Alas Batur

Cennet alemi, onun gelişiyle daha da bir aydınlanma yasamıştı. Alas Batur, cennet aleminin ender tanrılarından biriydi. Ateş tanrısı olarak var olan Alas Batur, bir diğer şekilde güçlü yılan tanrılarının soyundandı. Bunlar cehennem kökenli tanrı grubu olsa da Cennet alemine sadık kalacaklarına yemin etmiş kutsal bir ulustu. Alas Batur iyi olmasına iyi ama bir kusuru vardı. Bir gözünde yılan göze sahipti. Aslında kime göre kusur sayıpabilirdi? Cennet alemindeki tanrılar bunu böyle görüyordu. Yılan tanrılar ise bunu bir lütuf. Ününe ün katmıştı Alas Batur. Kendinden büyüklerle bile yarışır vasiyetteydi. Bununla yetinmeyip Cehennem ve ölümlü dünyasında da gezip duruyordu. Yılan gözüne sahip olması sayesinde varlıkların asıl niyetini görebilirdi. Kış aylarından nefret ederdi Alas Batur. Tam da bu soğuklarda varlık bulmuştu. Öyle olsa gerek ki sevmiyordu. Onun için travmatik bir durumdu. Sevgili annesi bu soğuklar altında onu dünyaya getirmişti. Bu yüzden çok toparlayamadan Alas Batur, çok küçükken onu kaybetmişti. O yüzdendir. Bunu hep o lânet kış ayına bulur. Elinden gelse Dünya alemi için bile yok edcek. Haa değişen bir şey var cehennem diyarına bu kara soğukları kullanıp orayı yok edebilirdi. Ama o merhametli bir tanrıydı. Hakkını yememek gerek gerçekten öyle biriydi. Şu ana kadar suçlular dışında bir iblise zarar vermişliği yoktu.

Genç kadınlara farklı bir düşkünlüğü vardı. Çapkın bir tanrıydı. Her kadın ona eşsiz gelirdi. Bunun için uzun zaman üç diyarda gönül eğlendirdi. Tabii ki bu gizli kalmayacaktı. Üç diyara da yayıldı. Kadınlar onu daha da merak ederken erkekler arasında kıskançlık uyandırıyordu. Alas Batur, gizemli kitaba sahip olmuştu. Bu antik kitabı arayanlar bulamamıştı. Aslına bakılırsa Alas'ın dikkatini çekmiyordu. Ama bir gün meditasyon yaptığı yedi göller diyarında, göl altından çıkıp Alas'ın karşısında belirivermişti. İşte! o zaman Alas için vazı farklılar başlayacaktı.