Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Farklı Renklerde

@ozican

Şenlikler harikaydı. Bugün Ejderha yılıydı. Sokaklar ona göre düzenlenmişti. Bol kırmızı ve yeşilin aldığı renk cümbüşüydü. Meydan çok kalabalıktı. Satıcıların önü güzel atıştırmalıklarla doluydu. Hele birde ünlü olan o çörekleri...

Kızlar çok narin, erkeklerde yakışıklı.

Hakkını veren bir imparatorluk gerçekten. Eğer dikkat etmezse boylar kolaylıkla asimile olabilirdi. Erlik, bizi Ünlü bir genelevine götürdü. Kadın güzellerin yanı sıra erkekler güzelleri de vardı. Genelevine satılan ünlü dansçı bir kız varmış. Li Mei. Şiir yarışması burada ünlüydü. Kadın yarışmacı olarak katıldım. Karşı gelseler de aldırış etmedim.

 

...

 

Dans eşşiz, ses eşşiz. Mükemmel güzellikte bir kadındı. Beyazların içinde eşşizdi. Masamıza davet ettik. Gelmekten onure olduğundan bahsetti. Hele ki kadın savaşçının onu davet etmesine...

Erlik ve Kubai'de tanışmaktan memnunluk duymuşlardı.

Şimdi gizlice saraya girmeliydik. Askeri planlar neydi. Aref ne planlıyordu.

( Lai Zhen imparatorluk ismi.)

Ana binayı geçmeyi başardık. Şimdi iç kısma gitmekti önemli olan. Her birimiz üç kola ayrıldık. Arka kısımdan içeri girmeliydim. Duvarlar yüksek olmasına karşın bana engel değildi.

_Aaaaaaaaa!

Ben öyle sanıyordum. Kendime fazla güvendim. Ayağım kaydı. Aşağı düştüğüm anda bir şey oldu.

Gözlerimi açtığımda birinin kollarındaydım.

( Bu arada hepimiz kılık değiştirmiştik. Temizlik yapan hizmetçi kılığına girmiştik.)

Siyah ve sarının uyumundan doğan ipeksi o kumaş. Ejderha desenine sahip. Başta takılılmış sallanan kare şeklinde toka.

_Olamaz Aref!

_Ne yapacağım?

Aksilik beni bırakmayacaktı. Şimdi karşımda Çin'in koskoca imparatoru vardı. Bir de üstüne beni unutan biri.

 

 

...

 

_Yüce imparatorum şu an savaşa dair net bir durum yok.

Yürürken duyduğum çığlıkla kucağımda biri vardı. Neyse ki son anda yetiştim. Nasıl cüret eder.

Farklı bir hizmetçiydi bu. Diğer hizmetçilerden farklı bir güzelliğe sahipti. Uzun beyaz saçlar. Ay gibi parlaktı. Gözlerinin güzelliği çok farklı. İlk kez yeşil gözlü ve beyaz saçlı bir kıza denk geliyordum.

Nasıl bu güzellikte ve asillikte bir hizmetçi olabilirdi.Aklım almıyordu.

Suskun bakışlarla bana bakıyordu. Öğrenmem gerekti.

 

 

...

 

_ Kimsin sen?

_Daha önce gördüğümü de düşünmüyorum.

Kucağından telaşla indim. Askerler etrafımızı sardı.

_ Efendim boyların asil kızlarındandım. Şimdi savaş olunca saraya esir olarak getirildim. Farklı olmam ondandır. Canımı bağışlamanızı dilerim.

_Ayağa kalk bakalım.

_Baş hadım( Shenzhen) bu kızı benim sarayıma gönderin. Elbiselerim ve odamdan sorumlu olacak hizmetçilerden olsun.

_Emredsrsiniz!

Şimdi ne yapacağım sözüne ne diyebilirim ki. Kellemin uçması an meselesi. O yüzden seslenmemeliyim.

Peki diğerlerine nasıl haber verecektim?

O anda Kubai belirdi. Göz işareti yaptım. Karışırsa hepimiz yanardık. Belki de kaderdir bu. Savaş planını öğrenmek için en iyi zamandı. Bir süre artık burada başka kimlik altında yaşamaya başlayacaktım.

 

...

 

Lanet olsun demek istemiyorum ama olsun. Günlerdir buradayım henüz bir ize ulaşamadım. İmparator meşgul olduğundan iç saraya uğramıyordu. Kafayı yememek elde değil. Yine temizlik yine temizlik. Kıyafet . Böyle olmayacak çok yoruldum. Biraz dinleneyim.

 

Kendimi imparatorun yatağına attım öyle yumuşaktı ki. Gözlerim gidiyor gibiydi bir saat deliksiz uyudum. Uyandığımda kimse yoktu. Biraz daha dinlenmenin zararı yoktu canım. Tanrıçayken söyledığim ezgilerden birini mırıldanmaya başlamıştım. Gözlerimi açtım.

Aref, bakışlarını bana odaklanmıştı. Nefes nefeseydik. İçim kıpır kıpır. Sağa kaymaya çalıştım. Eliyle çekti. Sola kaymaya çalıştım yine aynı. Tam kalkacakken belinden tutup kendine çekti. Dudağı dudaklarımdaydı. Ben ittirdikçe daha çok çekti. Son hamlemle olduğum yerden kalkıp tokadı bastım.

_Ayyy! ne yapıyorum ben? Delirdim galiba. Boynum gidecek. Ellerimi boynumda buldum. Hemen diz çöküp af diledim.

_ Aref! Aref! Seni kara gölge tanrısı. Unutmasaydın sana yapacaklarımı biliyordum.

_ Şimdi senin yapacaklarını düşünemiyorum.

Hemen acite etmeliydim olayları. Bağırarak ağlamaya başladım.

_Ulu efendim affedin. Beni ne olur?

_ıııııığggghhh

İşe yarıyordu galiba yavaşça kafamı kaldırdım. Hayır tık yok. Daha çok yapıştım bacaklarıma.

_Efendimmmmm!

_Iiiiiiiiggggghhhhh

Kucaklayarak kaldırdı. Kucağına oturttu.

 

_ Sana öyle bir şey yapar mıyım? Aklımın ucundan dahi geçmedi.

Sen benim tebaamsın. Bu sarayın kadını. Yani benimde kadımsın. Sen benimsinn.

Bu Aref ne saçmalıyordu. Yine tokat atmamak için zor tutuyorum kendimi. Utanmadan kendi malıymışım gibi davranıyor. Yaptığı terbiyesizliği düşünmüyor.

Tıpkı en son saçmaladığı olay aklıma gelmişti. O zaman da bir garipti gerçi. Neyse şu an konumuz farklıydı. Zar zor olsa da yalandan gülümseyerek kalktım. Daha bırakmaya niyeti yoktu. Minnetimi sunup odadan yavaş adımlarla çıktım.

 

Loading...
0%