal:"Biz de halihazırda olan sigaralar var. Üstelik biz bunları bizzat sigara firma üreticelirnden almıyoruz. Bu market bu sigara markalarının ya türkiye temsilcisi ya da bu temsilcilerden alıp kendi toptancı şirket deposunda saklayıp parakende satışını gerçekleştirenlerden alıyoruz. Bu temsilciler ya da depolar doğal olarak komisyon payını düşük tutuyor. Üretici olmadıkları için. Siz ise bizim sigaralarımız dediğinize göre üretici sizsiniz. Dışarıdaki arabaya bakılırsa bunu sadece türkiyede yapmadığınız belli . Buraya gelmenizin sebebi pahalı müşterlireniz dışında dünyanın asıl tüketicileri olan alt sınıf değil ama orta sınıf insanlara ulaşmak. Ürün kullanılan sosyal medya hesaplarıyla birlikte ün sahibi olmasını istiyorsunuz. Orta sınıf insanın sosyal medya gücünü göz önüne alırsak mantıklı sayabilirim. Ama üretici sizsiniz . Marka bizzat sizsiniz.Depo , temsilci ; Bu da demek oluyor ki herkesten daha çok komisyon almanız gerektiği . Gerekmiyor olsa bile alacağınızdır." Şaşıracağını düşünmüştüm . Genelde böyle konuştuğumda mahallemdeki herkes mantıksız bile olsa beni haklı bulurlardı. Ama kanşımdaki adam mahallemden olmadığı tam olarak takmından belliydi. Yağmurun ona verdiği ıslaklıktan anlamadım en başta ama şimdi baktığımda tek çizgi ütüsü özenle seçilmiş bir takımdı. Kolundaki saate kadar bunu görebiliyordum. O an sadece hayal ettim. Sabah bu kıyafetleri giyerken ki Emreyi. İzlemek o an keyifli geldi gözüme. Ben hayallere dalmışken bölündüm ses uyumuyla Emre:"Bizim fabrikalarımız burada , bu şehirde . Biz dünyaya ihracatını gerçekleştiriyoruz ve evet doğru depo da biziz. Biz de diğer markaların depoları olabilirdik ama biz biz olmayı seçeli çok oldu . Biz aldığımız ürünlerin hesabını bizden olmayanlara vermek yerine bizim olanlar bize hesap veriyor. Bu bir tercih meselsidir. Diğerlerini yapatığını yapmayarak şuan geldiğimiz noktaya geldik. Biz bunu raflara getirirken kimse arka planı düşünmez. Düşünmedikleri için sizin gibi komisyonu fazla olduğunu düşünür. Ya şuan burada ki sigaraları gidip bizzat firma sahibinden alsaydınız." Yüzüme doğru eğilerek devam etti; "Yine de herkes alırdı . Her ne kadar fiyat konuşulsa da alınırdı ama bu sefer siz almazdınız. Zarar edeceğinizi düşünen siz olurdunuz. Sorun da burda tüketiciler düşünmez konuşur ama tekrar alan ve tüketen yine kendileri olur. Eflal :" Yani fiyatı asıl dert eden biz oluyoruz. Sence de bu insanlara haksızlık olmaz mı ? " Emre:" Sigara konusunda insanlara yapılan haksızlığı mı konuşacağız ?" Ne diyebilirdim ki . Bu bir ihtiyaçtan çok bağımlılık . Bunun hak tartışması yapılacak en son tartışma olur. Bu yenilgimi anlamış olacak ki yüzünü benden uzaklaştırdı ve asıl konuşmamız gereken konuya değinerek konuşmasına devam etti. Emre :" Bu sigara felsefesi tartışmamızı bir kenara bırakalım . Anlaşmayı görmen gerek sonra ne düşündüğünü bana söylersin ." Tam da bunun üstüne Arkadaşı içeri girdi ve kağıdı elime uzattı. "Ben Kadir." Kısa ve öz . Her ikiside öyleydi. Kendileri hakkında uzun uzun konuşmaktansa sadece isim ve soyisimle kendilerini taktim ettiler. Gereksiz söz kalabalığından ise sade ve öz bir anlatımla işlerini nlatmayı tercih ettiler . İkisi birlikte sanki bir tiyatro oyunu gibi kindilerine verilen sayfadan kendi konuşmaları geldiğinde konuşuyolar. Neyi nasıl sattıkları , ne sattıklarını , kimlerle çalıştıklarını bilmem gerektiği kadar bana tek tek anlattılar. Büyük bir şirket olmalılar . Yalnızca şirketleri türkiyede tanınmış bir şirket değildi. Şirket kurulduktan beri yurt dışına satışı gerçekleştiriyormuş. Bu şirket anladığım kadarıyla sadece sigara ile değil alkolun işin içinde olduğunu anlamıştım ama buinu kendileri bana söylemedi. Dediğim gibi sadece bilmem gerekeni söylüyormuş gibiler. Düşününce ben yıllarımı eğitime verdim. İnsanların doğru dedii yoldan giderek . Bu yolda kan ve ter dökerek. Kaç sınava hasta halimle girdiğimi