@ozican
|
Sakinler. İzin verdi. İstediği bitkileri alma hakkına sahip olmuştu. Ama öyle kolay da olmayacaktı. Bu cesareti burada da geçerli miydi? Yapacakları kendi kaderine kalmıştı. Kendiyle savaş içerisinde olacaktı. Zada'nın bu durumdan haberi yoktu. İçeri girdi. Büyüleyici bitkiler tam karşısında onu karşılıyordu. İçine çektiği koku onun başını döndürmeye başlamıştı. Yavaş yavaş kendinden geçiyordu. Gülümseyiş bütün yorgunluğunu almış gibiydi. Kendini sonsuzluk bulutlarında hissediyordu. Yurudukçe dengesini kaybetmeye başladı. Biraz sonra ayağı boßluğa denk geldi. Aşağısı çiçeklerin oluştuğu küçük bir çukur birikintisi halindeydi. Zada için hiçte fena görünmüyordu. Yorgunluğunu alan güzel bir yatak hissi uyandırıyordu. Biraz sonra Belen'in silüetinde biri belirdi. Ayaklarında halhal, kırmızılara bürünmüş... Başında altın rengi şıngırdayan taç ve tokaları. Eline aldığı o eşsiz çiçekleri burnuna götürüyordu. Hafif sırıtış vardı. Gerçekten bu Belen miydi? Dişleri o küçük aradan görünüyordu. Berrak denizin kayıp incisi gibi duruyordu. Zada ellerini şimdi daha da kuvvetle açtı. Kucaklar edayla kendini ona doğru bıraktı. Süzülüyordu. Başkası olsa onu ölümün eşiğinde olan küçük, çaresiz bir kuş zannederdi. Belen'e kavuşuyordu. Yorulmuştu. Son zamanlarda onu fazlasıyla özlüyordu. Sonunda ona kavuşuyordu. Hâlâ suzuluyordu. Zaman kavramı bu çukurda daha yavaş ve sonsuzlukta akıyordu. Saatler geçti. Zada hiçbir şeyin fsrkında değildi. Belki de farkında olmak istemiyordu? Bu sonsuzluk rüyası onun için ödül niteliğindeydi aslında. Göremediği Belen şu an sağlıklı ve onu görüyordu. Sakinlerden biri sonucu merak ettiği için gizlice gelip onu izlemeye karar vermişti. Yureği ağzındaydı. Yoksa başarısız mı olacskfı bu akılsız, aşk sarhoşu tanrı? Süre dsralıyordu. Birden kendine gelmeye başladı. Geldiği anda çicek çukurunda kendini buldu. Belen'in kollarındaydı. Şimdi birbirini tutmuş, sarılıyordu. Belen ona gülümsüyordu. Çiçekten tacı Zadaya takıverdi.
_Seni Özledim! _Ben de!
Aklı yerinde olmayan bir aşk sarhoşu gibiydi Zada. Ne yapılmalıydı? Belen olduğu yerde doğruldu. Ayağındaki hal hal onu daha da çekici gösteriyordu. Şimdi tekrardan Zada'nın kollarına kendini attı. Kucağında ona sımsıkı sarılıyordu. Göz göze nefes nefese... Zada içindeki kıpırtıyı kontrol edemiyordu. Kalbi, onun atışları sanki o çukurda yankı buluyordu. Kırmızı dudağından bir öpücük Zada'nın çoktan burnuna konmuştu. Zada buna nasıl larşı koyacaktı? Dudağına yaklaştı... Daha fazla hem de fazlaca sıkı sarıldı. ...
Gözler birbirine bakıyordu.
_Beni burada bırakmayacaksın değil mi? _Dayanamam Zada! _Sonunda beni buldun! Her şey yerine oturuyor. _Ben Belen! Seni seven gerçek Belen!
Kalbinin kenarında bir boşluk oluştu Belen'in. Yavaş yavaş büyüyordu. Kan... Zada, kanı görür görmez, beyninde uğultular ve birtakım görüntüler hissetti.
"Bir dakika! " "Bu Belen olamazdı! Hayır! Hayır!" Zihnindeki bu sorular yüreğinde keskin kılıç gibi var olmaya başladı. Birden Belen'in gözlerinden kanlar akmaya başladı.
Zada'nın göz kenarına bir damla kan düştü. _Beni bırakmayacaksın değil mi? _Ben Belen! Gerçek olan ben!
Ağlamayla karışık kahkahalar başladı. _Ben Belen! Zada! Ben Belen!
Elleri Zada'nın boğazına yapıştı. Bütün kuvvetiyle onu boğmaya başladı.
(Onu izleyen gizli sakin) _ Zada, o güçlü tanrı! Nerede o gücün!
...
Rüzgârın yakıcılığı b u kadının ellerinde. Peki Zada'nın kaderi... |
0% |