@ozican
|
Ayana uykusundan uyandı. Her şey yerine oturmaya başlamıştı. Yüreği sıkışıyordu. _Ah Tamara! Kim bilir ne acılar çektin. Kubai ve Erlik, Ayana'nın yanına geldi. Bugün Barkan'dan bir iş bulunmalıydı. Hiçbir şey gecikemezdi. Gördüklerini bir bir anlattı Ayana. Kubai sinirliydi. Hatta ve hatta Erlik'te öyle. Yol almaya devam ettiler.
...
Karşılarında bir gariplik vardı. Havada uçan kuş aniden kayboldu. Nereye gidebilirdi? Görünüşte bir şey yoktu. Hemen o tarafa doğru gittiler. Evet, gerçekten de bir şey yoktu. Her şey gayet normal gözüküyordu. Peki o kuş nasıl kayboldu? Kara büyülerde üstat olan Erlik bile bu duurma şaşırmıştı. Bir oluşum olduğu kesindi. Ama ne tür bir büyüyle kurulmuş hiçbirinin fikri yoktu. İş başa düşmüştü. Elinden geleni yapacaklardı. Ayana, ateş kelebeklerini çağırdı. Kelebekler ortaya çıktı. Kutsal kana sahipti bunu denemeliydi. Denemek zorundaydı. Bileğini kesti. Akan kan içsel olarak kelebekleri daha da güçlendiriyordu. Kan yere damladıkça kelebeklerin enerjileri güçlendi. Ayana kelebeklere o tarafa doğru uçma emrini verdi. Her biri gizli olan oluşuma kondukça oluşum cam parçaların kırılmasını andırdı. Bir süre sonra da yok oldu. _Sonunda! _Sonunda! Evet, şimdi her şey daha farklılaştı. İmparatorluğun içindeki o gizli alandı. Şimdi oraya gitmeliydiler. Görünürde bir şey yoktu. Etraf çok sessizdi. Barkan fark etmiş olabilir miydi? Yoksa sadece tesadüf mü?
Her şey o gün ki gibi çok tanıdık. O yanan ateş, o kapı. Ayana daha öncesine geldi gelmesine. Ama Tamara'nın o hatırasıyla her şeyi hatırlıyordu. İçeri adım attılar Barkan tam da her zamanki yerindeydi.
_Ooo! Gelmişsiniz! _Ayana! Sen de buradasın. Tam istediğim gibi. _Seni iğrenç tanrı. Yaptıklarını ödeyeceksin. _Hahaahaha! Ne yapmışım ki ben? _Sus! Daha da iğrençleşme. _Topraklarıma saldırmaya nasıl cüret edersin! _Toprakların mı? _Benim olacak topraklar doğru!
_Ülgen'in evlatları! Siz de buradasınız haa! _Ortam şenlenecek desene! Barkan çok rahat çok da umursamazdı. Kendine güveni tamdı. Bizden başka kimse yoktu. Şimdi ne yapacaktık? _Ayana, burası bizim imparatorluğumuz olabilir. Ne dersin? Hım! _... _Bakma bana öyle nefret dolu gözlerle. _Burası benim. Unuttun mu seni şeytan! _Aynı bakışlar aynı benzerlik. Bu lütuf olmalı. Ayana sen benimsin! Kubai, kılıcını aldı. Saldırıya geçti. Üçüde birlik olmalıydı. Barkan hafife alınacak bir tanrı değildi. Ne de olsa o, antik tanrıydı. Erlik, kara sanatlardan olan acı intikam tekniğini uygulamaya koyuldu. Kötü ruhlardan oluşan ruh zincirleri barkanın kemiklerine kadar saldırdı. Vücudunu sarıyordu. Sardıkça ruhunun özüne kadar Barkan'a acı veriyordu. Ama bu Barkan için geçici bir şeydi. Onları kırmayı başardı. Kubai tekrardan saldırıya geçti. Karnından darbe alan Barkan buna çok sinirlendi. Kubai'nin omzunu kırdı. Ve ona kördüğüm denilen büyüyü yaptı. Şimdi kulaklar ve gözler delinecek şiddetindeydi. Acıyla yerdeydi.
... Ayana ne yapmalıydı? Böyle olmayacaktı. _Dur! Lütfen! Lütfen! Daha fazla zarar verme kimseye. Ne istersen yapacağım. Kimseye zarar verme. Bırak onları! _Ovv! Bırakmamı istiyorsun! (Erlik'in boğazına yapışmış.) _Lütfen!
|
0% |