
Mert’i yerde görünce ne yapacağımı bilemedim. Sadece yanına oturup ağladım ve adını haykırdım kimse beni duymadı sesimi kimseye duyuramadım öyle Mert’e baka kaldım. Arkadan bir çığlık sesi geldi Mert’in annesi bağırarak yanımıza koştu. Mert’in annesi bana bakarak.“Ne oldu ona, ne yaptılar, kim yaptı”dedi ve peş peşine sorular sordu. Hiçbir sorusuna cevap veremdim sadece sessiz kaldım.
Yüzüme bakıp bir şeyler söylememi bekledi.“Bilmiyorum geldiğimde bir kaç kişi etrafında toplanmış onu vuruyordu.”
“Kim olduklarını gördün mü?”
“Hayır karanlıktı göremedim.”
“Anladım kızım”
Annesi Mert’i bir kolundan tutarak kaldırmak istedi ama başarısız oldu Mert baygın bir şekilde yerdeydi. Bende Mert’in kolundan tutup bi daha kaldırmayı denedik ve bu sefer başarılı olmuştuk.
Mert’i odasına götürüp yatağına uzattık tam arkamı dönüp gidecekken Mert benim adımı sayıkladı. “Gamze” dedi
“Kendini yorma Mert ben burdayım kendine gelince konuşuruz”dedim.
“Gamze”dedi bi daha tekrardan.
“Mert kendine gelince ne konuşmak istiyorsan konuşuruz söz”dedim.
Kafasını iki kere sallayarak evet onayını verdi ve gözlerini kapatıp uyudu.
Mert’in annesi bana dönüp “Kızım bana bir bardak su getir mutfaktan sana zahmet”dedi.
Başımı olumlu şekilde sallayarak odadan çıkıp mutfağa ilerledim. Mutfak dolabını açıp bir bardak aldım musluğa yönelip su doldurdum ve dolap kapağını kapattım mutfaktan çıktım. Mert’in odasına doğru yürüdüm koridordan geçerken duvarda asılı olan fotoğraflar gözüme çarptı. Mert’in küçüklük fotoğrafları çok tatlı çıkmıştı her birinde çok mutluydu.Kumsal fotoğrafı dikkatimi çekti küçükken saçları sarıymış ama şimdiki hali daha güzel saçları kömür siyahı gözleri kapkara ve tam bir esmer türk genci olmuştu. Fotoğrafları geçip Mert’in odasına çıktım.
Annesi Mert’in yanına oturmuş onu izliyor saçlarını okşuyordu. Annesine yaklaşıp suyu ona uzatıp ve elimden alıp Mert’in yanındaki komidine bıraktı. Mert’e seslenip uyanmasını bekledi ilk seferde tepki vermedi ama ikinci seslenişte gözlerini araladı annesi yanındaki suya uzandı bardağı eline alıp Mert’in kafasını kaldırıp su içirmeye çalıştı ama başarısız oldu çünkü Mert’in bilinci hala yerine gelmemişti suyun yarısı Mert’in üstüne dökülmüştü. Anneside bu halini görüp dayanamadı hastaneye götürmek istedi. Odadan çıkıp eşini aradı ve durumu anlatı ve eşi iş yerinden izin alıp gelecekmiş bende fazla orda durmayıp Mert’in babası gelir gelmez evden çıktım.
Evlerinden çıkarken Mert’in saatler önce yerde yattığı yere gözüm takıldı.Keşke daha erken evden çıkıp fark etseydim o zaman en azından fazla hırpalanmadan engel olabilirdim. Önüme dönüp kendi evime yöneldim kapıyı hızlıca açıp arkamdan kapıyı iki kere kitledim ve salona geçtim.
Annem salonda koltukta uyuya kalmıştı babam ise hala eve gelmemişti bende odama çıkıp sakinleşmek istedim. Arkamdan odamın kapısını kapatıp yatağıma uzandım ama gözüm masamdaki kitaplara takıldı çok fazla ödevim vardı ama Mert bu haldeyken ne okula gide bilirdim nede ödev yapabilirdim ayaklanıp masamın üstündeki kitapları kapatım yerine yerleştirdim ve tekrardan yatağıma yöneldim.
