@ozlemkaplan
|
Tanrısal bakış açısından Hüseyin lafına devam etti "Hiç sordun mu Soner , sevdiğimiz kadının Zehra'nın mezarını nerde olduğunu ? "Ortalıkta ölüm sesizliği vardı , mahsun hoca sonere bakıyordu . Hüseyin "İntahar falan etmedi Soner , o hala ..." derken boğazından gelen kanlar dişlerini patlatmaya başlamıştı . Öksürerek zar zor lafına devam etti "Sizi kandırıyor , o aslında burda ve hepsinin sorumlusu o .... Onu bulun haleyi de öldü.." derken mahsun hoca ve Soner birden ayaklanıp Hüseyin'e yardım etmeye çalıştılar ama nafile o da ölmüştü . En korkuncu da kendi kanında boğularak ... Soner bi anlam çıkarmaya çalışıyordu . Kafası o kadar karışmıştı ki . Geldi geleli muhtarın karısını kurtardıktan sonra sadece bi defa onları görmüştü . Artık muhtarlığa uğramıyorlardı . Ona Zehra'nın intahar ettiğini ve köyün mezarına gömüldüğünü söyleyen muhtardı . Ona sorabilirdi . Hüseyin'e ne olmuştu peki . Hak ettiği şeyin cevabıydı mıydı ölmesi yoksa daha fazla konuşmaması için yapılan bi şey miydi ? Hocasına döndü "Hocam ne yapacağız ?" Diye büyük bi hüsranla sordu . Mahsun hoca ona baktı . "Soner evladım sen bu Zehra'dan bahsetmedin bana biraz ondan bahset " dediği an hale yanlarına geldi . Ağlamaya şoke olmuş bi şekilde "Babama ne yaptınız " diye bağırıp dövünmeye başladı . Halbuki her şey önünde gözü önünde olmuştu zaten "Hale iyi misin biz babana bi şey yapmadık onlar yaptılar " dedi zar zor Soner . Olan biten herkesin kafasını karıştırmıştı . Hale kriz geçirip bayılınca mahsun hocayla Soner onu döşeğe koyup cesedin defni için mesâ ve diğerlerini beklemeye başladılar . Cesedi zar zor dışarı çıkardılar birlikte. Mahsun hoca havaya baktı . "Soner evladım bu iş sandığımızdan derin sanırım . Bi süre burda tehlikede olacağız zuzula kavminden ve züleyhadan kurtulduk sanarken daha büyük bi şeye bulaşmış olabiliriz " dedi acıklı bi sesle . Sesinde hakim olan hüzün bu gün ölen iki insana değildi . Sadece kendilerineydi çünkü mahsun hoca bile ürkmüştü bu durumdan . Ensesinde hissettiği şey sadece köyün soğuk havası değil aynı zamanda iyice yaklaşan ölümün kokusuydu ... Soner derin bi nefes aldı köşede yatan hüseyinin cansız bedenine bakarak söze girdi "Hocam Zehra , eskiden güzel alımlı bi kızdı . Ben Hüseyin'e çok şey borçluyum ... hayatımı devam ettirmemi babamla anneme bakmamı o ve babası sağladı . Bu yüzden o aradığında geldim geçmişte yaptığı yardımdan ötürü . Lakin bi gün aramızı bozan bi olay meydana geldi . Köydeki kahvede oturmuş demli bi çay içerken Zehra ve ablası Necla geçiyorlardı . İkimizde iç çektik sonra birbirimize bakıp gülmeye başladık . Her ikimizde bilmiyorduk Zehra'dan hoşlandığımızı . Bunu söyleyince aramızda tartışma çıktı . Birbirimizden uzaklaştık . Derken Hüseyinin ailesi Necla ile evlendirdi onu . Bense omzumdaki yüklerden parasızlıktan kurtulamamıştım . Hala onların yanındaydım çalışıyordum eskisi gibi benimle ilgilenmiyor Necla ile vaktini geçiriyordu Hüseyin . Birbirimize selam sabah vermeyi kesmiştik çocukluk hali , hoşlantımdan ötürü kendimden utanç duydum . Çalışmış devam ettim