@ozican
|
İş hayatı, Yok mu o lânet patron! Her şey dört dörtlük olsun peşindeydi. Haftalardır saç baş, dağınık bir haldeyim. Görenler gözlerine inanamıyor. "Ne oldu Azna?" Bu hâl ne?" Artık aldırış etmiyordum.Odak noktam hedefimi tamamlamaktı. Bu günlerde çok iyi bir hayat yasamıyordum. Her şey çok tersti. Sevdiğim adam bile en yakın arkadaşımla beni aldatmıştı. Hem de çocukluk arkadaşım. 5 yıllık birlikteliğin ardından her şey koca bir çöp olmuştu. 25 yaşındayım. Geleceğe pek ümitle bakmıyorum. Sanırım daha çok anı yaşayanlardan biriyim. Sabahım yoktu. İş bitene kadar üstünde duruyordum. Tiyatro bölümü mezunuyum. Şu an yazarlık yapıyorum. Yıllardır hayalini kurduğum yazarlığı. Şirkette üçüncü yılım. Az çok demeden çalışıyorum. Emeklerimin sınırı geçti. Yaş almanın verdiği duyguyla gençlik ateşim pamuk ipliğine bağlıydı. Arada bir kesip kurtulasım geliyordu. Yalan yok. Sıkılmıştım. Sadece sıkıldım. İnsanları memnun etme peşinde değildim. Elimi eteğimi birçok şeyden çekmiştim. Dayanmak bile benim için lütuf.
...
Sabah olmuş, kuşlar neşesini şarkıya dökmüştü. Bugün daha farklı uyandığımı hissediyorum. Umarım bu güzel gün hep böyle devam eder. Patrona yeni projelerin teslimi yapılacaktı. Hızlıca evden çıkmıştım. Bir dakika bile geç kalamazdım. Yoksa son işim olabilirdi. Yazardım. Demiştim. Roman yazıyordum. Tanrı ve tanricaları içeren. İsmim Azna. Ailem oradan koymuş. İsmim garipti. Ama sevmiyor da değildim. Hoşuma gidiyordu. Bana güçlü, kuvvetli bir kisiliği cağrıştırıyordu. O yüzden farklı ve güzeldi. Zaten farklı olmak demek ben demekti. Benzerliği hoç sevmezdim. Aynı olmak bana huzursuzluk getiritdi. Kendi sakinliğim ve farklı dünyam bana yetiyordu. Fazlalıklar benden uzak olduğu sürece o kadar rahat bir kadındım. Hissiyatı kuvvetli bir insandım. Doğum günüm 28 Şubat. Balık burcuyum. Hep sezgilerimi dinlerim ve genelde de doğru çıkar. Bu yönüm takdir edilmiştir. Bir evin tek kızıyım. Ailemin benden başka çocuğu yoktu. Zaten tek olmak da sorun değildi. Çogu sorun üzerimden kalkıyordu. Saçlarım koşmaktan birbirine girmişti. Durup dükkân camından duzenlemeye başladım. O dan ne? Bir kadın! Bana benzeyen bir kadın... Gözleri üzerimdd bana bakıyordu. Panikle cığlık atarak geri çekildim. _Lanet olsun bu da neydi şimdi? _Çabuk davranmaktan olsa gerek. Yanlış gördüm sanırım.
İçimdeki huzursuzluğu anlatamam. Geçmedi bit türlü. Toplantı saat 11.30 gibiydi. Yorgun ve uyku ağır basmıştı. Şimdi bir de o patrona katlanmak vardı. Mecbur ilkelerime uyup susacaktım. Bir şeyi beğenmeyen mükemmelliyetçi aptal!
Toplantıya girmeden önce kendime çeki düzen vermeliydim. Hemen tuvaletin yolunu tuttum. Patron bakımlı olmayı severdi. Bu yüzden çalışanlarda bakımlı olmalıydı. Ha bir de garip bir takıntısı vatfı kırmızı ruj. Kırmızı ruj kullanmamıza özen gösteriyordu.
Aynanın karşına geçtiğimde. Taşan ruju silmek için biraz daha yaklaştım.Dudağıma bakarken. Gözler bana bakıyordu. Kısa bir üfleniş...
...
Yerdeydim. Vücudum yerdeydi. Ne oldu bana öldüm mü? Ne oluyor? Aklım karıştı. Yine o kadın. Olamaz! Bana mı gülüyordu?
_Vaktin geldi. Hoş geldin gerçekliğe. Gözlerini kapa biraz sonra her şey son bulacak. |
0% |