Saatlerce Mert’e neden böyle yaptıklarını düşündüm durdum ama hiçbir mantıklı açıklama bulamadım onun böyle arkadaşları olmazdı.Mert kendi halinde kimseye kötülüğü dokunmaz ve çok sakin ve kavgayala alakası olmayan biriydi ama ne olursa olsun yarın bana herseyi bana anlatırdı anlatması lazım çünkü neler olduğunu bilmem lazım ben onun en yakın arkadaşıyım.
Aklıma bir soru takıldı telefonu elime alıp Mert’e yazmak istedim ama kötü durumda olduğu için mesajıma cevap vermezdi o yüzden yazmaktan vazgeçip telefonumdan bir şarkı açtım ve uykuya dalmaya çalıştım. Yastığıma iyice sarılıp gözlerimi kapatım ve derin bir uykuya daldım.
Tüm günün yorgunluğunu atmış bir şekilde uyandım. Duşa girmeye karar verdim sonra vazgeçip oturma odasına yöneldim. Evde kimse yoktu, hazırlanıp okula gitmem gerekli ama birden aklıma akşam ki olay geldi. Mert’in yerde yüzü kanlar içindeydi şimdiki durumu ne merak etmiştim. Oturma odasından çıkıp odama geçtim üzerimi değiştirip hemen Mert’in yanına gitmeliydim dünden sonra aklım hep ondaydı ne durumda olduğunu görmeliydim.
Elbise dolabına yaklaşıp kapağını açtım. Dolaptan bir kot pantolon ve sewatshirt aldım dolabın kapağını kapatıp hızlıca üzerimi değiştirdim biraz karnım kazındığı için mutfağa inip bir şeyler atıştırdım. Mutfak masasının üzerindeki meyve tabağı dikkatimi çekti aklıma Mert geldi ona birkaç meyve götürmek için yandaki dolaptan poşet çıkarıp poşete meyve doldurmaya başladım. Mert elma, mandalina, portakal çok sever o yüzden her birinden 2 tane meyve koydum.
Mutfaktan çıkıp kapıya yönelim ayakkabılıktan ayakkabılarımı alıp kapı açtım. Ayakkabılarımı dışarda bağlayıp arkamdan kapıyı iki kere kitledim. Mert’lere doğru yürümeye başladım ama o yoldan geçtiğim zaman dünkü olaylar aklıma geldi. Mert’in bağırışı aklıma geldi o yardım çığlığı aklımdan çıkmıyordu.
Mert’in evine yaklaştım ve bahçe kapısını açtım içeri geçip zile bastım. İlk çaldığımda kimse açmadı ikinci çalışımda ses yoktu “Mert okula gitmiş olabilir mi?” diye düşünmeye başladım ama o bu halde gidemezdi çok kötüydü. Tekrar şansımı deneme amaçlı kapıyı bir daha çaldım bu sefer kapı açılmıştı ama kapıyı açan yaşlı bir teyzeydi. Bu kadın onların gündelik temizlicisiydi haftada iki kere gelirdi
“Mert evde mi?”diye tamam soru sordum kadın bana ters ters baktı ve bana söyle dedi.
”Onlar hastaneye gittiler geç gelecekler” dedi ve kapıyı yüzüme kapatı. “Manyak mıdır? Nedir bu kadın anlamadım”diye içimden geçirdim. Arkamı dönüp bahçe kapısına yöneldim kapıyı açıp bahçeden çıktım ve evin yolunu tutum.
Evin kapısının önüne gelerek kapıyı açım ve salona yöneldim. Duş almak için odama yöneldim ama birden kapı çaldı. Bu saate kim olabilir diye düşündüm ve kapıya yönelip kapıyı birden açtım ve karşıma Mert var inanılır gibi değil sapa sağlam karşımdaydı dudağında ve kaşında bir kaç yara bandı vardı ama iyi görünüyordu.
Kapının önünde dona kalmıştım onu hiç beklemiyorum şaşırıp kalmıştım birden eli burnumu buldu ve burnumu eliyle sıkıp beni nefesiz bırakarak beni kendime getirmişti ve birden bana seslendi “güzellik okula geç kalıyoruz” dedi. Dün hiçbir şey olmamış gibi davrandı bana bende birden kendimi tutamayıp soru sordum. “Mert sen iyimisin ama dün akşam çok kötüydün şuan nasıl burda ayakta yanımda”dedim ve iki parmağıyla dudaklarıma dokundu beni susturdu etkisiz hale gelmiştim resmen ağzımı bir daha açamadım.