bi yandan da gitmek istedim daha iyi şartlarla daha iyi para vardı ilçe de . Gittim bi yandan aileme para yolladım derken onları da kaybettim hocam . Buraya geldiğimde muhtar söyledi ilçeye taşınmak istemiş ailesi karşı çıkınca bu duruma intahar etmiş . Köyün mezarlığına gömmüşler öyle söyledi ama bu olaylardan ötürü muhtarın karısına da yardım edeyim derken hiç soramadım . " diyip bitirdi sözünü . Mahsun hoca sakalını sıvazladı . Net olarak ortada karışık bi durum vardı . "Soner defni yaptıktan sonra ilk işimiz muhtara gitmek olacak " dedi . Sonere baktı hüzünlü ve kafası karışık gözüküyordu. Yalnız değildi bu hislerinde mahsun hoca da aynı şekilde hissediyordu . Sonerin bu köye dönmesi tesadüf eseri değildi . Diye geçirdi içinden mahsun hoca . Bi olayın ortasına düşmüşlerdi ve savaş asıl şimdi başlayacaktı
Zehra neredeydi ? Ölmemiş miydi ? Bütün bu olanlar ne anlama geliyordu ? Hepsinin aklında bu sorular vardı. Asıl soru bunların cevapları nerdeydi ?
Mesânın ağzından Tüm köyü dolaşmıştım , kardeşlerimle birlikte lakin dikkatimizi çeken bi şey olmuştu . Tüm köyde sadece bi evin ışıkları yanıyordu . Çok üzerinde durmadık etrafta ifrit yoktu . Geri döndük . Döndüğümüzde kapıda duran Soner'i ve mahsun hocayı görünce arkalarında olan hüseyinin cansız bedenine baktım . Neler olmuştu? "Neler oldu ?" Diye sordu benden önce hasâ Bize baktılar sonerle mahsun hoca söze mahsun hoca girdi "Yanlış bi şeyler oluyor burda . Sanırım öldü denilen biri yaşıyor ve soruların cevapları onda " "Kim " diye sordu . Hayâ haklı çıkmıştı sanırım kibirlilik yapmamıştı . Gerçekten başımıza nasıl bi iş aldık der gibi bakıyorlardı . Soner girdi bu sefer lafa "Hüseyin'le sevdiğimiz kişi aynıydı eskiden ben köyden dergaha gelmeden önce Zehra ismi , muhtar intahar ettiğini söylemişti ." Dedi . Mahsun hoca lafa girerek "Merhumu burda daha fazla bekletmeyelim yıkayıp defini yapalım ardından muhtara gideceğiz " dedi sert bi tonda . Bi şeyler sürekli olarak yalan çıkıyor ve sinirlerini bozuyordu artık belli oluyordu suratından gerçi hepimizin öyleydi sanırım ...
Tanrısal bakış açısından Hüseyinin cansız bedenini de alıp defin işlemlerini yapmak için muhtarlıktan ayrıldılar . Defin işlemini tamamlarken güneş doğmuştu . Muhtarın evine doğru gittiler . Yolda giderken mahsun hoca fenalaştı . Hemen koluna girdi Soner . Zar zor vardılar . Bi eli mahsun hocanın belinde diğer eliyle de var gücüyle Kapıyı neredeyse kırarcasına vurdu Soner . Halime açtı kapıyı uykulu gözlerle kaşları çatık bi şekilde . Mahsun hocayı o halde görünce hemen içeri buyur etti . İçeri girdiler cinler onlara gözükmüyordu . Göz perdeleri açık değildi . Halime hemen elinde bi bardak su ile gelince Soner hemen lafa girdi . "Halime ibrahimi uyandır " halime şaşkın gözlerle onlara bakıyordu . "Soner iyi misin ? İbrahim öldü ya " dediği an mahsun hoca ile göz göze geldiler ... Evet sanılan gerçekler yavaş yavaş çözülmeye başlayan sır perdesi ... aralanacak mıydı ?kim haklıydı ?kim haksızdı ? Kurtulan olabilecek miydi bu köyde ? Peki ya Soner onun kaderi ne olacaktı ?
|
0% |