@ozican
|
Yolculuk güzel geçiyordu. Talay'ın birkaç arkadaşı da bize eşlik ediyordu. Şakalaşmlar, hikâyeler zamanın akmasını sağlıyordu. Buz aslanlarım da benimle geldi. Onları getirmemek olmazdı. Kücüklüğümden beri bu iki aslanı büyüttüm. Girişte yanımda eşlik ettiler. Kendimi fazla kaptırmamaya çalışmalıyım. Talay her zamanki öne çıkma edasıyla beni geçti. Yeni bir yer kararlaştırılmış. Toplanıp orada vakit geçirmek istiyorlardı. Buna hayır deme şansım yoktu. Kabul ettim. Nereye gidecektik? Rivayete göre eski zamanlardan kalma mor çiçek tarlası ve ona bağlı nehir varmış. Burada yaşayan Nekru adında su iblisi varmıs. Aslı iyi niyetli iblislere dayanmasına rağmen. Kıskançlık onu bu hale getirmiş. Güzelliğinden başka güzellik görmek istememiş. Dişilerin varlığı onu nefrete boğmaktaymış. Bu yüzden kötülük içine çekilmişti. O yere giden herkesi ölüme sürüklemeye çalışırmış. İki görünümlü bir varlık. İyi mi kötü mü olduğu anlaşılmazmış. Bir de büyülü sesi varmış. Bu sesle sizi etkiler ve nehre doğru çekermiş.
...
_Ha ha haa! Şu ana kadar onu gören olmamış. Kulaktan dolma bilgiler olsa gerek. Sadece korkutmak için oluşturulmuş bir efsane. _Nereden biliyorsun Talay? Böyle bir şey konu her yere yayılmış bilemeyiz. _Ah! Belen. _Ne! Yalan mı? Doğru konuşuyorum. _Tamam, sevgili kardeşim.
Bahsi geçen yere doğru gidiyorduk. Heyecan doruktaydı. Merak ettim. Gerçek olabilir miydi? Uzaktan çiçek tarlası görülmeye başlamıştı. Her yer ışıl ışıl parlıyordu. Morun açıktan koyu tonuna kadar renk renk dizilmişti. Harika bir manzara. Gelmeye değerdi. Atlı araba şimdi nehrin başlangıç kısmına geldiğinde yavaşladı. Yavaş yavaş gidecekti. Çok ses çıkarmamaya özen gösteriyordu. Herhangi kötü bir varlığın kışkırtılmaması lazımdı. Özellikle de Nekru'nun. Bu habis yaratık, söylentilerdeki gibi gerçekse dikkatli olmakta fayda vardı. Bizde sakinleştik sessizliğimizi korumaya çalıştık. Nehir de morların tonundaydı. Görünürde bir şey yoktu. Güvenli gözüküyordu. Talay ve diğerleri oflayıp durdu. Saçmalık olduğundan bahsedip duruyorlardı. Aşagı doğru indik. Arabadan çıktık. Çok güzeldi. Anlatılmaz yaşanırdı. Talay flütü çıkardı. _Bu manzaraya böyle bir şey yakışır. _İşte şimdi sana katılıyorum Talay! _Ovv! Teşekkür ederim sevgili kardeşim. Buz aslanlarımda. Doğdukları ilk ana dönmüşlerdi. Etrafa koşuyor, kelebekleri kovalıyorlardı. Kendimi çiçeklerin üstüne attım. Yumuşak yorgan gibiydiler. Nehri izlemeye başladım. Biraz sonra gözüme bir şey takıldı. Bir bakış hissettim üzerimde. Ama bir şey göremedim. Benim kuruntum olabileceğini düşündüm. Tekrardan hissettim. Evet, Evet. _Talay! Orada bir şey var! Bize bakıyor. _Ne! Gerçekten bakıyordu. Kalktım. Yavaş yavaş sudan çıkmaya başladı. Nekru olabilir miydi? Anlatılanlarla birebir uyuşuyordu. Sudan çıkmış. Sanki tek hedefi bendim. Üstüme üstüme geliyordu. Sakin kalmalıydık. Aksi olursa kötü sonuçlar doğurabilirdi. _ Sakin kalın! Sudan çıktığında çıplak bedeni morlar içindeki çiçekten oluşan elbiselerle donandı. Gerçekten güzeldi. _Kimsin sen?
_Bu soruyu ben size sormalıyım. Asıl siz kimsiniz? Benim yerime gelmeye nasıl cüret edersiniz? Sizi uyarmadılar mı? Hele de bir dişi canlının burada olması.
Aralarından biri: _İnanmamıştık. Ama söylenenler gerçekten de doğru. Sen iblis Nekru olmalısın.
_Adımla hitap etmeye nasıl cüret edersin?
Belen: _Kötü bir amacımız yok. Sana da rahatsızlık verdiysek özür dileriz. Böyle güzel bir yerin tadını çıkarmak istemiştik.
Nekru gülmeye başladı. _Birileri benden ilk kez özür diliyor. Hele de bunu bir dişinin yapması. Gerçekten eşine rastlanır değil.
_Seni öldüreceğimden korkmuyor musun? Bana cevap veriyorsun.
Belen: _Öldürülecek bir durum yapmadım. Ya da sana zarar verecek bir durum. Sakince çözebiliriz. Birbirimize zarar vermenin bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. _Haklı değil miyim sence?
Nekru:
_Hâlâ konuşma cesaretine sahipsin ha!
Sakinleşmedi. Aksine çirkin tavırlara büründü. Şimdi o güzellik denen şey kalmadı. Hayvandan bir farkı yoktu. Kafası sola doğru kaydı. Garip bir hâl aldı.
_Seni öldürmeye kararlıyım. Şimdi kaç benden! |
0% |