“Hastaneden geldim ve iyim şuan sorun yok gördüğün gibi ayaktayım hadi odana çık hazırlan ben kapının önünde bekliyorum”dedi. “Mert ben bugün okula gitmiyorum sende gitme evde kal dinlen dün o kadar şey yaşadın”dedim ve bana ters bir bakış atı ve tek kaşını kaldırdı. “İyiyim dedim sadece küçük bir tartışma oldu arkadaşlara o kadar uzatmayalım”dedi. Arkadaşlar derken biraz garipti yalan söylüyordu arkadaşları değildi. “Peki gidelim o zaman iyi sen” dedim. “İyiyim güzelim hadi git hazırlan”dedi arkamı dönüp odama yöneldim.
Mert’in iyi olduğunu görmek beni mutlu etti ama bir terslik vardı ve mert’i tanıyorsam bana bu durumu anlatmazdı. Odama çıkıp elbise dolabından okul formamı çıkarıp yatağın üstüne koydum ardından banyoya yöneldim dişlerimi fırçalayıp çıktım. Yatağın üzerinden formamı aldım hemen üzerimi değiştirdim arkamdaki makyaj masama geçtim. Hafif bir makyaj yapıp çıkmam gerekli Mert beni kapıda bekliyor sabırsız biri kendisi hızlı olmam gerekli. Masanın başında makyaj yaparken yanağımın yanında sivilce çıktığını fark ettim ama umursamadım makyajım bittikten sonra çantamı alıp odadan çıktım. Merdivenleri ikişer ikişer atlayıp kapıya yöneldim kapıyı açınca Mert bana bakarak tebessüm etti.
“Geldin mi? Çok şükür kızım ya” dedi. İçimden homurdanarak “kalk kolaysa 5 dakikada sen hazırlan”dedim. “Kusura bakma beyfendi anca hazırlandım gerçi tam hazırlanamadım ama olsun”dedim. “Daha bitmemiş hali bumu yani”dedi şaşırarak. “Evet”dedim bana bakarak güldü “Neyse geç kalıyoruz gidelim”dedi başımı onaylayarak “gidelim” dedim.
Her zamanki yerimize geçtik ve servisi bekledik. Servis gelince arka kapıyı açtı ve Mert eliyle önü işaret ederek bana yol verdi. Ben bindikten sonra arkamda gelip yanıma oturdu ve gülümsedi. Yol boyunca hiç konuşmadık içimi kemiren bir sürü soru vardı aklımda ama sormaya çekiniyordum ve kendimi tutamayıp sordum.
“Mert” dedim.
”Efendim”dedi.
Soru sormaktan vazgeçip “Neyse boşver” dedim.
Birden bana dönüp “Sor sorularını sonra tüm gün düşünüp duracaksın”dedi.
”Tamam o zaman” dedim ve ilk soruyu yöneltim. “Dün akşam orda ne oldu”dedim
Gözlerini kaçırdı benden ve soruma cevap verdi. “Eski bir konu anlaşamadık o kadar”dedi ve sustu.
”Peki” dedim ve uzatmadım yalan söylediği çok belli oluyordu gözlerini benden kaçırmıştı.
Okula gelmiştik ve ben hala Mert’in neden yalan söylediğini anlamamıştım. Okula geldiğimiz andan itibaren sadece iki kere konuşmuştuk ders aralarında dışarı bile çıkmadık okul masasından bile kalkmadık. Mert için hiçbir şey yolunda gitmiyordu ama bana da anlatmıyordu insanlar dertlerini yada sorunlarını biriyle paylaşmasa çözüm yolu bulamaz. Mert’e tam olarak bunu yapıyor bana anlamak yerine benden kaçıyor ve çözüm yolu aramıyor.
Neyse ki sonunda zil çalmıştı hava almak içi bahçeye geçip merdivenlerin yanındaki banka oturdum ve telefonumu elime aldım ama keşke almasaydım.
Çünkü Devrim bana mesaj atmıştı. O yazmıştı beni yarım bırakıp giden adam bana yazmıştı. Neden birden bire engelli kaldırıp bana yazdı. Neden bana geri döndü ki neden yazdı ne amaçla yazdı.İçimde hem mutluluk hem de acı vardı. Ne olduğunu anlamıyorum ekranı açtım ve mesaj sayfasına girdim.
