Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Muhtar

@ozlemkaplan

Sonerin ağzından

Muhtarın evin önüne geldiğimde Mesâya döndüm

"Sen git başka bi varlık varsa seni görmesin " dedim . Dediğimi yapıp kayboldu ortadan . Kapıyı çaldım . İbrahimin karısı Halime açtı kapıyı . Göz altları çökmüş alnı buruşmuş saçında dağınık yazması ile beni görünce şaşırdı .

"Soner sen misin ?hoşgeldin geç buyur " içeri girdiğimde oda da soba yanıyordu mis gibi meşe odunu kokusu sarmıştı . İbrahim yer sofrasında oturmuş yemeğin gelmesini bekliyordu . Bu saatte ne yemeği yiyeceklerdi acaba diye düşündüm içimden . O sırada İbrahim beni görüp kalktı ayağı içten bi şekilde sarıldı bana . Bence aynı şekilde karşılık verdim .

" Hoşgeldin Soner yıllar sonra seni gördük nasılsın iyi misin ?gel otur"

"İyiyim İbrahim abi evet yıllar oldu gelmeyeli bi ziyaret edeyim dedim kulağıma pekte iyi şeyler gelmedi " dedim . Dediğimi duyunca yüzü çöktü birden

"Evet Sönerim Halime ile sana ulaşmaya çalıştık ama bi türlü bulamadık telefonunu hayvanlarımız telef oluyor her geçen gün kötü şeyler yaşanıyor kimisinin evi sebepsiz yere yanıyor kimisi kafayı yiyor anlamadık ne oldu ne bitti köye gelen imam desen geldiği gibi gidiyor benimle bi kaç arkadaş kıldırıyoruz namazı "

" Peki İbrahim abi ne zaman nasıl başladı bu olaylar hatırlıyor musun ?"

"Hatırlamaz olur muyum Sonerim en başında fakir olan üç aile birden zengin oldular düşün o kadar zengin oldular ki arsa alıp iki katlı ev yaptırdılar son model araba aldılar tüm köy onları konuşur oldu sonra başladı . Hale varya hüseyinin kızı olan . Kıza bi şeyler oldu kendi kendine konuşurken vururken görüyormuş köylüler bunu . Sürekli ormana gidiyormuş ailesi de pek umursamıyormuş kızın bu durumunu , derken bi gün iki derenin arasında kalan o yerde bi göçük oluştu söylentiye göre orada define varmış ordaki defineyi almak için vermişler haleyi onlara " evet muhtar olayları biliyordu köydekilerde biliyorlardı bi yardım bekliyorlardı ama gelmemişti o yardım ,ben içimden konuşurken devam etti ;

" derken bu olaylardan sonra Züleyha adında dul bi kadın taşındı köye o da bi garip geldi köylülere evden çıkmaz çıksa da sürekli ormana giden ormandan da türlü otlar toplayıp kaynatan biriymiş köylüler görmüş ne için topladığını sorulduğunda terslemiş milleti " evet bu ismi geldim geleli ikinci kez duymuşum ve eğer zuzula kabilesinden birilerine sahipse işimiz daha da zor demekti . Muhtar devam etti

"Sen de gittikten sonra Zehra ailesi ile şehre taşınmak için konuşmuş aslında sana vurgunmuş ama söz etmemiş kimseye sen gidince de ailesine sorup gelmek istemiş . Ama ailesi izin vermemiş yemeden içmeden kesilince de depresyona girmiş , kimse daha ne olduğunu anlayamadan derede bulmuşlar cesedini , köyün mezarlığına defnettik " ne diyeceğimi ne düşüneceğimi bilemediğim sırada Halime geldi elindeki büyük tepsi ile yemekleri getirdi .

" Hadi gel Soner yemekten sonra devam ederiz " dedi İbrahim . Oturdum bende yer sofrasına derken kulağıma Mesânın sesi geldi

"Soner suda içme yemekten yeme bi şey var kadında " diyince çaktırmadan ekmek aldım elime boş ekmek yedim .

"Ne oldu Soner niye yemekten yemiyorsun "

"Çok aç değilim Halime abla gelmeden yedim ben şehirde " diye kestirip attım .

Biraz daha eski günlerden sohbet ettikten sonra salonda bana bi yer yatağı yaptılar . Yatacağım sırada aklımda hale ve ailesi vardı köye yapılanlar Züleyha da tabii ki . Herkesle hepsiyle konuşmam ve gerektiği durumda Mahsun hocaya bilgi vermem gerekiyordu . Boyumu aşacak işlerdi bunlar . Derin bi nefes aldım yüz üstü döndüm ve sobadan çıkan çıtırtı sesleri hariç başka bir ses olup olmadığını dinledim . İyice kulak verince Halime'nin sesini duydum . Yavaşça doğruldum . Kalktım yer yatağından kapıyı araladım . Kendi kendine vuruyordu tam koridorda

"Neden sana söylenileni yapmadın Halime Soner'i eve almayacaktın yemeği yedirecektin " diye fısıldıyordu .

Mesâ belirdi birden yanımda

"Soner yat uyu tılsımlamışlar zuzuladan aynı cinler , şu an bi şey yapamayız elimizde ne isimleri ne de tılsımı nereye koyduklarının bilgisi var " evet haklıydı sabah ola hayrolaydı. Kapıyı yavaşça kapattım yatağa yöneldim yeniden , o kadar şey yaşamıştım ki üzerimde büyük bi yorgunluk ve tedirginlik vardı nasıl uyuduğumu bile hatırlamıyorum .