hatırlamıyorum. Kaç tane denememe on yedi saatlik mesaim sonunda gittiğimi biliyorum ben. Şimdi ise tam karşımda duran adamlar insanların bana yalnış dediği yoldan giderek benim yapamadığımı yapmışlar. Ben gecelerce çalıştığım sınavlardan düşük not aldığımda eve nasıl gideceğim derdiyle yanıp tutuşurken, Ktüphanede gecelerimi geçirirken evin yollarını kışın soğunda , güz ayazda iken yürüdüm ama bir arabaya binip gelemememişken eve doğru yolda mıydım ben ? Sigara içmedim , alkol kullanmadım . Okulumda şuana kadar tek bir gün bile devamsızlığım olmadı. Bildiğim diller market raflarında çikolata paketlerinin arkasını okumaya yaradı sadece. Hepsinin içindekiler bölümü hafızamda. Ömrümü verdiğim okul ve eğitim yolunda sağlam bir akılla delirmemeye çalışıyorum. Emre:" Yetkili olmadığını farkındayım ama patronun senin lafına güvenebileceğini biliyorum.Bu yüzden anlaşmayı önce seninle yapmalıyız." Bunu farkındayım ama patronum benim lise arkadaşım her şeyden önce onu çok iyi tanıyordum. Bvyle bir şeyi kabul etmesi imkansızdı. Her ticaret adamı gibi o da paragözdü. Neden yardım edeyim ki hem . Benim bir payım olmadığı sürece . Eğer karşımdakiler zekiyse bunu düşünmeleri gerek . Sadece bekleyip bana ne sunacaklarını beklemeliyim. Çok geçmeden Kadir konuşmaya başladı. Kadir:" Eğitimli olduğunu biliyorum. Burayı hak etmediğinide farkındayım . Hak etmediğini sen de biliyorsun . Anlaşmayı imzalamasında yardım edersen komisyondan sen de pay alırsın. " Eflal:"Bir dakika ben mi ? Sadece bir sigara satışı istiyorsunuz ve bu sizin için o kadar önemli ki bana da pay vermek istiyorsunuz size yarıdm etmem doğrultusunda. " İşte bu kesinlikle tuhaf olan kısmı. Ben sadece bir çalışanım ve bu sadece bir sigara. Herkes çok para kazanmak ister. Herkes , her ticarı patron fazla pay ister fakat kimse bu sırf kabul olsun diye bir çalışana pay vermez. Asıl amaç neydi ? Sorgulamalı mıydım bunu. İçeriği bir kenara bırakıp sadece paraya odaklanabilirdim. Bu esnada içeri patronum Ali girdi. Sert bir micazı yoktu ama karşısındaki adamları görünce kaşların çatıp, omuzlarını kaldırarak gelmeye başladı. Ben daha ne yapacağıma karar verememişken Emre ayağa kalkıp elini sıktı bile . O sırada Kadir'e döndüğümde bana baktığını gördüm. Yalvarır bir bakış yoktu. Ne yapacaksın sorar gibi duruyordu. İkiside önem veriyordu bu işe . Kadir sadece bir arkadaş değildi bunu çok iyi anlamıştım o an. Emre rahattı ama Kadir de ki endişeyi hissedebiliyordum. Bu endişe bana değildi ; Bunu Aliyle el sıkışan Emreye bakışından anladım. Emreden endişe ediyordu. Neden ? İkisinede baktığımda Kadir daha çok kötü biri veya anlaması zor biir gibi duruyordu. İç sesim beni farklı yönlere mi çekmeye çalışıyor yoksa beynimin alt yapısı gördüklerimi doğrularıyla mı yorumluyor bilmiyorum. Emre Aliyle konuşmay devam ederken bir yolu seçmem gerektiği gerçeğiyle kaldım. Ne yapmalıydım? Sanki yardım edersem bir daha kurtulamıyacakmışım gibi hissediyorum. Az önceki hayat sorgulamamdan sonra kurtulmalı mıydım ben bu adamlardan? Şimdi ki doğru ne ? Anlaşma yüzde yetmiş beş üretici firmanın diyor. Eğer iyi satan bir ürün olursa ve benim payım yüzde on bile olsa bu benim aylık maaşımın iki katı anlamına gelebilir. Her şubeyi ele alırsak bu çok daha fazla miktarlara yükselebilir. Bu yol çok temiz bir yol değil ama her sabah tek çizgi ütülenmiş kıyafetler . Ekmeğin arasına girmeyen , tabakta duran peynir görmek isterim. Rahatlıkla kahvaltı yapmak eve arabayla gitmek . kaldırım taşlarını saymaktansa aylık benzin masraflarımı hesaplamak bana yıllardır aradığım konforu verir. Ben bunun için okudum. Peki şimdi ne için çalışıyorum ? Yardımın yolunu bulmalıyım. Ama nasıl? Eflal:" Ali Bey ve Emre Bey lütfen otralım ve Ali Beye anlaşmayı ben anltayım. " Kadir veEmre sanki bu anı beklermiş gibi hızlıca bana döndü ve dördümüz kasanın yanındaki sandalyelere oturduk. Elektrikli sobayı açtım ve üçünü etrafına oturttum. Çocuk gibi sadece benim komutlarımı yerine getirdiler. Aklımdaki plan Ali gibi düşünmeyen bir adam için son derece makuldu ve bir de bana güvendiğini bildiğim için benim dediğimi yapardı. İşin ucunda para vardı. Tam konuşmaya başlıyacakken telefonumun titreşimini duyup ekrana baktığımda babamın aradığını gördüm. Normalde her ne olursa olsun anne ve babamın telefonunu açardım ama şuan hiç de normal bir an değildi .Anlaşma olmuştu bile ama Ali'nin haberi yoktu sadece. Bu anlaşmada yalan ve hile olacaksa asla yüzde on ile yetinecek biri olmıycağımı belirtmem gerekti. Kabul görmezlerse anlaşma Ali'nin bile haberi olmadan yok sayılırdı. Eflal:" Ali Bey . Emre Bey size ne söyledi bilmiyorum ama Emre ve Kadir Beyin sigara ve alkol ürettikleri bir şirkete sahipler." Kadiri şirkete dahil ettim çünkü Kadirin sadece arkadaş olduğu cümlesine inanmadığımı anlasılar ve alkol yaptıklarını kesin bir şekilde bildiğimi belli ettim. Bilmiyordum ama tepkilerinden bunun gerçekliğini anlayacağım. Eflal:" Bizim sekiz markettede sigaralarını raflara koymak için anlaşma yapmamızı istediler. Detayları konuşmamız için akşama kadar vakit var ve " Sözümü keserek Ali araya girdi. Ali:" Bizim market özel bir market ve burda öyle her ürün olmaz. " Elbette önce ağırdan alacak. Bu payı büyütme çabası ama haberi bile yok payın ne kadar olduğundann. Hiçbir zaman da olmayacak. Plan tam da burada oevreye girecek. Ben konuşmayı sürdürmek isterken Emre araya girdi ve Aliye dönerek Emre:" Zor olmalı " Hey bir dakika aynısını bana da yaptı. Bu bir nevi nezaket göstergesi mi yoksa duygusal boşluktan yararlanıp seni anlıyorum muhabbetine girerek bu duygu boşluğundan yararlanmak mı ? Zekice ama düşününce biraz zalimce . Bu yolda her şeyih mübah olduğunu az önce kendime itiraf etmiştim zaten. Düşünmeyi bırakarak Emre7nin devam konuşmasına kendimi odakladım. Emre:" Böyle küçük mahllede işleri büyütmek istemeniz ve bunu sekiz şubeye taşımanız. Bizde tam da bu yüzden sizi seçtik. Mahalle için güvenilirsiniz. Sizin burada tanınırlığınız ver ve esnaf babanız ve sizin bu mahallede doğup burada yetişmeniz sizi buranın önemli ticaret kapısı yapar zaten.2 Ali:(gurur okşanmış olduğu yüzünden belli olarak konuşmasına cevap verdi)" Evet Emre Bey . Biz sizin gibi lüks hayatın içinden gelen ticaret yollarıyla başlamadık. Biz en dipten gelerek şimdiki halimize ulaştık" Ali her ne kadar zeki biri olmasa da parayı nasıl kazandıkları konusunda haklıydı. Gerçekten aile olarak çok çalışan bir aileye sahipti zaten . Bu onda da devam etti. Ders çalışmazdı ama hep babasının arkasındaydı. Ali:Ben bu markete bu yüzden özel dedim. Marketin ismi zaten Özel Market." Emre:" Anlıyorum. İşte bizde bu mahallede sizinle anlaşma sağlamak istiyoruz." Ali'nin biraz aklı olsaydı bir şeyleri anlaması gerekirdi. Öncelikle az önce ki konuşmada Ali7nin babasının esnaf olduğunu ,kendisinin burda doğup büyüdüğüne kadar söyledi. Yetmezmiş gibi biz bu markete yeni ürün alırken oturup hiç toplantı yapmadık . Üstelik bizde ki ürünler sadece depo ürünleri değil üreticeden gelen ürünler de var. Emre ve şirketi tek değil. Neden bu denli önemli oldu burada satmak. Ali sorgulasa biraz belki bende kararımdan dönerdim ama Ali bu işte para olduğunu farkında. Var ama ona değil. Aliye kalan pay sadece çalışah maaşlarını öder .Bu hesap konusunda bana güvensede bu güven boşa çıkacak ve bu beni ona ihanet ediyormuşum gibi hissettirdi . Muş değil gerçekten ihanet ediyorum. Plan şu. Ali'ye asıl anlaşmayı göstermeden yarı yarıya komisyonlu bir anlaşma sunup imza attırmak ve sonrada asıl anlaşmada ali7nin imzasını taklit etmek . Bu imzayı da taklit edecek kişi bu işte usta olan babam. Babam resim öğretmeni ve ayrıca ben küçükken kardeşim raqor alıyormuş gibi gösterip sağlık ocağındaki doktorun imzasını taklit ederdi. Öyle ki birgün okul bu kadar rapordan şüphelenip raporları bizzat doktora gösterince doktor bile gerçekten rapora onay verenin kendi olduğunu sanardı. Emre ve Kadir sohbetlerine devam ederken kimseye göstermemeye çalışarak telefonumdan babama marekete acil gelmelisin mesajı gönderdim. Telefonu sessizce masanın üstüne bırakıp hiç bölmeden konuşmalarını dinledim. Aradan geçen iki saatin sonunda acil dediğim babam marketin kapısını açarak içeri girdi. Plan iyi hoş ama bu durumu nasıl toparlayacağım. Üstelik daha yalan olan anlaşmayı yapmamışken. Eflal:" Babam geldi. Siz konuşmaya devam edin ben babamın yanına gidip gelirim tekrardan." Emre ve Kadir ne oluyor dermiş gibi ikiside gözelerini bana dikti . Tam da şuan bu bakışlarla birbirlerine çok benzediklerini fark ettim. Gerçekten mi kardeşler bunlar ? Bu sefer bende kaşlarımı çattım onlara . Saniyelik kaş çatışmamızdan sonra yanlarından sıyrılıp babamın yanına geçtim. İç sesimle muhabbetim çok fazla sürüyor bazen. Babamın yanına geçtim ve kolundan tutup az önce Emere7nin babasıyla konuştuğu araya girdim. Eflal:" Baba direkt konuya girmem gerek. Birinin imzasını taklit edeceksin." Eflal'in babası Samet Bey:" Bunun bu arkadakilerle bir ilgisi mi var." Babamın en sevdiğim huylarından biri gereksiz sorular sormaktansa direkt olayın akışına odaklanır. Uygun bir anda uzun uzun sorusunu sorup olayı anlatmamı isteyecek ama şuan acele ettiğimi, endişeli olduğumu farkında. Samet Bey:"Kimin?" Eflal:" Ali'nin . (Biraz tereddütle söyledi çünki Ali'yi sorgulayacğını hissetmişti) Samet Bey:" Ali mi ? Kızım Ali bizden biri . Bunu neden isityorsun benden ? N eyapacaksın sen bununla ?" Eflal: " Baba bu önemli . Hem bu Ali için. Ali iyi bir iş alacak. Baba adamları görmüyor musun? Para diye bağırıyorlar . Dışardaki arabaya bak , üstündeki kıyafetler ,kolundaki saat bunlar bir servet . Sence Ali için kötü bir şey mi kötü bir şey mi olacak. Hem ben burdayım. Ali benim arkadaşım o aklını kullanmayı bilmese de ben burdayım . Ona bir şey olmasına izin verir miyim sence ?" N demişti şair az önce duygu boşluğundan yararlanmak. Zekice. Samet Bey: " Ali'ye imza attırıp asıl atman gereken kağıdı bana getir." Babama arka odaya geçmesini söyleyip hayattaki en tuhaf üçlünün yanına geçtim. Ali geldiğimi fark etmedi ama Emre ve Kadir geldiğimi görmüştü . Onlara konuşmaya devam etmelerini el kol işaretleriyle anlatırken . Emre bana gülmemeye çalışıyordu . Kadir ise bariz bir şemilde gülüyordu. Anlaşılan tekrar kaş çatmam gerek . Kaşlarımı gören ikili profosyonel bir şekilde tekrar konuşmaya baladılar. Marketin en önemli kurallarından biri her kapanışta Z raporu çıkar ve Ali bu raporlara imza atar. Henüz akşam olmadı ve Z raporu için daha saatler vardı. Post makinesinin yanına geçip Z raporu çıkartarak Ali' ye uzattım. Ben o anda bunu nasıl açıklayacağımı düşünürken Z raporunu gören Ali masanın üstündeki kalemlikten siyah bir tükenmez kalem alarak hemen imzaladı. Oan sadece saniyelik bana bu kadar güvenen bir adamı şuan kandırmam ne kadar doğru ? Her ne oluirsa olsun bu herkes için yanlış . Fakat dönebileceğimi sanmıyorum. babamın yanına gidip Z raporunu ona vererek . Arka depodaki bilgisayarın başına geçtim. Sahte bir anlaşma yaparak yarı yarıya komisyonlu bir anlaşma yapıp çıktıdan aldım . Babam Z raporunu alıp kağıtlarla bir şey yaptığını gördüm . Çok fazla takılı kalmayarak tuhaf üçlünün yanına geçtim. Sohbet devam ediyordu. Ali beni görmeden Kadir'e elimle gel gel işareti yaparak yanıma çaağırdım. Ali beni görmesin diye rafların arasına geçtim. Kadir tam da önümde bilrince kağıdı ona uzatarak konuşmaya başladım. Eflal:" Bu sizin sahte anlaşmanız " Kadir elimdeki kağıdı alıp içindekileri okuyunca Kadir:" Bu nedir? Bununla nasıl bir şey yapmayı planlıyorsun." Eflal:" Ali'ye bunu imzalatacğız . Ali zeki değildir ama anlaşmayı okur. Sizin hazırladığınız anlaşmayı Ali'nin kabul etme olasılğı bile yok." Biz konuşurken babam arkadan gelip kırtasiye bölümüne geçip kopya için gerekli malzemeleri aramaya başladı. Eflal:" Babam ustaca imza kopyası yapabiliyor ki emin ol devletin okulunu , doktorunu kandırmış bir adam . Ali'nin imzasını kopyalayıp sizin gerçek anlaşmaya akataracak. Ali benim yaptığım anlaşmayı okuyup imzalayacak ama yürürlüğe giren sizin anlaşma olacak." Kadir:" Ali senin liseden beri arkadaşın. Bunu ona gerçekten para için yapacak mısın ? Eflal: " Benim namus bekciliğimi yapacak en son kişi sensin." Sinirlenmiştim bu cevaba . Daha doğrusu haklılığına ama bu gerçekten onu hiç ilgilendirmezdi. Onlar çok doğru insanlar olsaydı böyle bir komisyon payı önüme sunmazdılar. Eflal:" Üstelik siz yaptğınız anlaşmanın kabul payı bile olmayacağını fıarkında olduğunuz için benden yardım istediniz . Ben sizin ahlak bekçiliğinizi yapmıyorum. Kadir:" Bu plan işe yarasın ahlak bekçiliğini en sona bırakalım." Kağıdı alıp Emre'nin yanına ilerlemeye başladı. Bende arkasından devam ettim. Anlaşmayı Ali'ye sunduğumuzda tam da tahmin ettiğim gibi Ali gerçekten milyoner olmuş gibi bir sevinçle üç dört kiz okudu kağıdı. Onu tanıyordum ve neyi kabul edeceğini bilerek o anlaşmayı hazırladım. Biraz düşününce neden küçük yerlere önem verdiklerini anlamlandırmaya başladım. Bövyle bir anlaşmayı hiçbir büyük şirket kabul etmezdi. Bunu bildikleri için küçük yerlere oynuyorlar. Yüksek bir ihtimal kabul etmek istemeyenleri kabul etmemeleri konusunda kötü yollu bir uyarma yapıyorlar. İşlerini iyi yapıyorlar ama kötü yollarla . Bunu yargılamamlıyım . Az önce lise arkadaşımı, patronumu dolandırdım. Anlaşma imzalandi ve üçünün de gözünde mutluluklar ,üçüde sanki kazanmış gibi . Bu mutlulklarına dahil olup bu tuhaf üçlüye katılarak sohbet etmeye başladık . Kırk dakikadır sohbet ederken gerçekten de bu ikisinin muhabbetinin iyi olduğunu anladım. İletişim kurma becerileri son derece yüksekti. İyi insanlar mı kötü insanlar mı oldukları konusunda kesin bir kanıya varamadım. Sonuç olarak bu dünyada para için o kadar çok şey yapılıyor ki bu yapılan şey çok küçük kalır. Para için tam olarak ne yaptıklarını bilmesem de bu an için çok ta kötü sayılmazdı . Ben de onlara katılıp para için imza kopyalattım . Hem de babama. Düşüncelerim babama dönünce babam rafların arasından çıkıp sesli bir şekilde Samet Bey: "Ali oğlum imzan hazır." dedi. Hepimiz ayağa kalktık . Dördümüzde babama bakıyoruz ve kimseden ses çıkmıyordu. Ali zeki olmayabilir ama o bir insan . Bu da demek oluyor ki sorgulayacaktır. Ali:" Ne imzası Samet amca . Hayırdır." Samet Bey:" Eflal Ali için önemli . İmzasını kopyalaman lazım dedi. İş içinmiş .Mesaj attı bende hemen geldim. Ali ,Emre,Kadir, babam . Şuan herkes benden bir cevap beklerken . Ben ise susmayı tercih ettim. Kadir'in bakışları son derece öfkeliydi. Emre de planı bildiğini düşünerek bana kızgın gözlerle bakmaya başladı. Gerçekten en sakin olanı Emre gibi gelmişti ama şuan ki bu bakışlar hiç normal değil. Ali benden ses çıkamayacğını anlayınca yanıma gelip kolumu sıkmaya başladı. Ali:" Eflal ne diyor baban. Ne imzası ne kopyası .(Bir şey hatırlamış gibi Eflal'e bakıp devam etti) Az önceki Z Raporunu ne yaptın, Hem ne içindi o , Sen zaten dün akşam Z raporunu sundun bana ve ben imzaladım. Bugünki neydi söyle bana" Kolumu çekiştirmesi biraz canımı acıttı . Hem gerçekten düşünmek için çok geçti artık Ali. Kolumu çekiştirmeye devam ederken Emre araya girerek bizi ayırdı. Emre Ali'nin kolunu tutarak konuşmaya başladı: Emre:"Anlaşma imzalandı ve bitti . Artık sigaramız bi raflarda olacak . Yarın ilk üç koliyi adamlarımız getirecek. Fazla uzatmaya gerek yok. " Ali:" Bir dakika . Böyle kestirip atamaz kimse . Eflal! " Hızlıca başını bana çecirince gerçekten nutkum tutuldu. Bir erkek bi erkeğe karşı latta kalması kesinlikle altta kalanı sinirlendirir. Bu biraz erkeklik gururu ile akalıdır. Ali gerçekten Emre'nin kendi alanında baskın olması kesinlikle onu rahatsız etti .BİRDE ÜSTELİK İMZA KOPYA meselesi gerçekten şüphe uyandırdığı için ortamın gerginliğini ikiye katlandı. Ali:" Bırak kolumu . Sen kendini ne sanıyorsun . Burada benim mahalleme geleceksin , Benim iş yerime gireceksin bir de bana üstünlük mü taslayacaksın . Herkes haddini bilsin . Çek pis ellerini üstümden. Sonra da defolun gidin burdan . Ben hiçbir şey imzalamdım . Ürün felan da gelmeyecek yarın. Haydi herkes kendi çöplüğüne." Konuşmaya gdahil olamam gerektiğini hissederek Ali'yi kesen ben oldum. Eflal:"Ali. İmzaladın. Anlaşma çoktan imzalandı." Babamın yanına yürüyerek elindeki kağıdı aldım. Bak Ali . Bu imza senin ve asıl anlaşmanın altına geçecek. Asıl anlaşma senin kabul edebileceğin bir anlaşma değil . Bu yüzden senin imzanı kopyalaması için babamı çağırdım ki biliyorsun babam bunu yaparak kimleri kandırdı. Yani tekrar söylüyorum imzaladın Ali. " Ali:" Madem kabul etmeyeceğimi biliyorsun ne diye imzamı kopyalıyorsun. " Eflal:" Az önce hazırladığım anlaşmayı imzalarken eye sevindiysen tam da onun için. Her şubede üç kişi çalışırken burda tekim ve bana verdiğin parayı iki kuruş fazla verdiğin için her ay bir eksik bulup o parayı kesemeye çalıştığın için bunu para için yapıyorum. Kardeşimin durumunu biliyorsun . Bana para lazım bunu da biliyorsun . Bunu bile bile benden para kesiyordun sen ." Ali:" Parayı bu yollarla mı kazanmaya çalışıyorsun. Bu ne kadar doğru Eflal. Kardeşini böyle mi iyileştireceksin? " Eflal:" Sizin için doğru olanı yapa yapa hep bir adım geriden geldim ben. Artık buna müsade edemem. Ali:" Eğer küçüklüğünden beri ailenin parasını test kitaplarına , dil okullarına harcatmaktansa kardeşinin sağlığı için harcalasalardı şuan kardeşin iyileşmişti. Babamı göstererek konuşmasına devam etti. Ali:" Bu adam çalıştığını senin yoluna dökerek ömrünü çürüttü ama sen şuan benim hamalım olarak çalışmaktan başka vasfın nedir? Ali değinmemesi gereken noktaya değindi. Bu zaten benim bu hayatta ki en büyük hayal kırıklığımdır ve Ali bunu bilen biri . Biraz daha böyle devam ederse sonu iyi bitmeyecek bunu görebiliyordum. Ali daha da fazla bana yaklaştı ve tam yüzüme karşı konuşmasına devam etti. Ali:" Söyle Eflal. Onca okul bitirdin, sözde kendini geliştirdin, gecelerce çalıştın peki sonu ne oldu. Sabah mustafa abi sabahın köründe seni arıyor koli indirmek için o esnada ben karımla bilmem kaçıncı turu atmaya hazırlanıyoruz . Ben seni hamal gibi kullanırken sen asıl zeki olanın kendin olduğunu düşünmeye devam et . Sen burda on yedi saat mesai yaparken ben karımın kollarında zevkten dört köşe oluyordum. '' Bazen öyle bir an olur ki gerçek kişiliğimiz belki de hayatta sadece bir anda karşıma çıkar . İşte Ali'nin konuşmasını bitirdiği anda benim gerçek kişiliğim o an karşıma çıktı. İlk ve son kez. Hayatım boynca pişman olacağım bir şeyi yapmak üzereydim. Elime o an bulabildiğim en sert şeyle Ali'nin gözüne cismi geçirdim. Ali anlık şokla yere serilirken anında bağırmaya ve gözünü tutmaya çalıştı . Babam hemen Ali'nin üstüne koşup yardım etmeye çalıştı , Kadir ve Emre sanki bu duruma çok alışık gibi gayet sakin davranarak camdan dışarı baktılar. Sanırım biri gördü mü görmedi mi diye kontrol etmeye çalışıyorlar. Ben ise donmuş bir şekilde trafımdaki insanları izelemeye başaldım. Yerde kıvaranan Ali zorla da olsa konuşmaya devam etti: Ali:" İşte şimdi bittin Eflal. Seni o diploman kurtarmaya yetmez.'' Babamı üstünden itip yerde sürüne sürüne kapıya çıkmaya çalışan Ali'nin refleks olarak ayaklarını tutup konuşmaya başladım. Eflal:'' Bırak yardım edeyim.'' Ali:"Sen benimle dalga mı geçiyorsun ? Beni bu hale getiren sensin gelmiş yardım edeyim diyorsun . Çekil üsütmden." En sonunda etraftakiler izlemeyi bırakmayı tercih etmiş olacaklar ki babam ve Emre aynı anda kolumdan tutup üstünden aldılar beni. O sırada hala söylenmeye devam eden Ali etrfa tehditler yağdırmaya başladı. Ali:" Sizin hepinizi pölise vereceğim... Sizin de yardım yataklıktan hapse tıkacaklar... Beni hemen hastaneye götürmezseniz sizi polise şikayet ederim.. Her türlü sonunuz hapis olacak... Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz ?" Eflal:'' Gerçekten onca hakaretten sonra benim sana bu yaptığımdan beni içeri kimse sokamaz sen merak etme." Ali:" Sen hala konuşuyor musun ya! ( Öyle yüksek sesle bağırmıştı ki Ali, Emre ve Kadir dışarıda herhangi biri duydu mu diye camdan dışarıya göz attılar.) Ali:" Ne oldu beyler korktunuz mu ? Korkmayın korkmayın bu vasıfsızın işi bitsin size de sıra gelecek."( Eflal az önceki cümleler yetmemiş gibi daha çok yarasına tuz batması Eflal'li daha da sinirlendirmeye başladı.) Ben sinirime nasıl hakim olacağımın derdine düşmüşken yanımdakileri unutmuştum bile. Hemen gözlerimi babama çevirdim ve gözlerinde gördüğüm duygusuzluk içimi ürpertti. Kızsın, sövsün, gerekirse dövsün ama bu boşluk beni büyük bir anlam karmaşasına sürükledi. Emre'ye döndüğümde ona yalvarır gözlerle bakarak bu işi halletmemde yardım etmesini istedim. Dilim değil de gözlerim konuştu . Ağzımı açtığım her an sadece Ali'yle kavga daha da büyüyecek gibi hissediyorum. Kadir'e yöneldiğimde elinde telefonla hararetli bir şekilde konuştuğunu gördüm. Lütfen sizin için hapse girmeye hazır olan adamlarınızdan biri olsun. Öyle ümitsizdim ki Ali her ne olursa olsun beni hapse tıkmak için elinden geleni yapardı. Ben etrafımdakileri süzmeye dalmışken Ali'ye bakışlarımı yöneltmek için yere baktığımda yerde sadece sanki kan kaybeden bir adamın sürüklenmesi ve yerde kalan uzun boylu kan lekesini gördüm . Sanki? Bu Ali. Gözlerim direkt Emre'yi aradığında Emre'nin de ortada olmadığını gördüm . Kadir konuşmasını bitirip arkasını döndüğünde benim aksime ilk yere baktı ve endişeli bir şekilde etrafta bakınmaya başladı. Babama bakmak için sağıma çevirdiğim başım gerçekten büyük bir çınlama sesi kulaklarıma doldu. Babam yok ,Ali yok, Emre yok. Aklıma gelebilecek tüm senaryoları kurmaya başladım. Nasıl bir dalgınlığım olabilir ki ben etrafımdakiileri kontrol ederken hepsi tek tek ortadan kayboldu. Ya babam Ali'ye bir şey yaptıysa, öldüyse. Emre'yide mi öldürdü ? Neden babam öldürüyor ? Belki de Emre öldürdü ? Bu düşünceler arasında ben de Kadir gibi etrafa bakmak isterken Markette kimse yoktu . Kadir, Emre ve babam , hiç kimse yok. Endişe tüm vücudumu sararken olduğum yerde kaldım .Sanırım panik atak geçiriyordum. Adım atabilecek gücüm, konuşabilecek gücüm yoktu.Tüm gücümü nasıl toplamalıyım diye söylenirken tam o an da bacağıma hızılca ama güçlü bir şekilde sıkan bir el hissettim. Bu Ali . Hayatımda bir insanın yaşayacğına bu kadar sevinebileceğimi düşünmemiştim. Hemen yere çöküp yüzüne yakından baktığımda ağzından dolu dolu kan geldiğini gördüm. Ağzına baktığımı fark etmiş olacak ki ağzını açıp içini gösterdiğinde dilinin kopuk olduğunu gördüm. Bunu kim yaptı .? Eflal:" Ali bunu kim yaptı sana ? "^( Eflal şaşkın gözlerle Ali'ye bakıp ne yapacağını düşünürken hiç beklemediği bir cevap aldı ) Ali:"Sen. Ne saçmalıyor bu Ali ? Gerçekten ben ona yardım etmeye çalışırken hala beni suçlamaya çalışmasını anlayamıyorum. Eflal:" Ali hala mi gerçekten ? Yeter artık bu bir oyun değil bırak hastaneye gidelim . Beni hapse atacaksan da at umrumda değil." Ali:" E E E Konuşmakta güçlük çektiği belliydi. Daha fazla yormayarak ayyağıya kalkıp babamı aramak için etrfa bakmaya yeltendiğimde Ali tekrar bileğimden tutup ,çatık kaşlarla ve sinirli bir halle son gücünü kullanarak konuşmaya çalıştı: Ali:" E E E . Emre . Baban . Emre ... iyi... biri.. d-eğil. ( Bu sefer daha da sıkı tutarak son gücünü Eflal'e yaklaşıp konuşmakla harcadı.) Ali:" Sen yaptın , , B ... baban.. ben hepsi senin suçun. Babam kelimesi ağzından çıktığı anda ayağa fırladım ve arkamdan var gücüyle söylediği son cümle Uyan! oldu. sadece beş adım sonra sola döndüğümde babam yerde kanlar içinde yatarken