Yeni Üyelik
13.
Bölüm

Tehlike ve Gerçek

@ozican

Uyandığımda güneş ışınları süzmeler halinde iniyordu. O kadar karanlık bir ormanki ışığa hasretti. Başka birisi olsa hâlâ gece olduğunu düşünürdü. Ruhu çekilmiş cesetten farkı yoktu. Cansız ve korkunç. Zaten eşlik eden sessizlik daha da ürpertici hâl almasını sağlıyordu. Kaldığım yerden devam etmem gerekti. Neler beni bekliyordu? Başka hangi engellerle karşılaşacaktım görelim bakalım. Sesler gelmeye başlamıştı.

 

...

_" Beni duyduğun gibi kaç." "Gördüğün an saklan."

"Seni daima izlerim."

O an karşımdan bir şeyler belirdi. Tam ne olduğunu çözemedim. Sonra birden arkamdan belirdi. Boynumdan tuttuğu gibi elleriyle saldırıya geçti. Bir tekme attım ama ben de yerde buldum kendimi. Başımı kaldırdığım esnada bana bakıyordu. Durgunlaştı. Yarı tanrı yarı iblis türü bir varlıktı. Ama bu onun olağanüstü simasını bozmuyordu.

_Yüzün hiç yabancı gelmiyor. Kimsin Sen?

_ Ben Ayana. Toprak ve Ay'ın Tanrıçası.

_Ne!

_Ay tanrı ve tanrıçaları uzun zaman önce yok edildi. Nasıl olur da bir mirasçısı çıkar? Hele ki başka imparatorluğun tanrıçası.

_ Ben de bilmiyorum. Şu an konumuz bu değil. Yolumdan çekil. Yoksa sonuçlarına katlanırsın.

_Anlaşılan lanetlenmiş bir tanrısın. Yarı tanrı yarı iblis olmana şaşmamak gerek.

_Şimdi yolumdan çekil.

Kayboldu. Ben öyle sanıyordum tekrardan bir saldırıya geçti. Ama kalbine çoktan kılıç darbesini almıştı. Yok oldu. Ruhunun dağılan bir parçasını dönüştürmeyi başardım. Bu sayede daha da güçlenerek devam edecektim. Az daha gittikten sonra ölüm suyu görünmüştü. Suyun dibine inmek kolay olmayacaktı. Su yılanını çağırdım. O bana yardım edebilirdi. Göksu'yu yanıma aldım. Tabii ki Gömeç'i de unutmayalım. Öncelikle Gömeç'i çağırdım. Gölge dumanlarıyla aşağı rahatça inebildim. Evet şifa çiçeği oradaydı. Aldım ve sorunsuz şekilde yukarı çıkıyordum. Kızıl ejderha saldırıya geçti. Buz Alevini kullandı. Gerçektende güçlü bir rakip. Göksu. Büyük ilahi bir yılana dönüşmüştü. Rakibimizi incitmeden yendik. Göksu güzel bir dişi yılandı. Kızıl ejderhayı. Büyülü kokusuyla sakinleştirmeyi başarmıştı. Hemen oradan çıktık. Bundan sonra Göksu ve ejderha ne durumdaydı bilinmiyordu. Sonunda ele geçirdim.

_Sonunda!

 

...

 

_Ayana!

Bu ses çok tanıdıktı. Olamaz! Bu Aref.

_Ne arıyorsun burada?

_Neden peşimden geldin?

Yüzü endişeli görünüyordu.

_Senin için meraklandım. Burası yeri değil ama seninle konuşacaklarım var. Beni dinlemelisin öncelikle. Sakin kalmalısın.

_Hayır! Burası yeri ve zamanı değil. Önümden çekil.

_Beni dinleyeceksin!

Yine o gözlerindeki korkunç bakışlar...

 

...

 

Her şeyi anlatmıştı. Elim ayağım tutmuyordu. Demek gördüğüm o görüntüler rüya ya da hayal değildi. Demek bu yüzük. Bu yüzük!

Gömeç belirdi. Şimdi ben, o ve Aref...

Her şey Gömeç'in işiydi. Yavaş yavaş bazı şeyler yerine oturuyordu. Kaçmaya çalıştı yakaladım. Tam olarak neler oluyordu? Aklım çıkacak gibiydi.

 

...

 

_Artık her şeyi biliyorsun Ayana. Gerçekler eninde sonunda ortaya çıktı. Seni bulacağım demiştim.

Bu yüzükler bizi buluşturan oldu. Seni seviyorum. Derin ve sonsuz bir aşkla Ayana. Seni Seviyorum!

Artık seni bırakmayacağım.

Geri çekildim.

 

_ Her şey geçmişten ibaret. Geçti ve bitti. Sen ve biz diye bir şey yok. Benden uzak dur!

Loading...
0%