Sabah kalktığımda ilk işim Mesâ ile abdest alıp namaz kılmak oldu namaz kıldıktan sonra Mesâya döndüm

"Ne yapacağız planımız ne"

" Bak Soner benim kavmim zuzula kadar güçlü bi kavim değil biliyorsun bizler Müslüman cinleriz elimden geldiğince haber vereceğim kavmimdekilere ama bu durumu tek başımıza bu gün ilçeye git kulübeden telefonla haber ver Mahsun hocaya onunda burda olması gerekiyor sandığımızdan çok daha büyük ve tehlikeli bi olay bu olayda sadece bi kavim yok Soner haberin olsun çok dikkatli olmamız lazım "

Haklıydı buraya geldiğimden beri hissettiğim çok kuvvetli ve kasvetli bi hava vardı . Öğrendiğim kadarı ile de yeni doğan çocuk sayısı o kadar azmış ki köydeki genç sayısı yaşlı sayısına oranla artmıyormuş hiç . Doğanlar ya ölü doğuyor ya da garip anomalilere sahip oluyorlar ve işin sonunda ölüyorlarmış . Keza aynı şeyler ineklere atlara diğer hayvanlara da oluyormuş . Bütün bunları öğrendikten sonra biraz köyde dolaşıp insanlarla konuşmaya karar verdim . İbrahim ve Halime'ye teşekkür edip kahvaltıyı köyde yapacağımı akşam üzeri geleceğimi söyledim . Evden çıktım acaba Hale nasıl olmuştu ve Züleyha hakkında da bilgiler öğrenmem gerekiyordu görünen oydu ki bu işte Hüseyin ve ailesi ne kadar kötü kalpliyse Züleyha ve onun sahip olduğu kavimde öyleydi .

Köy meydanına doğru yürümeye başladım bi kahve vardı . Baktım yaşlı insanlar çay içiyor pişti oynuyor ama suratları beş karış . Yaklaştım

"Selamınaleyküm "Dedim . Kafalarını masadan kaldırıp bana baktı hepsi çıt çıkmıyordu cevap verende yoktu . İçerden küçük yaşlarda bi çocuk geldi

"Onlar kimse ile konuşmaz oyun oynar eve giderler" dedi .

"Neden yani ne zamandan beri böyleler ne saçma şey bu " dedim .

"İmam gittiğinden beri daha da garipleştiler abi bunlar çayçı bile geliyor çay yapıp saatlerce oturup akşam olunca kalkıp eve gidiyorlar " merakla suratına baktım çocuğun 14/15 yaşlarındaydı .

" Adın ne delikanlı senin " diye sordum

"Burhan abi " diye cevap verdi .

"Peki Burhan sen niye burda duruyorsun ?"

"Abi köyde benden başka Hüseyin oğlu var bi de kızı hale başka da kimse yok yaşıtım olan buraya gelip gazetedeki bulmacaları çözüp eve gidiyorum bende " dedi .

"Her gün hep aynı saatte mi gelip gidiyor bu insanlar " diye sordum .

"Evet abi kurulu bi robot gibiler eve gidiyorlar akşam 8 de "

"Peki eşleri nerde tek mi yaşıyor bu kadar insan "

"Evet abi hepsinin eşi çeşitli sebepten öldüler , aramızda kalsın bazıları da kendi öldürdü diyorlar . Jandarma geldi köye herkesten ifade aldı ama o sırada hepsi bülbül gibi konuştular bi şey yapmadıklarını söylediler "

"Sonra ne oldu Burhan "

"Sonra abi her geçen gün daha da tuhaflaştı bazen kendi kendine çalı çırpı ,ev ,ağaç yanıyor bazen garip sesler geliyor evlerden ,devrem gibi şeyler oluyor ama sadece biz hissediyoruz . Belki sorarsın sen neden gitmedin diye abi benim annem de öldü çok vahşice bi şekilde ahırda bulduk ölüsünü hala gözümün önünden gitmiyor . Babam sürekli buraya geliyor her gün aynı şeyleri yapıp eve gidiyor benim gidecek başka yerimde başka kimsem de yok " dedi sonlara doğru sesi inceldi gözleri buğulandı. Bende duygulandım kendimi onun yerine koydum sıkıca sarıldım

"Korkma kurtaracağız hepimizi Allah'a her gece her sabah her zaman dua et yeterli o seni koruyacak " dedim . Burhanın gözlerinde bi ışık belirdi kısa süreli olarak dediğim onu umutlandırmıştı ama tekrar söndü gözleri . Anlıyordum onu bi şey diyemedim daha fazla . Oturdum bende bi sandalyeye köylüleri gözlemledim saatlerce kalkmadan oturuyor kafalarını masadan kaldırmıyorlardı . İşin garibi hepsinde bileğinde garip işaretler vardı . Tam da anladığım gibi hepsi tılsımlanmıştı büyük ihtimalle Burhan'da 18 e girdiği zaman o da aynı şekilde tılsımlanacaktı . Kendime daha çok dikkat etmeliydim . Bi an önce kalkıp minibüsle ilçeye gidip Mahsun hocaya haber verecektim .

 

Loading...
0%