Sıcak su tenini yakarken Souzha sadece yerde dizlerini kendine çekmiş bir şekilde oturuyordu.Öldürdüğü cadıların kanları elinden çıkarken yerde bir gölet oluşturuyordu.Kan göletine bakarken Jenna'nın yüzünü gördü.Klaus kazığı kalbine sapladığında Jenna'nın ona nasıl baktığını hatırladı.Acı çekmiyor gibiydi.Gözleri teşekkür ediyordu.Bu kısacık hayatında ona en iyi dost olduğu için teşekkür ediyordu belki de."Acaba ne olduğumu bilse yine de bana öyle bakar mıydı? " diye düşündü."Evet" dedi kendi kendine.Tanıştıkları günü hatırladı.

                                   ***

Tozlu rafların arasında geçirdiği iki saatin sonunda yine eli boş bir şekilde masasına döndü.Masaya yeni biri oturmuştu.Kızıl,uzun dalgalı saçlı bir kız. Jenna onun da üniversiteden olduğunu düşündü çünkü görünüşe göre aynı yaşlardaydılar.Kız suratında boş bir ifadeyle kahve içiyordu.Hangi bölümde olduğunu merak etmişti ama kız ne bir kitap okuyor ne de herhangi bir dersi çalışıyordu.Sanki buraya gelme amacı şehrin gürültüsünden kaçmaktı.Jenna gözlerini kızdan ayırıp önündeki işe yaramaz tarih kitaplarını karıştırmaya başladı. "İkinci dünya savaşı miğfer devletleri... " diye mırıldandı içinden."Almanya,İtalya,Japonya" dedi birden kız.Jenna sesli düşündüğünü sandı.Kıza döndü.Gözleri hem çok güzel hem de karanlıktı.Tuhaf biriydi."Teşekkür ederim.Tarih bölümündesin galiba" dedi."Hayır sadece ilgim var.Sen tarih mi okuyosun diye sormayacağım çünkü berbatsın. " Jenna güldü.Uzun zamandır gülmediğini fark etmişti.Dersler,Alaric'le yaşadığı sorunlar,Elena ve Jeremy'nin sorumluluğu onu çok yoruyordu son günlerde.Kız bir kahve uzatarak "Souzha" dedi."Jenna.Memnun oldum.Buralı değilsin galiba daha önce hiç görmedim seni.Mystic Falls küçük yer sonuçta." diyerek kahveden bir yudum aldı."Annem ve kız kardeşim burada yaşıyor.Ben New Orleans'da oturuyorum.Onları ziyarete geliyorum sık sık.Eminim ki onları tanıyorsundur.Annem buranın şerifi Elizabeth Forbes ve kardeşim Caroline" onlardan bahsederken yüzündeki o ciddiliğin kaybolduğunu fark etti."Caroline'ı çok iyi tanıyorum.Yeğenim Elena'nın en yakın arkadaşlarından biri ama Caroline senden hiç bahsetmedi.Bir ablası olduğunu bilmiyordum." Souzha tedirgin olmuştu.Sohbet hiç istemediği bir yere gidiyordu belli ki.Jenna bu olayı çok garipsemişti."Eğer bir ablası olsaydı Elena kesin bilirdi" diye düşündü.Konu Alaric'in gelmesiyle kapanmış oldu.Jenna hemen onları tanıştırdı.

                                  ***

Souzha gözlerini kapattı.Daha sonrasında olanları düşündü.Beraber gezdikleri ülkeleri,Alaric'le beraber yedikleri yemekleri,Jenna'yı her telkin ettiğindeki o pişmanlığı...Sonra yine öldüğü günü düşündü.Klaus'un kurt tarafını ortaya çıkarmak için kurban ettiği üç kişi ateş çemberlerinin içinde duruyordu.Jenna,Elena ve bir tane kurt kız...Herkes korku içinde beklerken karanlığın içinden kırmızı pelerinli kız çıkıp cadıları ısırmıştı.Jenna'yı görünce durmuştu.Gözleriyle veda etmişti sanki ona.Tüm bunları düşünürken biri kapıyı tıklattı."Souzha iyi misin? Uzun zamandır ordasın eğer çıkmazsan kapıyı kıracağım." Yapardı.Elijah hayatı boyunca onu korumaya yemin etmişti.Belki de bu yüzden Souzha onu diğer abisinden daha çok seviyordu.Duştan çıkıp üstüne bir şeyler geçirdi ve ıslak saçlarının kurumasını beklerken bir şişe şarap aldı.Klaus evde değildi.Elijah onu göndermişti çünkü aynı evde kalırlarsa yine birbirlerini öldürmeye çalışacaklardı.Klaus ve Souzha'nın ilişkisi hep böyleydi.Birbirleriyle ölesiye kavga eder ama başka birinin onlara dokunmasına izin vermezlerdi.Belki de aynı kaderi paylaştıklarındandı.Diğer kardeşleri saklambaç oynarken onlar üvey babaları Mikael'dan saklanırlardı.Bazı günler kurtların çadırına giderlerdi.Gerçek babası olan Ansel'ın yanına.Gittiklerinde ordan hiç ayrılmak istemezlerdi çünkü sadece babaları değil köydeki tüm kurtlar onlara iyi davranırlardı.Ansel köydeki alfaydı bu yüzden Klaus ve Souzha onlar için veliaht sayılırdı.Kraliyet kurtları o dönemin en güçlü kurt sürüsüydü ama kimsenin haberi yoktu onlardan ta ki Henrik'in ölümüne kadar.O günden sonra her şey değişti.Çocukları kardeşlerinin yasını tutturmadan bir bir vampire dönüştürdüler.İlk dönüşen Rebekah'ydı.Ardından diğerleri de uyanıp köyde büyük bir katliam yarattılar.Klaus ve Souzha kardeşlerinden farklıydı.Souzha da Klaus'dan farklıydı.Babasının sevgisi olmasa da annesi vardı.Esther Klaus'u seviyordu.Hatta vampire dönüşmeden önce en sevdiği çocuğu oydu çünkü sevdiği adamın oğluydu ama Souzha'yı doğduğu günden beri sevmedi.Bu aralar hep geçmiş geliyordu aklına.Elijah'ın yanına oturup dizine yattı."Yarın senin için zor bir gün olucak farkındayım ve kaybın için de üzgünüm ama biliyorsun diğer kardeşlerimizin tabutlarını bulup onları hayata döndürmeliyiz" dedi saçlarıyla oynarken."O zaman onları benden önce bulsan iyi edersin çünkü onlardan çıkardığım hançerleri Klaus'da denememi istemezsin" dedi ve gözlerini kapattı.Elijah üstünü örterek odadan çıktı.