Hiçbir şey olmamış gibi bana “naber” yazmıştı.
Devrim: naber
Beni bir günde silen adam bana yazmıştı ve o kızla aralarında ne olduysa kızı bırakıp bana geri dönmüştü ama buna sevinemem kız hala hayatında olabilir birden aklına gelmişimdir ve bana yazmıştır.
Bir insanı silip geri gelmek ne kadar kolay olabilir ama Devrime bu geri gelme rahatlığını ben ona vermiştim. Beni hiç aramamış, sormamış kalıp çok kolay bir şekilde bana “naber” yazmış.
Hayat ne kadar tuhaf bir şey, bazı insanları kırıyoruz üzüyoruz sonra kolayca geri geliyoruz her şey bu kadar olmamalı. Birden Cemal Süreya’nın bir sözü geldi aklıma: Günlerce yazmaz, Aramaz, Sormaz, Konuşmaz, Sonra gelir bir “merhaba”der Yine o kazanır.
Çok doğru bir söz ama ben bu şansı Devrime vermem çünkü beni kırdı ve başka kızın yanındaydı kendimi çok değersiz hissettim dayanamadım mesajına cevap verdim.
Gamze: Hiçbir şey Devrim
Devrim: Devrim?
Gamze: Ne yapmamı istiyorsun Devrim.
Devrim: Sevgili olduğumuzu sanıyordum.
Gamze: Ne saçmalıyorsun Devrim ortada sevgili durumu mu kaldı.
Devrim: Ne oldu birkaç gün yazmadım müsait değildim.
Gamze: Haklısın hayatında diğer kızlara yer ayırman gerekli.
Devrim: Ne kızı Gamze ne diyorsun.
Gamze: Dalgamı geçiyorsun.
Kafayı yemek üzereydim hiçbir şey olmamış gibi davranıyor.
Devrim: Ne dalgası ne diyosun.
Gamze: Devrim ben okuldayım eve geçince seni ararım ders giricem.
Devrim: Tamam canım iyi dersler sana.
Gamze: Sağol Devrim.
Sınıfa koşarak çıktım ve Devrim’in ne saçmaladığını anlamıyordum ne demek ne oldu. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyor ve beni sinir ediyor. Telefonu arka cebime koydum ve sınıfa girdim yerime geçip oturdum ama bir sorunumuz vardı. Ben hiçbir ödevimi yapmadım akşam okula gitmeyeceğimi düşünüp hiçbir ödevimi yapmadım.
Mert’e yaklaşıp fısıldadım “Mert ben ödevimi yapmadım”dedim. Bana gülerek söyle cevap verdi “Bende yapmadım” dedi ve bir birimize bakıp güldük ve işte o an Filiz Hoca’ya yakalandık bizi konuşup gülerek gördü. Mert’i tahtaya çağırdı ve söyle söyledi: “Mert ödevlerinizi yaptınız mı?”dedi. Mert hocaya bakarak “Hocam ben ve Gamze dün akşam tahlilsiz bir olay yaşadık ve ödevlerimizi yapamadık kusura bakmayın”dedi. Filiz Hoca durur mu direk bir soru daha yönelti “Nasıl bir tahlilsizlik bu”dedi.Mert cevap verdi “Hocam ailemizi arayıp durumu öğrene bilirsiniz”dedi ve Filiz Hoca başıyla onaylayıp Mert’i yerine gönderdi yani yanıma.
Yanıma gelip “Sorunu hallettik” dedi ve güldü. Bende sadece “Evet hallettik ama senin sorununu nasıl halledeceyiz bana bir şey anlatmıyorsun” dedim. Bana dönerek “Tamam güzelim okul çıkışı her şeyi anlatıcam”dedi ve ders zili çaldı.
Nihayet okul bitti dedim kendi içimden masanın üzerindeki eşyalarımı çantama yerleştirip sınıftan ayrıldım Mert benden önce sınıftan çıkmıştı.
Okulun dış kapısına geldiğimde gözlerim önce Mert’i aradı ama ortada yoktu servise bindiğini düşünüp servise doğru yürüdüm. Servisin karşısında Mert’i gördüm bir kaç gençle sinirli sinirli konuşuyordu ne olduğunu anlamdım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |