@ozican
|
Belen olduğu yerde durmaya devam etti. Kaçmadı. Nekru anlam veremiyordu. Şimdi burun buruna geldiler ve birbirine bakıyorlardı. _Neden benden kaçmadın? _Kaçacağım bir durum yok. Seni anlıyorum. _Ne anlamak mı? Güldürme beni! _Anlıyorum. Acını hissedebiliyorum.
Nekru boş bakışlar içindeydi. Biri onu ilk kez anladığını söylüyordu. Kalbinin acıdığını hissetti. _Sus! Belen elini tutmuştu. _Sen gerçekten böyle biri değilsin. Kalbindeki kini söndürmene yardım edeceğim .
Buzdan ateş Nekru'nun kolundan kalbine doğru işliyordu. O hissedilen soğuk onun içinin yangınını yok etti. Sonrası yok oluş...
"Bazı zamanlar vardır. İnsanı neye sürüklediğini bilemeyiz. Özellikle de kendinle savaşınsa. Nekru da kendi savaşının kurbanıydı."
Şimdi o mor nehir sakinlik içindeydi. Bundan sonra korkulacak bir durum yoktu. Geri dönüş için hep birlikte hazırlandılar. Nehrin yanından geçerken bir agaç kovuğunun dibinde bir ışık yayılıyordu. Bu çok parlak ve güçlü bir yandımaydı. Meraklanıp arabayı oraya doğru sürdüler. Belen aşağı indi.
Talay: _Dikkatli ol.
Belen bu uyarıyı dikkate alarak aşağı doğru indi. Işık daha da parlaktı. Bu yumurtaydı. Yumurtaya dokunduğunda ateş sıcaklığını hissetti. Yumurtanın içi parladı. Bu bir eldi. Küçük ve masum. Ne olabilirdi? Nereden geldi? Belen elini gezdirdi. Kalp atışları vardı. Hâlâ yaşam belirtisi gösteriyordu. Ne yavrusuydu hiçbir fikri yoktu. Gönlü de el vermezdi onu burda bırakmaya. Kovuktan dışarı çıkardı. Kucağına aldı ve pelerine sarıp sarmaladı.
_O da ne? Daha önce böyle bir şeye rastlamadık. Belen! Aklını mı kaçırdın sen! Bırak!
_Asıl siz saçmalamayın sizi ahmaklar! Şu zavallı şeyden ne zarar gelebilir. Hele de gözlerini açmamış bu yavrudan. Aptallar! _Öncelik onu bu yerden güvenli yere götürmek. Gelişimini sağlamak. Ne olduğunu ben de bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey masum bir bebek.
Arabaya bindiler. Herkes tereddütle Belen'e ve kucağındaki anlam verrmedikleri o yumurtaya bakıyorlardı. Belen onu bir anne şefkatiyle sarıp sarmaladı. Yumurtayı okşuyor okşuyor... Ona şarkılar mırıldanıyordu. Yine parlamış. Onu minik el gözükmüştü. Böyle bakıldığında bir insan bebeğin elini andırıyordu.
_Ah! Gerçekten olağanüstü. Belen! Cesur ve güzelsin. Sana bir kez daha hayran kaldım.
_Ben de alabilir miyim? Bu yaratığı merak ettim. Bir bakmak istiyorum. Belen: _Sensin yaratık! Seni ahmak! Ona böyle seslenmeye hakkın yok. Minik bir yavru o! |
0% |