buldum. Hemen yanına çöküp başını hızlıca kaldırıp kucağıma aldım . Gerçekten Ali gibi her yeri kandı. Göz yaşlarım baan sormadan inci gibi dökülmeye başladı. Olayları idrak edemezken babamın kanlar içinde bedeni kucağımda duruyordu ve çaresizdim. Ne oldu burada? Düşünemiyorum... Beynim sanki geçimşe gitmeme izin vermiyor gibi direkt gözlerimi o anda ki Emere'ye çevirdim. Burdaydı ,Kadir ise hemen sağında . Tüm bunları o mu yaptı . Evet Emre kesinlikle iyi biri değildi. Önce Ali sonra Babam . Öyle yoğun bir duyguydu ki bu babamı sertçe yre bırakıp ellirim direkt saçlarıma gitti . Tek isteğim çığlık atmaktı . Ses tellerimin tüm gücüyle çok güçlü bir çığlık çıktı ağzımdan . Sadece Emre'yi suçlamak istiyorum. Öldürdü ve o gerçekten kötü biriydi. Ben Emre'yi suçlamak için cümleler kurmaya çalışırken bir çift el belimi sardı ve başını omzuma koyarak çok sıkı bir şekilde sıktı beni. Bu sarılmayla birlikte gerçekten güçlü bir titreme vücudumu sarmaya başladı. Emre ve Kadir tam karşımda dururken bu ellir kimindi? Ellerimi saçlarımdan indirip etrafıma odaklanmaya başşlarığımda sesler duymaya başlamıştım, ve evet bu koku... Çamaşır suyu Arkamdaki kişinin " şişşş sakin ol . geçecek hepsi" Arkamı döndüğümde arkamda tek bir raf bile yoktu. Marketin içinde birkaç adam yerleri temizlerken birkaçı telefon görüşmesi yapıyordu. Bu esnada arkamdaki kişi ellerini çözüp yüzüme baktı. Bir kız. Kısa saçli ve sempatik bir yüze sahipti.Böyle bir ortama yakışmayan bir yüz tipi vardı. Diğer insanlara baktığımda hehpsi endişeli bir şekilde bana bakıyordu. Yanımdaki kız olayları algıladığımı fark edecek ki konuşmaya başladı : "Meraba ben Erçil." Cveap vermemi bekilyorsa bunun için çok zaman ihtiyacıml vardı çünki şuan dilimi dahil hiç bir yerimi hissedemiyorum. Birkaç dakika sonra yanımdaki kız arkama bakarak gözlerini tamam anlamında kısarak ayağa kalkı. Beni de kaldırmada yardım edebileceğini düşünerek ona baktığımda sol omzuma bir çift el dokundu. Döndüğümde tahmin ettiğim gibi bu Emre. Emre:" Sakin ol Eflal. Biliyorum şuan senin için çok zor ama her şeyi atlatacğımıza söz veriyorum." Saatlerdir mantığımı ararken bu adamın tek bir cümlesi sanki ilk görüşte aşkın tanımı gibi geldi bana. Belki de bu duygu yoğunluğundan kaynaklı olan bir şeydi. Emre :" Hadi şimdi kalkalım . Eve gidiyoruz.Anneni aradık ve mesaiye kalacğını bildirdik. Bu gece bizimlesin. Yarın detaylıca konuşuruz." Büyük bir nefes alışı duyduum ve sahibine bakmak için Emre'nin arkadaşları olduğunu düşündüğüm gruba baktığımda ; kumral,uzun boylu ve hafif yapılı bir vücut sinirli bir şemilde cevap verdi. "Yarın olmaz Emre . Şimdi bunları bilmesi gerek. Hiçbir şey olmamış gibi bu kıza akşam yemeği yediremeyiz." Tam da bu konuşmanın üstüne karnımdan yüksek sesli bir guruldama geldi. Sabah yağmuir yüzünden ekmek arası peynirimi bile yiyememiştim. Emre:" Her şeyin bir sırası var Behram. Ayrıca gördüğün üzere birileri acıkmış." Böyle bur durumda bir de utanma duygusun yaşadıktan sonra Erçil kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı. Yere baktığımda ise babamı çoktan yerden almışlardı. Emre:" Merak etme baban ölmedi ,yaşıyor. Bizim çocuklar hastaneye götürdü sadece." Babamın ölmediğini biliyorum. Bildiğimi nerden biliyorum bilmiyorum ama biliyorum. Ama aAli kesinlikle ölmüştü. Son kelimesi uyan olmuştu. Emre:" Ali'yi düşünüyorsan , düşünme o artık yok. Behram:" O öldü Eflal . En azından bu akşam bunu kabul et. " Bunu öyle bir söyledi ki sanki tüm bu olanların suçu benimmiş gibi . Emre'ye baktığımda sinirli bir şekilde Behram'a baktığını gördüm. Kendimde konuşma gücünü bulunca Emre'ye döndüm; Eflal: Tüm bu olanlrı sen mi yaptın? Kim babbamı bu hale getirdi. Ali'yi kim öldürdü ?" Kızıl ,uzun saçlı bir kız grubun arasından sıyrılarak öne çıktı "Sen." Yazardan: Bu hikayede cevaplanmayan her soru Emre'nin gözünden anlattığımda cevaplanacaktır. Teşekkürler... |
0% |