@ozican
|
Yardım kısa sürede gelmişti. Taran ve Belen zor durumdaydılar. Kadınlar eski hallerine dönmeye başlamıştı. Belen kolundan yaralanmıştı. Aldığı darbe zehirliydi. Kafası karışıyordu. Aten, çabukluk göstererek Belen'i kolundan tuttu. Halsizlesmiş, ateşler içerisinde terler dökmeye başlamıştı. Her şeye rağmen bilinci tam olarak gitmemişti. Aten ilahi ateşiyle ateş çemberi oluşturdu. Şimdi halka ateşi içinde kargaşa dirulmuş gibiydi.
_Geldin demek!
_Tabii ki. Ben Aten! Elbette geleceğim. Belen gülümsedi. Şimdi de Yada'nın üstünde Zada belirdi. Rüzgârı ihtişam içinde hissediliyordu. Şiddet rüzgarıyla iblis kadınların kalpleri donmuştu. Taran küçümser bakışlarla onları izliyordu. (Belen için bu üçgende kalmak zor olsa gerek.)
...
Lanetli Aile kadınlarının ruhlarının dinginliğe ermesi için her birine dinginlik tohumu yedirildi. 10 gün 10 gece aralıksız bu olay devam etti. Şimdi bu kötü ruhlar kaybolmaya başlamıştı. Lanetli evde... Bir sorunun üstesinden daha gelinmiş görünüyordu. Şimdi bunun üzerine güzel bir kutlama yapılmazsa olmazdı. Kutlsmanın tüm dorumluluğunu elbette Belen alacaktı. Şifa köyünde kararlaştırıldı. Taran bu duruma diğer iki cinsi açısından memnun olmasa da kabul etti. Zada ise Aten'in ayrı ilgisine rahatsız olmuştu. Ateş yakarak eğlence yapılacaktı. Önce kutsanmalar yapıldı. Her biri eğlence adına kendi imparatorluğunun geleneğini yapacaktı. Belen kadim Türk soyundan geliyordu. Onlara has olan danslarını sergiledi. Dansı büyüleyici görünüyordu. Zada ve diğerleri gözlerini ondan ayıramıyordu. Âsk rüzgârları içinde tohumlanıyordu. Zihninin keskinliği Belen'i gördüğünde karmaşıklaşıyordu. Ona karşı bir farklıydı. Kendi tam anlam veremese de zamana kalacaktı şimdilik. Sakinlik en iyi ilaç demişlerdir. Bundan sonrasını zaman göstersin.
...
Belen her ne kadar iyi görünse de içten içe şehrin etkisi devam ediyordu. Farkında olsa da kimseyi daha fazla telaşlandırmak istemiyordu. Bu arada güzel şeylerde oluyordu. Fuzan ilk kelimesini çoktan kurmuştu. "Anne" bu kelime ona böyle anlam ve duygu verebilir miydi? Elbette verirdi. Anne kelimesi onun için kan bağı olmasa da kutsaldı. İkisi arasındaki bu bağ fazlasıyla anlamlıydı zaten. Fuzan büyüyüyordu. Bu küçük ejder büyüdükçe daha da güzelleşiyordu. Belen'in yanından ayrılmak bilmiyordu.
...
Odasına döndüğünde göğsünden boynuna doğru siyah zehire bakmıştı. İlerliyordu. Verdiği acı da dayanılmazdı. Kimseye hissettirmek istemiyordu. Telaşa vermek daha da kargaşaya sebep olabilirdi. Ara ara bilincini kaybetmeye başlıyordu. Ama çabucak toparlıyordu. O güçlü bir kadın tanrıçaydı. Elbette üstesinden gelmeliydi. Gece olmuş, gökyüzü siyah örtüsüne bürünmüştü. Ayağa yavaşca kalktı. Yine o dayanılmaz acı. Bu kez katlanılmıyordu. Boğazına yapışan eller hissediyordu. Nefes alamıyordu. Boğulacağını hissetti. Ne oluyordu? |
0% |