Yeni Üyelik
16.
Bölüm

Uzun Gece 3

@ozlemkaplan

Olan biteni kardeşimi de aldıklarını bana yedirdiklerini ve 2 yatsı daha yapmam gerektiğini söylediklerini ve ölmek istemiyorsam yapmam gerektiğini söylediklerini ... kısacası olan biteni anlattım . Mahsun hoca düşünceli bi şekilde bana bakıyordu .

"Kızım sen bu züleyhanın evini biliyor musun " diye sordu lafa Soner abi girdi hemen

"Hocam biz gittik çocuk cin ve babası vardı Züleyha orda değildi büyük ihtimalle yerini değiştirdi " düşündüm . Ordan başka bir yer gelmedi aklıma içimden geçeni söyledim .

"Belki de ormandadır her zaman ordan ot toplar bi şekler ekler kaynatırdı . İlçeye gitmemiştir bence " dedim .

"Haklısın kızım ,gel hep birlikte biraz yürüyelim sende muhtarlıkta kal babanla gece sonunda " dedi mahsun hoca . Ayağı kalktık hepimiz evden çıktık . Ormana doğru gidiyorduk ama yol gittikçe bitmiyordu oysaki evim ormana o kadarda uzak değildi . Soner abiye döndüm .

 

Mahsun hocanın ağzından

Nefes nefes kalmıştık hepimiz bi türlü yaklaşamıyorduk ormana . Anladığımızı biliyor olmalılardı . Derin derin nefes aldım yaşlılığın verdiği yorgunlukla . Sonere baktım

"Soner tılsımlanmış orman . Bozmadan giremeyiz yürümeyin artık " dedim zar zor . Oturdum bi taşa yanıma Mesâ geldi

"Hocam affınıza sığınarak soracağım "

"Buyu Mesâ"

"Neden bi çember yapıp onlardan olmayan birini çağırıp soruları sormuyoruz bilirsiniz su falı gibi yaparken haleyi kullanabiliriz . Yani konuşmak için birinin göz perdesinin açık olması gerektiğinden " dedi . Tılsımı bulmak ve yok etmek için onlardan yardım istemek pek uygun değildi . Onlardan olmayan farklı bi kavimden olanı çağırmak ve soruları sormak yanıltıcı olabilirdi ama yapmamız gerekiyordu . Kafamı salladım olumlu anlamda , o sırada

" Hocam benim de göz perdem açık hale bu gün çok şey yaşadı beni kullanın " dedi Soner . İtiraz etmedim . Küçük yaştaki kız bi hayli yorgun duruyordu . Haleye döndüm

"Sen otur evladım olacak olan şeylerden korkma sakın tamam mı " dedim .

Elime bi çubuk aldım önce otları yoldum toprağı açtım gerekli olan şekilleri ve yazıları toprağa çubuk sayesinde yazdım . Sonere baktım çakıyla biraz kanını damlattı . Müslüman kardeşlerimiz kendi ruhani boyutlarına geçip ayete başladılar. Bu bi çağırma ayiniydi . Gelen cin ifritte olabilirdi , yalancı , kötü de ya da bize yardım edecek farklı bi dine mensup bi cinde olabilirdi . Hep birlikte sureyi bitirmeye yaklaşınca Soner çizdiğim toprağın orta kısmına geçti kafasına bi tane tül attık ve beklemeye başladı . Kafası göğe doğru döndü ve ani bi rüzgar esti . Gelmişti ...

 

Suratına baktık hep birlikte Mesâ birden kendi boyutuna geldi yükseldi ve konuşmaya başladı 

Suratına baktık hep birlikte Mesâ birden kendi boyutuna geldi yükseldi ve konuşmaya başladı

"Ey cin kimsin nesin nereden geldin ? " Sonerin kafası yavaşça bize doğru döndü . Derin bi nefes aldı ve konuşmaya başladı .

"Ben Musabbar cin kavminden adım lazım değil size biz sarp kayalıklarda , mağaralarda yaşayan şeytani olmayan yine de bize zarar verileceği ya da verildiği zaman kavim halinde saldıraya geçen bi kavmiz " diye kendini tanıttı . Şansımıza çokta kötü olmayan bi kavim denk gelmişti .

"Şimdi söyleyin siz ne istiyorsunuz neden çağırdınız beni ? "Mesâ yavaşça yaklaştı sonere

"Ey musabbar kavminden gelen cin kardeşim bu ormana sizin sarplık alanınıza ve mağaralarınıza tılsım yapmış bi kadın var . Biz ona ulaşmak istiyoruz lakin tılsım nerde ormana nasıl gireriz birine ihtiyacımız var ormanda yaşayan "

"Anladım derdinizi . O kadın buraya beraberinde kötülüğü de getirdi . Çok sevdiğimiz söylenemez ama neden size yardım edeyim ?"

"Hangi dine mensup olduğunu bilmiyorum ama biz Allahın izni ile buradayız . Yanımda gördüğün Müslüman kardeşlerim ilk Müslüman olup cennette yerini garanti altına alan yedi cinden ikisi ve üçüncüsü de benim , benim adım Mesâ"

" Diğerleri de Hasâ ve Hayâ mı " onlarda kendi formlarına geçip yanına gittiler mesânın

" Evet bizleriz adımız diğer alemde bilinir . Biz Allahın bize yardım etmesi sonucu buradayız " dediler hep bi ağızdan

"Tamam size yardım edeceğim lakin sizden istediğim bi mağara var yaşadığımız oraya bi keçi getirmeniz "

" Tamam " dedi mesâ . O an Soner kafasını yukarı kaldırdı ağzı açıldı . Grimsi bi duman yükseldi ve ormana doğru girdi . Aradan çok zaman geçmeden bi eğerli bi at eğerinin yan tarafında ahşap kutu ile geldi . Şaha kalktı ve Mesânın tam önünde durdu .Mesâ attan kutuyu aldı aldığı gibi at ormana doğru koşup gözden kayboldu . Mesâ yanıma geldi

"Hocam buyrun " dedi . Kutuyu elime bıraktı . Soner de kendine gelince yanıma geldi . Hale bizi kocaman açtığı gözleri ile izliyordu .

Yavaşça elimdeki kutuyu açtım tüm ormanı tılsımlamak için kullandığı parşömenleri çıkardım. Besmele çekerek yavaşça açtım birini

İfritlerin içerde kalmasını sağlamak ama diğerlerinin girmesini önlemek için konulmuştu

İfritlerin içerde kalmasını sağlamak ama diğerlerinin girmesini önlemek için konulmuştu . Besleme çekerek sonere verdim . Diğerini açmadan önce yine besmele çektim .

 Diğerini açmadan önce yine besmele çektim

 

Bu da tılsımın bozulmasını engellemek amaçlı yeri belli olmasın diye gizleme büyüsüydü . Yine besmele çekerek Sonere verdim . Mesâ'ya döndüm başlayalım işareti yaptım .

Onlar girip istenilen kurbanı almaya gittiler sonerle bende içeri girebilmek için büyüleri kitabımdan yardım alarak bozmaya başladık . Gerekli ayetleri söylüyor bi yandan da yandaki küçük göletten su çarpıyorduk parşömenlere . Sonere döndüm

" Akan bi dere yok gömeceğiz Soner " dedim. Başını salladı çubukla kazmaya başladı toprağı . Haleye baktım korkmuş gözüküyordu ama az kalmıştı . Züleyhayı bulup en azından bi kavimden kurtulacaktık .

Sonerin açtığı toprağa duaları okuyarak gömdük . Artık girebilirdik ormana tabii ormandakiler de çıkabilirlerdi ...

 

Loading...
0%