Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Buz ve Ateş

@ozican

Zaman olduğunca çabuk geçiyordu. Buz imparatorluğu, şu sıralarda sakinlik içerisindeydi. Belen vaktini o küçük yumurtaya bakmakla geçiriyordu. Yumurtada catlaklar oluşmaya başlamıştı. Demek oluyor ki kısa zamanda bu yavru dünyaya gelecekti. Talay'da sevmişti. Belen'in yanından ayrılmıyordu. Ona elinden geldiğince yardım ediyordu. Şu küçük yaratık onun içinde kıymetli olmuştu. Ninniler eşliğinde nasıl biri olacağının düşünü kuruyordu.

_Kız mı? Yok, yok! Erkek olabilir?

 

Yumurtanın daha fazla gelişmesi için sıcaklığa ihtiyaç vardı. Bu da olsa olsa Ateş klanından elde edilebilirdi. Ateş tanrısı Aten'in gücünün eşi benzeri yoktu. Belen'in bunun için onun topraklarına gidip bizzat dileklerde bulunması gerekliydi. Her şey bu küçük yavru içindi. İçerisindeki anne şefkati her geçen gün daha da güçleniyordu. Az kalmıştı. Yavru yumurtayı yanına alıp gitmeye karar kılındı. Vakti gelince tek başına bu yolculuğa çıkacaktı. Talay ve arkadaşlarının ısrarına rağmen yalnız gitmeyi tercih etti. Aten'in ne kadar kibirli olduğu bilinirdi. Bu yüzden onları yanına almak istemedi.

 

...

 

 

Yolculuk burada uzun sürerdi. Günler karışık islerdim kimse vaktin nasıl geçtiğini bilmezdi. Bu tehlikeli yolculukta umarım bu yavruya zarar gelmezdi. Belen için şu an o daha önemliydi. Sıcaklık her geçen saniye artıyordu. Belen'in dudakları kurumuştu. Ne de olsa o, Buz tanrıçası Belen'di. Buz ve ateş bir nevi zıt güçlerdi. Uzun süre yasaklı olarak etkisinin altında kalmak birçok tehlikeye neden olabilirdi.

Zaman ikisi içinde daralıyordu. Yaşam belirtisi kaybolmaya başlamıştı. Belen korkuya kapıldı. Şimdi ne olacaktı?

Kendisi de yorgunluktan yarı baygın durumdaydı. Gözleri bulanıklaştı. Birisi yanına doğru geliyordu. Tam olarak seçemiyordu. Sonrası elin ona uzanmasaydı. Belen bilincini kaybetti.

Uyandığında buzdan bir yatakta yatmaktaydı. Yavru yumurta da yanında sıcacık ateş örtüsüyle örtülmüş bir beşikte yatmaktadı. Belen saçları dağınık halde uyanmıştı. Neredeydi?

Gördüğü adam kimdi? En son ölümün kucağında direniyorlardı. Şimdi her şey yolundaydı. Bu ikisi için yeniden doğuştu. Sesler geliyordu. Bu antik Guqin olabilir miydi? İmkansız geldi. Ama ses kesinlikle Guqin çalgısıydı. Efsanevi alet nasıl ortada belirdi. Adımları boş kolidorda yankılanıyordu. Ne değişik bir yerdi burası.

Üç kapı belirdi. Belen'in bu üç kapıdan birini seçmesi gerekiyordu. Ardındaki kişiyi bu sayede bulabilirdi. Gerçekten zekice kurulmuş bir oluşumdu. Bu sayede kimse onu bulamazdı. Üç kapıda belirli yazılar ortaya çıktı. Bunlar efsanevi Guqin'den çıkan büyülü notalardı. Herhangi bir yanlışa yer yoktu. Bu büyülü notaları iyi bir şekilde tamamlamalıydı. Sesler geliyordu. Bir anda hız ve şiddet arttı. Artan güç karşısında ateşler yükselmeye başladı. Belen ne olduğunu anlamıyordu. Akıl karıştıracak başka bir numara daha. Gerçekten bu kişi fazla kurnazdı. Çalgı sesi birden durdu. Şimdi sıra Belen'de. Bu kapılar açılmayacaktı. Ateş, elleri yakıyordu. Buzdan ateşi de bir işe yaramıyordu. Bu engel nasıl aşılırdı?. Bir dakika! Şimdi aklına bir şeyler geldi. Karşıdaki kurnaz olabilirdi. Ama kendisi de çok zeki birisiydi. Buzdan ateşini sihirli Guqin oluşturmak için kullandı.

 

...

 

Evet, hazırdı. Narin elleri notaları çalmaya başladı. O ateşe hükmedebilirdi. Ama Belen'de buza hükmediyordu. Unuttuğu bir şey vardı. Buz ateşinin gücüne dünyada sadece o sahipti.

Loading...
0%