Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Dönüş

@ozican

Hepimiz gelmiştik. Yaşadıklarımız hafızamızda yer edinmişti. Tanrıça Erin' nın Li Mei olduğu ortaya çıkmıştı. Daha önce yaşadıkları dün gibi aklımdaydı. Okulun gizli kısmında toplandık. Masa başında Erina' nın garip bakışları üstümüzde dolanıyordu.

_ ölümlü dünyada olanlar neydi öyle?

_ Sakinlikle konuşalım.

_En son olanlar...

_Biliyoruz. Seni asıl dünyaya döndermek için ölümlü dünyaya indik. Gözyaşı damlan sayesinde anıların ve ruh ışığının bir kısmı duruyordu.

_Beni yeniden getirmenizin anlamı nedir? Benim için her şey o zaman bitmişti.

_Oğulların...

_Oğulların istedi.

Ağlamaya başlamıştı.

_Neredeler?

 

...

_Buradayız. Şimdi her şey yerine oturmuştu.

_Biz oğulların. Anne uzun zaman olmuştu.

Yüreği yerinden çıkacak gibiydi.

Kubai'yle göz göze geldiğinde:

_Ben ne yaptım! Seni kendi ellerimle öldürdüm.

Çıldırarak yerinden kalktı.

_Ben nasıl anneyim. Kendi evladıma ellerimle kıydım.

_Sakin olun. Bilmiyordunuz. Ölümlü dünyanın sınamasıydı. Demek ki böyle bir kader yazıldı size de. Lütfen kendinize gelin.

Kubai, yerinden kalkarak annesine sarıldı.

_Hiçbiri senin hatan değildi. Sen benim var olma sebebimsin.

 

_ Beni unuttunuz ama. Burada bir oğlun daha var. Erlik binlerce yaşına rağmen çoçuksu görünüyordu.

O da yanına gitti. Şimdi güzel bir üçlü olmuşlardı.

Aslında şöyle düşününce gerçekten annesinin özelliklerini almış ikisi de.

...

 

Bu süreçte ulu tanrıça annemi defalarca dinlemekten başım şişmişti. Öğütleri bitmiyordu. Sessizce kafa sallamaktan başka bir şey yapmıyorum. Arefle de o gün hiç konuşmadık. Sessiz kalmakla yetindi. Sanki bakışları değişmemişti. Evet yine bir sakinlik üzerinde vardı ama bakışlar aynıydı.

...

Bugün Aref'in dersi vardı. Bu kez siyahı tercih etmek yerine kırmızı giyinmişti. Bu değisiklik beni ürkütüyordu. Bu benzerlik insan olan Aref'in işiydi. Tanrı olan Aref'in değil.

Gök Tengri'nin bize vereceği ceza henüz kesinleşmemişti. Çok sevdiği Kuşu Aner yaralanmıştı. Bu yüzden cezasını şimdi uygulamasının sırasıydı. Beni karanlık ormana göndermeye karar verdi. Bir sürü karşılaşacağım tehlikelere karşı uyardı. Benden ölüm suyunun dibinde yer alan bir göksel bitkiyi istiyordu. Mavi şifa çiçeği olarak geçiyordu. Antik çağlardan bu yana kızıl ejderha suyun dibinde onu korumaya almıştı. Şu ana kadar denemelerin hepsi başarısız olmuştu.

...

 

İşim gercekten çok zordu. Çetin yollar şimdiden beni yormuştu. Beni karşılayan ilk zorluk Şeytan hayaletler olmuştu. Acıdan besleniyorlardı.

Kan kokusuna da pek aşına yaratıklardı. Neyseki yanımda Kubai'nin bana verdiği flütü getirmiştim. Akılları yönetebiome gücüne sahipti. Burada işime yarayacağını hiç düşünmezdim. Ezgiler döküldülçe kaçaçak delik arıyorlardı. Daha fazla dayanamayan yaratıklar birer birer yok oluyordu. İlk tehliyeti atlattım. Orman yoluna çoktan girmiştim. Biraz daha ilerledikten sonra dinlenmeliydim. Sabah devam edecektim. Karanlık tehlikeyi barındırıyordu. Bu yüzden ateş kelebeklerini çevreme mühürledim. Hem ışıklarını yayacak hem de ateşleriyle beni olası tehlikelerden koruyacaklardı. Yorgundum. Gözlerim kendiliğinden kapanıyordu. Sonrasını zaten hatırlamıyorum.

Loading...
0%