@ozican
|
Sakin bir esinti Belen'in vücuduna doğru ediyordu. Kendini bir dinginlikte bulmuştu. Sonra birden bir azap duygu. Vücudu dikenlerle kaplanıyordu. Vücudunu delen her bir parçadan kanlar akıyordu. Akan kanlar gül olarak yerlerde bitiyordu. Kalbine doğru bir diken girmeye çalışıyordu. Belen acılar içinde kaldı. Delmeye başladı. Dayanılmaz bu azap neydi? Ölüm bile daha güzel olabilirdi. İki el belirdi. Dikene elleriyle engel olmaya çalışıyorlardı. Diken artık Belen'in kalbine değilde onların elini delip geçiyordu. Ellerinden dökülen kanlar, iki tarafına yayıldı. Bu iki kişi kimdi? Bir tarafta kırmızı bir tarafta mavi gül açtı. Belen içinde o sıcaklık ve dizginlenemeyen esintiyi hissetti. İkisi de dengeliyor ve azap veriyor gibiydi. Belen olduğu yerden doğruldu. Yüreğinde hâlâ o acıyı hissediyor gibiydi. Neyseki sadece bir rüyaymış. Belen birden çok rahatlamış hissetti. İkizi Talay, sabah sabah Belen'e ballı sudan getitmişti. Küçük Fuzan daha tatlı uykusundaydı. Gün şimdilik normal başlamıştı. Bu iyi bir şeydi. Belen saçlarına değisiklik vermek istemişti. Aten gelecekti ama zamanı belli değildi. Buz imparatorluğu başka günlerden birine daha uyanmıştı. Belen Yıldız Dağları'na gitmeye karar verdi. Antik zamanda evrenin çöküş yaşamasıyla karşı karşıya kaldığı zamanlarda yıldızlar birer birer bu evrene de düşmüş. Düşen bu yıldız yığınlarından dağlar oluşmuş. Parıltılı gece ve gündüze sahipmiş. Rebu gezegeninin enerjisine katkı sağlıyor. Bereketli zenginliğe sahipmiş. Belen oklarını hazırladı. Yıldız dağlarında biraz okçuluk talimi yapacaktı. Bu ortam ona daha iyi gelecek gibi görünüyordu. Kendini hazırladı. Uzaktan görüldüğünde savaşcı edasına bürünmüştü. Başkası olsa gerçekten bir savaş olacsgını düşünürdü. Buz aslanları ve Fuzan'da bu yolculukta ona eşlik edecekti. Bundan daha güzel ne olabilirdi ki. Zada ve Aten, Belen'e haber göndermişti. İkisini çağırmak güzel fikir olabilirdi. Düşününce bir an vazgeçti. Şu an yalnız olmak onun için daha iyi olabilirdi.
...
Dağların parlaklığı onun bakışıyla zenginlik kazanıyordu. Beyaz saçları esenlik sağlıyordu. Dokuz başa sahip yılan ruhuna sahipti. O da ne? Bu dokuz başlı yılana sahip o efsane isimsiz tanrı olabilir miydi? Belen kendince güçlerini kullanarak atış talimleri yapıyordu. Onu izleyen gizli gözlerin farkında değildi. Her şey anlık gelişmişti.
...
Gözleri kapalı yatıyordu. Birden sesler duydu. Duyuş ve bakışı güçlü biriydi. Evrende onun gibi bu iki zengin duyuya sahip kimse yoktu. Duyuları onu harekete geçirmişti. Yılanları ortaya çıktı. Kadim yılan soylarının sonuncusu oydu. Dokuz başlı yılan iblis tanrısı. Sakin, soğuk ve sert bir mizaca sahip. Zamanın belirsiz tarihinde önemli savaşlarda bulunmuştur. Kendisinden pek iyi bahsedilemez. Yaşlanmak onun tabirinde yoktur. Uzun ömrün ve sonsuz yaşamın bir sembolü haline gelmiştir. Onu tanımak ve tanımlamak neredeyse imkânsız. Sayısız var oluş ve sayısız yok oluşa tanıklık etmiştir. Kimsenin olmadığı sakin yerlerde yaşar. Zihinleri karıştırmakta ustaydı. Kılıçları severdi. En eşsiz olanı her zaman onun olsun isterdi. Beyazlar içinde olmak onun en çok tercih ettiği bir durumdu. Siyah ve kırmızının asilliğini de çok iyi taşırdı. Yılan gözlere ve dişlere sahipti aynı zamanda. Bu iblis tanrı Taran... |
0% |