Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Ölümlü Dünya

@ozican

Gensu bizi su havuzuna doğru götürdü. Ölümlü aleme gidebilmemiz için kutsallıktan arınmalıydık. Zaman kapısı açıldı. Birer birer girdik. Kaderi değiştirmek istiyorsak yeniden doğmalıydık. Erena insan olarak doğmak zorundaydı.

...

Ayana, bu süreçte Uygur Hükümdarının kızı olarak dünyaya gelecek. Erlik ve Ayana kardeş olarak devam edecekler. Kubai, Uygur generallerinden.

Aref, Çin Hükümdarı ve de Erina kayıp Çinli prenses...

 

Zaman çoktan ölümlü dünyada akmaya devam ediyordu. Buradaki zaman o kadar hızlıydı ki tanrı aleminde geçen zamana kıyasla bir hiçti. Toz zerresi desek yanında abartı kalırdı. Artık 22 yaşını basmıs bir Uygur prensesiydim. Bu süreçte birtakım aksilikler meydana geldi. Aref her şeyi unutmuş olarak bu dünyaya gelmişti. Keza Kubai' de öyle. Erlik, şeytanının işi olsa gerek. İki abla kardeş topraklarda iyi rol yapıyorduk. Burada hiç değilse pislik olarak davranmıyor. Bu onu sevimli de yapıyor aslında. Çin ipekleri çok güzeldi. Ender bulunan türdendi. Bu yüzden aramızda ticaret olarak kullanırdık. Biz onlara hayvan, at, demir işi verirken, onlarda bize ipek, gıda gönderirdi. Uygur Devleti refah içerisinde yaşamaktaydı. Öyle ki Çin, saldırıya geçmemeye özen gösterirdi. Erlik toprağın Batı kısmını yönetirdi. Bense evlilik çağında diğer imparatorlukların teklifini reddetmekle meşguldum. Kalbim Kubai için atıyordu. Zavallı Kubai, burada kişilik değişikliği ona da yaramış. O kadar uysal ve sessiz biri. Çocuklugumdan bu yana yanımdan ayırmıyorum. Çok güzel bir bağ oluştu. Ama savaş zamanı ayrı kalmak bizi ayrı düşürüyordu. Tanrılar aleminden bu yana aramızda pek bir şey gelişmese de bağımız güçlüydü. Her şey güzel giderken Çin Hükümdarı bize savaş ilan etti. Değerli ipek yolunun tek sahibi olmak istiyordu. Han, buna susmayacaktı. Erlik ve beni de savaş alanına göndermeye kararlıydı. Hatun olarak güçlü bir kişiliktim. Toylarda babamın yanında yer alırdım. Babam beni cesur yetiştirdi. Atçılık ve okçulukta üstüme yoktu. Tabii beni eğiten biricik generalimizi unutmamak gerek. Hakkını yemeyeyim. Bu zamanlarda Erlik şeytanıda bana iyi davrandı. Ölümlü dünyanın verdiği hislerden olsa. Birbirimizle kavga içinde olsak bile birbirimizi koruyorduk. Keşke tanrılar aleminde böyle olsa.

Aref' sinof bozucu şekilde zulümlerine devam ediyordu.

_Ah elime geçse!

Sayısız suçsuz insan öldürüldü. Genç- yaşlı demeden. Boy beylerini birbirine karşı kışkırttı. Bazı boy beyleri bizi arkamızdan vurdu kendi çıkarları için.

Uzun yolculuktan sonra askeri kampa vardık.

O...

Oradaydı. İki yıl oldu onu görmeyeli.

Gözlerim doldu, tarif edilemez özlem içerisindeydim. Ona koştum... Koştum...

Tek hatırladığım gözyaşları içerisinde ona sarılmak oldu. Bırakmadım, bırakamadım. Aşk daha da anlam kazanıyordu içimde. Benim için bir bütün, bir ruhtu. Kubai, panikle bırakmamı rica ediyordu. Bu hali çok komikti. Acaba hatırlasa her şeyi ne hissedecekti.

Erlik, kıskıs gülüyordu.

_ Uysal kaplana bak!

_Sen sus! Dilini kopartırım.

_Tamam be! Sen de ağız tadıyla bir uğraştırmıyorsun.

Son kez gözlerim o aptala kilitlendi.

 

...

 

Özlem duymak böyle bir seydi demek. İki yıl oldu onu görememek ne acı! Ne yapıyor acaba? Mektuplarından iyi olduğunu öğreniyorum. Bu da bana yeter. O iyi olsun başka bir şey istemiyordum.

_ Haberler var! Han, Erlik Han'ı yardıma gönderecek. Ha bir de Ayana Hatun'u.

Dünya benim için bu kadar güzel olamazdı. Sabırla gelişini bekliyor olacağım.

 

...

 

Arkamı döndüğumde onu gördüm. Koşarak bana doğru geliyordu. Saşkınlığım ve sevincim vücudumu kaskatı etmişti. Boynuma atladı. Yılların acısını çıkartıyordu. Kokusunu içime çekmek, o saçlarının o güzel kokusu...

Bir süre böyle kaldık. Zaman benim için anlamını yitirdi.

Sonra Kardeşi Erlik, pis sırıtışla bize bakıyordu.

_Hatunum kendinize gelin. Hatunum!

Ayana, Erlik'i öldürecekti.

Neyse ortalıktan kayboldu. Yalnız kalmaya ihtiyacımız vardı. Biraz daha sohbet ettikten sonra onu kendi çadırına uğurladım dinlenmeye ihtiyacı vardı. Nasıl olsa zamanımız vardı.

 

...

 

Ertesi gün atamızdan öğrendiğimiz oklarla çalışmalar yapıyorduk. Erlik aptalı yine saçmalıklarına devam ediyordu. Bana bir şeyler olacak bu aptalın değişmeyen tek kusuru...

Atış talimatlarına onu koydum. Uğraşmak nedir görsün.

Korkusuz korkak...

_Ha Ha Haaaaa!

_Korkusuz korkak.

_Ayana! Benimle uğraşma. Beyaz şeytann.

_Aaa! Üzülürüm ama Erlik. Buradaki en büyük şeytan sensin.

_.....

_Böyle cevap veremezsin işte. Hem saçlarım beyaz olabilir. Ben Ay kızı Ayana.

_Bin iy kizi...

_Erlik!!

_Senle de uğraşılmıyor be !

 

- Kubai, sende geldiğine göre bir planım var çok sıkıldım. Gizlice imparator topraklarına girmeye ne dersiniz?

_ Olur, Olur! Oh be! Sonunda bir ortak noktamız oldu.

_Siz nasıl isterseniz Hatunum.

_Zaten keşif amaçlı da merak etmeyin. O arada yeni yerler görüp eğlenecegiz o kadar.

_Siz yanımda olduktan sonra bir şey olmaz.

 

Birbirimize bakarak gülüştük. Şimdi iyi bir üçlü olduk işte.

_Erlik bu işler sende sana bu konuda güvenirim. Eğlence dersen sende var. Bu görevi sana bahsediyorum kardeşim.

_Tamamdır.

_O zaman gece buralardan gizlice çıkalım. Bir askere haber bırakırız. Görev amaçlı gittiğimizi öğrendiklerinde meraklanmazlar.

Gece oldu her şey hazırdı. Atları alıp gizlice kamptan çıktık. Yola koyulduk üç günümüzü aldı. Kimliklerimizi gizledik. Ticaret yapmaya gelen boylardanmış gibi davrandık içeri girmek hiçte zor olmadı.

Loading...
0%